Şunu sadece oku ve okuduktan sonra hâlâ aptal bir yalanı savunabiliyorsan bir şey demem artık.(Bu arada alıntıdır)
islam’ın en önemli ibadeti olan ‘NAMAZ’ neden kutsal kitapta anlatılmamış? Böyle önemli görülen bir ibadet, hadislerle açıklanıyor. O hadisler de islam’dan çook sonra derleniyor toparlanıyor. Bugün bile islam coğrafyasında herkes namazı farklı şekillerde kılıyor. Tek bir namaz stili yok. Çünkü Kuran’da nasıl kılınacağı konusunda net bir şey yok. Müslümanlar buna ‘her şey kuran’da anlatılmaz, geri kalanı peygamber açıklamıştır.’ derler. bu kadar önemli bir ibadet kitapta doğru düzgün açıklanmamış ama peygamberin cinsel hayatına dair detaylara, Rahman suresindeki gibi gereksiz tekrarlara veya eski peygamberlerin serüvenlerine geniş geniş yer verilmiş. Biraz da namaza yer verilseydi ya?— Bu sorunun asıl cevabı şu: islamiyet’ten önce putperest araplar namazın ne demek olduğunu zaten biliyorlardı. Çünkü eskiden Kabe’de bulunan putlara namaz kılıyorlardı. (bkz:
Enfal 35- salat olarak geçer) Yani muhafazid yeni bir ibadet şekli getirmedi, olanı yeniye uyarladı, biraz değiştirdi. Bu yüzden Kuran’da namazın ne olduğu, nasıl kılınması gerektiği gibi konulara girilmedi. Namazın farz olma hikayesini(miraç olayı) bilenler bilir: muhafazid, Burak denen hayvanın sırtına biner ve göğe yükselir. Allah’ın huzuruna çıkar, orada önce 50 vakit namaz farz kılınır. muhafazid, Allah’ın huzurundan çıkar, orada Hz.Musa ile karşılaşır. Musa sorar: ‘Ne ile emrolundun?’ muhafazid 50 vakit namaz emredildiğini söyler. Musa cevap verir: ‘ Rabbine git bunu azaltmasını iste, ben insanoğlunu tanırım, bu onlara ağır gelir.’ der. muhafazid Allah ile namaz pazarlığı yapar ve en son 5 vakitte anlaşırlar. Pazarlık sünnettir:))— Ben miraç olayını daha önce defalarca okumama ve başkalarından dinlememe rağmen, olayın saçmalığını hiç fark etmemiştim. Bu noktada hadislerin güvenilirliğini sorgulamaya başladım. Böyle bir hadis yalansa, diğerleri nasıl doğru olabilirdi? Eski sümer destanlarında bile buna benzer olaylar var, mesela göğe yükselip tanrı ile konuşan elçi motifi falan var. Hadi bunları geçtim, Hz. Musa olmasa günde 50 vakit namaz kılınacak. Yaşamaya vakit yok, sürekli namaz kılıyorsun. Saçmalığa bakar mısın? Ki zaten 5 vakit olmuş olsa bile, namaz insanı zihnen kölesi yapıyor. 5 vakit kıldığım dönemlerden iyi biliyorum. Sürekli namaz vakti kovalıyorsun, abdestim var-yok derdiyle uğraşıyorsun, namazı erken kılınca ‘oh yatana kadar rahatım’ diye düşünürken buluyorsun kendini filan. Namazdan sonra gelen rahatlama hissi ‘ooh bitti’ hissidir aslında, ‘‘görevi başımdan def ettim’’ hissi. Üstelik bir şeyi iş gibi 5 vakit yapınca manevi duygusu kayboluyor, yat-kalk haline dönüşüyor. içinden geldiği zaman yap da bari, maneviyatı bol olsun. Her ayı ramazan ayı gibi geçirseniz ramazanın bir anlamı olur muydu? O ‘ramazan ruhu’ dediğiniz şey etkisini sürekli gösterir miydi? Yılda 1 kere olduğu için müslümanlar ramazanı çok sever. Her neyse… tüm bunlardan sonra ‘namaz’ın kökenini araştırmaya başladım. Namaz Kuran’da ‘salat’ olarak geçer. “Salat” terimi Hıristiyanlık’tan alınma Arapça olmayan bir kelimedir, anlamı duadır. Namaz; Sanskritçeden Farsçaya oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcüktür. Eski iran’da ateşe tapanların “ateş önünde eğilmesi” için kullanılır. Zaten putperest arapların da namaz kıldığını öğrenince gerçekleri biraz anlamıştım fakat Hindistan’da 5 vakit güneşe tapanların yaptığı yogayı(namaskara) öğrenince ben de tüm ipler çözüldü. hareketler namaza çok benziyor, güneşin hareketlerini takip eden bir ritüel. Tamam dedim, bunlar aslında ilahi din adı altında eski putperestliği ayyyynen devam ettiriyorlar. Müslümanlar da Güneş’in gökyüzündeki konumuna göre 5 vakit yoga yapıyor hiçbir farkı yok. Hem de eskiden putların evi olan Kabe’ye yönelerek. Hem ayrıca, yuvarlak olan bir dünyada, kıble denen şey de mantıksızdır. Kıbleye(kabeye) yöneliyorum derken aslında uzaya yönelmiş oluyorsun. Dünya dümdüz olsa neyse, ama değil.