1. 26.
    0
    Bütün Türk olmayanlara ölüm! diye feryat figan ederler ama Ne mutlu Türküm diyene! lafından tshirtler bastırıp giyerler. Karşılarına Ama ben bu ulustanım, kökenim Kürt, milletim Türk? diyen biri çıkarsa Git ulan vatan haini! demekten geri kalmazlar. Ne mutlu Türküm DiYENE! gibi değerli ve derin anlamlı bir sözü Ne mutlu Türk OLANA! şeklinde uygulamaya sokar, başkalaşıma uğratıverirler.

    Hepsini bir kenara bırakıyorum, bilimi öncü kabul edecek olursak, insanları ırksal temellerle sınıflandırma işi, fiziksel insanbilimine göre bir insan ilizyonudur.

    Bu ilizyonun çıkışı ve doğuşu, Batının eseridir. Rönesans, Reform Hareketleri, Sanayi Devrimleri ile birlikte güçlenen Batı uygarlığı, bu gücü sistemleştirmek için bir kök arayışı içerisine girmiştir. Çünkü Avrupa'nın geçmişi sisler içindedir. Ne idüğü belirsizdir. Sömürgelerden gelen hammaddeler, köleler, ekonomik kalkınmalar, yer bulan sanatsal adımlar, dogmatik düşüncenin kalkması ile birlikte Avrupa kendisini üstün hissetmiş ve bunu kanıtlamak için Dünya uygarlıklarını ırklara ayırma işine girmiştir. Ayrıca bu gelişme ile yetişecek nesillere tek tip bir tarih inşa etmek gerekecektir...

    Önceleri fizyonomi gibi bilimlerin öncülüğünde, yarı bilimsel yarı da ideolojik bir şekilde gelişen ırkçılık, sonraları, daha çok siyasi bir çizgiye kaymış ve Batıyı aryan-üstün ırk olarak kanıtlamak için varını yoğunu ortaya koymuştur. Bu çerçevede, Dünya'nın dört bir yanından getirilen kafatasları bile incelenmiş, kafataslarının boyutlarına göre insanlar sınıflandırılmak istenmiştir. (Günümüzdeki kafatasçı söylemleri de buradan geliyor.)
    ···
   tümünü göster