• 1 / 61 / 2420 entry
  • 157 başlık
  • 2 trend
  • 7,757.82 incipuan

dsgr hopotis "Sözlüğün Filozofu"

  • +10
    sevmek en yüce duygudur
    Beyler...

    Özelden bir çok mesaj gelmişti hikayeye başladığımda. Devam et yarım bırakma diye. Onlara söz vermiştim.

    Eskiden bu sözlüğe her giriş yaptığımda tarifsiz bir heyecanla dolup taşardım. Şimdi ise sol tarafa baktığımda utanç duyuyorum. Herif ailesinden olan bir insana cinsel bir yakınlık duyuyor, tecavüz hikayesi anlatıryor bilmem neyinin hikayesini anlatıyor, bakıyorsunuz altına binlerce yorum...

    Artık gönülden bir şeyler paylaşmanın vakti geldi diyerekten giriş yapmıştım hikayeme. tsigalko reizin yaptığı gibi. Lakin anladım ki gönülden bir şeyler paylaşmak imkansız bu platformda.

    Bir adam başka bir adamın anasına küfür edebiliyor..
    Birisinin sevgilisine küfür edebiliyor
    Derdini paylaşan insanı yalnız bırakmazdı sözlük yazarları..
    Şimdi derdini anlatana gibtir git denebiliyor...

    Evet. Yazmayı çok istiyorum. Söz verdiğim gibi bu hikayeyi yarım bırakmayacağım. Bir word dosyasına yazmayı ve sevdiğim insanla paylaşmayı düşünüyorum.

    Sizin görüşleriniz önemli benim için. Gobax da geldi şimdi...

    Ne olacak halimiz beyler?
    ···
  • +3
    sevmek en yüce duygudur
    iyi geceler sana da dostum. Allah'a emanet ol. Gelirsen yarın görüşürüz
    ···
  • +2
    sevmek en yüce duygudur
    o okuyor panpa. Bir de sen sanırım.
    ···
  • +3
    sevmek en yüce duygudur
    Yarın 11:00 gibi devam ederiz. Herkese iyi geceler.
    ···
  • +8
    sevmek en yüce duygudur
    Anlatamamak yoruyor beni... Birkaç dakika önce onunla konuştuk telefonda. Hissettiğim duyguları hikayeye yansıtamamaktan korkuyprum dedim. Kendi yazdıklarımı beğenmiyorum.

    Kendisinin sevdiğini söyledi. Eğer o böyle diyorsa vardır bir bildiği...

    Şimdi geldik hikayenin asıl başladığı noktaya...

    Takvim yaprakları herhangi bir günün herhangi bir saatini gösteriyordu. Siz veya bir başkası, telefonun dijital ekranındaki tarihe baktığınızda bugün günlerden şu diyordunuz.

    Benim ise hayatım kökünden değişiyordu...

    ismin kadar benim olsan ya dedi.

    ismim neydi?

    ... ...

    Doğduğumdan itibaren taşıdığım ismi sevdirmişti bana. ismim bana aitti. ismimi onun sesinden duyduğumda hissettiklerim ise ona ait...

    Benden beni mi istiyordu? Benim hislerimi mi? Yahut da hepsinden daha güzeli.. Benim sevgimi mi istiyordu?

    Korktum dostlarım. Benden bu istekte bulunduğu zaman mutluluğumun, heyecanımın ötesinde büyük bir korku vardı.

    Ya mutsuz edersem seni?

    Dünya öyle bir yer haline gelmişti ki insanlar diğer insanları mutsuz etmekten başka bir işe yaramıyordu. Ben ismim kadar onun olursam ve bir gün üzersem onu giderdi benden. Böyle düşünüyordum işte.

    iç ses yeniden kontrolü ele almış, saçma sapan konuşmalarla beni engellemeye, olumsuz bir yanıt vermeye zorluyordu.

    Oğuz Abi demiş ya hani Korkuyu beklemek korkudan beterdir diye...

    Ben korkuyu beklememeliydim. Ben onu sevmeliydim. Ben her şeyi göze alıp ona gitmeli, kendimi teslim etmeliydim.

    Ben seninle mutsuzluğa da varım. dedi

    Ona gittim dostlarım. Takvimlerin gösterdi sıradan bir tarih değildi artık...
    ···
  • +6
    sevmek en yüce duygudur
    Doğru yer doğru zaman ve doğru kişi...

    Gerçek şu ki dostlar, sevdiklerimiz her an yanımızda olup da bizi çok mutlu edebilirler. Fiziksel yakınlıktan bahsediyorum. Bir de fiziksel uzaklık yaşadıklarımız vardır.

    Bu kişilere her canımız istediğinde sarılamayız. Sarılamaz mıyız gerçekten?

    Onu tanımadan önce bu sorumun cevabı sarılamayız olurdu sanırım.

    Lakin ben onu tanıdım ve bir şiir çalındı kulağıma;

    Bir insan isterse size sesiyle sarılabilir.

    Gökyüzüm bana yaşamayı sevmeyi istediğini söyledi.

    Sevincimden duvarları tekmelemek istedim ben. Dünya üzerinde nefes alan ne kadar insan varsa hepsini kucaklamak istedim. Kuzey kutbunu keşfe gittim. Mutlu resim tablolarında buldum kendimi.

    Sanki 5 yaşına geri dönüş yapmıştım. Salıncakta sallanan, top peşinde koşturan, sokaktan eve çamurlara bulanmış hale dönen bir çocuktum sanki.

    Bir kadın düşünün dostlar. Bir sözü ile size çocukluğunuzu veriyor... Daha nasıl anlatayım ben size onu?
    ···
  • +8
    sevmek en yüce duygudur
    Akşamın kör karanlığında tek başıma oturduğum o bankta yalnız olmadığımı hissediyordum artık. Gökyüzüm benden kilometrelerce uzaktaydı belki ama sesiyle, yazılarıyla ben onu yanımda gibi görüyordum. Mutsuzluğunu hazmedemiyordum. Mutsuzluğu haketmiyordu.

    Her ne ise. Birkaç müzik açtım telefondan ve önümdeki denize bakarak onunla konuşmayı sürdürdüm. içimde bir takım duygular cereyan ediyordu.

    iç sese kulak vermeye çalıştım. iç sesim genellikle yanıltırdı ya beni. O gün o gece ilk defa mantıklı bir şey söyledi.

    Sev onu.
    ···
  • +8
    sevmek en yüce duygudur
    ulan yengenizin uyarısıyla geldim. internet ancak düzene girdi. Karışmış buralar :D devam ediyorum
    ···
  • +8
    sevmek en yüce duygudur
    ben böyle interneti gibeyim
    ···
  • +8
    sevmek en yüce duygudur
    Birkaç dakika sonra, ben denizin hırçın dalgalarını dinlerken mesaj attı bana. Ben hissiz filan değilim. dedi. Canım yanıyor.

    işte o zaman anladım kardeşlerim. Onun içinde çok az da olsa umut vardı. Ben o umudu büyütecek, gökyüzüm dediğim insanı iyi edecektim.

    ''Bak gökyüzüm. Hiç boş kalmadım ben anlıyor musun? Artkadaşlarım gitti. Yerine daha fazlası geldi. Sevdiğim kadın gitti hem de bu sevgiye güvenerek oldukça cesur şeyler yapmıştım. Başkası geldi. O başkası yamuk yaptı. Öteki geldi, diğeri gitti. Hem de o büyük oyuna rağmen, sırf iyi olsun diye hastahaneye gittim. O halde gördüm. Benim o zamanlardan kalma kşmse yok yanımda. Ezgi... Ezgi meselesi hala çok saçma... Bunları neden anlatıyorum ki_? Ben ne yaptım ki onlara? Neden gittiler?

    Bu soruların cevabını hala daha bilmem. Ama kesin olarak söyleyebilirim ki iyi ki gittiler. Yoksa onunla tanışamayacaktım.
    ···
  • +6
    sevmek en yüce duygudur
    Her saniyeme lanet ediyorum. dedi bana. Ulan gökyüzüm ben de yaşadığın her saniyene şükrettirmezsem adım Hopotis değil.
    Böyle beylik ifadeler kullanıyordum kendi kendime lakin durum pek de iç açıcı değildi.

    Sen iyisi mi bana güven. Güzel olacak her şey dedim ona.

    +Geçmeyecek. Hayatım daha da batacak. Ben burada gebereceğim. Delirmeden geçmeyecek hiçbir şey. Ben bir düşüncemi paylaştığımda geri zekalı tak beyinliler bana sus diyecek. Off. Ben en yisi biraz yalnız kalayım. Susmayacak gibiyim.

    - Susma işte. Yani gerçekten yalnız kalmak istiyorsan bunu anlayabilirim. Ama konuşmak istiyorsan da susma sakın.

    +Konuşmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. DAha da sinirleniyorum kendi içimde. Hiçbir şey değişmiyor. Şuan olmak istediğim yerde değilim. Olmaması gereken şeyleri değiştiremiyorum. Bazı kişileri gidip işkence ederek gebertemiyorum.

    Karşımda, umutsuzluk denizinde kaybolup giden, umudun adasını bir türlü bulamayan bir kadın vardı dostlarım. Ben ise ona sandal olmaya çalışıyordum. Beyhude bir çaba içerisine girmiştim belki. Belki de çabam sonuç verecekti. Bekleyip göreceğiz.
    ···
  • +5
    sevmek en yüce duygudur
    Beyler geciktim biraz kusura bakmayın. Skaype bağlantısı kurmaya çalışıyoruz. Halledince yazmaya devam edeceğim
    ···
  • +1
    sevmek en yüce duygudur
    23:00 kanka :D
    ···
  • +2
    sevmek en yüce duygudur
    teşekkür ederim dostum. Hikayeden sonra pek fırsatım olmadı yazmaya. Ama şimdi tekrar buradayım
    ···
  • +1
    sevmek en yüce duygudur
    geldim panpa
    ···
  • +6
    sevmek en yüce duygudur
    Geldim beyler. Çay demleniyor 9 dakika sonra yazmaya devam edeceğim.
    ···
  • +5
    sevmek en yüce duygudur
    Beyler işe gidiyorum. Saat 23:00 civarı burada olurum
    ···
  • +6
    sevmek en yüce duygudur
    Ulan ciks hayatımızı anlatsak dolup taşardı buralar...
    ···
  • +6
    sevmek en yüce duygudur
    Bir gün;

    Beni de sen gibi yapsana. dedim. Ben de hissizleşmek istiyorum. Ben de kafama takmamak istiyorum.

    +Ben kafama takmıyor gibi mi görünüyorum? Hissizleştim ama takıyorum.Otu, taku her ne varsa kafama takıyorum.
    -O zaman hissizleştir beni. Kafama takmamayı ben hallederim.
    +Hiç terk ettin mi çok sevdiğin bir şeyleri. Birilerini.Bir daha yüzüne bakmayacak şekilde.
    - Ben, sevdiğim insanları terketmem.
    +O zaman hissiz olamazsın.

    Demek ki dostlarım. Hissizleşmenin birinci kuralı bir şeylerden gitmek, insanları terketmekten geçiyordu. Sizler şimdi düşünüyorsunuz ailenizden giden insanları, sizden giden sevgililerinizi, size hiç gelmeyen kişileri...

    Belki de hepsi hissizleşmek, yaşadığı acı hatıralardan uzaklaşmak istediğinden bu şekilde davrandı. Hani bizler bazen deriz ya. Hiçbir sorun yoktu aramızda. Ama birden benden soğudu ve ayrıldık. belki de hiçbir şey birden olmuyordu dostlarım. Arka planında uzun susuşlar yatıyordu bu kararlarda. Gece yarısı kabustan uyanışlar, korkular, hayal kırıklıkları, özlem yatıyordu belki de. Biz her şeyi bilemeyiz ki. Bildiklerimizi düşündüklerimizden de emin olamayız. Emin olduklarımız da bizleri büyük yanılgılara sürükler...

    Hissiz olmak istiyordum ben. Çünkü her ne kadar tersini söylesem de içimde büyük şeyler vardı. Ben sevmek istiyordum. Sevmek beni diri tutuyordu. O kadar yolculuğa çıktım, o kadar saçma sapan şeyler yaptım lakin ben kendimi bulamadım. KEndimi sadece sevmek ile bulurdum...

    Huzursuzluğum ve korkularım artmıştı. Gökyüzüm dediğim insanın umutsuzluğu ve her an çekip gidecekmiş gibi konuşması beni üzüyordu. Benden gitse yine iyi. Belki bir arkadaşı kaybedecektim lakin Gökyüzüm dünyadan gitmekten bahsediyordu. Ergence sözler değildi onun sözleri. Tam aksine, gayet aklı başında konuşuyor, mantıklı sebepler öne sürüyor ve kendinden emin davranıyordu.

    Evet korkuyordum. Dünya üzerinde insanlar siliniyordu her gün. Ve her insan unutulduğunda ölüyordu asıl. Gökyüzüm bunu farketmeliydi. Onu unutmayacağımdan, bedeni bu dünyadan silinse bile ismini her an, her saniye zihnimde yaşatacağımdan emin olmalıydı. Onu hayata döndürmeliydim. Bir kadını mutlu edemiyorsa bir erkek, kendine erkek demesin dostlar. Her gün sokaklarda gördüğünüz lanet yüzlü şeytan kadınların aksine sevilmeyi hakeden, çok fazla hakeden kadınlar da vardı bu dünyada. Gökyüzüm de böyleydi işte. Sevilmeyi sonuna kadar hakediyordu. Onu sevecektim.

    Eğer kurtaramazsam onu, ben de onunla birlikte silip giderdim. Evet. Yaşamaya ne kadar çok bağlı, ölümden ne kadar çok korkarsam korkayım. Yapardım bunu. Belki onun hemen ardından. Belki 1 hafta sonra belki 1 yıl belki 10 yıl. Ama bir gün mutlaka onun hüznü yaşama isteğimin önüne geçer ve kıyardım canıma.

    Sen ben değil Biziz la biz.

    Lakin henüz daha arkadaştık.
    ···
  • +5
    sevmek en yüce duygudur
    Beyler az dinleneyim. Okuyanlar da rez alıp ilk entryi oylarlarsa sevinirim. 15 dakikaya kadar geliyorum
    ···
  • +2
    izmirdeki üniversite hayatım
    Beyler, none panpamız yeni hikayenin linkini verdi. ORaya doluşalım
    ···
  • +13
    sevmek en yüce duygudur
    Sanki yıllardır susmuş gibiydim dostlarım. Söylemek istediklerimi kalbimin, beynimin en derin yerlerine gömmüş ve sessizce beklemeye başlamış gibiydim. Biliyordum. Bir gün konuşmak, konuştuğumun anlaşılması mümkün olacaktı. Oğuz Atay'ın da dediği gib, ; Ben kitap değildim. Yaşıyorken anlaşılmaya mecburdum.

    Peki ya henüz bu dünya üzerinde nefes alabiliyorken, gülümsemem ekgib olmamışken yüzümden bir insan anlayabilecek miydi beni?

    Bekleyip Göreceğiz

    Hayatın büyük bir oranı beklemek ile geçiyor. Diğer oran ise uyumak...

    Küçükken babamızın bize alacağı oyuncakları beklerdik. ilk bigibletimize binmeyi tatlı bir hayal eşliğinde beklerdik. Büyüdük biraz. Okumayı söktüğümüzde alacağımız kırmızı kurdeleyi bekledik. Kargoya verilen siparişlerimizi bekledik. Geleceği meçhul olan diğer yarımızı, sevgiyi bekledik. Sevgimize karşılık göreceğimiz insanları bekledik. Hep bekledik...

    Kimi zaman geldi beklenen. Beklentimiz umutsuzluğumuzla pekişmişti. Tam da o sırada geldi. Gökyüzüm de böyleydi işte.

    Umudumu kesmedim dediysem de içten içe biliyordum bazı şeyleri yitirdiğimi. Fakat şimdi de hissediyorum. Yitirdiğim her ne duygu var ise benliğimde.. Aşk, güven, sadakat veya her ne ise. Şimdi teker teker yerine geliyordu. Bana benzeyen bir insanı bulmuştum.

    internet üzerinden yaşanılan aşklar insanın gözüne korkutucu gelir. Hani dijital bir ekrana bağlısındır. Dokunmatik ekrana dokunduğun kadar onunsundur. Yahut da klavyeye bastığın kadar... Ne eksiği vardır bu durumun ne de fazlası..

    Evet. Ben yavaş yavaş aşık oluyordum. Lakin aşık olmam beraberinde korku getirmişti. ilk defa tecrübe ediyordum böyle bir şeyi.

    Raif Bey, Maria Puder'in müzede gördüğü bir resmine aşık olmamış mıydı? diyordum kendi kendime. Böyle düşünmek içimi rahatlatıyordu. Ben ise bir insanın kelimelerine, kelimelerinin ardında gizlediği güzel kalbine aşık olmuştum. O, bana kötü olduğunu, elinde kanlı bir bıçak taşıdığını söylüyprdu habire. Güvenmememi tekrar tekrar yineliyordu. Oysa ki bilmiyordu. Benim hayatıma giren kimseler hep bana güven hopotis demişlerdi. Daha sonra da o güveni altüst edip gitmişlerdi. Güvenden sonraki güvensizlik insanı daha çok huzursuz eder.

    Gökyüzüm ise ilk başta güvensizlik vermişti. Yavaş yavaş güven geliyordu yerine. Biraz önce anlattığım durum tam tersi bir şekilde gelişiyordu ve bu mutluluk vericiydi.
    ···
  • 0
    sevmek en yüce duygudur
    bu saatlerde sözlükte cinsellik çağrıştıran başlıklar tercih ediliyor kardeşim.
    ···
  • +7
    sevmek en yüce duygudur
    Fotoğraflar üzerindeki oynamalarım için ondan öneri alıyordum. Bir keresinde lüks arabaların arasında bigiblet süren 3 çocuk karesi yakalamıştım. Çocukları siyah beyaz, arka planı ise renkli yapmak istemiştim. Çünkü bigiblet, bigibletin çağrıştırdığı anlam eskiye yönelikti. Lakin gökyüzüm bana tam tersi bir öneride bulunmuştu. Çocukları renkli, arka planı ise renkli yapmalıydım ona göre. Dediğini yaptım. Fotoğraf daha güzel oldu.

    Bir keresinde de şöyle bir konuşma geçti aramızda;

    - Yahu Gökyüzüm, merak ettiğimden soruyorum. Aydınlatırsın belki. Yeraltı sakinlerinin bir ayağı dışarıda olur hep. Gitmeye meyillidirler. Sende de var mı bu durum?
    + Gitmek
    -Yani şu. Hayatlara girerler. Dost, arkadaş, sevgili vesaire. Sonra da sanki girmemiş gibi taa farklı alemlere giderler.
    + Bunu yapmışlığım çok fazla ama sana karşı yapar mıyım bilmiyorum. Kendime güvenemiyorum. Sen de bana güvenme.
    - Yok, benim güven duygularımı elimden aldılar. Sadece kendime güvenirim ben.
    + Çok iyi olduğum kişilerden gitmişliğim var. Ya onlar soğuk davranırdı ya da ben onları rahatsız ettiğimi veya üzdüğümü hissederdim ve hiçbir şey söylemeden giderdim. Buna sevindim. Bana sakın güvenme.
    - Olur Güvenmem *

    Gerçekten de öyleydi dostlarım. Güven duygularım elimden alınmıştı. Hele ki annem dışındaki bir kadına güvenmek... Benim asla yapmayacağım bir şeydi artık. Güvenmek demek en başta aldanmayı kabul etmek demektir. Ben artık aldandığımı, yanıldığımı görmek istemiyordum.
    ···
  • +9
    sevmek en yüce duygudur
    Ölümün pembe yüzüne aşık bir kadınla karşı karşıyaydım. Onu bu düşüncesinden vazgeçirecektim. Yaşamak, bütün olanlara, bütün acılara rağmen yaşamak, hayata tutunabilmek büyük bir meseleydi. Ve yaşam heyecanlıydı. Öyle ki bir dakika sonrasının neler getireceğini bilmiyorduk.

    Kelebek etkisi misali gelişiyordu olaylar.
    Bir sözümüz, bir davranışımız, anların toplamı koca bir gelecek inşa ediyordu bizlere.
    insan kaderini kendisi yazıyordu. Bazen bilincinin tamamen dışında...

    Nilgün Marmara Hayatın neresinden dönülürse kardır deyip göçmüştü bu dünyadan. Sylvia Plath'ın da sonu aynıydı.

    Ölümün görünmez tarafı çekiyordu insanları içine. Bir tür merak duygusundan mı geliyordu bu his bilemiyorum. Ölümü düşünmedim. Düşündüğüm zamanlarda bile düşünmedim. Yaşamak için ne kadar cesaretli ve güçlüysem, ölüm için o kadar korkak ve güçsüzüm.

    Bekleyip Görelim havasındayım her zaman. Büyük konuşmalardan korkarım. Lakin sözler veririrm. Ve dostlarım beni ben yapan en önemli özellik; Verdiğim en küçük sözü de, en büyük sözü de mutlaka tutarım.
    ···
  • daha çok