0
1. Adım: Harekete Geçin
Canınız kitap okumak istemese bile, OKUYUN. Canınız bir şeyler yazmak istemese bile YAZIN. Egzersiz yapmak istemeseniz de kalkın ve EGZERSiZ YAPIN. Kısacası, hareket etmek, aksiyon en iyi motivasyondur. Bir görevi yerine getirememekten bizi alıkoyan tek şey onu yapmamamızdır, bu yüzden hemen şimdi yap onu!
2. Adım: Adım Adım ilerleyin
Bütün bir yemeği tek bir hamlede yemeniz gerekse ne çok zorlanır ve ne tuhaf hallere girersiniz, değil mi? Neyse ki, yemeğinizden bir lokma alırsınız, bunun tadını çıkarırsınız ve yavaşça diğer lokmalara geçerek yemeğinizi bitirirsiniz. Aynı şekilde, eğer her şeyi bir anda yapmak isterseniz, motivasyonunuzu kaybedersiniz. Önce hangisini yapacağınızı, nereden başlayacağınızı şaşırırsınız ve sonuç itibariyle hiçbir işi tamamlayamamış olursunuz. Bu nedenle, büyük işlerinizi küçük parçalara bölün ve elde etmiş olduğunuz işin sadece o bölünmüş kısmına konsantre olun. Bu sayede çok zor ve asla üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz bir işi, çok daha keyifle ve zevkle tamamlamış olacaksınız.
3. Adım: Dikkatinizi Dağıtacak Şeyleri Ortamdan Kaldırın
Tembelliğimiz tuttuğu zamanlarda etrafımızda işimizin dışında bizi meşgul edecek şeyler hemen dikkatimizi çeker ve motivasyonumuz bozulur. Örneğin, bilgisayarın bulunduğu odada herhangi bir işle meşgul oluyorsak ve bilgisayarında internet bağlantısı varsa, ufacık bir iş için internete girmek isteyebilir ve o site senin bu site benim bir anda yapacağımız işi unutup web sayfalarında kaybolabiliriz. Bunun sonucunda da bir türlü kendimizi bilgisayarın başından alamaz ve dikkatimizi tamamen dağıtmış oluruz.
Bir başka örnek: ‘öğrenciler’ Öğrenciler ders çalışmaları gereken vakitte bir anda gözlerinin televizyona kayması sonucu birbirini takip eden diziler ve programlarda kaybolabiliyorlar. Kolay kolay başından kalkılamayan televizyonun bu etkisiyle beraber dersler ve ödevler uzun süreli ertelenebiliyor. Sonuç itibariyle elimizde kalan, tamamlanmamış işler, görevler ve çalışılmamış dersler, bitirilmemiş ödevler oluyor.
Dolayısıyla, dikkatimizi dağıtan bu eşyalarımız amacının dışında bize hizmet etmiş olurlar. Dikkatimizi dağıtacak şeyleri ortamdan kaldırırsak, mesela internete bağlanmazsak, televizyonun bulunduğu odayı kilitlersek ya da yapacağımız işe odaklanabilecek, dikkatimizi dağıtabilecek ne varsa onların olmadığı yalın ortamlarda çalışırsak işimize çok daha kolay konsantre oluruz. Dikkatimiz farklı sebeplerden dolayı dağılmış olsa bile, uzun süreli bağlayıcı etkisi olmayan şeylerden uzak durduğumuz için dikkatimizi tekrar kolayca toparlayabiliriz.
4. Adım: Kendi Kendinizi Motive Edin
Yaptığınız iş her ne ise, onunla niçin meşgul olduğunuzun farkında mısınız? Zaman içerisinde kişi yaptığı veya o an için meşgul olduğu işin sebebini, maksadını, o işi yaparak ulaşmak istediği hedefleri unutabilir. ‘Ben bu işi neden yapıyorum ki?’ diye düşünebilir. Bu nedenle yaptığınız işin kişisel tatmininiz, hayatınız ve aileniz için ne kadar önemli olduğunu kendinize sık sık hatırlatın. Eğer neyi, ne için yaptığınız sorusuna aldığınız yanıt sizi tatmin etmiyorsa, o işle alakalı hedeflerinizi tekrar gözden geçirin!
5. Adım: Kendinizi Ödüllendirin
Disiplinli ve planlı olmak iyi, güzel, hoş da hangimiz robot olmak isteriz ki? Bu, hayli korkunç bir şey! Hiçbirimiz sadece kurallara göre yaşayamayız. Bu, motivasyonumuzu kaybetmemizde ciddi anlamda olumsuz bir etkendir. Sonunda ödül alacağımızı düşünerek yaptığımız her işi tamamlarken hevesli ve son derece coşkulu oluruz. Ödül, bu anlamda olumlu bir pekiştireçtir.
Tembellikten sürekli şikâyet ederiz. Buna rağmen, işlerimizi saatlerce erteleme huyumuzu da bir türlü terk edemez ve aynen devam ederiz. Erteleme işi bize çok hoş gelir ve bundan kolay kolay kurtulamayız. Halbuki yapacağımız işi planlayarak adım adım ilerlersek, tembellik tıpkı sihirli bir değnek deymiş gibi uçar gider. Sizi motive eden ve oyalayan nedir? işte bu sorunun cevabını bulduğunuzda, bu anlamda var olan birçok probleminizin üstesinden gelmiş olacaksınız.
Mutluluk ve Beyinde Meydana Gelen Kısa Devre: Tembellik
Tembellik, beynimizdeki sistemin kısa devre yapmış olması halinde açığa çıkar. Hedeflerimiz için zorlu ve uzun soluklu çalışmak bizi uzun süreli mutlu eder; fakat kısa vadede beynimizin belirli bir kısmı zorlanmadan ve sıkıntılardan ayrılarak mutluluğa adım atmak ister. işte bu noktada, tembellik baş gösterir. Ve kısa süreli bir gel-git yaşarız. Uğraşmak, didinmek bize her zaman için zor gelir. Halbuki ancak çaba sarf ederek, uğrunda uğraş vererek mutluluğa ve doyuma ulaşırız.
Araştırmalar gösteriyor ki, meşgul olduğumuz aktiviteler bizi mutlu ediyor. USA Today’de yer alan bir makalede insanları neyin mutlu ettiği aktarılıyor. işte insanları mutlu eden sebepler:
insanlar çalışarak, kendilerini sosyal aktivitelerle meşgul ederek, hayattan tat alır ve tatmin olurlar; çünkü sürekli meşguliyeti olan inanlar, kendilerini, zamanın nasıl geçtiğini, endişelerini ve üzüntülerini unuturlar. “Akıp gitmek, akış” (ingilizce flow) kelimesi Claremont Üniversitesi pgiboloğu Mihaly Cgibszentmihalyi (çiks-sent-mi-hay diye telaffuz edilir) tarafından bu hadiseyi anlatmak için kullanılmıştır.
“Hayatın akışına kapılan insanlar bir fırtınayla mücadele ediyor, bir beyin ameliyatı yapıyor veya çocuklarıyla birlikle bir yapboz üzerinde çalışıyor ya da bir müzik aleti çalıyor olabilirler.” der Cgibszentmihalyi. Sonuç itibariyle ne ile meşgul olduğumuz değil, ne olursa olsun bir şeylerle ilgileniyor olmak mutlu olmamız için yeterlidir. Hayatın akışında yer alan birçok aktivite, aynı zamanda bizim için tatmin ve mutlu olma sebepleridir. Nitekim bunları yapmak için önemli kişi olmamıza da gerek yoktur; çünkü hayat akıp gidiyor ve biz de bu hayatta bize biçilen rolü oynamaya devam ediyoruz. Hangi rolde olduğumuz önemli değil, önemli olan hayata kıyısından, köşesinden, bir yerinden tutunabilmektir.
Cgibszentmihalyi der ki: “Şimdiye kadar tanıştığım en mutlu insanlardan biri Chicago’da oturan 64 yaşında bir adamdı. 4 tane üniversite diploması olmasına karşın kaynakçılık yapıyordu. Adam işiyle son derece gurur duyuyor, usta veya kalfa olmayı, sevdiği işi yapmaktan alıkonacağı düşüncesiyle reddediyordu. Taştan yapmış olduğu bahçede süzgeç ve projektör yardımıyla gökkuşağı gibi rengarenk ışık oyunları oluşturuyor ve akşamlarını o görüntüleri izleyerek geçiriyordu.
Gençler de hayatın akışına kapılırlar. Birçok uğraş ve aktivitelerini “hem çalışmak hem eğlenmek” mantığını göz önünde bulundurarak yaptıkları sürece en mutlu insanlar, gençlerdir. Hayatın içindeki bu akış sonunda yoğun bir tatmin olmuşluk hissi verir. Bu yoğunluk insanı gerer ve bunaltır ama tatlı bir gerilimdir bu, çünkü hiçbir zaman üstesinden gelemeyeceğiniz ve kapasitenizi aşan sorumluluklar yüklenmez bize. “insanların kendilerini en mutlu hissettikleri an, en iyi şekilde yapabildikleri işle meşgul oldukları andır.”
Tembellik etmek, bizi her zaman geriye zütüren bir haldir. Biyolojik olarak, beynimiz çok az efor sarf ederek zevk almamızı ve sıkıntılardan uzak durmamızı ister. Doyurucu, tatmin edici bir başarı elde etmek için öncelikle beyinde gerçekleşen o kısa devreyi tamir etmek gerekir. Bunun için özel bir efor sarf edip, bir patlama yaşayabiliriz. Fakat ardından çok yoğun bir mutluluk ve haz hissedeceğimiz kesindir. Gördüğünüz gibi hâlâ bir şeyler yapabilirsiniz. Hedeflerinize ulaşmak için yapmanız gereken tek şey, harekete geçmektir.
Tembellik, ondan zarar görenler için çok kötü bir şeydir. Sabah sıfır motivasyon ve sıfır enerji ile uyandıysanız bu, inanılmaz derecede can sıkıcı bir histir ve bunu aşmak için ne yapılacağını çoğu zaman kestiremeyiz.
Alıntı