• 2 / 9 / 17 entry
  • 4 başlık
  • 69.76 incipuan

i amgod önüncü nesil silik

  • +2
    anadol fıkrası
    Ferrariyye posta
    ···
  • 0
    ölçüp öyle yemek lazım fikra
    Güldüm suku
    ···
  • +1
    hz isa fikrasi
    Komik...
    ···
  • 0
    astalavista babyy
    Rezzzjjjj
    ···
  • +2
    aşkın gözü neden kördür
    Uzun zaman önce, dünya yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce,

    iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış.

    Bir gün, toplanmışlar ve her zamankinden daha sakin oturuyorlarken Saflık ortaya bir fikir atmış:

    "Neden saklambaç oynamıyoruz?"

    Ve hepsi bu fikri beğenmiş, ve hemen çılgınlık, bağırmış:

    ‘’Ben ebe olmak ve saymak istiyorum, Ben ebe olmak istiyorum!" ve başka hiç kimse Çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için, Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış, 1, 2, 3 ... Ve Çılgınlık saydıkça,iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.

    Şefkat Ay'ın boynuzuna asılmış;

    ihanet çöp yığınının içine girmiş;

    Sevgi bulutların arasına kıvrılmış;

    Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış;

    Tutku dünyanın merkezine gitmiş;

    Para hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.

    Ve Çılgınlık saymaya devam etmiş, 79, 80, 81, 82...

    Aşkın dışında bütün iyi huylar ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış. Aşk, kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş..

    Bu bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşkı saklamanın ne kadar zor olduğunu

    biliriz.Ve Çılgınlık 95, 96, 97... ya gelmiş ve 100'e vardığı anda, Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.Ve Çılgınlık bağırmış :

    "Sağım solum sobedir, geliyorum!", ve arkasını döndüğünde, ilk önce

    Tembelliği görmüş, o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. Sonra Şefkati ayın boynuzunda görmüş,ve ihaneti çöplerin arasında, Sevgiyi bulutların arasında, Yalanı gölün dibinde, ve Tutkuyu dünyanın merkezinde, hepsini birer birer bulmuş, sadece biri hariç.

    Ve Çılgınlık umutsuzluğa kapılmış, en son saklı kişiyi bulamamış, derken

    Haset, bulunamadığı için haset duyarak,Çılgınlığın kulağına fısıldamış:

    "Aşkı bulamıyorsun, O güllerin arasında saklanıyor."Ve Çılgınlık çatal şeklinde tahta bir sopa almış, ve güllerin arasına çılgınca saplamış, saplamış, saplamış, ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra, Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış, ve parmaklarının arasından gözlerinden iki sicim gibi kan akıyormuş, Çılgınlık Aşkı bulmak için heyecandan Aşkın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş.

    "Ne yaptım ben? Ne yaptım ben?’’ Diye bağırmış.

    "Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?" Ve Aşk cevap vermiş,

    "Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen, benim kılavuzum olabilirsin."

    Ve o günden beri, Aşkın gözü kördür ve her zaman Çılgınlık yanındadır... "
    ···
  • 0
    sanırım 7 yaşındaydım babam beni ve kuzenlerimi istanbulda yeni yapılmış gerçekten devasa kaydırakları olan bir parka zütürmüştü (şimdi yerini tam hatırlayamadım fakat avrupa yakasında ve sahil şeridinde bir parktı, şanırım şuan yıkılmış). ben kaydıraklarda çok yavaş oldukları için kuzenlerimden ayrıldım. her kaydıraktan kaymak istiyordum. ama görmeliydiniz yeni açıldığı için ve bir pazar günü olduğu için parka inanılmaz bir ilgi vardı.

    ben kuzenlerimden ve babamdan bi haber yaklaşık 15 dakika deliler gibi kaydıraklardan kaydım. sonunda akıl edip bi dakka herkes nerde dedim ve tüm parkı didik didik etmeme rağmen ne kuzenlerimi ne de babamı bulabildim. bir süre sonra bulamayacağımı anlayıp deliler gibi parkta ağlayarak koşmaya başladım ve salya sümük ağlayarak koşarken yere düşmem sonucu ayakkabımın tekini yere düşürdüm. ayakkabımı yerden almayarak yoluma devam ettim, bari arabayı park ettiğimiz yere gidiyim eninde sonunda arabaya gelirler dedim.

    ama o zaman düşündüklerime şuan bile gülmekteyim. düşüncem şunlardı. beni artık kimse bulamaz ben sonsuza kadar ailemden koptum artık kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmeliyim. arabaların cdıbını silerim kazandığım parayla da cips alır karnımı doyururum. bir ağacın içini oyup içinde uyurum (o gün içi oyuk bir ağaç görmüştüm ordan aklımda kalmış). yeterince para biriktirip şirket kurunca da ailemi arayıp bulurum (te allahım mantığa bak polisten bi haber biriymişim ve daha evimin yerini bilmiyormuşum).

    neyse efendim sonunda arabamızın bulunduğu yeri buldum. babamı ağlaya ağlaya beklerken beni ağlarken gören yandaki arabanın sahibi nolduğunu sordu ben de anlattım herşeyi. o adam da tamam o zaman gel benim arabama bin gidelim aileni buluruz dedi. ben de olmaz araba burda işte gelirler sonunda dedim o da gelmezler sen benimle gel dedi. o sırada babam geldi ve tam o adamın bana söylediklerini babama anlatırken adam basıp gitti. o adamın neden öyle dediğini hiç bir zaman anlayamadım. polise zütürücek desem neden arabanın burda olduğunu söylediğim halde yinede gel dedi ve babam gelince neden basıp kaçtı. tabi organ mafyası felan olma ihtimalide var belki o kalabalıktan faydalanıp çocukları felan kaçırıyorlardı bilemiycem. evet bu da böyle saçma sapan bir anımdır. ha bu arada o gün babamlar geldiklerinde yolda ayakkabımı bulduklarını ve otoparka yakın olması sebebiyle arabanın yanına geldiğimi anladıklarını söylemişlerdi. o gün bu gündür tüm akrabalarım arasındaki lakabım kül kedisidir.
    ···
  • 0
    arkadaşınızla birlikte sohbet ederek yürüyorsunuz
    Etrafini sprey boya ile çizerim
    ···
  • 0
    burger kingde calisiyorum
    Patateslerin, koftelerin ustunde sex mi yapiyorsunuz? Hep bir saç çıkıyor etten buttan.
    ···
  • +2 -1
    pepağanlı fıkra
    Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini görür. Bir bakar ki 3 milyar küsür lira fatura. Beyninden vurulmusa döner. Hemen ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina ve dostlarina aittir.

    Adam :

    -"Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen" der.

    O sirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder.

    -"Yok canim hayvancagizin günahini aliyorum" der içinden ama süphe de devam etmektedir.

    -"Ya yapmissa", "Yok, yok yapmamistir... "

    Gece papagani gözlemeye karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar, adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar. Adam sinirden çildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara çiviler. Papagan çarmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir. Adam sinirle papagani azarlar;

    - "Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani !"

    Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda çarmiha gerilmiş Isa durmakta.

    Hemen muhabbete koyulur;

    - "Birader sen ne kadardir buradasin?"

    - "2000 yildir buradayim" der Isa.

    Papagan hayretler içinde kalmistir;

    - "Ohaaaa!.. Nereyi aradin lan öyle?"
    ···
  • +2
    en acılı hikaye toplanıp okuyun panpalar
    Kusura bakmayın beyler geldim. Devam bu son part o arada.

    Okulun az ilerisinden geçen bir çakıl yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu. çakıllarla kaplıydı.
    O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer miydik o yola. Neler vermezdim o yolu
    yürümemek için. Eli yine elimdeydi, ansızın elini çekti, terlemişti yine eli. Sanırım dört adım atmıştım. Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi
    bırakmış,hem de geride kalmıştı. Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı. Sanki gök kubbenin altında kaldım. yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.
    ne yapacağımı bilemedim üzerine kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o görüntüyle karşılaştım. Başı kesilmiş bir
    tavuk gibi çırpınıyordu. Suratına bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi gözlerinden biri akmıştı. Suratının yarısı
    yoktu. Hırlıyordu bana bir şeyler demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler demeye çalışıyordu. Yoldan geçen bir kamyonun
    tekerinin altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı, geleceğimizi kibrit büyüklüğünde bir taş parçasının bitireceğini
    bilemezdim. Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım başını göğsüme dayadı ve elimi
    sıkı sıkı tuttu. Akan kan ellerimize damlıyordu. Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu, hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu
    için almadı ve kaçtı gitti. Kimse arabaya almıyordu. çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni seviyorum, beni bırakma, dayan demekten başka
    bir şey yapamıyordum.iki dakikalık bir çırpınıştan sonra kucağımda öldü. Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme döndü.Tam dokuz yıl oldu onu
    yitireli. Kendime olan güvenimi yitirdim. Artık kimseyi sevemem, kimsede beni sevemez korkusundan kurtaramıyorum kendimi. Bitkisel hayatta gibiyim.
    Tek elimde kalan bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim. Yitiren,ya da ben yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile
    ellerimi bırakmamaları şartıyla elimi uzattım. Dost,kardeş, arkadaş ne olursanız olun ama elimi bırakmayın. Size sesleniyorum, elimi bırakmayın
    lütfen...
    ···
  • +1 -12
    dedem beni metin2 de dolandırmıştı
    Cennette windows yok muydu ya ? Ordanda oynuyordur gir bi bak oyuna.
    ···
  • +3
    en acılı hikaye toplanıp okuyun panpalar
    5 dakika kadar ara veriyorum, ellerim hızlı yazmaya alışık değil inanın en fazla 2 parta biter. Umarım okuyan çıkar, çıkarsa belli edin kendinizi.
    ···
  • +3
    en acılı hikaye toplanıp okuyun panpalar
    Herkese iyi akşamlar beyler, az sonra sizin ekranlarınıza geçireceğim hikaye üniversite yıllarımda sıkı dostluk kurduğum arkadaşımın bana anlattığı bir aşk hikayesidir. Elimden geldiğince ben yaşıyormuşum/yaşadım gibi anlatmaya çalışacağım. Umarım his cümbüşünde bir yer edinip hikayenin tadını çıkarırsınız. iyi okumalar..

    --- ---
    Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
    göre değil. Ağlamaktan hiç utanmadım, duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep ağladım. Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle
    paylaşmak istiyorum. Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar
    neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim.

    Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı bir köye taşındık. Huzursuzdum,
    okulumu bir köy okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum. kaydımı yaptırdı babam okula. ilkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.
    Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece
    oraya oturdum. Hayatımı adadığım, gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım. ismi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok
    etkilemişti. Masmavi gözleri, gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü, yanlış yazdığım notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı
    silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara
    gidip ders çalışıyor, yada o bize geliyordu. Mükemmel bir paylaşımcıydı. Yüreğini,sevgisini, dostluğunu daha o yaşta vermişti bana.

    ilkokulu
    birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı
    okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa, hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar. Başarmıştık. Yine aynı
    sıradaydık. Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz hayat bana huzur vermiyordu. Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha çok
    seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde. Ailelerimiz liseye
    geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar. Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı evde kalacaktık. Annem de bizimle kalacaktı. Allah'ım o karar
    bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum. Aynı duyguları o da paylaşıyordu ve bunu fareden ailelerimiz
    okul bittiğinde evlendirelim diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık. Haşa Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum.ilk
    elini tuttuğumda sakın bir daha bırakma demiştim. Yanakları kızarmıştı, utanmış ve başını önüne ! eğmiş, gülümsemiş ve elimi sıkı sıkı kavramıştı.
    Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize. Arada bir elleri terler ve her
    terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi. Bunu her yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve
    hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı, dünya cennet gibiydi gözümüzde. Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde. Nihayet liseyi de
    bitirmek üzereydik. karne dönemi gelmişti. Karnelerimizi aldık hiç kırığımız yoktu. Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu. bunu kutlamak için
    bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık...
    ···
  • 0
    resim denemesi ypyrm tm ok
    Nnnnuhh
    ···
  • 0
    denemeeeeee
    Denemevvvv
    ···
  • 0
    llihasfehgehjh
    ···
  • 0
    deneme
    Fff

    Deneme
    ···