1. 76.
    +26 -1
    Babamdan yediğim ve ömrüm boyunca hiç unutamayacağım üç dayak:

    1-) Babam okul müdürüydü. Okula ek bina yapılıyordu. Ben de daha ilkokul birinci sınıf öğrencisiyim. O zamanki kankim Levent de okulda görev yapan bir başka hocanın çocuğuydu. Bir gün okul sonrası Levent kankim ve ben, okula yapılan ek binanın giriş katındaki çimento poşetlerini elimize geçen demir çubuklarla delik deşik etmiştik. Sonrasında ben eve gittim. Babam çok kısa sürede olaydan haberdar olmuştu ve eve gelir gelmez önce üstüne rahat birşeyler giydi, sonrasında beni bir odaya çekti ve annem gelip odayı basıp beni kendi elinden kurtarmasın diye de kapıyı kilitledi. Sonrasında beni bir dövdü, bir dövdü, hakikaten o gün defalarca gözüm karardı beyler.. Ufacık çocuğum tabi, bizim peder bey de yapılı adam, bana her vurduğunda bi kere yeri öpüyodum, sonra kaldırıp bi daha vuruyodu. Kaç defa duvardan ve yerden sektim belli değil. Bir hafta insan içine çıkamamıştım, ağzım-burnum, dudağım-kaşım her yerim kan içinde kalmıştı.

    2-) ilkokul üçüncü sınıftayım, yine Levent kankim bu olayda da yanımda.. Bir akşam okul çıkışı mahallede Levent'le oyuna daldık. Akşam oldu, ezan okundu, normalde en geç o saatte evde olmam gerekirdi. Fakat ben zamanın nasıl geçtiğini anlamadım, neredeyse gece yarısına kadar sokakta oynadım. Çocuk aklı işte, ne bileceksin ki.. Ben onca zaman eve gelmeyince annemle babam çıldırmış, çıkmış sokakları aramışlar, sonrasında babam polise bile gitmiş ben kaçırıldım diye.. Biz de tabi nerede kuytu köşe bir yer, nerede bir inşaat, hep oralarda oynadık.. Dediğim gibi gece yarısına doğru eve geldim ve annem kapıda beni görünce sevinçten ağladı, çok azarladı falan.. Aradan biraz zaman geçti, babam eve geldi. Beni görünce önce sağlam bir tokat asıldı, ben gene yere yapıştım. Sonra polisi aradı, çocuk eve geldi dedi. Sonrasında tekrar beni bir odaya çekti, gece yarısı Allah yarattı demedi, gene ağız-burun girişti bana.. bir hafta daha gidemedim okula..

    3-) ilkokul beşinci sınıftayım.. Okulumuzda bilgisayar labaratuarı açılmış, tenefüslerde ve öğle aralarında öğrenciler gidip oyun oynayabiliyor. Oyun dediğim de gibko bir yılan oyunuyla, bi tane dandik motorgiblet yarışı.. Tabi öğlen yemeğimizi okuldaki yemekhaneden yiyoruz. Fakat yemek yiyene kadar geçen sürede, diğer çocuklar çoktan bilgisayarları kapıyorlar, bir oturan da bir daha kalkmıyor, ben hiç oyun oynayamıyorum. Bir gün yemekhanedeyken bizim arkadaşlarla birlikte yemekten birkaç kaşık bişey aldık, yemeğin kalanını çöpe döktük ve bilgisayar labaratuarına koştuk. Kapıda sıra olduk, en ön sıralardayız, kapı açılınca kesin kapıcaz bilgisayar, çok heyecanlıyız.. Yemekhanedeki arkadaşlardan biri beni bizim pedere ispiklemiş.. Peder labaratuarın önüne geldi, beni gördü, kulağımdan tuttuğu gibi yakındaki bir tuvalete soktu ve tuvaletteki öğrencileri çıkararak, tuvalet kapısını da kapattı.. Bundan önceki iki anımda da olduğu gibi yine beni yerden yere vurdu, ağzım burnum pisuvarlara vurmaktan kan içinde kaldı.. Bu sefer o haldeyken tuvaletten çıktım ve eve gitmek zorunda kaldım. Tüm okul ne halde olduğumu gördü tabi.. Rezil oldum.

    Peder beyi pek sevmem. Uzunca bir zamandır ondan korkmuyorum da.. Hatta yeri geldi, gücümü-kuvvetimi kazandığımda ben de onu dövdüm. Şimdi bana aydan aya para yollar, 10 günde bir de telefonda kısa bir muhabbet ederiz, hepsi bu.. Kafamdaki baba imajını bu dayaklarla öldürdü, şimdi benimle arasının kötü olmasına en çok o üzülüyor ama suçlu da o.. Zerre pişmanlık duyuyorsam ne olayım.. Okuyan panpalarıma teşekkür ederim, saygılarımla.

    özet: keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner peder bey!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster