/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +7 -3
    Atatürk büstüne tarihte ilk defa, 25 Şubat 1951’de Kırşehir’de saldırıldı.
    Saldırganlar Ticani’ydi.

    Ticanilik, dilimize “yobaz” manasında yerleşmiştir ama, aslında tarikat ismi.

    Ticanilik veya Ticaniye, Kuzey Afrika kökenli… 1780’li senelerde, Fas doğumlu Ebu’l Ahmed et-Ticani tarafından Cezayir’de kuruldu; Cezayir, Fas, Tunus, özellikle Senegal, neredeyse bütün Afrika’ya yayıldı. Türkiye’ye 150 sene sonra, 1930’larda, kerameti kendinden menkul Kemal Pilavoğlu diye biriyle girdi.

    Bildiğin din bezirganıydı, hukuk fakültesini son sınıfta bırakmış, tarikat marikat ayağıyla yolunu bulmaya başlamıştı, Ahmed et-Ticani’yi rüyasında gördüğünü, şeyhin kendisine el verdiğini, ruhsat verdiğini söyleyerek, mürit toplamaya başlamıştı. Müritlere “ahbap” denirdi.

    Kemal Pilavoğlu, klagib tarikat şeyhlerine benzemezdi, sakalı makalı yoktu, hergün traş olur, takım elbise giyer, kravat takardı. Janti şeyhti yani… Müritlerine tahta kılıç dağıtır, “itikadın sağlamsa, bu kılıç kavga anında 70 metre uzar” derdi! Kavgada tahta kılıçla kalakalan salaklara “demek itikadın zayıf” denirdi! Müritleriyle beraber seyahat etmez, “siz trenle gidin, ben uçarak geleceğim” derdi. Kendisini uçarken gördüğüne şahitlik eden, kendisi gibi sahtekar yardımcıları vardı. Bu dolandırıcıya inanan garibanlar, yiyecek, para, altın, elindekini avucundakini yağdırırdı. Günün son model otomobilleriyle gezerdi.

    Cumhuriyet düşmanlığını paraya çevirir, cebini doldurmak için cehaleti sömürür, “heykel puttur, laiklik dinsizliktir, hilafeti kaldıran Atatürk melundur” derdi. 1934’ten itibaren defalarca kovuşturmaya uğramış, her defasında yemin billah “ticaniliği bıraktığı”nı söyleyerek, sıyırmıştı. En ses getiren eylemini, 4 Şubat 1949’da yaptırdı… iki müridini TBMM’ye gönderdi; dinleyici bölümüne oturdular, milletvekilleri oturum halindeyken, ayağa kalktılar, Türkçe ezanı protesto etmek için bağıra bağıra Arapça ezan okumaya başladılar. Bu eylem, yabancı basına bile “görülmemiş hadise” olarak yansıdı.

    Demokrat Parti iktidara gelince, gün bugündür dedi, gemi azıya aldı, daha büyük ses getirmek için, iki müridini Kırşehir’e gönderdi. Neden Kırşehir? Ankara’da takipteydiler. Orası müsaitti. 25 Şubat 1951, karlı bir kış gecesiydi, saat sabaha karşı 4 civarı… Siyah bir otomobil seçmişlerdi. Eski belediye binasının yanına park ettiler. Çekiçlerini aldılar, indiler, yürüdüler. Şehrin tören alanı olarak kullanılan Yeni Çarşı’daki iş Bankası’nın önüne geldiler, orada bulunan, Atatürk’ün beyaz mermere yontulmuş yüzüne vurmaya başladılar, burnunu, çenesini kırdılar, koşarak kaçtılar, aynı otomobille Ankara’ya döndüler.

    Memleket ayağa kalktı.
    istanbul, Ankara, izmir’de halk sokağa döküldü, istanbul Üniversitesi’nden kalabalık bir öğrenci grubu Kırşehir’de protesto yürüyüşü yaptı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Çankaya Köşkü’ndeki bronz Atatürk büstünü Kırşehir’e gönderdi, kırılan büstün yerine, içişleri bakanı tarafından törenle yerleştirildi.

    Enselendiler tabii… Kemal Pilavoğlu tutuklandı, yargılandı, yedi sene hapis yattı, çıkınca bırakılmadı, jandarma nezaretinde yaşamak üzere Bozcaada’ya sürgüne gönderildi. Eşini, üç çocuğunu aldı, 20 müridiyle birlikte Bozcaada’ya yerleşti. Etrafında sempati toplamak için, öğrencilere bedava defter, kalem dağıttı, bakkal dükkanı açtı, manav açtı, mandıra açtı, fırın açtı, ada ekonomisine hakim oldu. “Şarap günahtır, üzümlerini şarap üretenlere verenler cehennemde cayır cayır yanar” diyerek, Müslüman bağcıların yüreğine korku salıyor, adayı terkeden Rumların bağlarını ucuza satın alıyor, pekmez üretiminden servet ediniyordu. Mürit sayısı 150’nin üstüne çıkmıştı, müritler boğaz tokluğuna efendi’ye çalışıyor, karşılığında sevap kazandıklarına inanıyorlardı. Yüksek duvarlarla çevrili, çiftlik evinde oturuyordu. işlettiği fırının üst katında, çırılçıplak halde, üç erkek çocuğuyla basıldı. iftira mıydı? Başkası bassa, belki iftira denebilirdi ama, 65 yaşındaki tarikat şeyhini 10 yaşındaki erkek çocuklarıyla basan, bizzat kendi eşiydi! Tutuklandı. Bursa’da yargılanırken, 5 ay sonra öldü.

    50’li yıllara damgasını vuran sahtekar ölünce, Nakşibendiler, Süleymancılar, Nurcular ön plana çıktı, Ticaniliğin pabucu dama atıldı. Ancak, 25 Şubat 1951’deki Kırşehir eylemiyle Atatürk büstlerine yönelik saldırıların önünü açmıştı, Atatürk heykellerine saldırmayı adeta moda haline getirmişti.

    1951-2014 arası toplam rakamı bilmiyorum ama, sırf 1951’de Atatürk heykellerine yönelik 57 saldırı olmuştu. Arkası çorap söküğü gibiydi.

    2010’lara kadar yobazlar saldırdı, AKP’nin iktidara gelişiyle beraber, tıpkı Demokrat Parti iktidarından güç bulmaları gibi, Atatürk heykellerine yönelik saldırılar tırmandı. 2010’lardan itibaren bayrağı bölücüler devraldı. izliyorsunuz… Kırıyorlar, yakıyorlar, kafasıyla futbol oynuyorlar. Çünkü, mesele sadece “laik-antilaik” meselesi değildir, dincilerle-bölücülerin ortak düşmanıdır Mustafa Kemal Cumhuriyeti.

    Ama rahat olsun gençler bu ipneler Atatürk'ün fikirleri ve gösterdiği yoldan şaşmayacak adamlarla dolu memleket..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    Bravo emege suku atam izindeyiz sen nurlar icinde yat
    ···
  3. 3.
    0
    Bana göre ticanili, nurculuk,partizanlık, komünizm gibi fikir hastalıklarının tek sebebi milli ülküden mahrum kalmaktır.
    H. Nihal Atsız
    ···
  4. 4.
    0
    Beyler sonuna kadar atatürkçüyüm ama bu adamı ilahlaştırmak çok yanlış. Büst dediğin nedir amk? Önemli olan onun fikirlerine sahip çıkmak. Atatürk kendisini öven sözler söyleyen uşaklara bile "beni övme sözlerini bırakınız gelecek için neler yapılabilir onu düşünün" demiştir. Şuan ki atatürkçü solcu kesimin çoğu atatürkü tam olarak anlayamadı maalesef. Atatürkten nefret eden çoğu kişide bu ilahlaştırma yüzünden nefret ediyor bence.
    ···