agir gelir bu got omuzlarına ve çekmeye yetmez sendeki pipi

kızı biliyorum ekonomi bakanlığına çalışan bir muhbir işsiz adamları bulup iş gücüne kazandırmaya çalışıyor. (4.yılım 2.sanayide kaporta ustası oldum)

formasyon aldın mı?

hangi üniden mezunsun ve durumundan memnun musun? (iş açısından falan)

kral hoş geldin lütfen justupload olmasın :( seni seviyorum

indiğimizde herkes buz kesiyordu. herkes önündeki masaya dalmış öylece onu izliyordu. kimsenin hazır olmadığı çok açıktı.
nuri:kaldırın lan kafanızı! kendinize gelin bir an önce oyun olmayacak bu!
veli:kolay mı lan o kadar! oyun oynayacağız sanki
nuri:var mı lan başka çaren varsa onu yapalım!
ortalık sessizliğe büründü birden

c:toplandık seni bekliyoruz.
b:tamam geldim sayılır.
yapacağımız şey için kendimden oldukça utanıyordum ama tek çaremiz bu kalmıştı. kısa sürede bakkal nuri abinin yanına vardım. dükkanda müşteri vardı çıkasıya kadar oyalandım. müşteri çıkar çıkmaz seri hareket ederek "tahminimden erken geldin" dedi.
-zor toparladım kendimi
-daha zorlarına hazırlan
-boş ver nerede bizimkiler?
-alttalar gel

bu iş bugün bitecekti. çeyrek ekmeğin arasına çokokremi sürüp evden çıktım. ekmeğin yarısını her zamanki gibi evin yanındaki elektirikçinin kapısının önüne koydum diğer yarısını da iki hamlede ısırarak ağzıma teptim. zaman kaybetmeden elimi telefona atarak can'ı aradım.
c:sonunda!
ben:hazır mısın?

bela mı bela ahh

hikayenin kalitesi sadece içinde ciks cinsellik olmamasından geçmez. sen aşk hikayelerinle bebelere prim verip trende çıkmaya devam et

oğlum siz var ya iflah olmazsınız böyle hikayelere prim verin anca gül gibi hikayeler yalan olup gidiyor yenilerde

evde yatmaktan başka bir gib yaptığım yok şu tatil günlerinde. bir yere işe gireyim diyorum nereye gideceğimi de bilmiyorum. dıbını gibim böyle işin

izmirliydi kadın neyse teyzesi aradı bunu bana yavaş ol biraz deyip açtı telefonu daha üç kelime etmedi birden toparlandı kalktı üstümden dedim ne oluyor amk apar topar giyindi üstünü çantasını aldı kapıya doğru yöneldi ben bakıyorum hala şaşkın şekilde bari bir açıklama yap dedim kafasını sert şekilde bana çevirdi ve dedi ki:

-tank bari görsün işimi amk casper giblisi

YouTuberlar oturduğu yerden gibik bir challengela paraları da zütürür ben fero sahne için 120 bin lira da ister hiçbir gibe derman olmayan adamlara reklam teklifleri de gider amk devam böyle

git hadi senle mi uğraşacağım bütün işimin arasında dedi rezil etti beni millete. ben de pantolonumun önü ıslak koşarak uzaklaştım oradan bir daha da oranın önünden geçmem zaten

dedim kusura bakmayın ama çok ani hareketler yaptınız istem dışı oldu. o da ısak mendille pantolonunu siliyor bir yandan ben de alayım dedim amk benim pantolon da gitti uzandım aldı mendili hızlıca yüzüme baktı ters ters oğlum sen terbiyesizlik yapmaya mı geldin buraya dedi hayır ilk defa böyle bir şey geldi başıma korktum geldim dedim tamam bir şeyin yok senin çıkabilirsin dedi ulan bir yandan utanç bir yandan yediğim azar pgibolojimi bozdu dayanamadım "sıkarken böyle değildik ama" deyip kaçmak istedim hasgibtir kapıyı açmaya çalıştım açılmadı amk meğer sekreter açabiliyormuş sadece kaldım öyle odada doktor sinirli şekilde geldi yanıma oğlum ne diyosun sen deyip kulağımı çekti kafama da vurdu bir tane boğazım gerdek düğümü gibi oldu bir şey de diyemedim aç şu kapıyı dedi sekretere açtı kulağımdan tutup çıkardı beni

evet neyin vardı dedi doktor sertleşmiyor dedim baktı suratıma aval aval evet? orası mı dedi evet dedim geç perdenin arkasına dedi dedim sonunda amk korkuyorum zaten bir şey oldu diye. indir dedi indirdim ellemeye başladı taşakları hasgibtir huylandım amk erkek olmasına rağmen neyse kalkmaya başladı hafiften bizimki doktor bir şey gelmiyor elime dedi dedim neden olabilir ki o zaman? kaslara bakayım dedi gibi avuçladı amk birden uf geldi geliyor değirmenin suyu gözümü kapadım dedim "çıkacak" doktor "ne" der demez fışkırmaya başladı amk adamın önlük falan battı yüzüm utançtan hitlerin fırını gibi yandı amk doktorun Allah belanı versin ya deyip çıktı kabinden ben de toparladım gittim yanına

hep gibtiğim ortası delik bir yastığım vardı onu gibeyim dedim bir gün neyse işte kaldırdım dalgayı soktum ileri geri yapıyorum ulan gitmiyor. dedim taku yedik hemen doktora gideyim kalktım gittim acile danışma sordu neyin var diye dedim sertleşmiyor baktı suratıma aval aval evet? dedim ne sertleşmiyor? dedi gibim dedim yan tarafındaki erkek eleman hşt ne biçim konuşuyorsun sen bayanla dedi özür dilerim verin sıramı gideyin dedim neyse verdi sırayı bekliyorum artık geldi sıram girdim odaya

çok sıktı.
bir daha kalkmıyor dedim
daha çok sıktı.

okuyan yok sanırım boşuna parmak gibmeme gerek yok daha fazla

karnım köpek gibi acıkmıştı. gibtiğimin yerinde yemek ne zaman yenir ne yenir diye düşünmeye başladım. bu keko geldi yanıma sonra. "kanka gelsene şöyle ya tek oturuyon orada öyle" dedi çekti elimden. apo karşı ranzamdaydı ve kalktığımda gözüm ona gitti direkt. göz bebekleri takip ediyordu kekoyu ama kafası sabitti. oturttu beni ranzaya bu "ee kardeş anlat nasıl düştün buraya dedi" "uzun mesele ya anlatırım sonra" diye geçiştirmek istedim. "lan oğlum anlat işimiz var sanki amk" dedi. "birisi bir şey yaptı ben de gerekeni yaptım. öyle" dedim ve hemen konu karışsın diye "yemek olayı nasıl oluyor" diye sordum. "nasıl mı oluyo veriyon parayı bana ben yaptırtıyom sana bi şeyler" dedi gülerek
he eyvallah deyip geçtim ben de hafif gülerek. oturduğum yerde birisi uzanıyordu ve gözünü benden hiçbir şekilde ayırmıyordu. gittikçe rahatsız olmaya başladım ve yerime geçmeye yeltendim. keko kolumdan tutup "kanka dur daha konuşuyoz ya" deyip oturttu beni geri. para durumları nasıl senin diye sordu. korkudan kalbim zütümde atmaya çoktan başlamıştı. ne diyeceğimi bilemedim.

-"efendim? "
-"buraya göre diyorum fazla kibarsın. geceye kalmaz köle olursun burada"
-"kimseyi bilmiyorum ki nasıl davranayım başka?"
-"onlar da seni bilmiyor ama bunu kaçırıyorsun"
-"yani?"
-"yani burada kimlik kartını sana devlet vermez, sen oluşturursun"
deyip kalktı minderden. bu konuşan biraz önce beni neredeyse gibecek olan apoydu. o zaman niye öyle davrandı ve niye şimdi gelip böyle konuştu bir gib anlayamadım. ama dediklerini düşünmeye başladım.

"özür dilerim ama ne yapacağımı inan bilmiyorum" dedim. "öğrenirsin dıbınakkoyyim dolanma tepemde" dedi. "tamam özür dilerim yeniden" deyip yerime geçtim. yanımda hakan gündayın kinyas ve kayra kitabını getirmiştim açıp onu okumaya başladım. başlarda aklım sürekli bulunduğum durumda olduğundan bir sayfa bile geçemedim ama sonrasında daldım bir şekilde. okudukça terlemem geçti ve sakinliğim gittikçe arttı. tam kitaba dalmışken bir ses geldi "fazla kibarsın"

bunaltıdan deli gibi terlemeye başladım. içerideki loş ışığın etkisi çok fazlaydı. anlayabildiğim kadarıyla herkesin kendi çapında küçük ortamı vardı ve ben bin gibi ortada duruyordum öylece. oturdukça bunaldım ve koğuşun kapısına doğru yürümeye başladım. küçük bir açıklık vardı üstünde oradan dışarıya bakarım hava gelir falan diye düşündüm kafayı yiyecek gibiydim çünkü artık. girişin sağ tarafından birisi seslendi bu sefer "ayak altında çok dolaşıyorsun bak" dedi

selamın aleyküm deyip oturdum yanlarına aleyküm selam dedi bunlar sağ olsunlar. ikisi de yirmili yaşlardaydı. solumdakinin kolu faça ve dövmeden görülmüyordu. "burada zaman nasıl geçer" dedim "susarak" dedi kafasını çevirip. pardon deyip önüme baktım hafifçe. "lan apo ne ters yapıyon çocuğa gelir gelmez" diye takıldı yanındaki. "sana ne len işine bak" dedi ona da. gülüp geçti diğeri. ne gib yiyeceğimi iyice düşünmeye başladım.