0
beni görmezeden gelerek yanımdan geçmek üzereydi ki ona dönüp: 'sen osun!' diye haykırdım. bana anlamsız gözlerle baktı. tabi ya..türkçe bilmiyordu ki... ve sonra kendime geldim. boyunun aslında nekadar kısa olduğunuda içimden geçirirken onu tanıdığımı ve hayranı olduğumu kendisine anlayacağı dilden söyledim. çok sevinmiş olacakdı ki yürürken ona eşlik etmemi istedi. haski cinsi köpeğimin başını okşadı ve ve bu esnada köpeğimin yaşadığı derin mutluluk gözlerinden okunuyordu. Tatlı şey... Ve birlikte yürümeye başladık...

cevabını bildiği halde bana kendisini beğenip beğenmediğimi sordu.onu ferregrafik sektörde değilde, daha saygın bir mevkide görmek istediğimi söyleyince,o güzel maviş gözbebekleri büyüdü, başını hafif yere eğdi ve hüzünden olsa gerek derin bir offf çekti. bunu gören köpeğimin içinde bir inleme feryadı koptu. sanki herşeyi anlıyor gibiydi. Tatlı şey... Nicole bana neden bunları yaşadığı hakkında bir şeyden bahsetti...

tüm sorunun çektiği parasızlık ve düştüğü çaresizlik olduğunu anlattı bana. konuyu dağıtmak için sahilde bir şeyler içme teklifinde bulundum ona. minik şirin bir kafede oturduk. köpeğimin tasmasının ipini masanın ayağına bağladım ve ona oturmasını söyledim. hemen dediğimi yaptı ve oturdu bi köşeye. Tatlı şey... alkolsüz, soğuk birşeyler söyledik ve başladık konuşmaya. orta seviyedeki ingilizcemi farkedip, biryandan da idare etmeye çalışıyordu beni. Nekadar tatlı bir hareket. biraz sonra kalktık ve otelinin bulunduğu noktaya doğru yürümeye başladık...

yolda, bana genelde karşılaştığı erkeklerden çok daha farklı olduğumu söyledi.onu gördüklerinde hayvani bir şehvetle atılan erkekler biryana, benim çok iyi biri olduğumu ve bir ferre yıldızı olmasına karşın, ona önyargısız yaklaştığımı söyledi. Aramızda farkında olmadan tatlı bir bağ oluşmaya başladı. Köpeğim de bu elektrikten etkilenmiş olacakkki neşeli neşeli kuyruk sallamaya başladı. Tatlı şey... otelinin önüne gelmiştik ki...

bana inanılmaz bir teklifte bulundu. odasında içecek bir şeyler ikram etmek istediğini ve kabul edersem büyük bir mutluluk duyacağını söyledi. Doğrusu bunu hiç beklemiyordum. içeriye hayvan sokmak yasaktı. mecburen bende köpeğimi güvenlik kulübesinin arkasındaki direğe bağlamak zorunda kaldım.Ve buna rağmen bana mutlu, umut dolu gözlerle bakarak adeta: 'beni merak etme sahip' dercesine gitmemi istemişti. Tatlı şey... Bizde Nicole ile birlikte otelin girişine doğru yöneldik...

resepsiyondaki kel, hafif kirli sakallı adama benim misafiri olduğumu söyledi. Birlikte, kalmış olduğu 118 nolu dairesine doğru yürümeye başladık. Asansördeki teknik arızadan dolayı biraz yürümek zorunda kaldık. Nihayetinde ulaştık odaya. içeisi gerçekten geniş ve şık dekore edilmişti. Daha girer girmez odanın koca penceresinden, dışarıdaki havuz görülebiliyordu. birlikte, odanın oturma bölümüne gittik. Kanepeye yerleşmiştikki aklıma hemen köpeğim geldi. Keşke oda burada bizimle bu anı yaşayabilseydi. Tatlı şey... Minibardan bir şişe viski çıkardı.iki bardağa buzları ilave ettikten sonra, yarımşar yarımşar dolduruverdi içkiyi.

Birazdaha lafladık. Artık neredeyse konuşulacak bir şey kalmamıştı. birkaç saniye boyunca bakıştık. kendimi onun boncuk mavisi gözlerinde kaybettim ve ansızın ,ona gözlerinin çok güzel olduğunu söyledim.Bu sözleri benden duymasının çok hoş olduğunu söyledi bana.Bir an türkçe bilmediği aklımdan çıktı ve: 'Nicole,ben düşündüm de... '. Ama bana anlamsız gözlerle bakıyordu.O an içimde bir patlama oldu ve yapıştım dudaklarına. Elinden yere düşüp kırılan viski bardağının seslerine bizim dudaklarımızdan çıkan sesler karışırken,onu kucağıma aldım. Arkamızda bulunan yatağa zütürdüm. Delice yiyişirken bir yandan da amansızca soyunmaya çalışıyorduk...

Son aşamada altımdaki bu afetin ayakkabılarını çıkardım. üstüne doğru sokuldum.O esnada vahşi bir duyguyla yer değiştirdik. Artık üstümdeydi.Tam ağzına almak için organıma yönelmişti ki ,çenesinden tuttum ve ona bunu yapmak zorunda olmadığımı söyledim. Artık her şey hazırdı. kasıklarımız ilk buluştuğu sırada aklıma hemen köpeğim geldi.Bu büyük zevkten mahrum kalmış olması nekadar üzücüydü. Tatlı şey... Kendimden geçmiştim. daha önce bukadar büyük bir şehvet yaşamamıştım.Bir hamlede onu altıma aldım ve hızlanmaya başladım. Göbeğime çarpan kalçası beni gerçekten dahada hızlanmaya teşvik ediyordu...

Tam o esnada bir şey hissettim. evet. boşalmak üzereydim. büyük bir şehvetle döktüm kalçasına hayat sularımı... Biraz nefeslendikten sonra yanına sokuldum başını göğsüme aldım. Uyuduk birlikte... Birkaç saat.. Artık saatin geç olduğunu ve gitmem gerektiğini söylediğimde bana daha farklı düşündüğünü söyledi. Evet. Beni istiyordu... Kaldıramayacağım kadar pahalı olduğunu ve benden daha iyilerini hakettiğini söyleyince bana son bir hamlede bulundu ve kulağıma gerçek ismini fısıldadı... Sonrasında son birkez yapıştı dudaklarıma.Onu asla unutmayacağımı ve hayatı boyunca güzel insanlarla karşılaşmasını dilediğimi söyledim. Giyinip dışkapıya yaklaştım.Tam çıkarken, bana yataktan dolu dolu bakan o gözleri gördüm.Son bir bakış... Ve çıktım odadan. Aslında nekadar değerli bir gün geçirdiğimi düşünerek köpeğimi almaya gittim. Keşke daha farklı koşullarda, daha farklı insanlar olarak karşılaşabilseydik. Köpeğimin tasmasını çözdüm.Ve bana bakışlarından aslında kızgın olmadığını, benim için mutlu bile olduğunu hemen anlamıştım. Tatlı şey... Birlikte batan güneşi sağ tarafımıza alarak eve doğru yürümeye başlamıştık.Bir müddet sonra dönüp ,sonkez oteline baktım ve içimden geçirdim: 'Ne gündü ama... '. Köpeğimle birlikte o sıradan,o pervasız yaşamımıza doğru adımlarımızı atmaya devam ettik. Hadi oğlum, Gidelim...

he sonra

-SON-

yalancıyı gibseler kucaktan inmezsin amk