içeriye bakmak için girdim. Girmemle kusmam bir oldu yerde bir ceset vardı ve heryeri yenmişti. Iğrenç bir kokusu vardı.Onu zorbela dışarı attık.Bu arada öldürdüğümüz zombide telsiz vardı onuda hemen aldım. Içeri adeta monitör cennetiydi. Heryeri görüyorduk sadece tuvaletleri görmüyorduk.Bu işimize yarardı.Bu odayla market arasında bir bağlantı bulabilirsek çok rahat ederdik.Bu arada monitörlere baktım. Hiç bir hareket yoktu. Sadece sinema salonları zombilerle doluydu. Onlarında kapılarını sürgülemiştik.

Biraz daha rahatlamıştık.Kim düşünebilirdi şehrin en güvenli yerinin avm olduğunu burası adeta survivor cennetiydi. Herşey vardı.Çok iyi olmuştu.Bu arada bir havalandırma deliği buldum direk olarak marketin içine gidiyordu ama tek sorun çok yüksek olmasıydı. Muhtemelen ordan atlarsak bir yerlerimiz kırılabilirdi.Bu da böyle bir zamanda almak istemediğimiz bir riskti.Tek şansımız markete dışardan girmekti. Sonra eğer merdiven varsa havalandırmaya doğru koyabilir ve istediğimiz zaman güvenlik odasına girebilirdik.

Şimdilik güvenlik odasından çıktık.Ne olur olmaz zombinin yediği cesetinde kafasına bıçağı sapladım. Güvenlik odasının kapısını bulduğum anahtarla kitledim. Içerisi güvenli olsun diye. Markete doğru gittik. Babamla amcam burayı açamamışlardı.Zor olurdu zaten açmak.Ama bir anda aklıma bir fikir geldi. Güvenlık odasında bir sürü anahtar vardı ve hepsini almıştım. Teker teker deneyerek kepenklerden birini açmalıydı.

1 saat sonunda nihayet bir kepenki açmıştım rahat rahat içeri girdik markette ihtiyacımız olan herşey vardı. Yaklaşık 1 yıl yeterdi belkide daha fazla.Ilk olarak marketten 1 aylık bir erzak aldık.4 çantaya doldurduk. Ondan sonra biraz bıçak ve kesici alet alıp Meconun çantasına koydum. Erzaklarıda alıp otoparka indim. Mecoyla helalleştik. Kendine iyi bak dedim ve bir kağıda yazdığım frekansı Mecoya verdim.Al kardeşim bunu eğer zorda kalırsan veya bir haber verirsen burdan ulaşırız dedim.1 çantada önceden hazırladığım temiz kıyafetleri verdim. Eyvallah gardaşım dedi. Eğer dedim onları bulursan burayada getirebilirsin dedim. Tamam dedi. Arabaya diğer arabalardan çektiğim benzini doldurdum ve onuda yolcu ettim. Meco iyi çocuktu lise arkadaşımdı.Ve önünde çok zorlu bir yol vardı.Çünkü Oyak'a gitmek için Kızılaydan geçmeliydi ve orasıda Ankaranın en tehlikeli yeriydi.

Neyse markete girdik.Bir merdiven bulmalıydık ama baya uzun olmalıydı. Sonunda bir merdiven bulduk ama çok uzun değildi. Plan yaptık onu 2 rafın üstüne sağlam bir şekilde yerleştirdik. Bilgisayardan anlardım o yüzden günde 4-5 saatimi orda harcıyordum.Şehrin elektriği hala vardı. Suyu vardı ama bunlar biterse burasıda artık güvenli olmazdı.Şimdilik bunları düşünmüyordum.Çünkü avmnin jeneratörü vardı. Suyuda marketten karşılardık litrelerce su vardı.Ama burda daha uzun kalmak istiyorsak kurallar koymalıydık.

Herkese günde 1 litre su ve her öğün 2 paket bisküvi türü kısıtlaması koyduk.Ama konservelerde vardı. Onlarıda olabildiğince iyi şekilde kullanmalıydık.Öncelik olarak bunlar vardı ama benim aklımda bir fikir daha vardı. Fast food katı. Evet orda hem taze hem daha doyurucu şeyler yerdik ve marketi daha az kullanırdık bu da markette daha fazla kalmamızı sağlardı.3 kuzen Emrah ben Oli son kata çıktık.

Aniden bir sesle uyandım meğer rüya görüyormuşum amk

Böylemi biter hikaye bin