Ben bir arkeologum. Bu yüzden yeri geliyor dünyanın her yerini gezmek zorunda kalıyorum. En son gitmek zorunda kaldığım yer ise Afrika'ydı.

Afrika'da çok eski zamanlardan kalma bir medeniyetin izlerine yaslanmış. Bu yüzden içinde benim de bulunduğum bir araştırma ekibi hemen apar topar oraya gitmek zorundaydık.

Haberi duyduktan 2 gün sonra uçağımıza binim hemen yola koyulduk. Vardığımız da araştırma yerine yakın olsun diye yıkık dökük bir pansiyona yerleştik. O gece dinlendik. Çünkü öbür gün bizi zor saatler bekliyordu tabi bilmediğimiz bir olay daha...

Ertesi sabah erkenden uyanıp araştırma yerine gittik. Araştırmalarımız için gerekli herşeyi tam ettik ve çalışmaya başladık. Sabah gittiğimiz alanda saat gece 22:14 olmuştu ki biz daha yeni bitirebilmiştik. Ancak benim ve arkadaşım Emre'nin anlayamadığı daha doğrusu çözemediği bir kaç şey olduğu için o gece orda sabahlamayı düşündük.

Ekibi pansiyona geri yolladık ve biz orda kaldık.

işt herşey o an başladı

Kurgudur bu arada

Rez alın devam edicem

Biz Emre ile beraber çalışmaya devam ettik. Spot ışığı getirdiğimiz için çevremiz aydınlıktı. Rahat rahat çalışabiliyorduk.

Biz çalışmaya devam ederken giysi olarak yaprak giymeyi tercih eden küçük bir afrikalı çocuk yanımıza geldi. Biz onu severken velet yerde duran telefonumu çaldı ve koşmaya başladı.

Biz de arkasından koşmaya başladık. Küçük it telefonumu çalmıştı resmen. Ormanın içine doğru koşuyor bizde onu takip ediyorduk.

En sonunda bir yerde durdu. Ben de koşmayı bıraktım, ellerimi ona zarar vermeyeceğimi belli ederek havaya kaldırdım ve sakin sakin yürümeye başladım. O an çocuğun olduğu yerden 4 5 tane resimde gördüğünüz tarzda adamlar çıktı ve Emre ile benim üzerimize doğru yürümeye başladılar

Biz de geri geri adım atarken onlara anlamadıklarını bildiğimiz halde olayı anlatmaya çalıştık.

Adamlar bizi en sonunda yaka paça tuttu ve sürüklemeye başladılar

Beni iteklerken aklıma bir plan geldi. Ateşin hemen yanında bir çamur birinkitisi vardı. Ayaklarımı ona basarsam hissedeceğim acı yarı yarıya azalır diye düşündüm. Adamlar beni iteklerken sanki ayağım sendelemiş gibi çamurun oraya savurdum kendimi ve güzel bir biçimde ayaklarımı batırdım.

Bunu yaptığım için biraz rahatlamıştım. Beni tekrardan ateşin oraya çektiler ve tecümanın çevirisine göre yavaş bir biçimde yürümemi istediler. Bende bir nefes alıp denileni yapmak için bir adım attım.

Ateşe korka korka adım attığımda çok fazla bir etki etmedi çamurdan dolayı ancak her adım atmam da daha da şiddetlenmeye başladı. Belli ki çamur altta sıvı hale geliyordu ve eriyordu. Hemen bitirmem lazımdır. Çaktırmadan biraz hızlandım. Bu hanzolar hızlandığımı farkedemedi.

Sonunda bitirmiştim. Tarifsiz bir acı çekiyordum. Yürürken pek hissedememişim ama bittiği ve durduğum anda acısı vurmaya başladı. Bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Ben bunları düşünürken, bitirdiğim gibi o geleneksel aletlerini çalmaya ve oynamaya başladılar. Belli ki bu durumdan memnun kalmışlardı. Reis ve tercüman yanıma gelip sıradaki aşamaya geçiyoruz dediler

Beni bir adamla dövüştürceklerdi

Sıra gelmişti bir öküzle kapışmaya bunu nasıl yapacaktım bilmiyordum. Bir kere öküz beni bir tarafına takar mıydı onu da bilmiyorum. Şans eseri bu ilk ben yapacaktım.

Öküzü getirdiler. Tercüman ilk başta öküzü sinirlendirmem gerektiğini söyledi. Bunu nasıl yapacağımı sorduğum da ise yüzüne bir kere vur dedi. Bu adamın rahat tavırlarına gıcık oluyordum. Çok normal şey yaşıyormuşum gibi anlatıyordu herşeyi

Elinde mızrakları olan adamlar tekrar üzerime doğru yürümeye başlayınca bende öküze doğru yürüdüm. Bir kere ben hayvan sever bir insandım. Karınca bile inticemezdim. Öküzle nasıl kapışacaktım bilmiyordum.

Gittim öküzün yanına vurmama gerek kalmadan zaten homurdanmaya başladı. O an öndeki sol toynağını ileri geri yerr sürtmeye başladı. Eyvah dedim aq ve kaçmaya başladım.

Baktım o da peşimden geliyor zikzak çize çize kaçmaya başladım. O an bir adamın üzerine doğru kaçmışım, öküzde beni bırakıp adamın peşine koşmaya başlamış ben olayın farkında değilim.

Adam da öküzü görünce kaçmışta kaçmış derken bu aşama bu sebepten iptal oldu. Çünkü öküz bitkin düştü ve yere yığıldı. Tekrar sinirlendirmeye çalıştılar ama öküz bana mısın demedi

Reis bu aşamalarda bir çakallığım olduğunu bilir gibiydi. Çünkü çok pis bakıyordu suratıma. Bunun yerine hemen hiç beklemeden bizi diğer aşamaya geçirdiler. Emre hala ağaçta idi.

Bizi tamamen soyduktan sonra ise köyün ortasında bulunan ağaçlara çok sıkı bir şekilde bağladılar. Biz her defasında bağırıyor ağlıyor ve derdimizi anlatmaya çalışıyorduk. Ancak nafile. Ne ağlamalarımıza kanıyolardı ne de şu halimize. Hatta bu işten zevk aldıklarını bile söyleyebiliriz

Bizi bağladıktan sonra bir ateş yakıp etrafına üşüştüler. Hepsi ateşin etrafında dans etmeye başladı. Biz de Emre ile başımıza geleceklerden habersiz birbirimize acıyan gözlerle bakıyorduk.

Sonra büyükcene olan bir cadırın içinden bunlara oranla daha çok insana benzeyen biri elinde sopasıyla yada değnek artık ne derseniz onla çıktı. O çıktığı gibi de daha demin ateş etrafında dans edenler bir anda onun önünde dizlerinin üzerine çöktüler

Demekki kabile reisi bu herifti. Buna derdimizi anlatabilirsek burdan kurtulabilirdik.

Ancak ben böyle düşünüyordum eyvallah ama adam eline yerde bulunan kılıcı aldı bize doğru geliyordu

Rez rez rez

Ormanın içinde bir köye gelene kadar durmadan biz önde onlar hemen arkamızda yürüdük. Başımıza geleceklerden habersiz bir şekilde onlara itaat ediyorduk

Dillerini bilmediğimiz için derdimizi de anlatamıyorduk. Sadece yüzümüze bakıp bakıp bağırıyorlardı. Bizde bağırmalarından sinirli olduklarını çıkarıyorduk sadece

Köye girdiğimiz an bütün köy halkı bize dönüp baktı. Herkes etrafımıza üşüştü ve elbiselerimize dokunmaya başladılar. E tabi normaldir kendileri yaprak giydikleri için biz tuhaf geliyorduk

Ardından üzerimizdeki elbiseleri yırtmaya başladılar. Donumuza kadar alıp yırttılar. Emre ile birlikte çırıl çıplak köyün ortasında kaldık

Up beyler up

Kabile reisinin anlattığı ve tecümanın çevirdiği kadarıyla izinsiz misafirlerin dost olduklarını kanıtlamaları gerekiyormuş. Yoksa tehtit olarak sayılır ve öldürürlermiş. Kabilenin kurduğu bazı aşamalardan geçmek zorundalarmış. Bu aşamalar sırasıyla;

- Ateş üzerinde yürüme
- Kabilenin seçtiği bir adamla teke tek dövüş
- Reis çadırının tepesine çıkıp ordan atlamak
- Ve son olarak kabileden biriyke çiftleşmek

Koşulları duyduğumuz da Emre ile birbirimize baka kaldık. Tamam çiftleşmek falan iyide ateşin üzerinden nasıl geçecektik. Üstüne birde çıplak ayaklıydık.

Biz bunları düşünürken ateş bizim için yakılmıştı bile. Bizi kaldırdılar ve ilk aşamaya soktular. Önce Emre yapmak istedi. Onun da derdi benim gibi hemen kurtulmak.

Göz kararı yaklaşık 20 metre uzunlukta ateşten koşarak geçmek istedi ama Emrenin koştuğunu gördükleri anda onu alıp tekrardan ağaca bağladılar. Demek ki koşmak yasaktı.

Arkamdan bir kaç adam beni itekleyerek ateşin ucuna kadar getirdiler

Beyler az şuku geliyor. Biraz abanın lütfen

Tercüman gelip yanıma "Şuan reis senin için uygun adamı buluyor" dedi ve tekrardan reisin yanına gitti. Ben dövüş nedir bilmezdim. O yüzden kesin dayak yiyeceğim belliydi. Aynı ateş olayında olduğu gibi bunda da bir yöntem bulmak zorundaydım.

Bu sırada reis adamı bulmuş onla beraber yanıma geliyordu. Adam benim boylarım da ama benden daha iri ve daha sert yapılıydı. Adam bana öldürücü gözlerle bakıyo ben ise adama nerdeyse "Abi" dicem. O haldeyim yani siz düşünün.

Çaldıkları aletler gene sustu ve bütün herkesin gözü bize dikildi. Adam havaya bakarak bir kaç kere derin nefes aldı ve ardından suratımın ortasına daha önce hiç yemediğim tarzda bir yumruğu geçirdi. Yere düştüm. Beyler orda düşene bir tekme de onla atıyormuş onu anladım. Ben yere düşünce o da hemen tekmelemeye başladı.

Yerde kapandım çaresiz bir biçimde gelen darbeleri karşılıyordum. O an düştüğüm yerde cama benzeyen ama cam olmayan keskin sivri bir şey gördüm. Onu hemen alıp işaret parmağım ile orta parmağım arasına sıkıştırdım ve o biçimde adama bir tane vurdum. Attığım yumruk adamın sol kulağına geldi ve adam yere düştü. Anladığım kadarıyla ya yanlışlıkla kulağını deldim o cama benzeyen şey sayesinde yada kulak zarını patlattım emin değildim.

Adam yerden kalktı ve beni yumruklamaya devam etti. Ben de o sırada karnına geçirdim bir tane o an karnından kanlar akmaya başladı.

Reis dövüşü durdurdu. Cahil herif "Vurduğum yerden çıkıyor" olayına inanmış ve bundan çok etkilenmiş. Tercümanın anlattığına göre, reisin ve kabilenin geçmiş yıllarda ölen reislerinin ruhunun benim bedenimde olduğuna inanmışlar. Haydaa bi bu ekgibti

Rez rez şukuya abanın biraz beyler

Benden önceki asıl reisle beni ateşin yanına oturtdular. Spermleri hazırladılar. Önümüze koydular. Resmen bu yaştan sonra sperm yutacaktım.

ilk reis için çalmaya ve oynamaya başladılar. Bir kıyamet alanı ki sormayın. Sanki düğün dernek var öyle bir eğlenip oynuyolar. (Bu arada Emre de hala ağaçta)

Reis kaseyi eline aldığı gibi millet sustu bende onu izledim. Hiç düşünmeden tereddüt etmeden kaseti kafasına dikti ve bütün hepsini yuttu. ilk bir iki dakika sessizlik oldu acaba kusacak mı diye yok. Kusmadı dallama.

Tekrardan müzikler çalmaya başladı. Bizim reisde bunlara katıldı. Adam resmen tribünlere oynuyordu.

Sıra bana gelmişti. Spermi yutucam ve kusmıcam. Bu iş nasıl olacak diye merak ediyordum. Yandan adamlar üzerime yürümeye başladı. Hemen dibimde bulunan tercüman da "çabuk ol sinirlenmeye başladılar" dedi ama ben heykel gibi kas katı kesilmiş hiç bir şey yapamıyordum.

Adamlar bana iyicene yaklaştığında ölmekten daha iyidir diye düşündüm ve bütün bir kaseyi yuttum. Yuttuktan hemen sorna bir adam gelip yuttum mu diye ağzımın içini kontrol etti.

Midem acayip bulanıyordu. 1 2 dakika benim içinde sessizlik oldu ve sonra tekrardan çalmaya başladıkar. ilk aşamayı geçmiştim. Kendime de hayret etmiştim

Rez beyler şukular çok az

Adam kılıcı alarak koşa koşa geldi ve yine bilmediğimiz bir dilde konuştu ama halinden anladık baya kızgındı.

Sonra biz türkçe bir şekilde yine yalvarmaya başladık. O an işte adam afalladı. iğrenç bir şiveyle "Siz türk olmak?" Dedi. Bizde "Biz türk olmak" dedik.

Adam ardından birisini çağırdı yanımıza. iplerimizi çözdürdü ve yapraklardan giydirdi. Sonradan öğrendik ki adam akdeniz kıyısında bulunan korsanlardanmış. Yani az çok Türkçe biliyor. Şans işte

Eskiden kaçırdığı bir esiri varmış adamın elinde. Onların dilinde konuşabilen bir Türkmüş. Onu çağırdı ve aramızda tercümanlık yapmasını istedi

Adam yanımıza geldikten sonra onun vesilesiyle kabile reisiyle konuştuk. Durumumuzu anlattık.

Reis bizi pür dikkat dinledi. Bizde buna güvenerek gitme talebinde bulunduk

Yalnız tercümanın çevirisiyle daha da çok korktuk

Reis "o iş o kadar kolay değil. Hemen gidemezsiniz" dedi

Rez rez up up

Tercümana şimdi bundan sonrası için ne olacağını sorduğum da "artık onların yeni reisi sensin. Sen ne istersen o olur" diye cavap verdi.

Ben "bu iyi bir durum dimi" dedim.

"Hayır hiçte iyi bir durum değil. Bi kabilede iki tane reis olmaz. ikinizden birisinin ölmesi gerekecek. Bu ölme işini de tekrardan aşamaları geçerek yapacaksın" dedi.

işte o bi hassktr çektim. Lan kazanırsam adam ölecek kazanamazsam ben ölecektim. Tabiki de o got ölsün dedim bende. Benim anam ağlayacağına onun ki ağlasın diye düşündüm.

Tercümanın yanına giderek "Yeni aşamalar nedir" diye sordum. Tercümanda kabileden öğrenip yanıma geldi ve çok kolay şeylermiş çok sıradan şeylermiş gibi sıralamaya başladı.

-Bufalo spermi yutup kusmamak (kutsalmış onlarda)

-Reislik mertebesinde olduğunu göstermek için bir öküzle kapışmak

-Reis çadırının üzerine çıkıp istenilen yere atlamak (ilk atlama aşamasından farklı)

-Son olarak seçilen kişinin diğer reisin ölüm emrini vermesi

Benim gibi basit bir arkeologun başına gerekenden fazlası gelmişti ve gelmeye de devam ediyordu

Ben calarim bağlama
Anani gibtim aglama

Reis çadırının üstünden atlayacaktık ama ilki gibi değildi. Bunda dikenli çalıların arasına atlayıp ayakta kalmaya çalışacaktık. Bunu başaran kişi kim olursa onun hayatı kurtulacaktı. Bu yüzden reis de ben de bu işi yapmak istiyorduk.

Tekrardan ilk yapma görevi bendeydi. Çalıların arasına atlayıp ayakta kalmaya çalışmak sanki gözüme kolay gibi gelmişti. Yanılmışım..

Yükseklik çok uzun olmadığı için korkmuyordum herhalde. Ama dikenleri hiç o an kestiremiyordum. Çalgı aletlerinin sesi susmuştu. Bu demek oluyordu ki herkes beni bekliyordu. Kendimi bir anda bıraktım.

Çıplak olan ayaklarıma birden onlarca diken girdi. Bu sefer kendimi tutamadım zaten öyle bir amacımda yoktu. Bağırdıkça bağırdım. Ağladıkça ağladım. Kendimi salmamak için zor tutuyordum kendimi. Ancak salmadım. Ayakta kalmayı başardım. Hayır hayır ben hayatta kalmayı başardım

Sıra reise geldi. Reis zaten bunları hergün yapıyormuş gibi yaptığı için hiç iplemeden atladı aşağıya ayakta da kaldı. Ancak ağlamadı. Bağırmadı. Döl israfı herif kendini iyi tutmuştu

Sıra geldi son aşamaya. Kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verilecekti...

ananı afrikalılar sjksjn

Panpalar Türk, islam, Müslüman düşmanları Reddit /Turkey subreddit'inde birlik olmuşlar, önüne gelen insanlara akılları sıra çomar diyerek oluşturdukları çoğunlukla kendi kendilerini tatmin edip, mantıklı yorumları eksiliyorlar.

Onlar yaparsa biz daha iyisini yaparız.

Özellikle daha önce Reddit'e üye panpalarımızı 21.30'da başlayacağımız saldırıya davet ediyorum. Eski üyeler downvote yapabiliyor. Yeni üyelik alanlar downote yapamıyor.

Dün başlattığımız saldırıya ilgi azdı ama bugün daha çok katılım bekliyoruz.

Yeni üyelik alarak yorumlarla katkıda bulunabilecek panpalarımızın destekleri de çok önemli. Yorumları ve gereksiz açılan başlıkları downvote manyağı yapacağız.

https://www.reddit.com/r/Turkey/ Saldırı yeri burası. huur çocukları hemen belli ediyor zaten kendini.

21.30'da herkes buraya odaklansın.

Hedef 200 online. Şu an 100 kişi online durumda.

Saldırı başlığımız.

http://www.incisozluk.com...-turkey-bask%C4%B1n%C4%B1

Son partın 2 şukusu başlangıcı 35 şukusu var. Yeni part yayınlamam

Şu çılgın Türkler den çalmış ay qü

Zenci yannanı yaprakla dururmu mk

Sonra reis devam etti ölüm mü mokoko mu? Emre mokoko dedi. Emreyi 1 saat boyunca gibtiler. Sıra bendeydi. Bu utançla yaşamayacağım için ölüm dedim. Kabile reisi bağırdı. ÖLÜMÜNE MOKOKOOO

Panpa kalemin güzel yaz da gözümüz senlensin