Bir kaç saniye sonra apartmanın işığı söndü. baban hala saka mı yapıyor yoksa ayakkabılar gerçekten onun mu dedi yanımdaki kader yoldasim.ne şakası lan kaç oğlum kaç bu oc bizi öldürecek diye feryat edip çocuğu merdivenlerde bırakıp yerimden dogruldum.ben merdivenlerden aşağı canhavli ile koşarken babam yerdeki dostumu işbirlikçi sende onun yanindasin diye bagirarak tekmeliyordu.ben dışarı çıkıp bi on dakika kadar bekledim. çocuk geldi.pek şakası yokmuş amcanin dedi. kaniyan başını tutuyordu o anda.

Halı saha parası bulamadım dedim hüzünle pekekent ayakkabilarima bakarken. olsun abi sende kaleye gecersin dedi.ben kaleye falan geçmem lan diye her ne kadar direttiysemde hali sahada kendimi kalede buldum. kumaş pantolonumun parçalarını corabimin içine koymuş çılgın kunduralarimla kendimi yerden yere atıyor ama hiç bir topu kurtaramiyordum. bizim takimdaki griye yakın yesil gözlü, açık tenli, yakigibli çocuk bana kil olmuştu. taş çatlasa 18 yaşındaydı. iyide top oynuyordu.

Lan kim getirdi bu tipsizi.her topu iceri alıyor lan dedi. dediklerini duymazdan gelip hadi lan hadi diye takımı ateşlemeye çalışıyordum. bin bir kez bana kıl olmuştu.her yedigim gol sonrası sert bakışlarını gözüme dikip, elini kollunu salliyor, gözümden yavaş yavaş ayakkabilarima indirdiği bakışları ile bana bir bocekmisim gibi bakiyor, kahkahalar atmaya başlıyordu. utanç icindeydim amk. hiç hayal ettiğim gibi bir aktivite olmuyordu.

Bir ara kaleden çıkıp herkesi calimlayarak gol atma kararı aldim. kahraman olacaktim. büyük bir hayalle ilk giristigim calim denememde topu kaybettim.gol yedik. öküz lan bu diyen yakışıklı iyice sinirlerimi ziplatti. kalde gayet gergin bir halde beklerken maçta kavga çıktı. birbirine giren topluluğa dalip yakigibliyi buldum. bana arkası donukken başının tepesine tüm gücümle, soğan kıran köylü gibi bir darbe indirdim.

Bana ne vuruyorsun lan diye hakiran çocuğa sert bir darbe daha indirdim. kosmaya basladi. bende peşinden koşmaya başladım amk. yakışıklı olanca yakigibliligi ile kaçıyor tipsiz olan bende olanca tipsizligimle kovaliyordum. çocuğu öldürmeye karar vermistim amk. diğer takımın oyuncuları da şaşkınlık içinde bir süre bizi izledi. sonra herkes bizi kovalamaya basladi amk. kosarken bana tosladi biri. amerikan futbol oyuncuları gibi yere yıkıldım.

Ayaga kalktigim gibi tekrar cildirdim.abi sakin ol diyen cocukalara da saldirdim amk. önüme kim gelirse koca kunduralimla tekmelemeye başladım. zaten kırılgan bir dönemdeyim lan diye bagiriyordum önüme kattigim veletleri kovalarken. baya tekmeledim gencleri. öyleki bazi tekmelerim gotten sekip geri dönüyordu. kundurali çirkin adam çocukların hepsini telef ediyor lan diye bagiriyordu maçı izleyen bir kac kisi.bu kez hepsi birleşti beni tekrar yere yıkıp iyi bir dövdüler. sahadan çıkarken önümdeki topada sert bir tekme attim. babamin kudurasi cart diye yirtildi. köpek dili gibi dışarı çıkan ayağıma baktım bir süre. sonra yırtık corabimi inceledim. simdi babam beni gibecek diye söylene söylene eve gittim.

O kadar yazmışsın birader de gibleyen yok

ayakkabı yırtıldıktan sonra babamın bana karşı davranışları daha ızdırap verici bir hal almaya başladı. eskiden beraber kahvalti yaparken ettiğimiz o neşeli sohbetler ayakkabı yırtıldıktan sonra yerini derin sessizliklere ve uzun uzun bakışmalara bıraktı. nihayet geçen hafta kardeşim bana bundan sonra evde yemek yemeyecekmissin babamın kesin talimat var dediğinde bağlarımız tamamen koptu. evde istenilmeyen adamdim artık. babamla evin içinde ne zaman karşılaşsak yahudi görmüş filistinli gibi bakiyordu bana.

Artik ailecek yenen yemeklere katilmiyor geceleyin buz dolabindan domates alip üzerine tuz dokuyor ve ekmekle yiyordum.bir müddet sonra babam yeni bir mini buz dolabi alip odasina koydu. salam sucuk gibi kiymetli yiyecekler ve taze sebzeler artik o dolapta muhafaza ediliyordu. evde savaş sartlari hüküm sürüyordu amk.

bin herif bazen kahveden erken gelip evde ses çıkarıyor beni uyandirmaya calisiyordu. bende uyanınca küçük kardesimi dometes getirmesi için onlarin yatak odasina yolluyor elimde ekmek ve tuzla kendi odamda kardesimi bekliyordum. düşmanım bu küçük ajanı bir gün öğle saatlerinde yakaldi ve eşşek sudan gelinceye degin dövdü. eger domatesi cok istiyorsa pazar dagildiktan sonra gidip toplasin diye bagirdi isim vermeden.ben üstüme hic alinmadim.

Üç günlük acliktan sonra gurur yapmamın ölümle sonuçlanacağını fark edip geceleyin düşmanın yatak odasina girdim elimde koca bir ekmekle. dometes almak için dolabi açtığım an kafama inen baston darbesiyle bagggaa baggaa vurma diye anirmaya başladım. beni yere yikti. yetmiş yaşındaki bir adama göre cok kuvvetliydi. ulan senin yüzünden uyku uyuyanayacak miyiz biz tembel gotveren diye çığlıklar atarak beni şık baston figürleri ile dövdü. beni dövdükten yarım saat sonrada morarıp yere düştü. tahminimce kalp krizi geçiriyordu.

komşular eve gelip ambulans çağırdılar ve babami hataneye zütürdüler.ben morarmis gözüm ve elimde bir dometesle köşede oturuyordum. herkes babama bir şey olması durumunda aile reisi olarak beni gördüğü için güven veren bir konuşma yapmami bundan sonra aileme sahip cikacagimi belirtmemi bekliyordu.o an yedi yaşındaki küçük kardeşimi yanima çağırıp davudi bir sesle bak fuat babamiz öldü. evimizin direği yok artik. pepe falan izlemek yok bundan sonra çarlışıp hepimize bakacaksin dedim. herkes sok içinde bana bakıyordu. şimdi git bana tuz getir diyip koltuğa uzanip televizyonu actim.amk beyaz futbolu hala bitmemişti. komsular hayretler icinde bana bakarken tv izlemeye başladım. Ulan bu rok tam pic ya.

apartmanımızın yöneticisi albay, onun nişanlı kızı esma ki kendisi aslında bana aşıktı ama belli etmiyordu, küçük oğulları olan ve kafamı bir kaç kere yaran can düşmanım recepte evi terk ettiği zaman rahata kavuştum. yatak odasına gidip mini buz dolabını açtım. elime iri bir domates alıp televizyonun karşısına geçtim. ekmeğimde vardı. rokun türlü şaklabanlıklarını izlerken bir yandan domatesimi ısırıyor diğer yandan şuh kahkahalar atıyordum.o ara babamın durumu merak eden akrabalardan dolayı fuatın evde unuttuğu telefonu susmuyordu.

benim telefonum yoktu. üç dört ay evvel recebin bir arkadaşıyla sega atari ve üç tane kaset karşılığı takas etmiştim. rokun artık bayma başladığına kanaat getirip erotik kanalı açtım. peşi sıra tekrar beyaz futbola döndüm. benim beyaz futbol ve erotik kanal arasından gidip geldiğim sıra babamda yaşamla ve ölüm arasındaki ince çizgide gidip geliyordu büyük ihtimalle. ikisinden de vazgeçip atariyi taktım televizyona.ama ondanda sıkıldım.bu aralar pek ortalıkta gözükmeyen şeker hastası babaannemin lokumlarını çalmak için odasına girdim.

hala uyumamıştı ve kendisinden lokum istediğimde vermedi. ağlayıncada beni çocukluk etmekle suçladı. bağaaanneee ne olursun, ne olursun diye direttim. niye böyle yaptığını çok iyi biliyorum dedi.ne için böyle yapıyormuşum dedim. domatesi yedin karnın doydu dedi. eğer lokum vermezsen gider klozete sıçarım dedim.bu kez babaannem ağlamaya başladı. kendisi klozete tapar ve banyodaki klozeti hiç birimizin kullanmasına izin vermez. alaturka tuvalatte otumak dizlerini ağrıttığından alaturka tuvalet düşmanıdır.bak babaanne şimdide sen çocukluk ediyorsun, biraz olgun ol dedim.ben doksan yaşındayım dedi yaşlı gözlerle. senin yüzünden babam ölmeyebilir dedim.ben ne yaptım dedi.bu kadar uzun yaşamamalıydın.bu enteresan genetiğiniz sayesinde babam hala yaşıyor. sanki dünaya kazık çakmaya gelmişsiniz dedim. ağlamaya devam etti.

tamamdır bakalım ne olacak şimdi kalsın tam burada.

Hikaye çok hosuma gitti biraz daha yazsana suku vericem yok biyerden yaziyosan da link at .s

Sukuladim dostum devam

olum çok güzel ya. bunlar kurmaca olduğu açık fakat gerçek olaylardan ilham mı aldın

entryleri biraz daha uzun tutsaydın daha güzel olurdu emeğine sağlık panpa değişik ve güzel olmuş