biraderim bana şunu söyle alak 2 de diyor ki ben sizi embriyodan yarattım diyor. o zaman bu embriyo olayını nasıl biliyordu bu "deli" bunu açıklayabilir misin

var mı

@12 bro her şeyi düzeltebileceğini söyleyen biri varken,her şeyi yavaşça halledebiliriz diyen biri varken neden başka bir huur çocuğuna gidiyor ki bu? aynı taku o herif te yapabilir

yannanımın başı zaten tek gözlü konduda oturuyoruz

@9 babanın dıbına damperli kamyonla kum dökeyim de baban ananı gibemeyip travestilere yönelsin, sonra aile sadetiniz bozulsun ortamda babası trıversti gibiyor diye senle daşşak geçsinler huur çocuğu

yaptığı vicdan mastürbasyonundan başka bir şey değil, terketti,iki gün ağladı. vicdan mastürbasyonu yaptı. sonra o bin kurusuna koştu şimdi kendini tekrar rahatlatmaya çalışıyor.

lan ben bu kızın ojeli elinin fotoğrafına bakıp 3 saat gülümsüyorum mal gibi gibeyim böyle hayatı. diyorum ki kullanacaklar, motor muamelesi göreceksin gel seni seveyim, koruyayım diyorum yok diyor beyler :/
sırf millet rahatsız etmemek için arkadaş kalalım dedim. koruyayım diye aq. ama kız napmış, başkasına koşmuş gibeyim beyler. kırmak istemiyorum, geçen gibtirgit dedim 2 gün ağladı aptal kız. ulan böylesin niye gidiyorsun ? ben bu kıza 3 cümle kursam intiharı öğrenecek.
2 haftadır ruhum elinde nükleer bomba ile burj el dubaiden aşağıya stil serbest dalış yapıyor yardım edin dıbına koyim ya

kız mesaj attı sonra beyler.
yapayalnızdım, hiçkimsem yoktu tek başımaydım. kendimi sanala verdim. ordakilerle mutlu oldum. ne kadar acı değil mi? biri çıktı karşıma, aynı sen. onun beden bulmuş hali. sen ne dediysen o da öyle diyodu bana. tek inandığım oydu. hayata bağlayan beni oydu. her şeyimi paylaşabildiğim. üzüntüm sıkıntım. aklına ne gelirse. aynıydın onunla. aynı şeyleri yaşattın bana. o da küser sırtını çevirirdi bana. yanaşırdım. yanaşırdım. sonra ben hiç uğraşmamış gibi hep ben yazıyorum barışmıyosun bile beni istemiyosun sen diyodu. ne kadar şans tanısam hep tepeme çıktı. hayatımın çoğunu kapladı. sorunuma sorun katmaya başladı. sonra bi anda ufacıcık bi şey oldu. ona o bağlılığım bitti. bi anda. onca yıl ona inanıp sevmişim, her şeyden kıskanmışım onu. ama bitti işte. neden bilmiyorum dayanamadım artık. sonra zaten gitti abimi buldu bi daha gibti attı düzenimi. onu sende görüyorum onur. konuşma tarzın, duyguların her şeyiniz. onu unutmuşken seninle onu tekrardan yaşadım. belki bu yüzden bi anda bitti benim için. çünkü aynısınız onunla. ben yaşadığım şeyi bi daha yaşayamam yapamam bunu nolur azıcık anla beni.
sana çok üzülüyorum bu hale getirdiğim için çok üzülüyorum. belli etmiyorum. edemem. sana biraz daha yanaşırsam aynısı olucak. yapamam daha fazla. lütfen.
bak arkadaş kalmak istedin tamam kalalım. normal sohbet edelim ama nolur bu konulara geri gelmesin. kahroluyorum onur. uyku düzenim şaştı. günlerdir okulda uyuyorum. sınavlar başladı. taku yedim napıcam bilmiyorum. kötüyüm ben de. tek taraflı düşünüyosun. nolur düşünme
dedi bana. sence böyle bi gerekçe olabilir mi her şeyi yavaşça, beraber halledebilirdik. bence bahane, bunun altına sığınıyor. ben bırakma dedikçe o katı şekilde reddetti, tabi o sıra eskisi ile rahatı yerindeydi. hem bu herif bırakacak bunu daha beter edecek biliyorum yav ilk defa bi kız sevdim hayatım gibildi agalarım ya ulan nefret ettiğim kadar seviyorum lan ben bu kızı böyle bünyeyi gibeyim ben

ulan şimdi gidicek o huur çocuğunun elini tutacak o adam bunu öpecek ben kuduruyorum lan adresini bulsam gibecem çocuğu demiyorlar anasını gibeyim kurudum lan ben

http://www.youtube.com/watch?v=VccguMFQTrM
ben bu kızı öpünce yanağı kızarırdı ya. her şey yalanmış. unutmak için kullandı resmen. bi bahaneyle gitti de. ben ilk defa sevdiydim be. böyle olmasaydı keşke hatalı ben olsam acı çeksem diyorum sevsiğim insan böyle olmasaydı diyorum. bu kızın da bana döneceğinden değil fakat o heriften ayrılacağından,adamın işini görünce kenara atacağından eminim. ona bir şey olmamasını isterken ben hala,onun umrunda değilim. ya yabancı filmlerden midir yasaklandığından mıdır bilmem. herkeste bi gibiş merakı var. kızları kullanıp atıyorlar. sonra kızlar da gibimsonik bir şey oluyor olan bana oluyor be ben gibilere. halbuki onu nasıl sevdiğimi çok iyi biliyor ama snana nötr üm asla olmaz diyor. ben buna inanmıyorum. gibtirlenincee yine ilgi için bana gelecek. fakat ben onu çok kırıcağım. istemeden de olsa çok sert konuşup sosyal statüsünü gibip atacağım. böyle olmasını istemezdim ya ben. engel olamıyorum bu nefrete o kadar masum duran birisi,gibti attı beni ya şu yazdıklarıma bakar mısınız;
bunu sana ne zaman atarım bilmiyorum açıkcası.
açıkcası
bunu yüzüne karşı demek isterdim. ama yanına gitmemi istemiyorsun. çünkü sen de seviyorsun bunu biliyorum.her geldiğimde tekrar daha fazla kapılmamak için gibtir diyorsun üzülüyor gidiyorum. çünkü bir konuşsak yüz yüze halledeceğiz biliyorsun. gözlerinde görüyorum biriciğim.gözler yalan yapamaz nazen kız,nazlı kız.. ağlama gözün dolmasın diye yanına gelemiyorum. biraz da ağlarım diye korkuyorum. çünkü erkekleri taş olarak lanse ediyorlar hep. ama bir yerden sonra taş da çatlar be. sadece kaslar güçlü,kafalar hemen hemen aynı.bendeki bu hüznü dünyayı taşıyan Atlas a versen bacakları titrer,gözleri dolar. yıkılır be. koca dünyayı taşıyan herif bunu yapamaz.ama bilmiyorum, belki bu yazıyı sana atana kadar yanına gelirim belki. en azından bunu deneyeceğim.bunu bir serçenin son "cıvıltısı" olarak algılayabilirsin. aslında cıvıltı değil o optimistik insanlar öyle düşünür. o sesler çığlıklardır. yalnızlık,çaresizlik çığlığı.. yolda giderken 2 kadın önümü kesti. allah uzun ömürler versin dedi. vermesin ulan istemiyorum,öleyim diye bağırdım. ürküp geri çekildiler. fazla tepki verdim galiba. ya da hakkım olan sitemdi bu. neyse sonra gittim özür diledim..şuan bugün günlerden pazar galiba. çünkü annemi okula bıraktım toplantı için. dönüşte beraber gittiğimiz yoldan gittim. bu yola bayılıyorum çünkü rüzgarı kokunu bana taşıyordu. aklıma geldi hani.. yolda giderken araba ıslatmıştı ağzıma su girmiştiya. gülmüştün. yine çok güzel gülmüştün,okşayıcı gülüşünsen işte. bidaha gül diye tekrar yapardım. geçenlerde o yoldaki kız geldi. o kız türkçe biliyormuş. abla nerde dedi. ağladım ama merak etme,yağmur yağdığı için yağmur damlalarına karıştı. ağladığımı farkettirmedim yani,ama yeryüzüne biraz daha fazla su döküldü. acı su. hayatında iyi kişiler olmadığındam yakınıyordun,sitelerde depresif şeyler paylaşıyorsun. madem bu kadar kötüsün neden sevdiğine gelmiyorsun? koca bir sarılış ile..
dünyanın dıbına koruz. ya da sen izle. ben tek başıma yaparım. sana patlak mısır burn de veririm hem.
şanslar verdim dedin. ben seni sevdiğim kadar aptalım da. her erkek aptaldır. benim en iyi bildiğim şey çok sevmek. seni çok sevmek. zaten aptak olmasam bu noktaya gelmezdik ha? ama ne kadar aptal olursan ol bazı şeyleri anlıyorsun. ben anladım. eşşek gibi pişmanım bal yanaklım. bazı sabahlar kalkınca bunlar rüya sanıyoorum sonra masaya oturunca anlıyorum değilmiş. ya da devam etmekte. sana bir şey diyeceğim,nasıl oluyor da bi sarılışın,bir kokun ile bu kadar iyi gelebiliyorsun bana? yaptığın her neyse,kaynağın neyse sana hala bu tutkuyla bağlı kalmamı sağlıyor. her gün de artıyor. ego,ya da her neyse kısaca kendimi büyütmem ama seni benim kadar seveni bulamayacaksın,17 olacağım. genç bir aptalım fakat mühim olan aptallıklardan ders çıkarmaktır ki bunu en iyi ben çıkardım güzelim. eğer bana yanaşırsan çok güzel bir geleceemiz olacajk. sana demiştimya. yıldızları önüne sericem diye.işte 24ündeyken sen norveçe zütüreceğim seni. orda yılda bir gün yıldızlar insanın önüne dizilir. bunu sağlıyacağım. lütfen bunu sağlamama izin ver biricik. bana ayı diyordun,sarı ayı..işte bu ayılar bi ballarını,bir çocuklarınu bırakamaz. senin bal ya naklarını bırakamıyorum ki. ağlamaktan göz yaşı kalmadı işte bende. artık föz yaşı yerine ciddi anlamda kan akıyor bu nasıl sorun? -bilemiyorum.. tek güvenebileceğin,sevdiğin ben olmak istiyorum. çünkü sen de benim için böylesin. hani sinemada demiştim ya bi kere baş başa gelelim sarıl diye sadece. uyurum ki demiştin. ben de zaten filme gelmiyorum hep seni izliyorum bahane olur hehe demiştim. keşke olsa. buny yapsak tekrar bir sarılışın tüm hayatımı değiştiriyor. mükemmelsin sen o televizyondaki süper kahramanlar yalan lan. aslında kahraman sensin. gizli kahraman,aslında gizli olman en iyisi. bana kalırsın hep. sadece benim olursun biricik. yaşadığın sorunları biliyorum,bunları atlatabilmemiz için tüm gücümü harcamak istiyorum. lütfen affet. hatalarımı anladım. eğer bana gülersen her şeyi hallederim.
bana demiştin ya hani bi şeylerin değerini anlaman için kaybetmen mi gerek illa diye o kadar salağım ki,ben de öyle anladım. sensizlikten sonra darmaduman oldum. hani kalp atışım vardıya,senin yanında atan. onun 7 misli şimdi atıyor. üzüntüden. çok attıkça bedenim dayanamıyor,yoruluyor. hastahaneye zütürdü halam.. bi saat kelebek taktilerö tv deki cık cık diye öten şeylerden sonra konuştular. çıktı halam bana bişi demediler pek. içki,sigara,stres yasak dediler. oksijen çek bol bol dediler. istanbulda bu mümkün mü? koca istanbulda ağaç kalmadı zaten. tek nefes alabildiğim yer o karmaşık saçlarındı.. kısacası biricik,annem iyi davranıyor. iyi davranması hayra alamet seğil. bir şey denmiyor bana. ama sanırım kalp ritmim bozuldu . nette yazanlara bakarsam çok uzun yaşamam ben. yaradandan 2 şeyi çok istedim en çok sendin,diğeri ölmek. yine en azıyla yetin diye ölümü verdi it herif. değerimi bilmen için ölmem mi gerek,yokolmam bilmiyorum.. ama merak etme. görürsem yaratıcıyı şayet varsa,bir de senin için yüzüne tükürücem. bu yaşattıkları için..
her şeyi kurtarmak,senle olmak çok istiyorum ben be.. bunu yazmıştım. arkadaşlarım okutmuş hemen. onlara göre gözü dolmuş. fakat benle kpnuştu. hiçbir şey hissrtmedim dedi.
madem sevmedi neden yanaştı benim de hayatımı gibti bu? herkes milletin kahpeliğinden yakınırken aynı taku birbirine yapıyor ya

agam öyle değil be. ben kendimi çok bağladım, olacaksa bu olacak takıntılıyım lan ben. ilk defa bu kız güldürdü abi beni. ben hiç gülmüyordum

genşler selamlar. açıkcası sizi hiç tanımıyorum, görmedim etmedim. beni gibko bi ergen olarak nitelendirebilirsiniz. yazayım dedim. içimdekileri tanımadığım birine anlatma ihtiyacım var. işiniz yoksa konuşalım mı azcık. ilk defa mutlu oldum da ben. bi kızın kıvırcıklı saçlarının arasındaki kokularda bulduydum ben mutluluu. öpünce yanağından kızarırdı. bu kıza önce en yakınım dediğim it iskele kurdu, sonrasında anladım ki o yanak kızarma olayları kolpaymış. kız eskisini unutmak için beni kullanmış. eskisi buna ışıkları yakınca buda beni gibtirlediç bi haftada iflahım gibildi. kalp ritmim bozuldu. ne yapıcağımı bilmiyorum be panpalar. dokunmaya kıyamadığım insan bana seninle olmam aptallıktı, kolayı seçtim. konuşursak halledilebilecekti. şimdi düzeltmekle uğraşıyorum hayatımı maffettin teşekkürler dedi ve gitti. ama ben bu kıza taciz etmişler, ailesi baskı kurmuş üzerinde çok üzülüyor diye o kadar sevgi şefkat göstermiştim ki.. yav bu insanlar neden hep ilgi göstermeyen, giblenmeyen insanlara yanaşıyor? ben anlayamıyorum. inanmazdım böyleymiş beyler bi yol gösterin napıcam aklıma mukayyet olamıyorum hiçbir şeyden zevk alamıyorum sadece yatıyorum gecenin üçünde güm güm kalp atışlarımla uyanıyorum

yolla panpa

prezerved

ah ulan bunları yaparken görecem analarının dıbına kızgın maşa sokarım dıbına koyduğumun evlatları bir de kahkaha atmaları yok mu ulan ne istediğiniz küçüück hayvancağızdan

olm yakında tr de bu senaryo olacak

sezon finalinde hasgibtir çektiğim dizidir

yolla panpa

yolla panpa

adresini ver ya da okmeydanına gel seve seve anlatalım bro

bu te.ce eskerleri söyleyip halay çekiyormuş. gerilla marşı diyorlar. ulan böyle düğün havası gibi böyle gerilla marşı mı olur ya da bu kürtler marş olayından hiç anlamıyor

reyis görevi bırakmıştır
ccc üşüyoruz reyis ccc

Subcomandante Marcos’un Vedası: “Işık ile Gölge Arasında”

Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu (EZLN)’nun sözcüsü/lideri Subcomandante Marcos, “Işık ile Gölge Arasında” başlıklı mektubuyla görevini bıraktığını duyurdu.

Bu sabah yoldaş Galeano’ya saygı duruşu bittiğinde, üç binden fazla Zapatista destek üssü ve militanı, Altıncı’ya bağlı yaklaşık bin kişi ile birlikte, EZLN’nin Subcomandante Insurgente Marcos’unun “son kamusal sözleri”ni dinlediler. Gizli Devrimci Yerli Komite’nin altı lideri, Moisés ve Marcos ile birlikte sahneye çıktı. Aşağıda Marcos’un mektubunun beş kısmından bazı fragmanlar bulunuyor.

1. Zor Bir Karar

“insanlık için neoliberalizme karşı savaş bizimdi ve bizimdir, ve tabandan gelen birçok başkalarının da savaşıdır bu. Ölüme karşı, yaşamı talep ederiz; suskunluğa karşı, sözleri ve saygıyı; amneziye karşı, hafızayı; aşağılama ve horgörüye karşı, onuru; baskıya karşı, isyanı; köleliğe karşı, özgürlüğü; dayatmaya karşı, demokrasiyi; suça karşı, adaleti talep ederiz.

Sürdürdüğümüz savaş bize yakınlardan ve uzaklardan özenli ve cömert kulaklar ve kalplerce işitilme ayrıcalığını tanıdı. Bir şeyler ekgibti ve halen de ekgib, ama başkalarının dikkatini çekmeyi becerdik. Daha sonra, belirleyici bir soruya yanıt vermemiz lazımdı: ‘ya sonrası?’

Kaderimiz ancak öldürmek ya da ölmekti sanki.

Tepeden gelenlerin kırmış oldukları ve kırmayı sürdürdükleri yaşam yolunu yeniden inşa etmemiz lazımdı -ki bu yol yalnızca yerli toplulukların değil, işçilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin, gençlerin ve köylülerin de yoludur. Hem tepede hem de tabanda farklılıkların varolmasının yanısıra, bu farklılıklar zulümle cezalandırılmakta. Ya başkalarının rehberliğindeki iktidar yolu için kanımızı feda edecektik ya da kalplerimizi ve gözlerimizi kendimize, insanlara -Dünya’yı ve [kaybedilenlerin] hafızasını koruyan yerli insanlara- çevirecektik.

ikilemimiz müzakere etmek ve kavga etmek arasında değil, ölmek ve yaşamak arasındaydı.

Yaşamı inşa etmeyi seçtik, ama bir savaşın ortasında -sesi boğulduğu için daha az öldürücü olmayan bir savaşın ortasında.

Ölülerin hepsi buradalar, ama artık yaşamak için buradalar.

Şüphesiz bu seçimi yapmakla hata ettiğimizi -bir ordunun barış kuramayacağını, kurmaması gerektiğini- düşünenler vardır. Birçok bakımdan bu varsayım doğrudur, ama yaptığımız seçimin ana sebebi, kavga etmekle yok olacak olmamızdı ve halen de böyledir. Ölümü övmek yerine yaşamı geliştirmeyi seçmiş olmamız belki de hataydı.

Ama birbirimize bakarak ve birbirimizi dinleyerek -kendimiz olarak, kendi bütünsel kolektifimiz olarak- bu seçimi yaptık. isyanı seçtik. Diğer bir deyişle, yaşamı seçtik.

Biliyorduk ve biliyoruz ki yaşamın mevcut olması için ölüm zorunludur, yaşayabilmek için, ölürüz.”

2. Başarısızlık

“‘Bizim için hiçbir şey’ sözünden yirmi yıl sonra, işaret ve şarkılara iyi giden bir söz olmasının ötesinde, artık bir gerçeklik -La Realidad- olmuş olduğuna inanmak zor.

Eğer tutarlı olmak başarısızlıksa, başarının yolu -iktidar rotası- tutarsızlıktır. Fakat biz oraya gitmek istemiyoruz. Orası bizi ilgilendirmiyor. Bu parametreler içinde yenmektense başarısız olmayı tercih ederiz.”

3. EZLN’nin Değişen Yüzü

“Bu yirmi yıl içinde EZLN’nin içinde birçok karmaşık değişim oldu. Bazı yorumcular sadece belirgin değişimden, kuşak değişiminden, yani ayaklanma başladığında küçük ya da doğmamış olanların şimdi direnişin mücadeleci rehberleri olmalarından bahsettiler. Bazı ‘gayretli’ yorumcular, ne var ki, diğer değişimleri belirtmediler: bilgili orta sınıftan yerli köylüye olan değişim; karışık ırklardan açıkça yerliliğe olan değişim; ve -en önemlisi- devrimci öncücülükten sadık düzene olan değişim.

Böylesi bir öncücülüğün en fanatik aşırılıklarında -devrimcilik iddiasında sol-kanat ırkçılık biçiminde- birey kültü bulunur. EZLN böyle bir varlık değildir, ve bu nedenle, herhangi bir insan Zapatista olamaz.

iktidarın tepeden alınmasından tabandan inşa edilmesine; profesyonel politikadan günlük politikaya; liderlerden insanlara; toplumsal cinsiyetin marjinalleştirilmesinden dolaysız kadın katılımına; başkalarıyla alay edilmesinden farklılıkların kutlanmasına.”

4. Değişen Bir Hologram: Olmayacak Olan

“1 Ocak 1994 sabahı, devlerden -ya da yerli isyancılardan- oluşan bir ordu [Chiapas'taki] kasaba ve kentlere inerek, adımlarıyla dünyayı sarstı. Birkaç gün sonra, düşenlerimizin kanı halen sokaklardayken, dışarıdakilerin bizi görmediklerini fark ettik. Yerli toplulukları tepeden görmeye alıştıklarından, bizi görmek için başlarını kaldırmadılar; aşağılanmamızı görmeye alıştıklarından, onurlu isyanımızı kalpleri anlamadı. Bunun yerine, kar maskesi giymiş karışık-ırktaki görebildikleri tek kişiye odaklandılar. Şeflerimiz o zaman dediler ki “sadece kendi düzeylerindeki şeyleri görüyorlar, küçükler. O zaman onların düzeyine bir kişi koyalım ki onu görebilsinler ve onun aracılığıyla bizi görebilsinler.”

Ve böylece karmaşık bir dikkat dağıtma manevrası başladı: korkunç ve harika bir sihirli numara; yerli kalbimizin yaramazca bir hamlesi; yerli bilgelik, modernitenin kalelerinden biri olan medya’ya meydan okudu. Marcos adlı kişiliğin inşası başlamıştı.

Kendimiz olurken bizi olduğumuz gibi görmeye yetkin insanlar bulmak için zamana ihtiyacımız vardı. Bizi tepeden değil tabandan görebilecek insanlar bulmak için; gözümüzün içine empatiyle bakabilecek insanlar bulmak için zamana ihtiyacımız vardı.

… Dediğim gibi kişiliğin inşası böylece başladı. Marcos’u, bu kişiliği tanımlamama izin verseniz, size hiç duraksamadan derim ki, o büyük bir kamuflajdı.

Sempatik kulaklar bulmak için [-bizim gibi ve bizden farklı olan başkalarını bulmak için-]; ihtiyaç duyduğumuz ve hak ettiğimiz bakış ve dikkati bulmak için birçok girişim başlattık; ve tekrar tekrar başarısız olduk. Lacadona Ormanı’nın Altıncı Bildirisi -başlattığımız bu en gözüpek ve Zapatista girişim- bizi nihayet gözümüzün içine bakacak, bize selam verecek, sarılacak insanlarla temas içine sokana kadar da bu durum böyle devam etti.

Hareketin içinde insanların ilerlemesi etkileyici olmuştu. işte bu nedenle “Zapatistalara Göre Özgürlük” dersini başlattık. Gözümüzün içine bakacak, liderlik ya da rehberlik beklemeden -teslim olmayı ya da izlemeyi amaçlamadan- bizi dinlemeye ve bizimle konuşmaya yetkin bir kuşağın artık bulunduğunu fark ettik. Marcos kişiliği artık gerekli değildi. Zapatista mücadelesinin bir sonraki aşaması hazırdı.

Kesinliklerimiz ve pratiğimize göre, isyan liderlere ya da kişiliklere, mesih ya da kurtarıcılara ihtiyaç duymaz. Kavga etmek için ihtiyaç duyacağınız şeyler, utanma duyusu, belirli miktarda onur, ve bir sürü örgütlenmedir. Geri kalanı ya kolektife hizmet eder ya da hiçbir şeye hizmet etmez.

5. Acı ve Öfke. Fısıltılar ve Feryatlar.

Kalabalığın suskunluğu “Bekle, yoldaş. Gitme.” dedi. Ama Marcos’un işi henüz bitmemişti. Düşen ya da kayıp yoldaşların listesini çıkararak, Atenco, Ostula, Oaxaca, Mexico City, italya, Chiapas, Yunanistan, Filistin, Cherán, Guerrero, Morelos, Puebla, Chihuahua, Sonora, Jalisco, Sinaloa, ve Birleşik Devletler’deki politik ve toplumsal mahpusların listesini çıkararak işini sürdürdü. Göçmenlerin ve Mapuçelerin isimlerini de okudu.

“Onlar sizi öldürenleri yakalayıp mahkum etseler de, her zaman size baskın yapacak başka birilerini bulacak ve yaşdıbınızı sonlandıran dehşetli dansı tekrarlayacaklardır.”

Adaletsizliğin birçok ismi bulunmakta, birçok feryata yol açmakta. Ve unutmayın ki, birisi fısıldarken, bir başkası feryat eder. Onları dinlemekle bulacağımız rota, adaletsizliği bereketli bir şeye dönüştürebilmeli. ihtiyaç duyduğunuz yalnızca başınızı alçaltmak ve kalbinizi yükseltmektir.

istediğimiz adalet, inat ve ısrarla hakikatin aranmasıdır.

Galeano’nun yaşaması için birimizin ölmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden karar verdik, bugün, Marcos ölmeli.

Ve mezarına bıraktığınız taşlarda, kendinizi satmamayı, teslim olmamayı, vazgeçmemeyi öğreneceksiniz.

Sabah 2:08 itibariyle ilan ediyorum ki, -kendini Paslanmaz Çelik ilan etmiş olan- Subcomandante Insurgente Marcos’un varlığı son bulmuştur.”

iki dakikanın ardından, havayı dağıtma amaçlı birkaç mizahi sonsözden sonra, ‘Marcos’ sonsuza dek sahneyi terk etti. Işıklar söndü, sonra kalabalığın içinden, Altıncı’ya bağlı kişilerden, Zapatista destek üs ve militanlarından bir alkış dalgası yayıldı.

Biraz sonra, geçmiş Subcomandante’nin sesi yeniden duyuldu, sahnenin dışından şöyle dedi: “Günaydın yoldaşlar. Benim adım Galeano. Subcomandante Insurgente Galeano. Dediklerine göre yeniden doğuşum kolektif bir yeniden doğuş olurmuş.”

Mektup okunduktan sonra, Subcomandante Insurgente Moisés “Size açıkladığımız şey, buraya gelmiş olduğunuz bütün yerlerde görülecektir. Umarız ki bunu anladınız.” diyerek noktaladı.
ccc üşüyoruz reyis ccc

yolla panpa

@2 mustafa kemalin sigarası

98liyim heval. nasıl dünyaya geldim bilmiyom. belki direkt 16 yaşında fırlamışımdır anamın amından

gibtir yandan yemiş pekekent