devam et 8 saat olmus yazmayali

Lan yazsana bin

Rezerved

Son zamanlarda en çok güldüğüm şey bu

Yazsana oc

sabah tekmelenerek uyandım. yüce tanrım kim beni tekmeliyor derken kalk gibtir git lan bu evden, ben sana ekmek vermek zorunda mıyım diyen babamın açlık kokan nefesi yüzüme vuruyordu. arada baston darbeleriyle kapanan gardımı açıyor açıyor, bulduğu boşluklara tekme savuruyordu. dersine çalışmıştı. dışarısı çok tehlikeli. orada beni öldürmek için bekleyen binlerce insan var diye cevap verdim şaşkınlıkla.git dışarıda geber lan diye tekmelemeye devam etti. çıldırdın mı sen.ben duygusal bir insanım ve dışarıda duygusal insanlara yer yok dedim.bu adam galiba fransızca yazıya eklediğim türkçe nota sinirlenmişti.ana fikri de kendisine fransızca olarak bildirmemi bekliyordu ve ben yine yanılmıştım. tamam bırak tamam öğleden sonra gidecem evden dedim.o da yorulmuştu zaten.

rahat bırakılınca bir müddet daha uyudum. tekrar kalktığımda her yanım ağrıyordu. üstelik yaralıydım da.bacağım kötü bir haldeydi. tüm bunlara rağmen her şeyi bir kenara bırakarak dün gece planladığım egzersizi yapmaya koyuldum. dün ki ölüm tehlikelerinden sonra artık boş işlerle uğraşmaktan vazgeçmiştim. yatağın yanına geçip olduğum yerden ciksen santim yukarı zıplamak için uğraşmaya başladım.ben zıplama çalışmalarımı sürdürürken fuat odaya girdi ve hayretler çerisinde beni izlemeye koyuldu.ne yapıyorsun dedi. dünkü vukuatlardan sonra artık mantıklı işlerle uğraşmaya karar verdim. olduğum yerden ciksen santim yukarı zıplamaya çalışıyorum dedim. peki niçin dedi. misal üstüme süratle bir araba geliyor ve kaçmak için benim vaktim yok. işte o anda havaya zıplayacağım dedim kendimden emin bir şekilde. havaya zıpladığında ne olacak ki dedi. aptal çocuk ben havaya zıpladığım an araba benim altımdan geçecek ve ben tekrar güvenle yere konup hayatıma devam edeceğim dedim.

ya kamyon gibi üstünden atlayamacağın bir taşıtla karşılaşırsan ne olacak dedi. zıplamayı bırakıp bir müddet düşündüm.o ara fuat bana kaleciyi geçmiş forvet bakışı atıyordu. huur çocukluğu yapma ve çık dışarı dedim. dışarı çıkmak için hareketlendiğinde beni öldürmek isteyen her kamyon şoförü için ayaklarımın altına yay takıp sokağa çıkamam ki amk diye bağırdım.bu egzersizi yapıyordum çünkü bugün dışarı çıkmaya karar vermiştim. önce maillerimi kontrol etmek için bilgisayarımı açtım. babaannemin penisli mail adresinden gelen bir mail yoktu. travisle rupert pumpkini karşılaştıran mailde gelmemişti.bu kadın ne yazık ki mestleri benden alamayacaktı. asla taviz vermeyecektim bu kez. odasına gittim. namazını bitirmiş dua ediyordu. eğer bende yeni bir cinsel sorun arıyorsan bulamayacaksın dedim. dönüp dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler söyledi. elleri yukarı dönüktü. büyük bir dikkatle dudaklarına odaklandım. dudaklarından anladığım kadarıyla penisin yamuk, penisin yamuk diyordu bana.ne diye bağırdım şaşkınlıkla. penisim mi yamuk.

bunu da nerenden öğrendin diye haykırdım. cevap vermedi. hemen banyoya koşup kapıyı kitledim ve klozete oturdum. kapıya yapışmış ne olur yapma diye yalvarıyordu. sana göre yürüyen bir cinsel sorunum öyle mi bunak kadın diye bağırdım. kapıyı yumrukluyordu hala. kalktığımdan beri bir şey yemediğim için klozete verecek hiç bir şeyim yoktu. ayağa kalktım ve ağzımla osuruk sesleri çıkarmaya başladım.her sesten sonra babaannem yaappmaa ne oluurr yapmaa diye bağırıyordu. gerçekten acı çekiyordu. demek penisim küçük, yamuk ve bende erken boşalma var ha.bunları nereden öğrendin konuş diye bağırdım. cevap vermedi.o elimde ve ona istediğim her şeyi yapabilirim.her şey benim insiyatifim de lanet kadın söyle nereden biliyorsun söyleeee dedim ve bu tehditimi bir kaç hiddet dolu dışkı sesiyle en ürkütücü şekilde süsledim.ben bilmem dedi.bu duyduğun onun son nefesi olabilir konuş konuş diye bağırdım ve sifonu çektim.

ses gelmiyordu. hemen kapıyı açtım. kendini kapıya dayamış ve oturur vaziyetteydi. kapıyı açtığım gibi içeri yığıldı. acıya dayanamamış ve artık bayılmıştı. üstünden atlayıp banyodan çıktığım anda birden canlandı ve içeri girip kendini banyoya kitledi. pekte şaşırmamıştım klozet sevici şarlatanın bu hareketine. biliyordum böyle yapacağını uyanık bunak dedim ardından. odama gidip on liramı elime aldım ve süre izledim. evet bu parayla domates sorunumu kökten halletmeli ve kesinlikle domates fideleri almalıydım. bilgisayardan domates fidelerini bulacağım dükkanın adresini bulup bir kağıda yazdım. günler sonra var olan tek pantolonumu dolaptan çıkarıp giyindim.on liramı ve adresin bulunduğu kağıdı cebime koyup ıslık çalarak evden çıktım.

apartman kapısına geldiğimde insanların her daim pantolon giyinmesinin sebebini çözmeye çalışıyordum. inanılmaz rehatsız edici bir giysiydi.bir kere penisim zindanda gibiydi pantolonun içindeyken. parkta yattığı banktan başka gidecek hiç bir yeri olmayan bir evsiz, bir serseri gibiydi. kendisinin bu kadar kısıtlanmasını bir alanı bir türlü kabullenmiyor ve dışarı çıkmaya çalışıyordu. hırçın bir hali vardı. sonunda dayanamadım ve onun bu isteğine karşılık verdim. fermuarı açıp soluklanması için kendisini özenle dışarı çıkardım. üstünü gömleğimle örtüp kendisini güvende hissetmesini sağladıktan sonra kapıyı kapatıp apartmandan çıktım. gözüme günler sonra ilk defa güneş ışığı giriyordu. affallamıştım. dükkanı bulacağım sokağı tam olarak bilmiyordum.ne yapacağımı bilmez bir halde ara sokaklarda gezinmeye başladım.

buralarda büyük taşıtlara rastlama ihtimalim düşüktü. normal otomobillerde beni ezmeye çalışırsa üstlerinden atlayabilirdim.bu yüzden ara sokakları tercih ediyordum. buralarda kimse beni kolay kolay öldüremezdi. lakin ara sokaklarda adresi soracağım kimseyi bulamayınca mecburen ana yoldaki ışıklara gittim. insanlar karşıdan karşıya geçmek için bekliyorlardı. elbisemi özlemeye başlıyordum. hiç rahat değildim. insanlar ışıklarda durmuş yeşil ışığı bekliyor ışıklar yandığı anda hararetle karşıya geçiyordu. resmen canlı bir şekilde kavimler göçünü izleme olanağı buluyordum. aralarındaki bir yaşlıyı görüp adresi ona sormaya karar verdim. görünüşüne baktığım vakit her yeri bilecek kadar bu şehirde yaşamış olduğuna kanaat getirdim. usulca yanına yanaştım.

kağıdı gösterip bu adres nerede dedim.o anda yeşil ışık yandı. ihtiyar karşıya geçip geçmeme konusunda bir süre tereddüt yaşadı. sonra hışımla bana dönüp şu yolu takip et yolun sonunda tekrar sor dedi. bastonuna davrandı karşıya geçmek için. bana yardımcı olan bu yaşlı adamın hayatının tehlikede olduğunu fark ettim.bu ince bacaklarla karşıya geçmeyi başaramazdı. kesinlikle bir kamyonun altında kalan cesedi asfalta yapışacaktı. buna izin veremezdim. hemen kolunu tuttum.ben anlamadım tekrar anlat dediğim anda yeniden yayalar için kırmızı yanmıştı. yaşlının hayatını kurtardığımdan emin olduğum için kolunu bıraktım. tamam amca ben anladım dedim ve o bölgeden biraz uzaklaştım. yaşı adam şaşkın bir halde ağzını açıp bana bakıyordu. hayatını kurtardığımı anlamamıştı.

tam onu bırakıp gidecekken bu iyi adamın hiç bir şekilde karşıya geçemeyeceğine anladım ve tekrar yaşlıyı izlemeye koyuldum. yeşil ışık yandığı gibi hemen yanına gidip koluna yapıştım. amca tekrar anlat ben anlamadım adresi dedim o kraker gibi incecik kolunu sımsıkı tutarken.lan bıraak lan karşıya geçecem ben lan diye boğuk yaşlı adam sesiyle karşılık vermeye başladı. hayatını kurtardığımın farkında değildi. hangi yol amca hangi yol dedim sudan çıkmış balık gibi çırpınan yaşlı adama. ulan bırak kolum koptu öküz oğlu öküz dedi sinirle. kıpkırmızı olmuştu sinirden. yine kırmızı yanınca bıraktım moruğun kolunu. sinirden çatlayacak gibi bir halde bana bakmaya devam ediyordu. hayatını kurtardığımın hala farkında değildi.

bir süre yanında bekledim. hala bana bakıyordu ve yeşil yine yandı. hemen yine koluna yapıştım.gel amca sen bu adersi bana söyledin bir çay ısmarla bana dedim. normalde benim ısmarlamam gerekiyordu iyiliği karşı taraf yaptğı için ama hem bende para yoktu hemde asıl büyük iyiliği yaşlı adamı hayatta tutmaya çalışarak ben yapıyordum.o ise bunun farkında değildi.bir taraftan bıraak ulaaan annanı bellerim senin bıraak diye bağırıyor diğer taraftan ince, yamuk yumuk parmaklarından oluşan komik yumruklarıyla karnımı yumrukluyordu. gülüyordum.yine kırmızı yanınca bıraktım komik yumruklu yaşlı amcayı. fakat amca bu huur çocukları yüzünden karşıdan karşıya geçemiyoruz diye küçük bir sitemde bulundu isim vermeden. bense hiç üstüme alınmadım ve zamane gençliği böyle amca naparsın dedim yaptığım iyiliğin verdiği güvenle. amca komik yumruklarını iyice sıkarak bana baktı. karşıya geçmekten vazgeçmiş olacak ki yol boyunca yürümeye başladı.

bende amcanın her türlü öleceğini bildiğimden peşine düştüm. benim farkımda olamayan amca bu kez yaya geçidinde beklemeye koyuldu. ışıklarda karşıdan karşıya geçmeyi beceremeyen bu iyi adam yaya geçidinde kesinlikle ölecekti. karşıya geçmek için hamle yaptığı anda dur amca, öleceksin diye bağırıp hemen üstüne atladım. bırak ulan sen ne huur çocuğu bir şey çıktın diyen amcayla beraber yere düştük. kasketi kafasından yere düşmüştü. yerde üst üste ve yüz yüzeydik.bir süre ne olduğunu almak için birbirimize baktık.o an dışarı da olan penisim amcanın şalvarının yumuşak dokusundan etkilendiği için aşağı noktalarda bir hareketlenme oldu. kendisini dürten şeyi merak eden ve nefesi yüzüme gelen amca eliyle şeyimi tuttu. gözlerimle arasındaki mesafe en fazla bir kaç santim olan amcanın kataraktlı gözleri korkuyla büyüdü. yetişin güpe gündüz adam gibiyorlarr diye bağırdı ve insan üstü bir kuvvetle beni yere attı. gömleğimin çıtçıtlı düğmeleri çözüldüğü için dışarıda kalan penisimi gören çevredekiler küçük, yamuk gibli, çirkin adam yaşlı adamı gibmeye çalışıyor, polis çağırın diye çığlıklar atmaya başladılar. içimi çok büyük bir korku kaplamıştı. kaçmaya başladım. benim torunlarım var ulaan diye bağıran amca arkamdan bastonunu fırlattı. çok iyi insanlar bile bazen yaptığın iyiliğin farkında olmayıp sinirlenebiliyor dedim kendi kendime. koşmaya devam ettim.

bir süre sonra koşarak dükkana ulaştım. içeri girip domates fidesi istedim. bana tanesi iki lira olan fidelerden beş tane verdi.az önce birinin hayatını kurtarmış olmanın verdiği mutluluğa, gıda problemimi kalıcı olarak çözebilmenin verdiği mutlulukta eklendi. penisim de dışarıdaydı. benden iyisi yoktu o an amk. gömleğimin düğmelerini tekrar kapattığım için yine kimse olayın farkında değildi.eve dönerken bir taksi çevirip bizim eve kadar gittiği taktirde ne olacağını sordum.bir şey olmaz dedi. yani ne olur dedim.ya bir şey olmaz gider geliriz işte dedim. alış veriş konuşmalarına tam hakim olmadığımdan ücret, fiyat gibi kavramları, konuşma sırasında tam olarak nasıl kullanacağımı bilmiyordum. herif sonunda ne dediğimi anladı ve çok yüksek bir mevla verdi. yaklaşık on iki tane domates fidesine karşılık gelen bir rakamdı bu.hemen uzaklaştım taksinin yanından. hızla yürüyerek dükkan camlarından giysi, ayakkabı gibi nesnelerin fiyatlarını öğrenmeye çalıştım. hepsi çok yüksekti.o zaman aslında bizim ailecek fakir insanlar olduğumuzu fark ettim. şoktaydım.tanrım lanet olsun ki biz fakirmişiz diye bağırarak, korkuyla eve doğru koşmaya başladım.

nasıl olabilir, biz nasıl bu kadar fakiriz diye düşünerek koşuyordum. ışıkların yanına geldiğimi fark edince durdum. bizim amca karşı taraftaydı ve benim olduğum tarafa geçmek için bekliyordu. panik bir hali vardı. sürekli sağını solunu kontrol ediyordu. sanki kendisinin ırzına geçmeye çalışan birinden kaçıyor gibiydi. öyle bir kişi acaba var mıydı, varsa da bu yetmişlik ihtiyarı gibmeye çalışacak kadar alçalmış şahsiyet kimdi diye düşünürken tedirgin ihtiyar daha fazla sabredemeyip birden yola fırladı ve gözden kayboldu.bir kamyonun altına girmişti. saygıyla başımı önüme eğip ben sana demiştim dedim kendi kendime.o ara yanıma gelen biri o yaşlı adam nasıl karşıya geçmeyi başaramadı dedi bana.ne yaparsa yapsın asla başaramayacaktı zaten dedim.ne dediğimi anlamamış olacak ki sen ne diyorsun der gibi elini bana doğru uzattı. aynı hareketi bende ona yaptım. penisimin olduğu yere baktı gibtir lan dedi ve gitti. bende baktım.ben koşarken penisim gömleğimin arasından dışarı çıkmıştı. hemen gömleğimi düzelttim ve gidenin ardından iyi günler dedim.

Yazsana lan oc

yaz panpa hadi