atatürk ün gençliğe hitabesi

Selam, ben Instagram adı ilkaa28 olan bir insanım ve bu uyarlamayı tüm türk dünyası için yaptım. Umarım beğenirsiniz, hoşunuza gider.

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
(20. Yüzyılın ilk Yarısı Türkçesi Aslı)

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Atatürk'ün Gençlere Çağırısı (Günümüz Türkçesine uyarlanmış hali)

Türkçe'nin yıllar içinde ister istemez geçirdiği değişmeleri düşünerek, artık anlaşılır olmaktan çıkmış olan ve 20. Yüzyıl zamanlarına dek süre gelebilmiş olan ve içinde Türkçe'nin dünya üzerindeki (Azerbaycan Azerbaycanca, Türkmenistan Türkmence, Kazakistan Kazakça, Rusya'daki Tataristan özerk bölgesi Tatarca) hiçbir lehçesinde görülemeyen çoklukta Arapça ve Farsça kullanılması ve günümüzde, 20. Yüzyılın ilk yarısı zamanının Türkçesindeki Arapça ve Farsçaların tümüne yakınının günümüzde eskimiş, ölmüş olması ve tabiri caizse tamamen anlaşılmaz halde olmasından dolayı günümüz Türkçesine uyarlama gereği duydum ve uyarlamak zorunda olduğumu duydum.
Bunu yaparken bazı değişik gelen noktalar olabilir. Bazı noktalarda diğer Türk dillerine de yardım almak amaçlı baktım. Ve nazi sözlerde yani bazı kelimelerde diğer dünya türklerinin de ilk bakışta anlamalarını kolaylaştırabilmek için günümüz Türkçesine uyarlaması yaprken bir yandan da diğer Türk lehçelerinde de kullanılan ortak sözleri kullanmaya da ayrı bir özen göstermeye çalıştım.
Ayrıca Atatürk'ün Gençlere Çağırısı'nı günümüz Türkçesine uyarlarken ister istemez zorlandığım çok an oldu; çünki 2000 yılında doğmuş bir genç olarak dil yıllar geçtikçe dil devriminin etkisiyle dilimizden bir sürü arapça ve Farsça sözü özellikle diğer türkülerin hiçbirinde olmayıp ya da neredeyse hiçbirinde olmayıp yalnızca bizde olan Arapça ve Farsça basta olmak üzere bir sürü Arapça ve Farsçayı dilimizden atmış olmamız ve günümüz Türkçesine kadar yaşadığımız değişmelerden dolayı günümüz Türkçesine uyarlaması yaparken pek çok noktada zorlandım.

Ey Türk Gençliği!

Birinci borcun, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

Varlığının ve geleceğinin esası budur. Bu esas senin en değerli hazinendir. Gelecekte bile seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek, içeride ve dışarıda kötü yüreklilerin olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, içinde bulunacağın görevin olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar, pek uygun olmayan bir içyüzde belirebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetine zarar verecek düşmanlar, dünyanın her yerinde benzeri görülmemiş bir yenmenin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hileyle ulu vatanın bütün kaleleri zorla alınmış, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi aslında işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve daha ağır olmak üzere, ülkenin içinde, yönetimin iyesi olanlar aymazlık ve yardımcılık ve hatta hainlik edebilirler. Dahası bu hükümdar iyeleri şahsi çıkarlarını, istilacıların siyasi amaçlarıyla birleştirebilirler. Millet, aşırı yoksulluk içinde incin ve yorgun düşmüş olabilir.

Ey Türk bağımsızlığının insanı! işte bu hal ve koşullar içinde bile görevin, Türk Bağımsızlık ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki ulu kanda vardır! (1927)