aldattığım kızla aldatılan kızın yüzleşme

si anımı anlatıyorum lan. hey gidi hey. 2 senelik bir ilişkinin adım adım çöpe gidiş hikayesi.

kızla uzun süredir beraberim. adı esra olsun. diğer kızın adı da sevim olsun.

sadece başharfleri tutuyor kızların

sevgililer günü gelmişti. esraya dedim ki, bak güzelim, bu gibi günler benim için önemli, beraber geçireceğiz.

bu salak ne dese beğenirsin? eskişehirde işim var oraya gideceğim, ne var yani bence o kadar önemli bi gün değil.

bu ne demek? eskişehir'de sevgililer gününde vurduruyorum başkasına demek.

dedim git. amaaa ben sevgililer gününde bir gün yalnız kalmış adam değilim dedim. ona göre. iş te hani erteleyebileceği bir iş. hani bir gün sonra gitse de olur yani. madem öyle, öyle züte böyle yannan dedim veee 14 şubat günü iş çıkışı kararımı verdim. dişe diş amk.

gittim muhasebeye, sevim'in yanına, tek başına mesaide kızcağız. güzelce de bi hatun haa, uzun boylu, tahminim 1.82 falan kız. babetle dolanıyor sürekli garibim. dedim, "ya sevimcim, bak 14 şubat yalnız çekilmez, gel sana bi yemek ısmarlıyayım, hem ben de yalnızım bak sonra seni evine bırakırım"

altımda da araba var zaten, kız bu teklifime atladıııı.

neyse, ben yemeğe çıktım hahaha hihihi, benim esra arıyo. otele yerleşmiş falan filan bikbikbik. banane amk. hadi güle güle sevgililer gününü kutluyorum ben dedim çat kapattım.

tabi, esra çaldırıp duruyo habire. karşımda sevime de renk vermiyorum bi yandan.

en sonunda açtım dedim ki, ben sevim'le yemek yiyorum lütfen biraz rahat bırakır mısın.

anam! delirdi karı. aboo, daha önceden de böyle ortak gidilen bir yemekten sevim'i tanıyo. off ne saydırıyo. yine kapadım.

sevim anladı tabii, ne var falan diyo, geçiştiriyorum. neyse, alt kata indik, dolanıyoruz sevimle. yine telefon çaldı. arıyor artık delirdi. sen bana bunu nasıl yaparsın. dedim ki "gitme dedim, gitmeyecektin"

sevimi yanaktan öpüp uğurladım o gece. çok hoş kızdı. aslında kalben hala esradan çoook hoşlanıyorum, ve alışmışım da yani.

sonra esra geldi eskişehir'den, yok bana bunu nasıl yaparsın da bilmem ne de. hop, ayrıldık. benim evde kalıyordu, eşyaları bende. bir ara alırım dedi.

bana da alışmış tabi, bir-iki ay görüşmedik, ama sonra geldiii.

neyse. habire laf sokuyo bana. arabada bi sigara yaktı ve kafamda onu bitiren şu lafı söyledi:
"ben istesem dışarda benimle yatmak isteyen yüzlerce adam var. ben yaparım da, sana ne oluyo, neyine güveniyosun?"

ağladı falan bi sigara yaktı esracım. bak yaa eskileri hatırladım yine gibem böyle işi.

sonra yine bir ara bir kafeye gittik. ben o kızla görüşmek istiyorum dedi. iyi dedim, görüşelim. gittik sevim arkadaşlarıyla geldi, esrayla da ben gittim.

bunlar bir alçak masanın etradında karşılıklı oturdular. offff. işte o an! ben yaşayamaammmmm

iki hatun da maksimum güzellikte geldiler. sade makyaj, esra at kuyruk yapmış. sevim de victoria's secret gibi geniş dalgalı saçlarıyla gelmiş.

vücutlar daş, simler mimler. birbiriyle yarışıyolar. ama nerden bilebilirdim

bunlar kedi köpek gibi kesiyolar birbirilerini. esra sevim'e laf sokuyo. sevim biraz daha hanım hanımcık, araya bi iki laf ta o sokuşturuyo.

"sen daha iyi bilirsin o barları" "ben nerden bilicem senin gibi arkadaşlardan duyuyoruz işte"

ben zevk içindeyim tabii ki. iki karı benim için kavga edecekler muhahahaha.

o an ben de erkeğin kezbanı rolünde biramı yudumluyorum, çereze abanıp bunları izliyorum falan.

esra ayağa kalktı bi anda yay gibi.

"ben gidiyorum"

dedi. ben de onunla geldim ya, arabayla bana gidicez ya geri :,

karı ters yöne doğru yürümeye başladı. mağlup bir kedi gibi.

karşısında kendinden uzun, daha genç ve daha hanım hanımcık bir kız görünce moraller sıfır tabi. ben gittim her zamanki gibi koştum arkasından.

nereye?
ben kendim giderim. annemlere kesin dönüş yapıyorum bu sefer alper dedi.

esra, ben ayrılmak istiyorum dememiştim daha önce ve terkedilen olmuştum. neyse amk, olur böyle.

ben de gib gibi eve gittim. öbür kıza ve arkadaşlarına rezil olmak var geri dönüp te.

türk kahvemi aldım biraz efkarlandım gençler.

sonra da zaten bir bitirdik tam bitirdik. esra beni uzunca bir süre aramadı. arada o başkalarıyla, ben başkalarıyla çıktık.

alışkanlık işte, ben tekrar görüşmeye başladım. yavru kuş gibi kafasını benim göğsümle kolum arasına koyardı. o şekilde barıştık gibi oldu.

ama tabi, ne yazık ki, o arabadaki sözler olsun daha sonra buraya yazmadıklarım olsun (karının arkasından konuşulmaz beyler) unutulmayacak şeyler. neyse...

bununla sadece yatmak için beraber olmaya başladım. bir süre sonra arada sevgi olmayınca gibiş te tat vermemeye başladı.

en son doggy de gözüm açık olan televizyonda bi klibe takıldı, o da bunu farketti ve gibiş hayatımız da böylece bitti.

iyi yapmışım aslında lan. şu an huzurluyum en azından.

tam olarak ayrıldı evimden. ailesinin yanında da duramadı, rahata alışmıştı bende. gitti bi ev tuttu. kirasını ödeyemedi. geldi arsız gibi benden borç aldı, bi iki kira daha dayandı ödeyemedi yine ve annenin yanına tam dönüş yaptı.

sevim ne oldu? sevimle arada görüşüyoruz. ama insan otuzundan sonra anlıyor ki (aslında tam olarak 27sinden sonra falan), aslında bir kızın halihazırda "he aşkım" diyecek 4-5 arkadaşı var etrafında.

yani gün değil saat kaybetmeden yeni bir aşka yol açabilecek kız dolu etrafım, zaten millet te aç atlıyor anında.

bunu kabullenirseniz, kafanız daha rahat olur. kendinize daha bir güveniniz gelir. ben, bir iki kızda denediğim bir yöntem, bağlama büyüsü de denilebilir. kızlar sürekli yalan söyler. sürekli. emin olduğunuz bi tane yalanını yakalayıp yüzüne vurun. mesela, aradınız açmadı. akşam çıkıyoruz değil mi? diye mesaj attınız. el cevap -ya kuzenimin düğünü var bla bla bla.

ısrarla arayınız. gibe gibe açacaaaak. bak bana yalan söyleme de ne yannan yersen ye! bana yalan söyleyeceğine annem izin vermiyo çıkamadım de, başka bir erkek arkadaşım vardı, onunla görüşeceğim de. ama her yalanını yakalıyorum, bundan sonra da yüzüne söylemem, direk ayrılırız derseniz...
köpeeniz olur.

tam olarak ayrıldık. arada arıyor konuşuyoruz. o kadar. sonuçta alışkanlık.

daha sonra başka olaylar da oldu. onu da sonra anlatırım..