-1
Ülkemizin tanınmış avukatlarından biri ava çok meraklıymış. Yine bir av zamanı tüfeğini alıp Karadeniz sahillerine inmiş. Uçan bir kaz görmüş, tüfeğini doğrultmuş ateş etmiş ve kazı vurmayı başarmış. Kaz döne döne yere düşmeye başlamış. Sonunda bir araziye düşmüş fakat arazinin içerisinde oturan bir çift varmış. Avukat kazı almak için araziye girince Temel çıkıvermiş ortaya.
-Ne yapıyorsunuz arazimde?
-Şu yaban kazını vurdum da onu alacaktım.
-Bu arazi benim olduğuna göre kaz benimdir.
Avukat duruma çok sinirlenmiş. “Bana bakın beyefendi! Ben bu ülkenin en tanınmış avukatlarından birisiyim. Mahkemedir, davadır üşenmem çiftliğine kadar elinizden alırım.” demiş.
Bizim temel gülümsemiş.
-Karadeniz’de böyle ufak sorunlar için mahkemeyle uğraşılmaz. Biz sorunları 3 tekme kuralı ile çözeriz.
Avukat merakla sormuş:
-Nedir o üç tekme kuralı?
-Önce biri ötekine üç tekme vurur, sonra diğeri üç tekme vurur. Bu böyle sürekli devam eder. Kim ilk pes ettiğini söylerse üç tekme kuralı sona erer.
Bizim avukat tanınmış olduğu kadarda güçlü ve atletik yapılıymış. Bizim Temelde aksine yaşlı ve cılızmış.
Avukat: “Nasıl olsa ben bunu haklarım.” diye düşünmüş ve kuralı kabul etmiş.
Temel: “Arazi benim olduğuna göre ilk vurma hakkı da benimdir.” demiş
ilk olarak avukatın kasıklarına sağlam bir tekme atmış. Ahhh diye bağırarak dizlerinin üzerine çökmüş avukat. ikinci tekmeyi tam midesine denk getirmiş. Bizim ukala avukat öğlen yediklerini çıkaracak hale gelmiş ve dört ayak halinde yere kapaklanmış. Yaşlı adam son tekmeyi de avukatın kıçına sallamış. Avukatın suratı, Temel’in ineğinin tezeğine gömülmüş.
Avukat perişan bir şekilde doğrulmuş ve “Hadi bakalım ihtiyar tilki sıra bende.” demiş.
Temel gülümsemiş ve Avukata şöyle demiş: “Ben pes ediyorum, bir kaz için dövüşmeye değmez. Kazı alıp gidebilirsin.”
