1. 1.
    +1
    Gideceğim yer sınırlıydı. 10’dan başkasını tanımıyordum kocaman içi boş dünyada. 10’a gittim tabii ki. Saatin kaç olduğunu sormama gerek yoktu artık kimseye. Çünkü 10’daydım. içtik, müzik dinledik, dans ettik umursuzca. Elimi pantolonumdan içeri attığımda hissettiğim şey tenimdi. Tenimi hissettiğimde şaşırmıştım. Tenim yerine donumu hissetmem gerekiyordu. Banyoya girip aynaya baktım. Gözlerim dolu dolu olmuştu. Yüzüme su vurduktan sonra kaçmayı denedim. ilk denememde başarısızdım. Klozetin kapağına oturup başımı ellerimin arasına sokarken başarısızlığımın nedenini sorguladım.

    Hatırla… Hatırla… Neydi?



    Neydi yanlış olan? Neden kaçamıyordum kahrolası yerden?



    Son 15 dakika içerisinde bulunduğum bütün eylemleri tek tek düşünüp gözümde canlandırdım. ” Pantolonumun içine dokunduğumda tenimi hissetmiş ve donumun olmadığını farketmiştim. Bunun korkusuyla banyoya girip kapıyı kilitlemiştim. Aynaya bakı… Kapıyı kilitlemiştim! “







    Bir sorunu çözmenin verdiği haz ve bir sorunun verdiği korku ile ayağa fırlayıp kilidi açtım. Kaçtım. Kaçarken gördüğüm şey 10 ve 10’un elinde gördüğüm meyve tabağıydı. içimdeki fırtına asansörü beklememe izin vermiyordu. Merdivenleri 3’er 3’er inip kapıda bekleyen güvenlik görevlisine yumruk attım. Kaçmam gereken şeylerin ekgibliğiyle mi atmıştım o yumruğu? Umrumda değil, kaçıyorum. Kaçmak bana korku ve heyecanın altında mutluluğu hissettiriyordu. Sorunların içinde korkarak yaşarken mutluluğu da hissediyordum evet. Oysa insanları mutlu hissettirecek hiçbir şeye sahip değildim. Ne kadar üzücü. insanların belki umrunda olmayacak şeyler için intihar edebilirdim. Mesela turta lazım bana ama bir pastaneye turta var mı diye sorduğumda bana turtayı veremiyor. Bir turta için intihar etmek gerçekten çok gereksiz olurdu.

    Ya da turtayı vursam kurtulur muydum?
    ···
   tümünü göster