11 gün var

29 kasım resmidir bittiğimin. Artık araf bile denk değil bulunduğum lanet konuma.

Her şey 2011 yazının sıcaklığıyla başladı. mert adında iki arkadaşım ve ben o gün mersinin yakıcı sıcağından kurtulmak ve söz gelimi iki üç amcık hüpletmek için lanet olası yazlığın yolunu tuttuk. neden birine mert, birine mertcan demiyoruz ki. mertcanın ailesinin özel mülkü olan yazlığa doğru yola koyulduk. meskop dediğimiz ulaşım aracında tıkış tıkış ayakta bir buçuk saati aşkın işkenceden sonra kambur şekilde yazlığa ulaştık. uzun yürüme mesafesini saymazsak mutlu bir güne başlamış olacaktık. güvenlik mertcanı tanıdı ve sorun çıkarmadı, korkuyorduk çünkü mertcanların evi aslen kiraya verilmişti. alıcısı olmadığı için rahat edebilirdik. içi derli toplu düzenli ve bir o kadar ferahtı, sanırım kiraya verilmesini çok istiyorlardı. hemen sitenin içinde ki kardelen emlak ofisine girdik yaşıt olan kardelenle selamlaştıktan sonra evin anahtarını ondan aldık. eve yerleştik ve iki üç amcığın numarasını bulmak için mertcanın telefonunu kullandık. aralarında 2 güzel 1 çirkin olmak üzere 3 genç hanımkızımız bize doğru yola koyulmuştu. başta sadece gibiş sokuş eğlence kapsamında gelişmesi düşünülen gün için ilk hazırlıklar tamamlandı. içkiler stoklandı ve kızlar zile bastığında yarışma başladı.

kapıyı mert açtı, kapıyı açmasıyla gözlerime inanamadım. insan güzel olur, güzel kokar da bu kadar mı? ya hayatımı aldın kızım, şimdiyse çık hayatımdan! o gözlerine baktığımda neden vücudumda ki alkol oranı birden artıyor ki? lanet olsun sesin ne kadar güzel. k ve l harflerini istem dışı bastırdığını görüyorum. inanılmaz bir şive. kürt değil türk değil laz değil çerkes değil allahım nedir bu yarattığın yoksa melekçe mi konuşuyor, anlaşıyoruz? ben sana aşık oldum çünkü uzun, eski bir ilişkiden henüz kurtuldum. aradığım senmişsin be. gözlerim böylesini gördüğünden beri görmüyor öylesine aşık edenleri. bakma bana kırılırım bu gencecik halimle sokaklara düşer, yürürüm. içeri davet ettik ki yüzsüz gibi atladılar zaten. benimkinin elinde şişe, rakıyı seversin mertcan diye bağırdı, adı gizem. gizem hoşgeldin dedim uzattım elimi aldım şişeyi. diğerleri gülümseyerek hoşbulduk dedi. anladılar anlatmak istediğimi sanki... masayı hazırlayan erkeklerdi çünkü gizem meze yapıyor, yaso (yasemin) buz alamaya gitti komşudan ve didem rahatına düşkün belli gizeme yardım etme bahanesiyle sadece ayakta dikiliyor. masa düzenini ayarladığımız salonun içindeydi mutfak ve gizeme doğru dönük yönüm. arada yanına gidiyordum ve ihtiyacı olan bir şey var mı diye kontrol ediyordum. o ise mertcanla ilgiliydi sanırım. yaso geldi düz mert kapıyı açtı onlar kendi alemlerinde bir şeyler kovalıyordu belli o, onu istedi o da onu. ben ise gizem diyorum arkadaş. mertcanın beklentisi nedir bilemedim ama didemle ilgileniyor gizeme de pas bırakıyordu bin değil mi işte hangisi düşerse sanırım. gizemin harika mezesinin yanına kendi buluşum olduğunu düşündüğüm mezemle eşlik ettim. karşı karşıya oturduk masada. mertcan ben ve mert yan yanayız karşımızda üç kız üçüde hizamızda.

eğer daha fazla anlatmamı isteyenler olursa anlatıyorum beyler. bu bir masal değil bu bir yalan değil. capsler, belki videolar bile atılabilir. ben inandığım aşk için ailemi kaybettim, geri kazandım ve tekrar kaybettim. o aşk için gençliğimi feda ettim. şimdi ise nerede değil mi? sonunu düşündükçe titreyen ayaklarım var. 3 yılda nasıl 30milyar harcadım. banka hesabımda o kadar para nasıl mı oldu? 18 yaşında bir iş başardığı için gizemle gizemli bir yolculuk yapan halilin dramı ve belki anlamanız ve feyz almanız gereken onca şey dolu bu hikayeme üç arkadaşım daha ortak olduğu zaman devam edecem

@5 bu giriş sadece dostum giriş şatafatlı olursa hikayenin önemi kalmaz, neler oldu neler. belki takip edip öğrenebilirsin

son iki kişi, anlat diyen varsa anlatıyorum

O gün içtik gizem ve mertcan bir odaya kapandılar, sanırım sevişiyorlar. ben ise zavallı halimi rakıyla paylaşıyordum. en kısa zaman içerisinde odanın en izbe yerinde kendimi esir aldım. her dakika içtim her dakika onu sevdiğimi söyledim, o en yakın arkadaşımı içine alıyorken. ben sigara yaktıkça o terini siliyor ben nefes aldıkça o 'nefes veriyor'du. halimi gören deli sanır, iki saatlik bir konuşmanın akabinde nasıl aşık olunur? oldum yannan henüz konuşmamışken hemde. sabahı zor ettim, kusa kusa, bağıra çağıra. en yakın arkadaşımın gözlerine baktığımda gizemi görüyor olmamın telaşı vardı bu yüzden uzunca bir süre kendisiyle iletişimimi askıya almıştım. evden çıkmıyordum arada bir müzik yapmak için çıkarcı arkadaşlarımla çıkar doğrultusunda stüdyoya geçiyor bazen de geceleri bir mekanda ya yalnız ya da bir hanım kızla kafaları çekiyordum. bir gün yine mertcan aradı, kızgındı sanırım görüşmek istemediğimi düşünüyordu. beni kordon bara davet etti. gittiğimde onun gösteriş meraklısı zengin züppesi murat adındaki pis şişko arkadaşıyla göz göze geldim. oturdum aynı masaya hiç hoşuma gitmemişti bu durum. muratı oldum olası sevmem ve kendisiyle ara sıra sürtüştüğümüz aşikar. mertcan bana o mutlu haberi vermek için çağırmış olsa gerek konu birden gizeme, birden de gizemle muratın ortalarında olduğu ilişkiye döndü. nasıl olduğunu merak ettim. zaman yarattım adeta mertcanla teke tek bu konuyu görüştüm.
+kardeş sen bu kıza çakmadın mı yazlıkta?
-ne diyon aq cocugu gizem kardeşimdir .
+ allah kitap sövdürme lan bana o gün odaya ayrılmadınız mı?
- lan halil hep böylesin lan. olm ne diyosun o kızın da babası yok benim gibi, ben onunla neler atlattım ayık değilsin rakı babasının içkisidir o içirir bana, benim babam ve onun babası zamanında rakı sofrası kurarlardı bize de onları hatırlatıyor o odada ağladık lan biz.
+ben gizemi seviyorum kardeş sen gibiyorsun sandım söyleyemedim

gözlerim doldu sevinçten. tek bir pürüz var bu murat o.cocugunun ortadan kalkması gerekiyordu.
masaya geri döndüğümüzde muratın yanına boş yer açtım. oturdum anladı züt bir şeyler çevirdiğimi

murat, ben gizemi seviyorum!

gözler üstümdeydi. herkes şok geçiriyor adeta. ben sessiz kaldım bir süre. murat durumu anladı sanırım. muratla aylar önce bir mevzuda tanıştım, bu züt mertcan beni çağırmıştı o gün muratın zütünü kurtardım. bilir ne pislik olduğumu. muallaknin arkası sağlam, babasının gümrükleme şirketi var ve tanıdıkları fazla ama benim torbacı arkadaşlarım iş bitiren abilerim de var. bir ara bunun babasına yardımım dahi dokunmuştu dolaylı da olsa. ben korkusuzum oğlum allahı gelsin beni susturamaz. daha onbeşimde adam yaraladım. on yedimde geceleri karakolda sabahları babamın azarında kahvaltı yaptım. benim tabiatım şerefsiz. ama yaş ilerledikçe unutuyor insan geçmişini. kendi halimde biriyim işte murat yoluma taş koyma ki koyamadı. konuştuk erkek erkeğe. onu sevmediğini sadece hoşlandığını söyledi. bir erkek bana bunu diyorsa ya korkuyor ya da harbiden zaman geçirmek için çıkıyor baktı onu seven benim başlamadan bitiriyor işte. konuştuk anlaştık ve bir karara vardık ben gizemi istiyordum o da unutamadığı eski sevgilisi çağlanın yeni aşkı olan ali adındaki çocuğu yan cafe/pub'dan alıp sahile zütürmemi. (mersinde barlar sokağı vardır yan yana bütün mekanlar) böyle anlattığıma bakmayın arkadaşlar mersin hızlıdır. mersinde ayık kalabilmen için mevzuların adamı, isyanların insanı olman lazım. bu bin nasıl kelle olduğumu biliyor ve ben buna güzellik yaparsam sorunsuz çıkar aradan

çocuğu sahile aldık almaya toplasan 10-15 erkeğiz arada kızlar da var tabi. tekti delikanlı ve konuştuk sadece. çağla ile olan iletişimi için muratla konuşmasını rica ettim. muratı tanıyor gözünde ne yaptıysa artık titriyordu. muratla bunları aynı banka oturttum ortalarında ben varım. konuştular bi süre uzaklaştım oradan geldiğimde anlaşmışlardı. kafaların güzel olması nedeniyle film gibi akıp gidiyordu gecemiz. mertcanı aldım arabaya zütürdüm bizim eve. oturduk saatlerce gizemden konuştuk. bu benim fırsatım olabilir. belki mutluluğu bulmuştum. insan bir kere sadece bir kere aşık olurmuş bu benim üçüncü falan. hep denedim asla başarılı olamadım belki de bu benim olayımdı. baksanıza kardeş sizce öyle değil mi? zorluklara bak daha başlamadan... ben kendimi feda etmeye razıyım gülüm? senin için sorun yoksa... mertcandan gizemin numarasını aldım ve mesaj attım. beni hatırlıyor musun, yazlıktan halil?
mesaja günlerce cevap gelmedi. rutin hayatıma devam ediyordum. iyi bir işim vardı birkaç arkadaşla ikinci el kayıt aletleri işine girmiştik ucuz yollu alıyorduk pahalıya satıyorduk işimiz buydu. kendi stüdyomuzda ses kayıtları alıyorduk ve klip çekimi isteyen amatör grup ya da üyelere bizim bulduğumuz prodüktörleri önerip oradan yüzde alıyorduk. nasıl desem kimi aylar en zenginiysek kimi aylar çay içemiyorduk. bizim yaşam tarzımız çok sorun oluşturuyordu. babama göre bir yerde garson olarak çalışıp açıktan liseyi bitirmem gerekiyordu ama boynumdaki dövme yüzünden çoğu iş görüşmelerim başlamadan sona eriyordu. ben ve annem mutluyduk çünkü annem her zaman beni anlıyordu. bazen param fazla olunca anneme sürprizler yapıyordum maddiyata dayalı o da bunu, param var annecim bak sana neler neler yapıyorum ben yaşıyorum işte mutluyum okuyunca adam olunmuyor dememin ingilizcesi olarak algılıyordu.

eylül bitmek üzereydi. gizem denen şahıs hayatıma girmedi hala. ben kaşlarımı çatıp kendimi şarkılar yazarken buluyordum, arkadaşlarım beni içerken buluyordu. c.tesi gecesi en hızlı gecelerimdendir. her ne yaşarsam yaşayayım c.tesi olunca atarım şekerimi geçerim bir mekana cayır cayır... manitalar, arkadaşlar ne istersem benimle o gün. yine hızlı bir c.tesi gecesi telefonum çaldı. rehberimde kayıtlı olmasaydı açmazdım. arayan kişi oydu. GiZEM
lanet mekandan çıktım, cadde sesleri arka planda ve alo diyen ürkek bir kız tonu.

+alo
-alo
+halil?
-evet benim
+ya ben gizem kbakma telefonum servisteydi mesajını gördüm
-fena bekledim yalnız
+beklediğini bilsem önceden arardım
-yani zevkine beklettin beni
+sanırım müsait değilsin, yolda falan mısın?
-hayır arkadaşlarımla dışarıya çıktık şuan en uygun yere geldim seninle konuşabilmek için
+rahatsız etmediğimi düşünüyorum
-rahatımı bozan sen olsana, boşver

(şekerin verdiği egoyla birleşen aşkın feci tadı bunlar beyler. ben gizeme kadar elli amcık yaladım 100 züt gibtim. düzenli ilişkim vardı ki her allahın günü fantezilere gellllll)

+neyse numaram bu işte umudunu kaybedip silmişsindir
-silmiştim evet
+moralim bozuk benimde
-noldu ki
+sevgilimle ayrıldık
-harbi mi? sevgilin mi vardı?
+yok işte ayrıldık
-fenasın ama, sesin titriyor
+sorma ya şerefsiz kendini değerli yaptı sanki seviyorum aq cocugunu mertcan yüzünden hep
-neden ki
+ya bana dedi güvenebilirsin seni üzmez aradığın kişi falan filan, güvendik yine üzülen biz olduk
-belki mertcanın suçu değildir belki çocuk istediğini yapardı ama bir engel çıktı karşısına
+neyse ne ya tabi huzurumdan önemli değil ama insan beklentileri karşılanmayınca dağılıyor. olabilir
-olabilir tabi. nerdesin sen şuan
+evdeyim
-orası nerede
+kipayı ışıkları geçince solda
-sahile yakın yani
+evet
-gelip seni almayayım mı?
+bu saatte?
-geç mi dersin
+geç tabi ama abim yok rahatım
-aricam seni 10dkya

...
devamı için entry girin beyler.

atladım arabaya hemen eve doğru sürdüm. önce kendimi kusturdum sonra dişlerimi fırçaladım. gizemi aradım ona hazırlanmasını yarım saate onu alacağımı söyledim. duşa girdim üstümdeki ter ve kokuyu öldürdükten sonra bir güzel durulandım. en güzel kıyafetlerimi, en etkili kokumu sürdüm. arabaya atladım 15dk sonra prensesimin evine varmıştım. aradım ve geldiğimi söyledim. bana 'ezinç'in önünde beklememi söyledi. (ezinçi unutmayın beyler, evlerinin önünde ezinç adında bir dükkan var sanırım ısı enerji üzerine ya da güneş enerjisi) ezinçi buldum önünde bekledim. inanmıyorum ya insan bu kadar kısa sürede nasıl böyle güzelleşebilir. gözlerine anlam mı yüklediler senin üstelik daha önceki halini anlayamamışken ben? saçlarına taparım ki cennete gideyim hayatımı alman için öl demen yeter. sana bunu belli edersem benden kaçar mısın gizem? sözlerim seni seviyorsa gözlerin beni görür mü? özlediğim her an için üç kere daha baktım gizeme. yavaş yavaş geldi. yüzü asıktı. anlatmadı. arabaya doğru giderken gideceğimiz yer yakın sürme dedi. olur dedim yürüdük biraz sonra sahile varmıştık. galatasaray meydanını geçtikten sonra bir kamelya var oraya oturduk. gelirken tekelden aldığımız onlarca bira ve iki paket murattiyi masaya bıraktık. telefonunu çıkardı yavaştan müzik arayışına geçti. ben çok sevdim ki bu ortamı. ne kadar boş yaşadığımı anladım ulan. haktan-mutlu musun? adlı şarkıyı açtı. dedim senden ona gidiyor herhalde. ona gidemez benden gelen hiçbir şey. boşver onu dedi. gözlerimi açıyordu bu kız. sanki bana yeni bir şeyler öğretiyor gibiydi her kelimesinde. ilk biralar sessizliğimize gömüldü. perdeler aralanırcasına cümleler döküldü ağzımdan. onunla ilgili her acıyı paylaşmak istedim. bana kendisinden bahsetti. neler yaptığından, nasıl mutlu olduğundan. lise son sınıfa gidiyormuş. orta okul sekizin başlarında babasını kaybetmiş o dönem okumamış ve bir yıl gecikmeyle sekizi tamamlamış. liseye geçtiğinde üçüncü sınıfa kadar gelebilmiş ancak üçü tekrar okumuş bizim hayta.
bende kendimden bahsettim, az önce okuduğunuz şekilde hayatımı anlattım ve daha az egoyla. açtığı şarkılar onun karakterini belirledi gözümde
haktan ve bütün parçaları
deniz seki ve yıldız tilbe...
elektro müzik ve rap sever bu genci arabeske kitledin kızım, hadi hayırlısı.

yarın akşam buradayım takip eden kardeşlerime başlık takip öneririm. bu sadece giriş, bunun gelişmesi var sonucu tahmin bile edemezsiniz kardeşlerim. ben size yalan dolan anlatsam emin olun anlatırım ve hoşunuza gider sadece mersinli bir binin başından geçen aşk kavramıyla budaklanan ibret alınası bir öykü bu. bizzat yaşadığım için anlarsınız beni, en yakın duygularımla yazıyorum ve sizin beni anlayacağınıza güvenim tam. ben onca yıl çektim bir defada anlatamam ki. kızmayın kardeşler uyuyun uyanın beni bekleyin