1. 21.
    0
    @18 babası hakkında yazdıkların doğru lakin annesi sorgulanamayacak kadar inançlı bir kadındı. Diyelim ki atatürk bir yahudi projesiydi. Mesela Lenin bir yahudi projesiydi ama rusyada kızıl devrim gerçekleşirken bile rusyada dğeildi bu lenin. atatürk yahudi projesi olsa 12 tane savaşa girmezdi. Bi kör mermiye ölmek var. Onu da geçtim 57 yaşında ölmüş. Mason olan ismet inönünün 80 küsür sene Celal bayar'ın 102 sene yaşadığı bu dünyada mustafa kemal'in 57 yaşında ölmesi garip değil mi?
    ···
  2. 20.
    -1
    Ay'ı ikiye yarmamıştır.
    ···
  3. 19.
    0
    Çok şükür, askerlerim pek cesur ve düşmandan daha mukavemetlidirler. Bundan başka hususi inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün, Ya gazi veya şehid olmak. Bu sonuncusu nedir bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Orada Allah'ın en güzel kadınları, hurileri onlara karşılayacak ve ebediyyen onların arzusuna tabi olacaklar. Yüce saadet.
    (26 Mart 2002 tarihli Sabah Gazetesi'nde yayınlanmış olan "Cehennem hayatı yaşıyoruz" başlıklı yazıda Atatürk'ün Madamme Corinne olarak bahsedilen bir kadına yazmış olduğu 2 Temmuz 1915 tarihli mektuptan)

    Ancak buna rağmen Cumhuriyetin ilk dönem uygulamalarının laiklikten taviz vermeyen nitelikte olduğu görülmektedir. Belki de laikliğin dinsizlik olmadığının vurgulanma gereği duyulması, halkın büyük bir kısmının dindar olduğu bir ülkede gerçekleştirilecek yeniliklerin geleceğinin tehlikeye atılmaması içindi. Çünkü Atatürk’ün yabancı basına verdiği demeçlerde iç kamuoyuna yönelik mesajlardan çok farklı bir yaklaşımı vardır. Mango’nun aktardığına göre, Atatürk yabancı bir gazeteciye 1926-1927’de verdiği bir mülakatta şöyle demektedir: “Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. (…) Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir.(MANGO, 1999: 447; Bu alıntı hakemli akademik dergilerden Türkiyat Araştırmaları Dergisinde (sayı: 8 Bahar 2008) yayınlanmış olan Aydınlanma ve Türkiye Cumhuriyeti [yazan: Bedi Gümüşçü] başlıklı bir makaleden)

    Son meclis konuşmasından:
    Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz. (Kaynak TBMM'nin resmî sitesi: http://www.tbmm.gov.tr/ta...ataturk_konusma/5d3yy.htm )

    Uğur Mumcu'nun 19 Haziran 1990 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'nde ve aynı zamanda Kâzım Karabekir anlatıyor adlı kitabında naklettiği Kâzım Karabekir ile Kamal Atatürk arasında geçmiş olan bir konuşmadan:
    (... ) Ziyafete M. Kemal Paşa da, ben de davet edilmiştik. Vekillerden kimse yoktu. Hayli geç gelen M. Kemal Paşa Heyet-i ilmiye'nin şimdiye kadarki mesaisi ile ilgili görünmeyeni «Kur'ân'ı Türkçeye aynen tercüme ettirmek» arzusunu ortaya attı.
    Bu arzusunu ve hatta mücbir olan sebebini başka muhitlerde de söylemiş olacaklar ki, o günlerde bana Seriye Vekili Konya Mebusu Hoca Vehbi Efendi vesair sözüne inandığım bazı zatlar şu malûmatı vermişlerdi:
    (Gazi, Kur'an-ı Kerim'i bazı islâmlık aleyhtarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur'an'ın arapça okunmasını namazda dahi men ederek bu tercümeyi okutacak .O züppelerle de işi alaya boğarak aklınca Kur'ân'ı da islâmlığı da kaldıracaktır. Etrafında böyle bir muhit kendisini bu tehlikeli yola sürüklüyor.)
    Bazı yeni simalardan da bahş ettikleri gibi bu akşam da bu fikre mumaşaat eden (beraber olan) bazı kimseler görünce bu tehlikeli yolu önlemek için M. Kemal Paşa'ya şöyle cevap verdim:
    — Devlet reisi sıfatıyla din işlerini kurcalamaklığınız içerde ve dışarıdaki tesirleri çok zararımıza olur. işi alâkadar makamlara bırakmalı. Fakat, rastgele, şunun bunun içinden çıkabileceği basit bir iş olmadığı gibi kötü politika zihniyetinin de işe karışabileceği göz önünde tutularak içlerinde arapçaya ve dinî bilgilere de hakkıyla vakıf değerli şahsiyetlerin de bulunacağı yüksek ilim adamlarımızdan mürekkep bir heyet toplanmalı ve bunların kararına göre tefsir mi? Tercüme mi yapmak muvafıktır? Ona göre bunları harekete geçirmelidir.
    — Din adamlarına ne lüzum var? Dinlerin tarihi malûmdur. Doğrudan doğruya tercüme ettirmeli... gibi bazı hoşa giden bir fikir ortaya atılınca buna karşı şöyle konuştum:
    — Müstemlekeleri islâm halkıyla dolu olan bu milletler kendi siyasî çıkarlarına göre Kur'ân'ı dillerine tercüme ettirmişlerdir. islam dinine ve arap diline hakkıyla vakıf kimselerin bulunamayacağı herhangi bir heyet bu tercümeyi, meselâ. Fransızcadan da yapabilir. Fakat bence burada Maarif programımızı tesbit etmek için toplanmış bulunan bu yüksek heyetten vicdanî olan din bahsinden değil ilim cephesinden istifade hayırlı olur. Kur'an'ın yapılmış tefsirleri var, lazımsa yenisini de yaparlar. Devlet otoritesini bu yolda yıpratmaktansa millî kalkınmaya hasretmek daha hayırlı olur.
    M. Kemal Paşa, beyanatıma karşı hiddetle bütün zamirlerini (içyüzünü) ortaya attı:
    — Evet Karabekir, arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur'ân'ı Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler...
    işin bir Heyet-i ilmiye huzurunda berbat bir şekle döndüğünü gören Hamdullah Suphi ve Ruşen Eşref:
    — Paşam, çay hazır, herkes sofrada sizi bekliyor.. diyerek bahsi kapattılar.
    Bizler de hususi masadan kalkarak sofraya oturduk ve yedik içtik. Fakat Heyet-i ilmiye'nin bütün azaları müteessir görünüyordu.
    Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur'ân'ı ve Peygamber'i her yerde medh-ü sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza (incinme duygusu) veriyordu.

    6 Eylül 2006 tarihli Radikal Gazetesi'nde yayınlanmış olan Atatürk islam için ne düşünüyordu? başlıklı yazıda ABD Büyükelçisi Sherill'in ABD'ye göndermiş olduğu 17 Mart 1933 tarihli rapordan alıntı:
    Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.

    Bu duada Hz. muhafazid amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.* "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 18.
    0
    Tarihçi Prof. Dr. ilber Ortaylı, "Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık" isimli kitabında Şemsi Efendi'nin Sebatay Sevi'nin soyundan geldiğini belirtir. Hatta bir Yahudi ismi olan asıl ismini de zikreder. Ortaylı'ya göre, Şemsi Efendi modern fikirleri ve iki Sabetaycı muhalif grubu birleştirme gayreti yüzünden cemaat tarafından aforoz edilmiş, sonra istanbul'a göçmüş (1912) ve 1917'de orada ölüp Üsküdar'da defnedilmiştir.
    (Aksiyon Dergisi, "Selaniklilerin diğer okulu")

    Selanik'te cemaatlerin finanse ettiği modern eğitim veren okullar faaliyetteydi. Bunların en ünlüsü, 1873'te Vali Midhat Paşa zamanında, Şemsi Efendi (Şimon Zvi) tarafından açılan Fevziye Mektebi'ydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olan rüştiye mezunu Şemsi Efendi öğretmen olmak ve mahalle mektebinde uygulanan ezbercilik sisteminden koparak yeni öğretim yöntemleri uygulamak amacıyla bu okulu açmıştı. Şemsi Efendi Sabetayist'ti. Buradan hareketle, Fevziye Mektebi'nde salt Sabetayist ya da Yahudi çocuklarının öğrenim gördüğünü söylemek hata olur. Modernleşme taraftarı bazı Müslüman aileler de çocuklarını Fevziye Mektebi'ne gönderdiler.
    (Soner Yalçın'ın Efendi adlı kitabından)
    ···
  5. 17.
    0
    Bunlara inanmayanların çanakkalede bizim askerlerin hepsinin öldüğüne sonra ortalığı bi sis bulutunun kapladığına evliyaların mezardan çıkıp ingiliz askerleri yerle bir ettiğine inanıyor olmasını nasıl açıklayacağız
    ···
  6. 16.
    0
    Kamal Şimon Zwi'nin talebesi imiş ya buna ne diyorsunuz?
    ···
  7. 15.
    0
    @8 cahillik ne güzel lan herşeyi biliyosun
    ···
  8. 14.
    0
    @8 hepsi bu anlattıklarından olağan üstü olduğu için hangisine inanırsan inan (:
    ···
  9. 13.
    0
    @3 malı son 3 şeyhülislam ın mason olduğunu(mason kaynaklarında var), sultanahmet'in ingiliz kuşatması dönemindeki imdıbının ingiliz ajanı olduğunu(Kendisi ingiliz ordusu istanbulu terk ederken cemaate durumu bildirerek kaçmıştır diyanetin verdiği takvim yapraklarında bile yazar bu hadise) biliyor mu acaba. Din adamlarının büyük bir bölümünü mason sabatayist ve ingiliz ajanları oluşturuyorud o dönemde
    ···
  10. 12.
    0
    Nickinin altına sığınan huur çocukları dışarıda sorsalar böyle konusamazsınız
    ···
  11. 11.
    0
    lan zibidi adam elli tane ülkenin topraklarını paylaşma planları yaptıgı zamanda ülkede kurtulus savaşını başlatmıs somurgecılıkten kurtarmıs ustune bide cummhuriyeti ilan etmiş buda yetmezmiş gibi yobazlara engel olmus. bunlar yeterli sanırım
    ···
  12. 10.
    0
    @9 atatürk yanlızca savaş değil birçok yönden dehaydı ama yine de insan üstü bi varlık gibi tanıtılmaya çalışılıyo.
    ···
  13. 9.
    0
    yav adam ingilizlerin fransızların yunanlıların italyanların anasını gibmiş bu bile yetmez mi efsane olması icin
    ···
  14. 8.
    0
    @7 hangisine ne kadar inanacağını bilince sorun kalmıyo (:
    ···
  15. 7.
    0
    @1 yav hehe git o zaman dincilerin anlattığı hikayelere inan
    ···
  16. 6.
    0
    (bkz: karşılamağa)
    ···
  17. 5.
    0
    @3 asığı güzel insanlar kuranın türkçe meailne karşı çıkan ben size anlatırım kuranı çevirip ne yapacaksınız diyen tayfa D:
    ···
  18. 4.
    0
    bak kardeşim
    ben 89 katlı bir gökdelenin cam silme görevlisi leo chipmunk. yılmaz abiyle beraber bu işi yapardık.
    alttaki 44 katı silen o üstteki 45 katı bana sildirirdi sağ olsun. bir gün moladayken tesadüfen inci sözlüğü gördüm ve yılmaz abi sayesinde türkçe öğrendim. başlarda her şey güzeldi. mesleğimin getirdiği stresten sözlük mottoları sayesinde kurtuluyordum.
    ama sonra sen ve o gibimsonik başlıkların karşıma çıktı. yılmaz abiyle 1 saat başlığı tartıştıktan sonra senin diğer başlıklarını incelemeye karar verdik. ve senin tam bir huurçocuğu olduğun görüşünde hemfikir olduk. senin yüzünden hiçbir işi doğru yapamıyor arada bir aşağı düşüyordum. güvenlik ağı olmasa ebemi gibmiştim. seni ve başlıklarını gözlemlemekten gökdeleni doğru düzgün silemedik. güneş enerjisiyle çalışan binayı tak arkaürüyo ve etraf kapkaranlık. işten atıldık ve bunun tek sebebi sensin. ama merak etme adminden aldığım ip adresinden ev adresini buldum ve oraya geliyoruz. seni saatlerce hunharca gibeceğiz ve asyalı annemdan miras kalan katanayla bağırsaklarına düğüm atıp seni öldüreceğiz. ge-li-yo-ruz!
    ···
  19. 3.
    0
    bu kadar naifti de o kadar müslümanın kanına kim girdi, kim astı o güzel insanları, kim?
    ···
  20. 2.
    0
    hıaaaa atatürk ne kadar süper lan
    ···