Arkamı döndüm annem karşımdaydı hoşgeldim yavrum diyip ağlamasını beklerken annem sadece şunu dedi hoşgeldin,  başka hiçbirşey demedi ve yüzünde de bir his yoktu ne sevinç ne de hüzün,  açıkçası bu duruma hem şaşırdım hem üzüldüm tabi insan böyle bir karşılama beklemiyor içeri geçtim babam salonda çekyatta oturuyordu selam verdim hoşgeldin dedi sadece. O da annem gibi davranıyordu yüzünde mimik ve duygu yok oturdum biraz yanlarında baktım bana birşey soracakları edecekleri yok bende yukarı kata odama çıktım. Eski köy eviydi evimiz alt katta salon mutfak üst katta 2 oda var.  Geçtim odama biraz tozlu ama temiz, zaten yorgun olduğumdan yatacaktım hemen ama huyum vardır yatmadan önce illa bir sigara içmem lazım,  yoksa uyuyamam.  Çıktım balkona sigara içmek için

Bu durum beni biraz ürküttü açıkçası yani kafamda mantıklı bir açıklamasını kuramadım istisnasız evlerinin önünden geçtiğim herkes dışardaydı ve sessiz ölüm sessizliği gibiydi,  bunun nedeni neydi ki açıklayamıyordum, tabi ki nedenini sonradan öğrenecektim.  Bu ürkütücü durumu düşünerekten evime vardım  geleceğimden haberleri yoktu evdekilere sürpriz olacaktı. Kapıyı çaldım açan olmadı evin ışığı yanıyordu içeridelerdi yani tekrar çaldım yine açan olmadı,  uyudular mı ki bu saatte diye düşündün bir sigara yaktım evin etrafına doğru baktım, hava soğuk sayılmazdı ama sigarayı yakar yakmaz içimi bir titreme aldı donuyordum resmen,bu sırada evin karşısındaki yola gözüm takıldı titrerken, bir tavuk ve 10 kadar civcivi yavaş yavaş yolda ilerliyordu, açıkçası korktuğumu hissettim bilenler bilir tavuk cinsi gece göremez ve dışarı çıkmaz kümesinde kalır öyleyse bu tavuk ve civcivleri neyin nesiydi ben bu manzaraya bakarken kapı açıldı,

Herşey üniversiteyi kazandığım ilk sene sömestır tatilinde muğladaki köyüme gitmemle başladı. evimiz köy kahvesinin üst tarafında köyün hemen dışındaydı etrafında çitlembik ağaçları vardı ,  evime doğru yürümeye başladım. Ancak köydeki sokak lambaları çalışmıyordu karanlıktı heryer,  ama önünden geçtiğim bütün evlerin bahçeleri balkonları doluydu herkes dışarda konuşmadan oturuyor yada ayakta bekliyorlardı fakat kimseden çıt çıkmıyordu

17 Kasım 2017 tarihinde Altan Kılıç isimli bir üniversite öğrencisi kaybolmuştur.
Kaybolmasından sonra bir ipucu bulmak amacıyla odası aranan gencin odasında günlükleri bulunmuştur.
Günlüğünde kendisini rahatsız eden bir takım şeylerden bahsetmektedir.
Karanlıkta ve yalnız kaldığı her anda onu rahatsız eden bu şeylerden KARANLIKTAKi GÖLGELER diye söz etmektedir.
Bu durumdan daha çok kişinin haberdar olması ve bulunmasına yardımcı olmak amacıyla günlüklerden küçük bir kısmını size aktaracağız.

17 Kasım 2017 tarihinde Altan Kılıç isimli bir üniversite öğrencisi kaybolmuştur.
Kaybolmasından sonra bir ipucu bulmak amacıyla odası aranan gencin odasında günlükleri bulunmuştur.
Günlüğünde kendisini rahatsız eden bir takım şeylerden bahsetmektedir.
Karanlıkta ve yalnız kaldığı her anda onu rahatsız eden bu şeylerden KARANLIKTAKi GÖLGELER diye söz etmektedir.
Bu durumdan daha çok kişinin haberdar olması ve bulunmasına yardımcı olmak amacıyla günlüklerden küçük bir kısmını size aktaracağız.

evrenin ne kadar büyük olduğunun farkına varmanızı sağlayacak bir video.

cevabını merak eden varsa, cevabı videoda !

cevabı videoda

cevabı videoda

sizce ne olurdu ?

istanbuldaki büyük lanetten haberiniz var mı ? 9 cellat mezarlığının bulunduğu yere belki siz de gittiniz !!

Sizce bu sorunun cevabı nedir ? Osmanlı mimarisi ile selçuklu mimarisi aradında bu kadar fark olmasının nedeni nedir ?

Baron burda yeni ve korkunç bir tarikat kurdu adını ganzir koydu. Ganzir sümer ve babilde cinlerin yaşadığı yer altı kapısının ismiydi. Cinlerle temasa geçmeniz için ganzir kapısından geçmeniz gerekirdi. Bir bakışta insanları felç eden bu cinlere anonaki denirdi. Baron babillilerin bu sembolü cinleri kışkırtmak için bu tılsım olarak kullandığını keşfetti. Şamaş cinlerin üremesi için gerekli olan kara güneş. Kısa sürede türk masonları ve dünyanın çeşitli yerlerinden büyücüler tarikata katıldı. baronun amacı intikamdı hitlerin ihanetinin bedelinin ödenmesini istiyordu. Ve dediklerine göre büyüyle yarattıkları hitleri tıpkı yarattıkları gibi büyüyle öldürdüler.

baron von sabetenforf Alman asıllı Türk vatandaşı istanbulda yaşamış bu adamın adolf hitleri yarattığına inanılıyor. Mundus vult decipi yani dünya aldatılmak isteniyor. Baron 1919 yılında münihte tulhe isimli bir tarikat kurdu, kurduğu tarikat karabüyü ve simya ile ari ırkı yönetecek kişiyi aradı ve bunun için adolf hitleri seçti ancak hitlerin bunun için doğru adam olmadığının farkına vardıklarında iş işten geçti. Sonrasında baron hitler gelmeden isimli bir kitap yazdı adolf hitlerin tüm sırlarını anlattı fakat bu durum adolf hitleri fena kızdırdı ve tarikatı kapatıp baronu hapse attırdı sonrasında da idama mahkum etti ancak baron kurtuldu türkiyenin doğusuna kaçtı mardine. Mardin mardukun evi demektir bilmiyorsanız açıklayayım marduk babilin en güçlü tanrısıdır. Aradığı herşeyi babilde buldu.

istanbulun sırları serisinde bu videoda işleyeceğimiz konu baron von sebottendorf.

O hatırladığın hikayeyi de ben yazdım zaten, geçmiş entrylerimde cenazeli başlık var bakabilirsin

Daha önce bir kısmını yazmıştım sözlükte senin hatırladığın o ! Şimdi aynısını bul sözlükte başlığımı siliyim

Unutmayın şifreyi çözmek için herşey elinizin altında !

(bkz: https://youtu.be/WMkM35KYDsM)

Unutmayın şifreyi çözmek için her şey elinizin altında

(bkz: https://youtu.be/Wlb52Zmy9s0)

Madem konuya girdik ilk iş olarak bir takım şifreleri paylaşalım. Bunlar sizin şifre çözme yeteneğinizi test edecek şeyler, çözenlerle bir kaç planım var.

Unutmayın şifreyi çözmek için gereken her şey elinizin altında !
(bkz: https://youtu.be/jv4vVFRNIUg)

Bana gönderilen mektuptaki hikaye burada bitiyordu, bunu yazan kişi bunları bana ne amaçla göndermişti ki, ve ayrıca ona ulaşabileceğim hiçbirşey neden yoktu mektupta. istanbulun dehlizlerini ilk o zaman araştırmaya başladım. Araştırdıkça sırlar aralanmak yerine daha da büyüyor ve karanlıklaşıyordu. Belki bu mektupta anlatılanlar kadar ütopik şeyler yoktu o dehlizlerde ama hepimizin bildiği ve ismini söylemekten bile çekindiği şeyler vardı, bu mektupta anlatılanlardan çok daha korkunçtu. Şimdiki sultanahmet meydanının altı tamamen dehlizlerle gizli geçitlerle doludur, ve bu gizli geçitlerden sadece belli yerlere kadar gidilebilir ya duvarla kapatılmıştır geçitler yada su basmış yada tavanı çökmüştür. Ama bunların hiçbirinin olmadığı sağlam kalan bir geçit var o geçitten geçip vardığım büyük odada öğrendiğim ve gördüğüm sırları size anlatacağım. Define arayıcılarının bu tarihi yerlere zarar vermemesi için tam olarak nerden girileceğini paylaşamayacağım.

Birkaç saat sonra...

Toplantıdan çıkan sonuç ali için hüsran dolu ve acı vericiydi, iddiaaları gülünç bulunmuştu ve araştırmalarına devam edebilmesi için gerekli kaynak umuları suya düşmüştü. Evine döndü ıssız ve boş sokaklardan yürüyerek. Ardı ardına sigarasını yakıp söndürüyordu yürürken

Biraz eski bir apartmana girdi, apartmanın giriş kapısının kilidi yoktu merdivenlerden yukarı çıktı 13 numaralı dairesinin kilidini açtı kapıyı açıp ışığı yaktı. 2 odalı bir evdi 1 odasını uyumak için kullanıyordu diğer odasını da çalışmaları için. Elindeki çantayı hemen girişe attı ve çalışma odasına geçti. Çalışma odasının duvarlarında kağıtlara çizilmiş şekilde şekiller vardı sunumunda gösterdiği sirius takımyıldızının da arasında bulunduğu. Şekiller sadece duvardaki kağıtlarda yoktu duvarlarda dahi çizilmiş şekiller ve semboller vardı.

Odada düzenli halde bulunan pek birşey yoktu, her yanda bir kitap kağıt mumlar değişik şekillerde kaplar vardı. Çalışma masasına oturdu ve çekmeceden bir kitap çıkardı, sayfaları sararmış dışındaki kabı kahverengi olan bir kitaptı oldukça eski olduğu belliydi. üzerinde hiçbir yazı yada şekil yoktu

Peki bunları anlatmamın sebebi nedir? Verdiğim bilgiler neyi anlamamızı sağlayacak? Yine bir kaç saniye duraksadı ali, toplantı salonundakileri hızlıca süzdü ve sözüne devam etti her katliama uğrayan şehirden bu işaret çıktı istanbul haçlılar tarafından katliama uğradı kudüs yine haçlılar tarafından sokaklarında kedi köpek kalmayacak şekilde katliama uğradı ve bağdat, moğollar tarafından tek bir kitap bile kalmayıncaya kadar yakılıp yıkıldı. Sirius yıldızı işaretinin bu üç şehirde de olmasının tesadüf olmadığını düşünüyorum...


Halkın bu işaretlerle yardım istemeye çalıştığını düşünüyorum yada halk olmasa bile bu işaretlerin sırrını bilen bazı kişilerin. Az önce anlattığım tüm bilgiler ışığında bu mümkün. Bizden çok uzaktaki sirius yıldız sisteminin düşünebilen belki de bizden kat be kat üstün bir teknolojiye sahip bir uygarlığa evsahipliği yapıyordur belki de...


Belki de dünyamıza bu medeniyeti sirius uygarlığı getirdi insanlığa düşünme, yaratma yeteneği verdi hatta daha da ileri gidersek belki de insanlığı onlar yarattı ! ali bu cümlesinden sonra ön tarafındaki masanın solunda oturan ve onu dikkatlice dinleyen yaşlı kişiye baktı asıl etkilemesi gereken kişi oydu ve onu etkileyecek cümleyi biliyordu. Konuşmasına devam etti eğer bizi yaratan onlarsa o zaman bize ölümsüzlüğü verebilcek olanlarda onlardır... !

Pek çok eski Mısır tapınağı, iç odaları Sirius'u görecek biçimde inşa edilmiştir. Örneğin, Keops Piramidi'nin Kraliçe Odası'nın duvarında açılan bir kanal yalnızca Sirius'u görmek üzere yapılmıştır. ayrıca şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum dedi ali."sirius yıldızının hiyeroglifteki temsili yarım daire, üçgen ve 5 köşeli yıldız" bunların anlamı nedir sizce? dedi önündeki topluluğa...
güneş tanrısı ra aslında bizim güneşimizden değil siriustan gelmiş gibi anlatılır mısır hiyerogliflerinde eski krallığa ait bir hiyerogliften alıntı yapıyorum"Sen, yıldızların ve ayın altında dolaşansın. Sen, Aton gemisini yorulmak bilmeden dönen yıldızlar ve Kuzey kutbundaki batmayan yıldızlarla yeryüzü arasında sürensin.” Ve bir Piramitten alınan bir bölüm: “Sen, güneş gemisini milyonlarca yıl yönetensin."

bir toplantı odasında ali sunumunu yapıyordu... 20'li yaşlarının sonunda saçlarının önü biraz seyrelmiş siyah saçlı yakışıklı sayılabilecek birisiydi... evet beyler bayanlar bir çok noktada uzun süredir araştırmakta olduğumuz verilerin sonuçlarını sizlere sunmak için buradayım. fotoğraflar duvarda belirmeye başladı, onar saniye arayla başka fotoğraflar geliyordu ali konuşmaya başladı"istanbul, kudüs, bağdat... bu fotoğraflar buralarda çekildi hepsinin ortak noktalarını sizde farketmişsinizdir...

bu fotoğraflardaki şekiller sirius yıldızını anlatıyor dedi ali, fotoğraflarda avcı takımyıldızı belirgin bir şekilde seçilebiliyordu. avcı takımyıldızının ayaklarını oluşturan noktaların çapraz ve daha alt kısmında ise bir nokta vardı "bu nokta beyler sirius yıldızıdır. gökyüzündeki en parlak yıldızdır. çıplak gözle bakıldığında tek bir yıldız gibi görünmesine karşın aslında üçlü bir sistemdir sirius a, sirius b, sirius c, Sirius a, Güneş'ten 23 kat daha parlak beyaz bir yıldızdır. ilginç olanı ise sirius b'dir. Sirius-B Dünyamız’dan biraz daha küçük olmasına karşılık yaklaşık 400.000 kez daha ağırdır. yani bir beyaz cücedir.

Biraz duraksadı ve yutkundu onu dinleyenlerin bilgileri iyice anlamasını istercesine. çünkü bu araştırmaların daha ileri gidebilmesinin masraflarını karşılayacak insanlar karşısında oturan kişilerdi. hakkında birçok efsane olan bir yıldız. antik mısırlılar takvimlerini bu yıldıza göre ayarlamışlardır. gökyüzünde çok parlak bize ısı ve ışık sağlayan güneşimiz yerine sirius yıldızını kutsal saymışlardır...