/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +28 -13
    hele bana saçma ülkelerde kullanılan şeriati gerçek şeriat diye gösterip laf etmeyi bırakın yıl 2016 oldu biraz düşünün artık bi de demişler rastgele el kol kesiyorlar lan önce bir araştır bakayım nasıl karar veriyorlar öyle kesmek kolay olsaydı koskoca 600 yıllık Osmanlıda 35-36 tane kol kesme vakası olur muydu, şimdi her mahallede 35-36 tane hırsız var zaten. Hele müslümanın şeriate karşı olması ayrı bir saçmalık adam cuma namazına gidiyor ama şeriati duyunca saçmalama diyor ne şeriati diyor şeriat kurandır islamdır dua etmek şeriattir tuvalete sol ayakla girip sağ ayakla çıkmak bile şeriattir şeriat sadece kol kesme değildir ama günümüzde ki yöneticilerin şeriati getirmesi bizi diğer ülkeler gibi yapacağından şahsen ben istemem, çünkü şeriat gelse ilk kendi ellerini kesmeleri lazım o derece getirdikleri şeriat ne derece Allah'ın kurallarıyla örtüşür bilemem :D,şeriatin yaşandığı en iyi dönem Rasulullah dönemidir. Yazdıklarımda bir yanlışlık ve ya çelişki varsa yazarsanız sevinirim.
    ···
  2. 2.
    +5 -1
    güzel yazmışsın kardeş eyvallah
    ···
    1. 1.
      0
      rica ederim kardeşim teşekkürler yorum için
      ···
  3. 3.
    +3
    Şeriat kuralları neye göre belirleniyor kim bunu belirleyen ? Binlerce hadis var her ülkenin uyguladığı şeriat farklı.
    Birde bir sorum daha olacak şeriat kadın hakları, insan hakları, eşcinsel hakları ile neden çelişiyor madem Allah katından geldi insanların kurduğu demokratik düzenin şeriattan daha modern daha çağdaş olması çok büyük bir ironi değil mi ?
    Diceksiniz o gerçek şeriat değil felan, komunistlerden bir farkınız kalmıyor onlara da diyoruz komunist ülkeleri görüyorsun, gerçek komunizm öyle değil ayaklarına yatıyorlar.
    Gerçek şeriat nedir beyler onu söyleyin bana tamam diyim.
    ···
    1. 1.
      0
      Umarım üşenmeyip okursun 10 dakikanı alır ama soruların da açıklığa kavuşur

      Şeriat, umumi manasına nazaran bir peygamber-i zişan tarafından tebliğ edilmiş kanun-u ilahi demektir. Ahkam-ı şer'iye denilince, bundan kanun-u ilahi hükümleri manasını anlamak lazımdır. Ve bununla asıl Kur'an'a, Hadise, icmaa sarahaten müstenid olan hükümler kastedilmiş olur.”

      Allah'ın hükümlerini komünizm ile karşılaştırmak gerçekten saçma biri ilahi kurallar diğeri beşer hiç bir insan çıkmadı gibi kuranda geçen ona benzer 3 ayet yazabilsin ki diğer ayetlerle .çelişmesin sence böyle bir kitabın hükümleriyle insan yapımı kuralları nasıl karşılaştırabiliriz ki karşılaştırınca da farkı anlamak çok geç olmaz
      kuranın her zaman geçerli olduğunu demode olmadığını ve evrensel oldugunu anlamak istiyorsan şu linki okumanı tavsiye ederim:
      http://www.sorularlaislam...erle-aciklar-misiniz.html

      Kuranda çelişki bulamazsın.Şeriat insana en çok değer veren kurallardır.Kuranı okuduysan insanı hep iyi şeylere yönlendirir,hatta kötülüklerden kaçınmasını ve başına geleceklerini yazar.

      islam’da kadının yeri ve önemi büyüktür. Şeriat adalettir. Şeriat erkeklere de kadınlara da haklar verir ve kimseye zulmetmez çünkü şeriat adaletsizlikten, âcizlikten münezzeh, sonsuz izzet ve sonsuz kudret sahibi olan Allah’ın kanunlarıdır.

      Şeriat Nedir?
      Şeriat zerrelerden yıldızlara tüm kainatı yoktan var eden, kainatın hâkimi olan, sonsuz hayat, sonsuz kudret, sonsuz ilim sahibi, zamanı, mekanı, maddeyi, ruhu yaratan Allah’ın kanunudur. Bir serçeye kartal kanadı kadar büyük kanat yüklemeyen, annenin yavrusuna olan şefkat hissini yaratan Allah sonsuz adalet ve sonsuz merhamet sahibidir.

      Kainattaki varlıklar belli vazifelere sahiptirler. Güneş ısı ve ışık verir. Arılar bal yapar. Peki şuur sahibi, irade sahibi olan insan vazifesiz kalabilir mi? Elbette insan başıboş kalamaz. Yıldızları, arıları, inekleri, bitkileri başıboş bırakmayan Allah, insanı da başıboş bırakmaz. Demek ki; insanlara hayatın anldıbını, insanın yaratılış gayesini öğretecek olan peygamberler olmak zorundadır. Tüm peygamberler tek doğru din olan islam’ın peygamberleridir. Allah’a ortak koşulmasını yasaklayan, Allah’ın birliğini ilan eden, şirki reddeden tek din islamdır. islamiyet Allah’ın dinidir. Allah’ın dininde adaletsizlik olması mümkün değildir çünkü adaletsizlik âcizliğin göstergesidir. Allah ise tüm âcizliklerden münezzehtir.

      islamiyet tüm insanlığa adilce davranmayı emreder. islam hem kadınlara, hem de erkeklere belirli haklar vermiştir.

      islam Cennet’i kadının ayakları altına seren dindir. Kur’an’ın en uzun üç suresinden biri Nisa suresidir. “Nisa” Arapça’da “kadınlar” demektir. Kur’an Hazreti Meryem ve Hazreti Asiye’den uzun uzun bahseder ve onları yüceltir. Hazreti Peygamber’in (Sav) soyu Hazreti Fatıma’dan devam eder. ilk Müslüman olan sahabi Hazreti Haticedir. En çok hadis rivayet eden, bize en çok islamiyet’i öğreten sahabelerden biri Hazreti Ayşe’dir.

      insanların en hayırlısı Resulullah (Sav) şöyle buyurdu:

      “Dîninizin üçte birini Hümeyrâ’dan öğreniniz.” Medâric-ün-Nübüvve

      Peygamberimiz (Sav) Hz.Ayşe’yi çok severdi ve ona “Hümeyra” derdi.

      Kadınlara iyi davranmak konusunda pek çok hadis-i şerif vardır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:

      “Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.”

      Tirmizî, Radâ` 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; ibni Mâce, Nikâh 50

      Muâviye ibni Hayde radıyallahu anh şöyle dedi:

      – Yâ Resûlallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu:

      –”Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır.”

      Ebû Dâvûd, Radâ` 41. Ayrıca bk. ibni Mâce, Nikâh 3

      islamiyet’in Kadına Verdiği Haklar

      Nafaka (Barınma, Yiyecek, Giyecek, Tedavi Masraflarının Karşılanması) Hakkı

      Mehir Hakkı

      Eğitim Hakkı

      Çalışma, Ticaret Yapma, Şirket Kurma Hakkı

      Seçme ve Seçilme Hakkı

      Kanun Önünde Eşitçe Muamele Görme Hakkı

      Miras Hakkı

      Boşanma Hakkı

      Evleneceği Eşi Seçme ve Nikah Akdini Bizzat Yapma Hakkı

      Cinsel Hakları

      Kocasından iyi Davranış Görme Hakkı

      Kocasını veya Başkasını Şikayet Etme Hakkı

      Kocası Tarafından Ani Baskınlarla Rahatsız Edilmeme Hakkı

      Süt Annesi Bulunan Çocuğunu Emzirmeme Hakkı

      Hizmetçi Tutma Hakkı

      Kocasının Yakınlarının Bulunmadığı Bir Evde Oturma Hakkı

      Haftada Bir Kez Anne Babasını Ziyaret Etme Hakkı

      Araba Kullanma Hakkı
      Tümünü Göster
      ···
    2. 2.
      +1
      Aga niye kendininizi kandırıyorsunuz islamda kadının yeri büyüktür değil yoktur, basbaya yoktur abi. aynı kitabı okumuyor muyuz biz neden evrensel diye yutturmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum ve gerçekten de çok üzülüyorum kendime deli olucam amk hiç bir din addıbının dediği birbirini tutmuyor hepsi palavracı.
      insanı zevklerden uzak yaşaması gereken, zaten cennete istediği verilen, bu evrenin onun için yaratılmasına, dünyevi zevklerden en çok onun uzak durmasına rağmen koskoca islam peygamberinin cariyeleri olması / istediği kadınla evlenebilmesi gerçeği beni dinden uzaklaştırıyor,
      ve Hz. muhafazidin dini uydurduğunu ve kendi çıkarlarına kullandığını ama büyük çoğunlukla halkını düzeltmek için yaptığı bir uygulama olarak görüyorum.
      Şimdi o dönem cariye uygundu zamanın koşulları vs. demeyin abi bana nerede evrenselliği o zaman ?
      Doğru olan her zaman doğrudur. Kuran iyilik yapın diyor mesela bak ne güzel evrensel bir şey her zaman geçerli buna okey derim ama bir kısmı evrensel bir kısmı Arap örf ve adetlerini barındırıyor bu kitap.
      Kuranda çelişki bas baya bulunur, her dini kitapta olduğu gibi.

      Sahih hadislerinde çoğuna inanmıyorum bu arada neden olduğunuda söyliyeyim.

      1. Allahın ben herşeyi apaçık yolladım ve kelime sıkıntısı çekmem neyi belirtmek istiyorsam onu zaten yazmışımdır demesi.

      2. Hadislerin peygamber hayatından 200 yıl sonra yazılmaya başlanmış olması. Halk arasında ne kadar değişir bu cümleler bir düşün.

      3. Hadislere dayanarak insanların mezheplere ayrılması ve islama olmayan şeyleri yüklemeleri

      4. 2 milyon hadis olması ve bunların sahih veya en güvenilir kaynak olanlarından bile saçma sapan hadislerin olması.
      ···
    3. 3.
      0
      yazdıklarımdan daha ayrıntılı okumak istersen tavsiye ederim :: http://www.yusufsemmak.co...hadis_inkarciligi_fitnesi _

      Kim Kur'an'a aykırı bir rivayeti reddederse, o sünneti/Peygamberi inkar etmez, o Peygamber'i Kur'an'a muhalefetten tenzih eder, Peygambere iman ettiğinin, peygamberin hakikat dışında, din adına konuşmadığına inanmanın delilidir.
      imam Ebu Hanife: Kur'an'a aykırı düşen her sözü REDDEDERiM!
      Allah'ın Rasûlü (a.s.) Allah'ın Kitab'ına muhalefet etmez!
      Allah'ın Kitab'ına muhalefet eden de, Allah'ın Rasûlü (a.s.) olamaz!
      Kur’an’a aykırı düşen bir hadisi rivayet eden birini reddetmem ya da yalanlamam, Rasulullah’ı reddetmem ya da yalanlamam anldıbına gelmez. Peygamber'den (a.s.) Kur'an'a muhalif hadis rivayet edeni red, Peygamber'i (a.s.) red ve onu yalanlama değildir! Bu ancak Peygamber'den (a.s.) batıl rivayet eden kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir. Suçlama varsa eğer, Resul için değil, o haberi nakleden için geçerlidir. Resul’ün dile getirdiği her sözün, biz işitmiş ya da işitmemiş olalım, başımız ve gözümüz üstünde yeri vardır. Biz onlara inanır ve onun tarafından söylendiğine şahitlik ederiz.
      Ve yine şehadet ederiz ki, O (a.s.) Allah'ın nehyettiği bir şeyi asla emretmez! Allah'ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah'ın tavsif ettiği bir şeyi, başka şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki, O (a.s.) bütün işlerinde Allah'a muvafıktır. Bidat olacak bir şey yapmamış ve Allah'ın sözüne bir şey katmamıştır. Zorlayıcılardan olmamıştır. Bu yüzden Allah; "Kim Rasûle (a.s.) itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. (Nisâ: 4/80)" buyurmuştur?
      Şayet Peygamber (a.s.) Kur'an'a muhalefet etse ve Allah'a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala: "Eğer, Peygamber (a.s.) bize karşı olarak Kur'an'a bazı sözler katmış olsa idi, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını keserdik de hiçbiriniz de ona yardımcı olamazdınız? (Hâkka: 44-47. Ayetler)" kavline uygun olarak onu kuvvetle yakalardı ve şah damarını keserdi. Eğer bir kimse, "Peygamber’in (a.s.) her söylediğine inanıyorum, çünkü Nebî (a.s.) hakkın dışında konuşmaz ve Kur'an'a muhalefet etmez?” derse, bu onun Peygamber'e (a.s.) inandığını ve Peygamber'i (a.s.) Kur'an'a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir.
      - imam-ı Azam Ebu Hanife -
      (Ebû Hanîfe, el-Alim ve'l-Müteallim, 26-27.)

      Ayetler öncesiyle sonrasıyla ve bir bütün olarak değerlendirilmediği zaman hataya hatta Allah korusun küfre bile zütürür. Namaza yaklaşmayın ayeti başındaki sarhoşken ibaresi olmadan okunup Kur'an da namaz kılmayın yazıyor denmesi gibi mesela. Aslında bu konuda bir çok bilgi var hadislerin neye göre güvenilir neye göre daha az güvenilir olduğuyla ilgili araştırabilirsin. Basit bir sıralama ile aslında konuya kısmen cevap bulunabilir. Kur'an-ı Kerimi en iyi anlayan Peygamber Efendimiz (s.a.v)'dir. Onu en iyi anlayan ise ona en yakın zamanda bulunan sahabe efendilerimizdir. Muhaddisler müçtehitler ise bizim her şeye kafa yorup beş dakika önce siyaset sonra magazin sonra din sonra hadis yorumu sonra ayetten mana çıkarmaca ile uğraşan değil tüm kabiliyet ve istidadını Kur'an-ı Kerim'i anlamaya ve Allah'ın rızasını kazanmaya hasretmiş kişilerdir. Hadisi reddeden birisi bir sonraki aşamada tefsir yazanları sonra müçtehidleri evliyaları asfiyaları reddeder yalnızca kısa ilmiyle ve arapça dahi bilmeden arapçanın incelik ve kurallarını bilmeden yarım yamalak mealiyle ve yarım yamalak bilgileriyle ben Kur'an ayetlerinden şunu anlıyorum bunu anlıyorum demeye başlar. Sözlerim sana kötü gelmesin yanlış birşey dediysem de özür dilerim fakat sana şu örneği vereyim bir hasta hakkında bin tane mühendisin raporu değil bir tane doktorun raporu geçerli olur çünkü onun alanıdır bu konu çünkü bu adam bunun ilmini almıştır ve o konuda yorum yapabilecek rapor yazabilecek seviyeye gelmiştir. Şimdi biz gelmiş geçmiş milyonlarca din alimini -ki bunlar hadis ve ayet ile hüküm vermişler- yok sayıp ben bilirim dersek en büyük hatayı yaparız.

      Öncelikle, şu konuda anlaşalım; eğer maksadınız uydurma hadislere tepki ise, "aramızda fikir ayrılığı yok" kabul edelim ve her türlü şeytani vesveseyi bir kenara bırakıp, Kur’an ve Sünnet’e sımsıkı sarılalım. Uydurma hadislere bu denli tepkili olmanız güzel. Uydurma hadislere karşı olma noktasında belki ben, sizden daha hassasımdır. Ama sadece uydurma hadislere! Sizin inkâr ederek "uydurma" damgası vurduğunuz Sahih Hadislere değil!

      Birisi bir Hadis söylediği zaman, hemen ondan kaynak isteyelim… Senedi muttasıl mı, munkatı' mı araştıralım. O Hadisin anlamı, açıklaması nedir, muhaddislerin temel eserlerine ulaşıp okuyup anlamaya çalışalım… Zaten muhaddisler tüm rivâyetlerin sahih’ini, zayıf’ını ve uydurmasını ayıklamıştır ve kıyamete kadar da bu konularda yetişmiş alimler çalışmalara devam edeceklerdir. Ama hiçbir alim çıkıp da Buhâri’ye, Müslim’e karşı ileri geri konuşmaz. Ancak ilimden anlamayanlar, Kur’an ve Sünnet’ten haberi olmayanlar bunu yapar! Bu sözler, imam Buhâri ve imam Müslim'in, hâşâ, putlaştırıldığı ve sözlerine karşı gelinmediği şeklinde anlaşılmamalıdır. islam uleması, asırlardan bugüne, bu iki Hadis kitabında uydurma Hadis olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Bu nedenle de, bu iki esere "sahihayn" ismini vermişlerdir. Alimlerin bu konudaki ittifakı ortada iken, cahillerin kalkıp da imam Buhâri aleyhinde atıp tutmasına cahillerden başka kim itibar edebilir ki? Bunu cahillerden başka kim yapabilir?
      Tümünü Göster
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 4.
    +3
    Helal olsun panpa
    ···
    1. 1.
      +1
      saol panpa
      ···
  5. 5.
    +2
    Böyle yanlış anlaşılmış şeyleri düzelten başlıkları gordukce içimde bir umut doguyo pmplar
    ···
  6. 6.
    +1
    Laik sistemdeki ceza sisteminin caydırıcılığındaki yetersizlik şeriatin ne kadar gerekli olduğunun küçük bir kanıtı dahi olmaya kafîdir
    ···
  7. 7.
    +1
    şeriata göre cocuklarla (henuz adet gormemıs kızlarla) iliskiye girebiliyosunuz. talak suresi 4. ayet

    ama vicdanınız el verir mi bilmem
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Ateistlerin, islam’la ilgili saldırı konularından biri de Talak suresinin 4. Ayeti ile ilgili…

      islam, güya daha “adet bile görmemiş” küçük kızların evlendirilmesine izin veriyormuş…!

      Konuyu detaylarıyla inceleyelim… Bakalım gerçekler öyle mi?

      Öncelikle iddet süresi, kadının boşandıktan sonra yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken süreye denir…

      Sizce, kadın eşinden boşandıktan sonra “iddet süresinin bitmesini” nerede bekleyecek?

      Günümüzde kadın boşandıktan sonra ya ailesinin yanına, ya da ayrı bir eve çıkar… Bazen de kadın evinde yaşamaya devam eder, eşi başka bir eve taşınır… Talak suresinin 1. ayeti bana bu noktada çok ilginç geliyor…

      “Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.“

      Düşünebiliyor musunuz, eşler boşanıyor ve iddet süresince cinsel ilişkiye girmeden aynı evde yaşamaya devam ediyorlar…

      Ayrıca ayette “evlerinden” tanımı da oldukça dikkat çekici… Ev, kadına ait olsa zaten evinden çıkma gibi bir durum söz konusu olmaz… Demek ki söz konusu ev kocasının olmasına rağmen, iddet süresi içinde hala “kadının evi”…

      Bu durumda Ahzab suresinin 28,29 ayetleri nazil olmuştu… Eşlerine “gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de sizi güzellikle serbest bırakayım.” demişti efendimiz…

      Peygamber efendimizin yaşamı bize zaten örnek… Ama Allah, Bakara 229. ayette bir kez daha uyarıyor müminleri …

      “(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır.” Bakara 229

      Günümüzde boşanan eşler, neredeyse kanlı bıçaklı ayrılıyorlar… Nerede kaldı “güzellikle” ayrılabilmek ya da boşandıktan sonra aynı evde yaşamaya bir süre daha devam edebilmek…

      Ayetler, boşanmanın nasıl olması gerektiği konusunda “insani” bir yol çiziyor…

      Eşlere boşanma bedelleri verilecek…
      Güzellikle serbest bırakılacak…
      Boşanma sırasında, evlerinden “zorla” çıkartılıp, kapının önüne koyulmayacak…
      Aslında aynı evde yaşamaya devam edilmesi, evliliğin tekrar kurtarılmasını sağlayabilmek için de bir şans… iddet süresi içinde eşler tekrar barışabilirler…

      Kimileri iddet süresinin, kadının “hamile olup olmadığının anlaşılması için” olduğunu sanıyorlar… Oysa bir kadının hamile olup olmadığı ilk âdetinde anlaşılabilir… Bu durumda üç ay boyunca iddet süresini neden beklesin? Demek ki iddet süresini beklemenin, hamilelikle ilgisi yok…

      Peki nedir sebep? Ayetin son cümlesinde açıklanmış;

      “Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.”

      Kadının iddet süresi beklendi, sonunda ne olacak?

      “Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun yahut onlardan güzelce ayrılın. “ Talak suresi 2…

      Dikkat ederseniz Allah, kadının incitilmemesi için erkeklere hep uyarıda bulunuyor… “güzellikle davranın…”

      Gelelim ateistlerin iddialarına… Talak suresinin 4. ayeti içinde geçen ve koyu renkle işaretlediğim ifade, iddialarının delili!

      “Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.”

      Burada ki yanlış anlaşılmaya sebep, bazı meallerde ayetin anldıbının “henüz adet görmeyenler” olarak çevrilmesi… Oysa;

      “Arapçada “lem = لم” edatı dili ve mişli geçmiş zamanın olumsuzu (cahd-i mutlak), “lemmâ = لما” edatı ise şimdiki bitmiş zamanın olumsuzunu (cahd-i müstağrak) ifade etmek için kullanılır. Dolayısıyla “henüz” anldıbını “lem” değil “lemmâ” edatı verir.
      “lemmâ = لما” edatı başına geldiği muzari fiilin zamanını geçmişe, anldıbını olumsuza çevirir. Fiilin henüz olmadığı ama olmasının beklendiği anldıbını kazandırır.
      Bize göre “lem yahıdne = لم يحضن ” ile kastedilen “mümteddetü’t-tuhr” (temizlik hali uzayıp giden) denilen ve hayzı bir kaç yıl uzayabilen kadınlardır. Ayet bu kadınların durumunu düzenlemektedir. Aksi halde bu durumda olan bir kadının boşandıktan sonra iddetinin bitmesi ve kocasının evinde geçireceği zaman seneler sürebilir.” http://www.suleymaniyevak...mesi-meselesi.html#_ftn43

      Ayette “lemma” ifadesi geçmiyor… Yani “henüz” gibi bir ifade yok… Birçok islam alimi de çevirilerinde bu sebeple “henüz” kelimesini ya kullan-ma-mış ya da ayette olmadığını belirtmek için bu kelimeyi parantez içinde kullanmış…

      Talak suresi 4. ayette koyu renkle işaretlediğim “adet görmemiş kadınlar” ifadesini ateistler şu şekilde dillendiriyorlar : “ömrü boyunca adet görmeyen kadın mı olur, varsa da milyonda birdir, burada adet bile görmemiş küçük kız çocuklarından bahsedilmektedir, demek ki islam küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesine izin veriyor”…

      Her konuda olduğu gibi, kadınlarla ilgili bir konuda da en doğrusu, konuyu uzmanından dinlemek… Bakalım “adetten kesilmediği” halde, uzun süreli “adet görmeyen” hanımlar var mı?

      “Adet kanaması, genellikle kadın doğum yaptıktan sonra 8-16. haftalar arasında yeniden başlar ama biraz önce de belirttiğim gibi kanama emzirmeye devam ediliyorsa büyük oranda gecikir. Bebek yalnız anne sütü ile besleniyorsa, genellikle ilk 6 ayda adetlerin başlaması veya başlar ise de düzenli olması beklenmez. Bu durumda telaşlanmamalısınız, zamanla kanamalarınız düzene girecektir. Bazen 18 aya kadar başlamayabilir. Hiç emzirmeyen annelerde ise adet kanaması, doğumdan sonraki 4-8. haftalarda başlar.” http://www.annebebek.com.tr/bebek/detay/id/195

      Konuyu internette, “doğum sonrası âdetin gecikmesi” diye aratırsanız, bu konunun forumlarda paylaşıldığını, hatta bazı hanımların adet olamama süresi bir yılı geçtiği için ciddi ciddi endişelendikleri de okuyabilirsiniz…

      Şimdi bu durumda olan yani doğumdan sonra âdeti gecikmiş bir kadın, boşanıyor olsa iddet süresi ne olacak?

      Talak suresinin 4. ayetinde göre değerlendirdiğimizde,

      • Adetten kesilmiş yani menopoza girmiş değil…

      • Hamile de değil.

      • işte ayetin “Adet görmeyenler” kısmı, bu hanımları tarif ediyor…

      Ateistler, akıllarını “olumsuz rivayetlerle” gölgelemeye devam ettikçe, kalplerinin önüne perdeler çektikçe, asıl olanı görmemeye devam edecekler ne yazık ki…

      • **”Lem” ve “Lemmâ” edatları ile “Lemmâ”nın “Henüz” anlamı için bak.
      muhafazid Zihni el-Muktedab. 357-8, Zerkeşi el-Burhan,”Lemma”, 4/382
      Tümünü Göster
      ···
  8. 8.
    +1
    Ya kardesim bizim ülkemizde düzgün uygulanicagina inanıyomusun Allah icin dürüst ol
    ···
    1. 1.
      -1
      inanmıyorum işte zaten demek istediğim şu an şeriati düzgün bi şekilde uygulayacak bir yönetici yok diyorum,,ben sadece şeriatin ne demek oldugunu bir müslümanın şeriate karşı bakış açısını değerlendirdim o kadar hem ülkede bir çok inanmayan insan var o nedenle bu da ayrı tartışılması gereken bir konu bu da beni aşacağı için oralara hiç girmedim farkındaysan
      ···
    2. 2.
      0
      O yüzden seriat gelmemeli bence
      ···
    3. 3.
      0
      bence de şu an gelmesi mantıklı değil çünkü getirenler bunu da fazlasıyla kullanıp halkı sömüreceklerdir ama bu şeriatin kötü oldugu anldıbına gelmez insanlar kötü maalesef ben burda sadece şeriate karşı önyargıları kırmaya çalıştım ve müslümanların şeriate karşı yanılgısını yorumladım
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 9.
    +1
    aynen öyle kardeşim. kusursuz olan islamdır müslümanlar değil. mesele bu bence
    ···
  10. 10.
    +1
    kes kafamı barzooo
    ···
    1. 1.
      0
      Allah korusun panpam
      ···
  11. 11.
    +1 -1
    Haklısın panpa şeriat peygamber efendimiz in uyguladığı yönetim düzenidir. Şeriat gelse bi defa zaten kimse suç izleyemez kolay kolay
    ···
  12. 12.
    +1 -1
    yeter vallahi yeter burda bişey okuyup fikri değişen var mı
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      ben varım ben öyle inançlarına bağlı bir insan değildim araştırıp sorguladım burdaki bazı arkadaşlardan fikirler aldım tartıştım ve gerçeği buldugumu düşünüyorum yani azda olsa objektif bakabilen insanlar var ama önemli olan kendi görüşümü belirttim kimse okumayadabilir farketmez benim için
      ···
      1. 1.
        +1
        öyleyse helal yani sözlüğe iman kazanmaya girenlerde varmış demek ki
        ···
      2. 2.
        0
        imanın nerde nasıl geleceği belli olmaz amerikada barda çalışan bi adam bara içmeye gelen sözde müslüman bir kızın vasıtasıyla bazı olaylar yaşayarak islamı seçmiş benim durumum böyle değil ama en azından burda daha çok bilgilendim
        ···
      3. 3.
        0
        ya kardeşim kendi ağzınla demişsin @1 de şeriat en güzel resulullahın zamanında güzeldi diye. Şimdi ki devirle o devir bir mi ? Şeriat bu devire bu teknolojiye uyar mı ? Hayat artık çok komplike bir hal aldı insanlar artık neyin caiz olup olmadığını anlayamaz hale geldi nasıl uygulanacak şeriat ? şeriat uygulayacaz diye teknolojiyi bırakacak halimiz de yok. Şeriatın şuan bi hükmü olduğunu düşünmüyorum ben hele ki iranda veya arap yarımadasında gördüğümüz şeriatın
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      +1
      Fikir kar topu gibidir başta küçük fikir tohumları ilerde koca çınarlara filizlenebilir...
      ···
  13. 13.
    0
    Çoğu entrylerime yaziyorum burayada yaziyim hadi ekgib kalmasin DiN iLE DEVLET YÖNETiLMEZ din kişiye özgüdür, kişinin kendi iç dünyasıdır, inançları bütünüdür yaşama amacıdır sen müslümansın yada hristiyansın farketmez dininin emirlerini en iyi sekilde yerine getirerek kendi içinde şeriatini kur dinene göre şekillendirerek yada ateistsin deistsin bu hiç farketmez ama din ile devlet yönetmeye kalkarsanız olay çıkar bu ülke laik olarak kuruldu ve öyle devam etmesi gerekiyor müdhale edilemez. Bu bir devlet yönetim şeklidir.
    ···