/i/Sağlık

sağlık ile alakalı her şeyin sorulup paylaşılacağı yer
  1. 1.
    +44 -3
    insan neden bağımlılık duyar. Bu hayatın bir kuralıdır. Dünyadaki insan nüfusunun ezici çoğunluğunun bağımlılıkları vardır. Tütüne, Uyuşturucuya, alkole, öz doyuma, sexe, çaya, kahveye, TVye, tırnak yemeye vb. daha birçok şeye karşı insanlar bağımlı olabilir. Bu şeyleri bir kere yapmak bir bağımlılık olarak görülmez fakat birden fazla yapılanlar alışkanlığa oradan da bağımlılığa kadar gitmektedir. Ve bağımlı olduğunuzu anladığınızda ise kolay kolay bırakamazsınız.

    Bağımlılık o şey olmadan hayatınızı devam ettiremeyeceğinizi hissettirir. Ne zaman boşta kalsanız o şey aklınıza gelir ve yapmak istersiniz. Fakat bunu en temel isteklerle karıştırmamak gerekir çünkü yemek yemek ve sex yapmak insanın en temel ihtiyaçlarıdır.

    insanlığın henüz bağımlılık yapıcı maddelerle veya asosyalizm le tanışmadığı zamanlarda açlığın hayatın sonlanmasını getirdiği dönemlerde bağımlılıklar belki de soyumuzu kurtardı. i.Ö 10000 li yıllarda veya daha öncesinde yenilebilir hayvanların ve meyvelerin bol olduğu yerlerde yaşayan insanlardan tatlı meyve, et vb yiyince haz duyan ve bu hazzı hatırlayıp tekrarlamak için o bölgeden yada o meyveden yada o hayvandan daha çok bulmak isteyen canlılar hayatta kalırken haz duymayan veya bu hazzı hatırlayıp ona ulaşmak için çaba göstermeyen canlıların ölümü ile sadece haz duyan ve bunu hatırlayıp peşinden koşan bireyler hayatta kalmış olabilir.

    Haz duymak ve peşinden koşmak soyumuzu kurtarsa da aynı durum genlerimizde bir açıklık yarattı ve haz duyduğumuz her şeyin peşinden koşmamıza sebep oldu diyebiliriz. Yerleşik hayata geçene kadar bu önemli olsa da yerleşik hayata geçilip tarım devriminin yaşanması ve haz duyulan maddelerin üretilebilmesi (tatlı meyveler) artık bu hazların yeterli olmayıp yeni hazlar armamıza daha fazla mutluluk için haz duyduğumuz şeylerin skalasını genişletmemize yol açtı.

    Ta ki son 200 yılda olan teknolojik ilerlemelere tütünün, morfinin, yapay şekerin, uyuşturucu maddelerin, haz duygumuzu tetikleyen uyarıcı maddelerin icadına kadar. insanın soyunu kurtaran bağımlılık bu dönemde yine insanın kendi ürettiği maddelere kendini gebe kıldı. Artık çoğu insan kola ve sigara içiyor, alkol alıyor, madde tüketiyor çünkü bu onların genlerinde var ve bir şey haz verirse o bizim için yapılması gereken şey haline dönüşüyor. Birkaç defada sıkıntı olmasa da aşırı kullanım artık insanın sağlığını ve sosyal hayatını etkilemekte.

    Haz -> istek -> bağımlılık eylemi -> haz. Bu sürekli kendini tetiklemekte ve kısır bir döngüye yol açmaktadır. Beynimizde hormonlarla sinir hücrelerinde yaşanan bu olay hazzı yaşamak için her türlü şeyi yapmamıza kadar gitmektedir.

    Peki hayatımızı devam ettirmemizi sağlayan bu döngü (yemek yemek, sex yapmak gibi) başka maddelerler veya eylemlerle sağlandığında hatta bunları tekrar yapmak için mantıksız işler yapmaya başladığımızda nasıl kurtuluruz?
    Döngüyü kırarak.

    Haz -> istek -> kırılma
    Yani o eylemi yapmayarak daha önce hayatımızı nasıl devam ettiriyorsak yine o şekilde devam ettirerek.

    Tabii ki bu öyle kolay olmayacak çünkü istek bazen hat safhaya çıkacak. Beynimizin içinde gerçekleşen bu olay adeta bizi sürükleyecek. Artık bıraktım dediğinizde bile hatırlatıcı bir durum bizi tekrar tetikleyecek. Çünkü beynin buna göre evrilmiştir.
    Fakat imkansız değildir ve bu döngü kırılabilir.

    Bu başlık altında sizlere tütün ve öz doyum(31) in nasıl bırakacağımı gün ve gün anlatacağım tüm hissettiklerime tanık olacaksınız. Şu an hala yazıyı yazarken tütün tüketiyorum. Ve bugün kendimi tatmin etmeye devam edeceğim. Tütünüm bittiğinde artık bu eylemlere devam etmeyeceğim ve hissettiklerimi sizlerle paylaşacağım.
    Sağlıklı günler dilerim.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +15
    keşke sende entere bağımlı olsan. gözüm kanadı oç
    ···
  3. 3.
    +11
    Son olarak dün gece saat 10 gibi son tütünümü içtim. Dün gece yine son olarak öz doyumu yaşadım. Verdikleri hazların etkisi hızlı geçen bu bağımlılıkları yaptıktan belli bir süre sonra (yaklaşık 8-12 saat) her sabah kahvaltıdan sonra sigara yaktığım için aklıma; sigara dumanının boğazımdan geçerken verdiği, uzun süre tütün mamulü kullanmadıktan sonra o ilk nefesin verdiği mutluluk geliyor. Ve tütün kullanmak istiyorum. Git bir paket sigara al diyor bir yanım.

    Ayrıca sabah uyanıp mynet e girdiğimde gördüğüm ‘işte göğüslerine silikon taktıran ünlü isimler’ vb. haberler; ulan bunlar da ne zevk verir tarzında düşünceleri aklıma soktu. Ve öz doyum (31) yapmak istiyorum. Şu proxy’i aç diyor bir yanım. Aslında mynet e girmeme bile gerek yok. TV’deki reklamların en az %30’unda yine cinselliğe çağrışım yapılıyor.

    Kısaca yine aynı hazları yaşamak için bağımlılıklarımı tekrarlayınca olan iyi duyguları düşünmeye başladım. Ki bu gayet normaldir. Çünkü insan beyni hazları hatırlar ve tekrar ettirmek ister. Bunun için de aynı hareketleri tekrar etmemiz gerektiğini düşünürüz. Bahsettiğim üzere bu bizde doğal seçilimden kalmış bir özelliktir.

    isteklerim ilk başlarda bu şekilde. Bunlara nasıl dayanacağım?

    Örnek olarak çocukluğunuzdan beri çayınıza 4 şeker attığınızı düşünün. Artık 4 şeker atma işlemi önünüze çay geldiğinden itibaren sizin için kendiliğinden olan bir işlem haline gelir. Eğer önünüzde çay var fakat ortamda 4 şeker yoksa bu sizin sinirlenmenize yol açabilir hatta bunu dışa bile vurabilirsiniz. “Ne demek şeker yok???” Sizin için standartlaşmış olmazsa olmaz şeyler yavaş yavaş bağımlılığınız haline gelmiştir. Bu çay şekeri bile olabilir.
    Çaya şeker atmayı bırakmak için çayı artık daha AÇIK ve şekersiz içmeye başlamıştım (Eğer şekere ihtiyacınız olmazsa kullanmazsınız) . ilk başlarda işe yaramadı, yine şekerli çay içmek istiyordum. Fakat ilerde artık şekerli çay içmek istememiştim.

    Tütünden ve öz doyumdan aldığım hazlar yerine, şimdilik az da olsa onların yerine geçebilecek şeyler yapmaya çalışıyorum. Arkadaşlarla gezmek, komik diziler izlemek, kitap okumak vb. Eğer bağımlılığa karşı tolerans (

    Şimdi biraz bağımlılığa geliştirilen toleransa http://bayder.com.tr/beyin-ve-bagimlilik/ sitesinden aldığım kopyayla bakalım

    New York’taki Brook Hava Ulusal Laboratuvarı’nda beyin mekaniği, görüntüleme yöntemleri ile belirlenmeye çalışılmaktadır. Haz alma sürecinde temel güç olarak dopamin kimyasalı üzerinde durulur. Bu laboratuvardan elde edilen bilgilere göre, acı ve hazla ilgili bilginin bir hücreden diğerine sıçraması için bu kimyasal gereklidir. işte bağımlılarda, bu kimyasalın beyinde üretimi ileri derecede artar. Kişi maddeyi aldığında kendisini çok zinde hisseder ve beyin burada yanılır. Bu yanılmaya karşı kendisini korumaya alan beyin, alıcı sayısını azaltır. Böylece kullanıcının ruh durumu, ilacı almadan önceki ruh durumuna göre daha kötü olur ve bağımlılığa neden olan geribildirim başlar. Dopamin alıcıları sürekli devreden çıktığından dolayı madde kullanıcıları aynı etkiyi yakalamak için sürekli dozu artırırlar (tolerans gelişimi), böylece bağımlılığın ilk adımı atılmış olur.

    ) gösterip daha fazla kez ya da daha fazlam miktarda bağımlı olduğunuz eylemi yapıyorsanız. Bu şeyler bağımlılığınızın yerine geçmeyecektir.

    Fakat yine de hormon alıcı sayım tekrar yükselene kadar birkaç gün dayanıp yoksunluğum bitene kadar diğer şeylerle oyalanabilirim.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +6
    Uyku canlılarda vücudunu dinlendirme zamanıdır. Ağaçlar bunu yapraklarını dökerek yapar, insanlarsa dış dünyayla bağlantılarını neredeyse keserek.

    Uyku sırasında birçok hayvan türünün vücudundaki yapım işlemleri, yıkım işlemlerine göre daha hızlıdır. Bu süreçte büyüme faaliyeti gerçekleştirilir ve savunma, sinir, kas ve iskelet sistemlerinin yeni güne hazırlanması sağlanır. Bu süreçte adeta bir "temizlik" yapılır ve vücudun fonksiyonlarını olumsuz olarak etkileyen birçok faktör vücuttan uzaklaştırılmak üzere bir sonraki güne hazırlanır.

    Sigarayı bıraktığım ilk günün ardı sabahı, yani bu sabah boğazımın balgamla dolduğunu hissettim. Vücudun hızla temizlendiği bu uyku döneminde gerçekten de ciğerlerim de temizleniyordu.

    Tüm bu temizlenme ve dinlenme aşaması sırasında beyin boş durmaz! Gün boyunca başınızdan geçen olayları derler toplar. O ana kadar biriktirdiği bütün bilgilerin üstünden geçer. Bütün yaşananlar değerlendirmeye alınır. Bilinç altımıza giren bilgiler ortada herhangi bir sınırlandırma olmadığı için bazen uçuk şekillerde belirir. Belki beyin zihinsel bir prova yapar. Biz ise buna rüya deriz.

    Uykuyu temel olarak iki kısma ayırabiliriz: REM Evresi (Rapid Eye Movement - Hızlı Göz Hareketi) ile NREM Evresi (Non-Rapid Eye Movement). Bu fazlar isimlerini, tahmin edebileceğiniz gibi, gözlerimizin hareketinden almaktadır.

    REM sırasında uyandırılan insanlar neredeyse her zaman o anda rüya gördüklerini belirtmektedirler. Dolayısıyla gözler, muhtemelen rüyanın etkisiyle hızlı bir şekilde görsel veri algılamaya çalışırlar.

    NREM esnasında da muhtemelen rüya görülür fakat bu rüyalar REM deki kadar rahat hatırlanmaz.

    Söz konusu bağımlılıklarımızı kırmak olunca hayatımızda yaptığımız bu değişiklik rüyalarımızı da etkileyebilir: Hazları hatırlamak isteyen beyin biz rüya görürken de boş durmaz. Bilincimizden bilinçaltımıza doğru yavaşça o hatıraları bırakır. Ve hazzı hatırlama dürtüsü fazlalaştıkça rüyalarımızda da bağımlı olduğumuz şeyi yaparken yaşadığımız duyguları sanki aynısını yapıyormuşçasına yaşayabiliriz.

    Rüyada alkol almak, sanal oyun oynamak, tütün mamulü içmek, öz doyum yapmak, sex yapmak vb. Eğer bunlardan birine bağımlıysanız ve rüyanızda bunları yaparken aldığınız doyumsuz hazzı hissediyorsanız endişelenmeyin. Yok artık rüyama da girdi demeyin. Bu gayet normal bir şey. Beyin sadece hazzı hatırlıyor o kadar…

    Bugün rüyamda bir sahil kenarında sigara içtim ve aldığım haz ise tarif edilemezdi. Gerçekten sigara içerken bile bu hazzı yaşayamam. Fakat rüyada sınırlandırma olmadığı için bu haz abartıldı.

    Ek bilgi: Herkes rüya görür, fakat hatırlayamayabilirler.
    Ortalama erişkin bir insanda Günde 7 saatten az uyumak uyku borcuna neden olur. Ve bu borcu ertesi gün daha fazla uyuyarak ödersiniz. Aksine fazla uyumak uyku borcunun azalmasına yol açar ve ertesi gün daha az uyuyabilirsiniz.
    Bağımlılıklarınızı bıraktıktan sonra rüyanızda yaşadığınız haz gerçek değildir.
    Sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra, vücut karbonmonksitten arınır.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +5
    Hissettiğiniz her şey, her duygu, his, mod yani depresyon, heyecanın her türlüsü, endişe, konsantrasyon halleri, mutluluk, hiperaktivite… Beyin kimyanızın ürünleridir. Ve yaptığımız, yapabildiğimiz her şey, her düşüncemiz, her türlü duygumuz, hatta kararlarımız beynimizdeki nörotransmitterlerin birbiriyle iletişimlerine dayalı olarak şekillenir. Bizler beyinlerindeki kimyasal reaksiyonları davranışa dönüştüren biyolojik varlıklarız.

    Mod değişiklikleri, keyif, iştah, uyku gibi hallerimizden sorumlu serotonin; düşünce ve duygularımızın gelişmesinden sorumlu, “ödüllendirme mekanizması” adını verdiğimiz, özellikle bağımlılığı tetikleyen merkezle ciddi ilişkisi olan dopamin; öğrendiklerimizi hatırlamamızı tetikleyen glutamat… Hepsi birer nörotransmitterdir. Nörotransmitterlerin ekgiblikleri ve verimli çalışmama halleri birey üzerinde ciddi problemlere yol açar. Nörotransmitterler arasındaki iletişim epifiz bezimizin melatonin salgılamasını tetikler, böylece uyumamız, organlarımızın sağlıklı gelişmesi, kan basıncımızın dengelenmesi, deforme olmuş hücrelerimizin işaretlenerek kanserli kitlelere dönüşmeden sistemimizden atılması gerçekleşir. Kısacası bedende her şey birbiriyle bağlantı halindedir, aynı evrendeki gibi. Beyin kimyanız dengesini yitirdiyse, problemleriniz, halüsinasyonlar görmekten tutun kendinizi ya da başkalarını öldürmeye kadar gidebilecek bir yelpazenin içinde çılgınca dans etmeye başlayabilir. Kısacası beyin kimyanız dengede değilse, öğrenmekten, anlamaktan, analiz etmekten, tatmin olmaktan, mutluluktan bahsedemezsiniz. Mutluluk ve denge sadece birer hayal olur sizin için. Çünkü insan yaşamı teklik üzerine kurulamıyor, sadece sizin iyi hissetmeniz mutluluk için asla yeterli olmuyor. Birlik içinde var olmak için tasarlanmışız ve çevremizdeki yaşamın halleri bizim yaşantımızı derinden etkileyebiliyor.
    (Yukarıdaki iki paragraf Azra Kohen’den alıntıdır.)

    Alışkanlık ve bağımlılığın fizyolojik açılımını kavrayabilmek için, beyindeki sinir yollarında ya da “haz merkezinde” nelerin meydana geldiğini bilmek gerekli. Haz merkezinde, serotonin, dopamin, endorfin gibi beynin doğal yollarla oluşturduğu pgiboaktif maddeler, bu maddelere ilgi duyan alıcılar (reseptörler) ve bu maddelerin taşıyıcıları (transporter) bulunuyor.

    Bütün bunlar, nörotransmitter bağlantı şebekesiyle haz, duygu ve heyecan durumlarını yaratıyor. Kişi kendisini iyi hissetmesini sağlayacak bir eylemde bulunduğunda, beynin haz merkezindeki bu kimyasal ağ, uyum içinde harekete geçiyor. Bu ilişkiler ağının, yaşamın asıl amacını zevk kabul eden hedonizm öğretisini doğrular nitelikte olduğunu söylemek, çok da yanlış sayılmasa gerek. Ancak, gerçekte bu merkez, öğrenmeyi teşvik eden, insanoğlunun yaşdıbını sürdürmesi için gerekli olan üreme, yemek yeme ve su içme gibi eylemlerin emredildiği yer. Örneğin, hazza yol açan nörotransmitterlerdeki artış, ciksin günlük yaşamda bir eğlenceye dönüşmesini sağladı; bu nedenle de, eylemin tekrar edilmesi isteği doğuyor. Evrim döneminde ciks, sadece bir üreme aracıydı ve türün devamlılığı için gerekliydi, bir zevk unsuru değildi.

    Haz uyandıran eylem bir kez gerçekleştiğinde “nörotransmitter”ler, enzimler tarafından parçalanıyor ya da taşıyıcı moleküller tarafından alınarak daha sonra kullanılmak üzere depolanıyor. Narkotik olmayan bağımlı (kumar veya ciks bağımlısı gibi), eyleminin kendisi için nöro kimyasal açıdan teşvik gören bir özelliğe sahip olduğunu öğrenince, bu alışkanlığı tekrarlama eğilimine giriyor. Örneğin kumar, onun haz merkezini doğrudan uyarıyor ve kişi bu duygunun tutsağı oluyor. Bağımlı olmayan kişi de bunu fark ediyor. Ancak, normal sınırlar içinde eylemi ne zaman yapıp ne zaman yapmayacağı konusunda yargıya varabiliyor.

    Eroin gibi uyuşturucu madde ve ilaç bağımlılığında süreç çok daha farklı gelişiyor. Eroinin kendisi beynin biyokimyasını bozuyor; dopamin, enkefalin ve diğer haz üreten kimyasalların düzeyini artırıyor. Örneğin kokain, dopaminin geri alımını engelliyor. Amfetaminler ise, dopaminin taşıyıcılar yoluyla depolanmak üzere geri alımını engelleyerek, daha fazla dopaminin kullanılması sağlıyor.

    ilk başlarda, beyin bu kimyasal istilaya karşı tepki geliştiriyor. Ancak, kısa bir süre sonra teslim oluyor ve bu uyuşturucu madde bombardımanını yaşamın bütünlüğünü sağlaması için kurduğu denge gibi kabulleniyor.

    Kimyasallar beynin kontrolünü ele geçiriyor. Müptela, artık kendisini iyi hissetmek için değil, normal hissetmek için uyuşturucu maddeye ihtiyaç duyuyor. Artık zevk yok oluyor, ihtiyaç başlıyor.

    Madde, beynin duygu, heyecan ve bellekle ilgili bölümlerini doğrudan etkilediğinden, kullanıcı sürekli bu heyecan ve hatırlamanın etkisi altında kalıyor; madde anılarını canlı tutuyor. Bu durum, bağımlılığın aşılmasını daha da zorlaştırıyor. Kişiye maddeyi çağrıştıran bir yer, bir görüş ya da kişisel eşya, arzuyu tetikleyebiliyor. Kullanıcılar çoğunlukla, yaşam alanlarında kendilerini bu tür bir bağımlılığa sürükleyen fizyolojik eylemi normal olarak nitelendiriyorlar. Bunu bir yaşam tarzı olarak benimsiyor; düşüncelerinin, duygularının ve çevreleriyle kurdukları ilişkinin bir ifadesi olarak görüyorlar.

    Pgibolojik açıdan bakıldığında bağımlılık, bir savunma mekanizması gibi de değerlendirilebilir. Yemek yeme alışkanlıklarındaki bozukluklar ve egzersiz bağımlıları üzerinde çalışmalar yapan pgibolog Lizzie McCann, acı veya ruhsal sıkıntıları gidermek için, kişilerin birtakım kaçış yollarına ve bağımlılıklara yöneldiklerini belirtiyor. “Şekerli besinler kan şekerini, egzersiz de endorfini artırıyor. Bağımlı kendisini daha iyi hissetmek için eylemini tekrarlıyor. Sürekli kola içmek, salonlara kapanıp aşırı spor yapmak, her fırsatta gece kulüplerine gidip dans etmek gibi… Ancak, bu sadece bir oyalanma davranışı ve sorunun temeline etkisi olmuyor. Sonuçta ruhsal sıkıntı arttıkça, kişi de bağımlısı olduğu eylemi çoğaltıyor.” Boşuna dememişler parayla saadet olmaz diye. istediğiniz kadar alışveriş yapın, spor salonlarında vakit harcayın sorun içinizde olduğu sürece tatmin olamazsınız. insan, ruhunu göz ardı edip, onun gelişim ve ihtiyaçlarına vakit ayırmayıp sadece bedeniyle ilgilendiği sürece mutlu olamaz!

    Sigara içenlerde beyin, serotonin – endorfin salgılama işini sigara içimine endekslediğinden otonomisini kaybediyor. Keyiflenince de, dertlenince de sigara içilmesinin açıklaması; beynimizin olması gerekeni bırakıp, sigara içimine endeksli serotonin-endorfin salgılaması.

    Sigarayı bırakmaya kalktığınızda ilk 72 saat önemli, çünkü beyin bu tembelliğe alıştığından, yani serotonin- endorfin salgılamayı sigara içimine göre yönlendirdiğinden yeniden kontrolü ele alıp, bu kimyasalları ne zaman üretip, üretmeyeceğine kendi başına karar verebilme yetisini hatırlamak için 72 saate ihtiyaç duyuyor.

    Sigarayı ya da başka bir bağımlılığınızı bıraktığınızda eksilen bir hormon olması muhtemel. Eğer bu ekgibliğin size verdiği mutsuzluğa dayanabileceğinizi ve hormon salgılanışının normal seviyeye gelene kadar bağlı alışkanlığınızı yapmayacağınıza güveniyorsanız SADECE DAYANIN. Eğer bu hormondan biraz salgılatsam fena olmaz derseniz bağımlı olduğunuz şeyin hangi hormonu etkilediğin öğrenip doğal yolarlardan (Az miktarda kuruyemiş, spor, sex vb.) onu salgılatmada problem olacağını zannetmiyorum.

    “Bağımsızlık bir eve benzer; onu tek tek tuğlalarla inşa edersin. Koyduğun ilk tuğla irade gücündür. Bu özellik herhangi bir anda sana doğru şeyi yapma ilhamı verir. Cesaretle davranma enerjisi verir. Sürmekte olduğun yaşam biçimini kabul etmekten çok, hayal ettiğin yaşamı sürme kontrolünü sağlar.”
    Robin S. Sharma (Ferrari’sini satan Bilge.)
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      bence cinselliğin zevk alma fonksiyonu hep vardı bu yeni bir şey değil öyle olsa cariyelik kavramı olmazdı
      ···
  6. 6.
    +3 -1
    kurtulmayacağız
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Çok uzun okumadım
      ···
      1. 1.
        +1

        adam hala tütün içiyor tak bırakırsın amk

        ···
    2. 2.
      0
      birşey değişmeyeceğini bildiğimiz halde okuyalım, Zaten alıştık boş gazlamalara.
      ···
  7. 7.
    +4
    B1 vitamini (Tiamin) B grubu vitaminleri arasında ilk bulunandır. Bitkisel ve hayvansal kaynaklarda bulunan ve suda eriyen bir vitamindir. Tiamin özellikle sinir ve sindirim sistemi sağlığında ve karbonhidrat metabolizmasında önemli bir rol oynamaktadır. Suda çözülen vitamin olduğu için vücut tarafından DEPOLANMAZ.

    B1 vitamininin en önemli faydası; karbonhidrat gibi enerji kaynağı olan besinlerin vücutta enerjiye çevrilmesini sağlamaktır. Bunun yanı sıra sinir sisteminin çalışmasını düzenler hatta bu nedenle 'moral vitamini' olarak da bilinir iştah açar damar sertliğini önler.

    Her 1000 kalori için 0 4 mg B1 vitamini alınması yeterli olacaktır. Alkol çay ve kahve tüketimi gebelik ve emzirme dönemi stres gibi faktörler günlük B1 Vitamini ihtiyacını arttırmaktadır. Bunun yanı sıra karbonhidratları enerjiye çeviren bir vitamin olduğundan karbonhidrat tüketimi fazla olan kişilerin B1 vitaminine ihtiyacı artacaktır.

    Yoksunluk duyduğumuz zamanlarda ekgib hissettiğimiz hazzı almak için kendimizi yemeğe verebiliriz ve yediklerimizin büyük bölüm tatlı, unlu vb. olabilir ki bunların neredeyse hepsi şeker içerir.

    Rafine edilmiş şekerin içinde neredeyse hiç mineral ve vitamin bulunmaz. Oysa vücudumuzun, kan şekerini yakabilmek için B1 vitaminine ihtiyacı vardır. işte bu yüzden çok şeker tükettiğimiz zaman sinir sistemimizi tutmakla görevli B1 vitamini fazla şekerin yakılmasını üzerine alır. Bu durumda sinir sistemi, insanı daha sinirli, kaprisli ve öfkelenmeye meyilli hale getirir.

    Bugün arkadaşımla ve patronumla konuşurken içimde ani parlamalar yaşadığımı ve bunu dışa vurmaktan endişe etmediğimi fark ettim. Bu tepkiler bazen onları korkutmuş bile olabilir.

    Bağımlılıklarınızı bıraktığınızda yetersiz hazzın yanı sıra B1 vitaminin ekgibliği de sinirlenmenize yardımcı olur. Bu nedenle yoksunluk dönemlerinde şekerliden, hamurludan uzak durulmalı eğer duramıyorsak. B1 vitamini kuru baklagiller, karaciğer, tahıllar, süt, yumurta, ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunur. Rafine edilmiş̧ bitkisel yağlarda ve beyaz unda B1 vitamini bulunmaz.

    Yoksunluk dönemlerindeki sinirli haliniz bir çaresizlikmiş gibi algılamayın karbonhidrat alımınızı azaltın ve B1 vitaminin olduğu gıdalardan azar azar tüketin. En azından düşük haz harici olan sinirlenme durumunuzu biraz önlemiş olursunuz.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +2
    Hepsini okumaya çalıştım bir süre sonra pes eder gibi oldum ama yılmadım =)
    ···
  9. 9.
    +2
    Brian Dugan, yedi yaşındaki bir kız Jeanine Nicarico'nun acımasız tecavüz ve cinayetinden ötürü suçlu bulunduğunda, acımasız bir seri katilin taslağı gibiydi. Kız 1983 yılında öldürüldü fakat dugan 2009’a kadar suçlu olduğunu itiraf etmedi. O ayrıca birkaç tane daha tecavüz suçundan, yedi yaşındaki bir kızın daha ve tecavüz edip öldürmeden önce yolda kovaladığı 27 yaşındaki bir hemşirenin cinayet suçundan suçlu bulundu.

    Kötülüğün genlerden mi geldiğini yoksa sonradan gerçekleşen etkilerden mi geldiğini araştıran Dr. Kent A. Kiehl Bu suçlu ve buna benzer diğer birçok suçlunun beyin taramalarını onlara normal insanlarda empati, suçluluk, acı vb. duyguları yaşatan bazı fotoğrafları gösterirken çekiyor.

    Kiehl’e göre: Taramalar sonucunda normal insanlara bu resimlerin gösterilmesi sonucunda beyinlerinin ön kısımlarındaki küçük bir bölüm ki bu bölüm kişiliğin oluşması açısından dürtü kontrolü ve davranış düzenleme açısından çok önemlidir. Parlıyor. Dürtülerini kontrol edemeyen bu pgibopatlarda ise bu bölümün parlaklık yoğunluğu daha az Dugan’da ise en az seviyededir.

    Umarım sinirbilimi, yasal sistemin bu kişilerin bir bozukluğa sahip olduğunu anlamasına yardımcı olur ve bu bozukluk tedavi edilebilir. Diyen Kheil bu dürtü kontrol ekgibliğinin genetik olabileceğini düşünüyor.

    http://www.bbc.com/news/health-15386740
    ingilizce bilmeyenler için: https://www.youtube.com/watch?v=x9C1RCUX_OA

    Greenberg ve Mitchell (1983)’e göre, insan zihninin dürtüler tarafından harekete geçirilir. Dürtü, zihinsel (mental) yaşamın yönünü belirler. Pgibanalize göre tüm davranışların altında yatan güç olduğu için de pgibanalitik modelin kaynağı dürtülerdir. O anki ruhsal durumumuz ve anılarımıza bağlı olarak ortaya çıkan dürtüler zihinsel yaşantımızın yönünü belirler. insan zihni amaç yönelimlidir. Dürtüleri sürekli doyum arayışındadır ve acıdan kaçınan yapıdadır. Bireyi harekete geçiren en önemli dürtüler ise cinsellik ve saldırganlıktır.

    Dürtü kontrol sisteminizin normal olduğunu varsayarak sırf bir şeyi istediğiniz için insan öldürebileceğinizi düşünmüyorum. Yukarıdaki gibi bir adamın bozukluğuna yakalanma ihtimaliniz milyonda bir. Fakat iş bağımlılıklarımıza geldiğinde dürtülerimiz bazen kontrol edemiyoruz. Freud (1916) a göre ise erken dönemde memeden kesilen bireylerin madde bağımlısı olma ihtimali daha fazladır.

    Dürtüler olmaksızın gerçekten de kolumuzu bile kaldırmak istemeyiz. insan zihni amaç yönelimlidir. Ve dürtüleri sürekli doyum arayışındadır ve acıdan kaçınan yapıdadır demiştik. Eğer bir madde veya bir olaydan kaynaklı bir durum; size hoş anlar yaşatıyorsa zihin bunu sürekli önünüze koymakla mükelleftir. Eğer bir şey size nahoş anlar yaşatıyorsa zihin bundan kaçmak için mükelleftir. Bebekler kendine hoş gelen durumlarda uslu olurken nahoş herhangi bir durumda hemen ağlamasının nedeni belki de budur. Fakat bu durum ölene kadar sürmez. Bebeğin beyni büyüdükçe dürtü duyduğu her şeyin karşılık bulamayacağını anlar ve bu dürtülerini kontrol eden bir sistemi geliştirir. Belki de bunun ergenlikten önce olması iyidir çünkü olmasaydı herkes birbirine atlayabilir hatta öldürebilirdi.

    Bağımlılıklarımızdan kurtulmamızın amacı onların bize istemediğimiz duyguları yaşatmasıdır. Yoksa neden onları bırakalım ki? Sizi sürekli mutlu edip hiçbir zararı bulunmayan bir şeyi neden bırakasınız ( BKZ: SU ) Fakat bırakma dürtünüz anında işlemeyebilir. Çünkü bağımlı olduğunuz şeye de güçlü dürtüler hissedersiniz.

    Kısaca: Bir pgibopat değiliz ve yeri gelince dürtülerimiz kontrol edebiliriz.

    Bugün şirketteki arkadaşlarımın yemekten sonra yaktıkları sigara beni çok cezbetti. Gerçekten de bir sigara yakmak istedim. Tam o esnada ise arkadaşım paketten bir dal bana uzattı fakat. Hayır içemezdim bu bir kontrol meselesiydi.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +2
    Belki de bundan 12000 yıl önce avlayacak veya toplayacak yiyecek bulamayan insan; aç kaldığında yenilebilen, püsküllü tohumları olan bir bitkinin toprağın içine girdiğinde yeniden çıkabildiğini fark etti. Onun torunlarında biri ise toprağın havalandırıldığında bitkinin daha da gürleştiğini. Boş durmayan torunlar ise bu gelişimi devam ettirip ağır ağır tarım devrimini gerçekleştirdiler.

    Sonuçta yiyeceklerin depolanmasından kaynaklanan sebeplerden ötürü üreyen bakterilerden ve virüslerden yeni salgınlar çıksa da depolarını tüketen komşu köylüler köylerini katletse de sürekli aynı yerde yaşamak gezgin olarak evrimleşen insan pgibolojisine zarar verse de. Evet Artık insanlar önlerindeki sene aç kalmamak için ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı.

    1885 yılında kimya bilimiyle de ilgilenen, Dr. John Pemberton çektiği mide ve bağırsak ağrılarından şikayetçiydi. Bu ağrıları için geliştirdiği içeceğe gaz karıştırmasıyla yeni bir içecek üretti. Bu içecek günümüzdeki kolanın temellerini oluşturmaktadır. ilk başlarda ilaç olarak eczanelerde satılan kola, ticari öneminin fark edilmesiyle 1886 yılında Coca-Cola tarafından seri üretime geçirilerek, satışa sürüldü.

    Bazı insanlarda bağımlılık yapan ve şeker hastalığına yakalanmanıza sebep olabilecek kola güzeldir.

    1990’larda Kent Sandwich’teki bir kimya araştırma tesisinde, bir grup ingiliz bilimci Pfizer şirketi için sildenafil sitrat denilen bir madde üzerinde araştırmalar yürütüyordu. Araştırmacıların yüksek tansiyon, anjin ve yüksek irtifa hastalığının kontrolü için yeni ve daha etkili bir yöntem geliştireceği umuluyordu. Pfizer ilacın anjinden kaynaklı şiddetli göğüs ağrılarını hafifletmesini bekliyordu. Testler sonucunda ilacın anjin üzerinde çok az etkili olduğunu ama bir takım istenmeyen yan etkiler gösterdiğini not etti. Bu istenmeyen yan etkiler arasında baş ağrısı, ateş basması, kabızlık, görmede bulanıklık ve kuvvetli ereksiyon vardır. Bir dakika, ‘’ istenmeyen yan etkiler ‘’ mi? Pfizer bu yeni ilacın potansiyelini kavramakta gecikmedi ve 1996’da patent başvurusunda bulundu.

    Sizin ihtiyacınız yok biliyorum ama spor yapmayan, sigara içen, protein ve sebze ağırlıklı beslenmek yerine karbonhidratla boğulan bir arkadaşınızın vardır. Ve kötü etkileri olsa da viagra gereklidir.

    1897'de Almanya'daki Bayer laboratuvarlarında kanser ve tüberküloz hastaları için "ağrı kesici" olarak hazırlanan "eroin hidroklor", dehşet verici yan etkileri fark edilince onu ilaç olarak reçetelere yazan hekimler tarafından derhal terkedildi. Ancak iş işten geçmiş ve "şeytanın tozu" hapsedildiği şişeden kaçıp halkın arasına karışmayı başarmıştı bir kez daha Kimya tarihinin ünlü efsanelerinden birine göre, "eroin" maddesi, adını, bu maddeyi deneme amacıyla kolundan enjekte eden bir Bayer mühendisinin o anda yaşadıklarını tanımlamak için kullandığı şu manidar cümleden almıştı:
    "Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" ("I feel like a hero")

    insan organizması açısından tüm zamanların en yıkıcı kimyasalı sayılsa da eroin sizi kahraman gibi hissettirir.

    insan bugüne kadar ne yaptıysa yapsın konforunu ve mutluluğunu arttırmak için yaptı. 12000 yıl önce sağlıklı beslenen, hareketli yaşamından ötürü spora ihtiyaç duymayan, alkolsüz, sigarasız, eroinsiz, kolasız, viagrasız ve daha birçok bağımlığı olmadan yaşayan insan; bir av yakaladığında, tatlı bir meyve bulduğunda, ürediğinde mutlu oluyordu. Çünkü yaşamak, problem çözmek ve üremek için evrilmişti. Beyni bunları yaptığında mutluluk duyması için evrilmişti. Tarım devriminden itibaren bugüne kadar insanların yaşam süresi artsa da yine daha mutlu muyuz?

    https://www.tozlumikrofon...-populer-hastaligi-stres/

    Kendimiz için yaptığımız şeyler haz verici hormonlarımızın yerine geçip bizi ele geçirse de bunlardan kurtulabiliriz. Burada http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/7706 bağımlılıklarımızdan kurtulurken başta serotonin olmak üzere düşük seviyeye geçen ya da az sayıda reseptörler tarafından algılanamayan bazı hormonları doğal yollarla arttırmanın birkaç ipucu mevcut.

    Notlar: Eski insanlardan kat kat daha fazla yaşıyoruz gelişmenin her yönü köttü değildir.
    Doktor değilim ve ilaç tavsiye etmem eğer kontrolsüz bir rahatsızlığınız varsa doktora gidin
    Bağımlılıklardan kurtulmanın zorlukları üzerinde dursam da yavaş yavaş düzelme sergilediğimi zannediyorum: Artık daha kolay uyanıyorum, ilki yine 10-15 saniye sürse de sonraları 15 dakikaya kadar tutabiliyorum ve daha kolay sertleşip kadınlara karşı kötü duruma düşmüyorum.
    Kendi başıma uzun süre hazsız kalıp bağımlılıklarıma yönelmemek için gezip dolaşmaktan arkadaşlarla vakit geçirmekten ve bayramın da etkisiyle yazamadığım için özür dilerim.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +2
    Alkolü bıraktım 2 ay oldu 14 yaşından beri devamlı hergün kullanırdım ramazan ve kandiller hariç bu ramazana girerken onuda bıraktım sigara zaten hiç içmedim kahrolsun alkol
    ···
    1. 1.
      +1 -6
      devlete de bağlısın yiyosa ondan kurtul
      ···
    2. 2.
      0

      @1 OKUMADIM DiREKT Bi DAL YAKCAM AKŞAM iFTARDA

      ···
  12. 12.
    -1
    ya 31 i gibeyim. benim bağımlılığım kız lan.. bi kıza bağımlıyım ben. onu nasıl aşıcam onu söyle.
    ···
  13. 13.
    -1
    Bağımlılıktan bahsedip tırnak yemeye kadar yer verip kumardan bahsetmeyen gibiģin yazısı okumaya değer değildir
    ···
  14. 14.
    +1
    https://www.youtube.com/watch?v=W2otiDo0jMw
    ···
  15. 15.
    +1
    Kurtulmak istemiyorum moruq
    ···
  16. 16.
    +1
    bunu okuyacağıma kurtulmam panpa
    ···
  17. 17.
    +1
    https://ofpof.com/saglik/...sturucu-deneyi-fare-parki
    ···
  18. 18.
    +1
    huur çoçuğu kısaca özet geçsene
    ···
  19. 19.
    0
    rez okurum
    ···
  20. 20.
    0
    KES YOKSA SENiN O huur ANANI CAYIRDATIRIM
    ···