1. 1.
    +7 -2
    """""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
    ön edit :

    bu başlığı açmamın iki sebebi var.
    1-- bir iş gezisi için van - erciş'teyim. burada depremin izlerini gördüm. anılarım depreşti. üstelik şu an dandik bir otelin 4 ncü katındayım. üstümde iki kat daha var. tam karşımızda da yıkık dökük binalar var... bu gece bana uyku yok amk.

    2-- deprem ile ilgili başlık açan ve hayatında depremin acı yüzünü görmemiş ergenler aklını başına alsın diye.
    """""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""

    23 yaşındaydım o zaman ( evet doğru okudun liseli 23 yaşındaydım )

    gündüz tütünçiftlikten denize girdik. karadeniz çocuğuyuz iyi yüzeriz diye hava attık. atladım iskeleden denize. ulan bir kötü oldum. baş dönmesi mide bulantısı. kustum kusacam. dalga geçtiler benle. meğersem denizin dibi karıncalanıyormuş o gün.

    bira falan içtik arkadaşlarla. hatta sahilde yakamoz vardı o gece. daha önce hiç yakamoz görmediydim. ne ilginç bişey la o. denize bi taş atıyon halka halka floresan gibi parlıyo.

    manitayla yeni ayrılmışız. orhan gencebay , ferdi tayfur falan... biri bi kolumda diğeri diğer kolumda... bunalımlardayım... böyleemrah gibi kaşlarım falan var o günlerde...

    eve geldiğimde gece saat 12 falan... pederle küs gibiyiz... laf çarptırıyo böyle liseli kızlar gibi... ergenler gibi odama kapanıyorum...

    neyse çavuşu tokatladım, biraz eski lemanyaklara falan baktım... vurdum kafayı yattım...

    gece saat 3 de film başladı dıbınakoyim.
    anlamadım önce... bi gümbürtü... annemin çığlıkları babamın ilkeeğğğğrrrr diye bağırışları falan...

    ateistim ben bildim bileli... hala da öyleyim aslında... aa inanın bana bir anda korkunca bismillaaaağğhhhh diye fırladım yataktan... züt korkusu detected yani...

    küçük bir odaydı benimkisi... duvarda bauhaustan alınma raflar falan var... elini dokununca dağılıyo zati... yatağın iki duvar arasında gidip geldiğini gördüm abiler ablalar... kitaplar uçuşuyor... karanlıııkkk... gürültüüü... ananı gibiiim... yok böyle bişey...

    kapıya atladım hemen... kapı açılmıyo... çavuşu tokatlarken kitlediydim... açıl dıbınakodumun kapısı açıl... o kapının anahtarını iki tur çevirene kadar bağırsağı kalbime dolandı dıbınakoyim...

    açtım kapıyı... pederi gördüm karanlıkta ... bıyığından tanıdım... tuttu kolumdan çekti beni yanına... yanında annem... yanında birader... kucağında da bizim köpek... kanişimiz vardı o zamanlar... çok tatlı bir köpekti... babamın olduğu odada yatardı... başka kimseyle kalmazdı geceleri... nasıl havlıyor garibim... korktu belli ki... sarıldık birbirimize... bekliyoruz bitmesini...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +4
    @91 yazdık daha önce...
    @74 haklısın panpa... biz de o geceden sonra öğrendik yıldız ışık ilişkisini...

    devam ediyorum...

    ilk yıkılan evi gördükten sonra sevdiğim arkadaşlarımın binalarını görmek istedim... muşlu vardı... herkes öyle derdi ona... onların evi sağlamdı... cevoların evi de sağlamdı... vay dıbınakoyim cihangirlerin evi de sağlam... halbuki ilk onların evi yıkılır sanmıştım... eski evler bi başka hacı... laaannn bizim uçar marketin bina yerle bir olmuş laaaan...

    annem geldi... heryer yıkılmış dedi... allahım sen bizi koru yarabbim dedi... ben o sırada ikinci kez donup kaldım abiler... yıkılan binaları görmeye başladım... en yakınımızdaki binaya yaklaştım... bir iki tane beton kütleyi kaldırmaya çalıştım... sadeceben değil, o an herkes girişmişti en yakınındaki yığına... beton yığınların ne kadar zalim olduğunu ve kolay kolay kimseyi vermediğini tam o anda anladık işte... hatta bütün türkiye o an anladı... tam o an... bizim hem doğaya hem de kendi yaptığımız bu iğrenç betonlara karşı çaresizliğimiz tokat gibi patladı yüzümüzde... sonra alet edevat girdi hemen devreye... kazmalar kürekler levyeler... onlar da tek tek elimizde yitirdi işlevini... her yer yıkılmıştı... ve hiçbirşeyi yerinden dahi kımıldatamıyorduk... herşeyin kabusa dönüştüğü an işte o an oldu... tam bir kabustu bu... yıkıntıların derinliklerinden insan mırıltıları geliyordu... ve biz hiç birşey yapamıyorduk...

    benim ailemden veya çok sevdiğim insanlardan hiçbiri enkaz altına kalmadı... o an yakınlarımdan biri enkaz altında kalsaydı ben şimdi çıldırmış birisiydim... ya da çok saplam tedaviler falan görmüş olurdum herhalde...

    işin kötü tarafı bu duuma düşen insanları görüyorsunuz... acısını anlıyorsunuz... yardım etmek istiyorsunuz... ama elinizden kırıntıları toplayıp kenara savurmaktan başka hiçbirşey gelmiyor...

    derinlerden insan sesleri geliyor... belli ki canları yanıyor... sizin onları kurtaracağınızı sanıyorlardır belki de... o an siz onların kahramanısınız... ama aslında hiçbirşey öyle değil... tüm dünya yok oluyor ve süpermen uzaydan bize bakıp sigara içiyor sanki... durum belki de tam olarak bu...

    bekledik süpermeni... en azından herkesin içinden bir- iki saniye geçmiştir bu... ama gelmedi huurnun çocuğu... onun yerine daha kötü birşey oldu... güneş doğmaya başladı... güneş doğarken bu laneti oratadan kaldıracağını düşünüyordum ben... bu lanet gece bitecek ve hepimiz " acımadıkiiii" diyecektik...

    ama öyle olmadı...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +3
    başlık altı entry ye bir ön edit koydum... buraya da bir açıklama yapayım...

    şu an da van- erciş'te bir oteldeyim... otel yeni açılmış... ufacık bir sarsıntıda yerle yeksan olması işten bile değil... buradaki devlet dahil herkesin "bişeyyy olmaaağğğzzz" tavrı yüzünden kaç kişi öldü... devletin o otel sağlam dediği yerde kaç tane insanın hayatı söndü... ihmalde bulunanların ta zütüne koyiiim... avradını gibtiklerim.

    yani anlayacağınız yussuflarla bu gece nöbetteyiz amk.

    neyse devam edelim...
    dediğim gibi buradan sonrası bayağı bir moral bozucu olabilir... inanın bana filtreleyip yazıyorum... aslında yazılacak o kadar çok şey var ki o günlere dair... ( bende de bunları en ince detayına kadar anlatacak edebiyat var inanın )
    ···
  4. 4.
    +4 -1
    sallıyor halaaaa...
    sanki uykusundan etmişiz yeryüzünü... uyanıp "aikerim toynağınızı bırakın laaayynnn" deyip tekrar yerine yatmış gibi sanki. kımıldanıp uygun yatış pozisyonunu arıyor koduum. sornaki artçı sarsıntılarda da hep böyle düşünmüşümdür... arada uyanıp pozisyon değiştiriyor sanki yeryüzü... ( uyu dıbınakoduuuum uyu işte. seni uyandıranın zütünü gibeyim bir daha )

    bizimkiler merdivenden indi... daire kapısını açtık... abbaaooo millet birbirini eziyo... herkes vınn turizm yolcusu... o ara nerden eski bilmem salona girdim... el feneriyle şöyle bir kolaçan ettim ortalığı... vitrin devrilmiş... televizyon takla atmış... koltuklar yer değiştirmiş... masa devrilmiş... çiçekler halı üzerinde baygın... peder haykırdı daire kapısının ordan... "çık artık hadiii"

    fırladım dışarı... apartman kapısından dışarı çıktım... çıkmaz olaydım... durumun ne kadar kötü olduğunu ilk orada anladım... her taraf toz... her taraf duman... millet bağırıyor... herkes birilerini arıyor... evin karşısında hafif bir boşluk vardı... oraya yığıldı millet... donla çıkanlar , donsuz çıkanlar , halıya kilime sarılıp fırlayanlar... normalde başı kapalı bildiğimiz dini bütün teyzeler bile iç çamaşırı mankeni gibiydi o an... ama kimsenin gözü kimseyi görmüyordu... herkes birilerini tutmuştu sıkıca... babam beni bileğimden öyle bir kavramış ki... her daim sıcaktır babamın elleri... kocaman ve etli parmakları vardır... sanki ben ölmiyeyim diye öbür dünyada bu tarafa doğru çekiyordu beni... o gece babam resmen çıldırdı... kocaman bir adamın nasıl çaresiz kaldığını gördüm ben o gece... çok üzüldüm... hatta ağladım sanırım... depremden korkmadım , babamın halinden korktum...

    depremden korkmadım ben... ölmekten de korkmadım... ya da korktum ama hatırlamıyorum... bilmiyorum...
    ama doğanın bu şekilde bir güç ürettiğine şahit olmak her zaman görebileceğiniz birşey değil... bir yandan kızıyorsunuz "böyle davranmak zorunda mıydın" diye doğaya, bir yandan saygı duyuyorsun "abi büyüksün, istesen hakkaten hepimizin anasını gibebilirmişin" diye... ilginç bir duygu ne bileyim...
    ···
  5. 5.
    +3 -1
    peder nasıl imana geldi bir gör... salavat getiriyor, tövbe istiğfar ediyor... sanarsın kabeyi tavaf ediyor... bir gece önce rakı masasında "bu milletin islamiyet hastalığından kurtulması lazım" diyen başka biri miydi... sendin... evet evet sendin... nasıl imana geliyor ailesi tehlikede olup çaresiz kalınca... hey allaam yaaa...

    gibtimin fayı 45 saniye salladı baboli... valide bağırıyor.. birader çığırıyor... ben dona kalmışım... sonlara doğru açıldı bilincim... dedim bu saniyeye kadar yıkılmayan ev bu saniyeden sonra yıkılmaz... tamam sakin olun tamam sakin olun diye başladım milleti soğutmaya...
    ···
  6. 6.
    +2
    paranoyak olun... umarsız olmaktan daha iyidir paranoyak olmak... paranoyaklar daha uzun yaşar...

    hergün deprem ile ilgili başlık açılmalı bu sözlükte aslında... deprem ile ilgili yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız hiç unutulmamalı...

    hadi soruyorum ergen binler... kaç taneniz depremde ne tak yiyeceğiniz biliyor... kaç tanenin deprem çantası hazırladı... depremden hemen sonra yakınlarınızla nasıl iletişim kuracaksınız, nerede buluşacaksınız , evdeki dolapları duvara sabitlediniz mi , ya da deprem anında hepiniz ahırın kapısını açık bulmuş danalar gibi çıkışa mı koşacaksınız... üstelik çıkış 4 kat 5 kat aşağıdayken...
    akıllı olun... deprem giber...

    devam...

    güneş doğdu abiler... lanet oratadan kalkmadı... bizi kabuslardan çekip çıkaran sabah ezanı okunmadı o gece körfezin her iki yakasında... kabus bitmedi... sadece rengi değişti.. geceleyin siyah lacivert arası birşeydi... güneşle birlikte kabusun rengi gri oldu...

    o sırada sağlam bir artşı daha oldu... tam güneş doğarken falan... yer ayaklarımın altından kaydı gitti... hatırlıyorum, çimenlerin üzerindeydi... yer bir anda yarım metre aşağı gitti.. boşlukta kaldık hepimiz... sonra ayaklarımız takrar yere bastı... sendeledik falan...

    yıkıntıların etrafında dolaşırken bir şıngırtı duyduk... arkadaşlarla beraber yıkıntının arka tarafına geçtik... tamamı yıkılan binanın sadece bir kısmı kısmen aralık gibi duruyordu... tuvalete kalkmış dede... tam o sırada deprem olmuş... dede kafasını biyerlere falan çarpmış... kel kafasının bir kenarında tozlu koyu kırmızı bir kan pıhtısı vardı... dedeyi şekip çıkardık bulunduğu aralıktan... o binadan bu 90 yaşındaki dede haricinde kimse sağ çıkmadı...

    alamancıların yaptırdığı güzel bir bina vardı... kocaman teraslı falan... o da yerle bir oldu... 9 kat tat diye göfret varya... aha tam onun gibi... ama kötü olan tam o sırada camdan veya balkondan çıkmak isteyen birinin bu sandviçin arasında kalmasıydı... adamın belden yukarısı dışarıda ( yerden 3 metre yukarıda ) belden aşağısı ise içeride kalmıştı... sadece 1 saniye... sadece 1 saniye daha olsaydı belki bu amcam yaşayacaktı... belki biryerleri kırılırdı yüksekten atladığı için... ya da atlamaya çalışmayıp içeride kalsaydı ( ki bu daha mantıklı seçenektir her zaman ) belki de sonradan enkazdan kurtaracaklardı onu... adamaın cesedi tam iki gün orada asılı kaldı... üstünü çarşafla örttüler... iki gün sonra alabildiler oradan... her gören çıldırdı... her gören haykırdı...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +2 -1
    @1 yaşın kaç bilmiyorum ama o depremden gerçekten etkilenen insan anılarını burda yazmaz acısını içinde yaşar.bu tür konular açıp benim gibi çok sevdiği bir çok insanı o gece enkaz altında bırakan insanları zedeleme.bu konu konusulcak veya populer olmaya calısılacak bı konu değil.
    ···
  8. 8.
    +1
    tamam beyler...
    biraz daha neşeli şeylere geliyorum...
    hatta komik bile sayılır...
    ···
  9. 9.
    +1
    devam...

    toz çökmeye başladı... hava karanlık... ama zifiri karanlık...
    sonra yıldızlar... aman tanrım... ne kadar çok yıldız varmış lan gökyüzünde... daha önce anadolunun değişik yerlerinde bulunmuştum... karanlık köylerden birinde de böyle yıldızlar vardı... ama hiçbiri bu kadar yakın değildi... sanki yer yüzü marifetlerini sergilemiş bu küçük binler de seyretmeye gelmişti... herkes yıldızlara baktı... zaten o an herkes bütün egolarından , bütün karakteristik davranışlarından arınmıştı... herkes herşeye aynı tepkiyi veriyordu... biri bir çığlık atıyor herkes aynı yöne aynı donuk bakışlarla bakıyordu... robot olmuştu herkes... bu sadece bir kaç dakika sürdü... sonra koşuşturma başladı... çil yavrusu gibi dağıldı herkes... binalardan uzak duruluyor ama etraf keşfedilmeye çalışılıyordu... peder arabayı bulunduğumuz yere getirmeye gitti... ben de bizim binaya biraz daha yaklaştım.. yerlerde tuğla parçaları vardı... ilk yıkılmış binayı o zaman gördüm... bizim evin tam karşısındaki 4 katlı ince bina bir insan boyu kadar bir yığın haline gelmişti.

    """""""""""" bundan sonrasını okuyacaksanız şimdiden uyarayım""""""""""""""""""""""
    """"""""""""bundan sonrası daha moral bozucu şeyler içeriyor ona göre """"""""""""""
    ···
  10. 10.
    +1
    mahallenin aşağılarına gittik pederle beraber... her yer sam kırığıydı, her yer kiremit paraçalarıydı, her yer koşturan insanlarla doluydu.
    pederin gözleri doldu, halbuki ne kadar çok severdi mahallemizi... sonradan gelmiştik biz oraya... 3 sene falan olmuştu... ben bile istanbulda büyümeme rağmen sevmiştim izmiti körfezi ... gölcüğü sevmezdim ama...

    gölcük !!
    ananıııı...
    manita ?

    o an düştü jeton... demek ki sevmiyormuşum kızı... depremden sonra bir iki saat aklıma bile gelmedi kız...
    gelse de birşey yapamazdım ki... gölcük ile tütünçiftlik arası 3 küsür kilometre... tepeden bakınca görünür lan aslında... dur bir bakayım...
    fen lisesi vardır tepede böyle deniza nazır falan... yarış pistinin hemen üstünde... oradan baktım gölcüğe doğru... değirmendere karmançorman görünüyordu... gölcükten dumanlar yükseliyordu... denizde daha önce hiç görmediğimiz denizlaltılar vardı... meğersem hep oradan geçerlermiş... biz görmezmişiz... e malum denizaltı...

    derken başka bir felaket çanı daha yanı başımızda çalıyormuş da biz farketmemişiz... tüpraş yanıyordu... ama nasıl bir yanmak o... anannannııı skyiiiiimmm... aga ben bö böyle bir duman görmedim... ben böyle bir alev görmedim... alevin sesi olur mu... oluyormuş... far far far hor hor hor... sıbiiiiiimmmm zbaaammmmm...

    tüpraş rafinerisinin içinde iki tane yanan baca vardır ( hala var ) bunlar bilmem ne gazının artığını mı ne yakıyormuş... iki banaca birinin adı "sistem 1 " diğeri " sistem 2" sen bu sistem 2 bacası depremde yıkıl... yanındaki nafta tankının içine düş... oradan alev al... oy oy oy...

    nafta denilen şey oradaki en zararsız mazleme... ama yanıcı avradını gibtiim yinede... yani o baca benzin tanklarına düşse marmarayı haritadan sildilerdi o gün... tank dediğim şey öyle tahminlerinizdeki gibi bir şey değil... kocaman x 2 nin karesi.. hayvaniii bişey... halı saha büyüklüğünde falan...

    neyse olan olmuşşş. devlet babanın mazotu yanıyor... çokda gibimizde değil o an...

    sonra sonra felaket senaryoları kurmaya başladık... ulaaan... ya komple patarsa buralar diye...
    ···
  11. 11.
    +1
    son bir anı anlatacağım... bu önemli...

    devdıbını yazmıyorum beyler...

    bazı panpalar pgibopata bağladı...

    kötü günleri hatırlamak daha sonraki kötü günler için iyidir ama ben bunları içine düşün diye yazmadım...
    ···
  12. 12.
    0
    reserved.
    ···
  13. 13.
    0
    2 saatir entryi arıyom amk reserved
    ···
  14. 14.
    0
    http://inci.sozlukspot.co...r%c4%b1m%20capssiz/@kubar
    sadece @1'in entryleri
    ···
  15. 15.
    0
    sadece kendi entrylerinin oldugu bi yer yapsana panpa huur cocuklarını görünce midem bulanıyor
    ···
  16. 16.
    0
    reserved
    ···
  17. 17.
    0
    reserved
    ···
  18. 18.
    0
    rözörvöd
    ···
  19. 19.
    0
    ohurum bi ara rzrvdd
    ···
  20. 20.
    0
    ohurum bi ara rzrvdd
    ···