1. 1.
    0
    eski sarı magrus minibüsleri bilen bilir kapıların yanında iki tane demir çubuk vardır. tısss diye o demir çubukları döndererek açılır havalı kapılar. yeni binmiş idim minibüse. göz ucuyla arka beşlideki 1 kişilik boş yer ilişti gözüme, heyecanlandım. normalde ayakta gidiyorum sürekli, oturmanın imkanı yok. bırak oturmayı bazı günler ayakta bile yer bulamıyosun kafayı sokup züt dışarda gittiğim günler dahi olmuştur iffet gibi. nihayetinde hal böyle olunca o kalabalıkta koltukaltını ağzına dayayanı mı istersin , ayakkabısını çıkarıp ökçe kısmından poff poff pompalayanı mı ,gibi kaldırıp direk yaslayanını mı? oturabilmek büyük lüks. o koltuğu boş gördüğüm an o kadar sevindim ki 1,5 yıldır oturamamanın açlığı da var üzerimde tabi. akabinden binecek başka bir yolcuya koltuğu kaptırmadan seri bir hareketle o yarak şeklindeki demire omzumu dayayarak amın oğlu şoföre parayı uzatmaya yeltenmiş idim... bin şöför kapıları kapatmamış, fırladım gittim kapıdan bir hışımla patares çuvalı gibi.. nisan ayındayız hava yağmurlu fb - gs derbisine yetişmeye çalışıyorum (3-0 gibilmiştik fenere o ayrı bi konu) neyse havada asılıyım içimde bir boşlukla süzülüyorum kartallar gibi, düşüşe hazırlanıyorum, saçlar havalanmış tüyler diken diken, yüzümde bir serinlik, kalbim kulaklarımdan çıkacak. hakan şükürün 99’ uefa kupasında bologna’ya attığı kafa golünde havada asılı kaldığı gibi yerçekimine meydan okuyorum.. büyük bir patlama bekliyorum düştükten sonra. artık kolum mu kırılır, kafam mı patlar yoksa arkadan gelen araç beynimi çiğneyerek asfalta mı yapıştırır düşünceleriyle. ve beklenen an çok sürmeden geliyor. elimde sımsıkı tuttuğum 10 lira ile birlikte lüüüüüp diye bir patlama sesine mutakip yağmur gölüne kafalama dalıyorum cliff diving redbull sponsorluğunda. elde ıslanmış kağıt 10 lira ile göletin ortasında hareketsiz uzanıyorum bir müddet üzerinde siyah deri mont ile (kalın ceylan derisi ) tabi eldeki parayla minibüsten düştüğümü görenlerde beni hızsızı (cepçi) tekme tokat attılar minibüsten yakalandı bin para çalmaya calışırken (o dönem bütün çepçiler deri mont giyer idi) allahın sopası yok belasını buldu bakışlarıni üzerinde hissederek bi yandanda nerem kırıldı lan acımıyor ama hiç bir yerim sıcaklıya mı hissetmiyorum acaba diye düşünürken. hafif hafif hareket etmeye başlıyorum. alla alla turp gibiyim amk kırık çıkık yok. yavaşça kalkıyorum ayağa bacaklar da sağlam. üstü başı hafif silkeleyerek kimsenin yardım etmek bile istemeyeceği yaralı bir hırsız gibi seyirterek yürüyorum musa peygamber gibi gölü ikiye yararak..
    ···
   tümünü göster