+2
evet beyler eminim bu konu çok ilginizi çekecektir. olabildiğince kısa tutmaya çalıştım. okumak isteyen okusun.
başarıya giden yolu çizmeden önce sanırım başarının ne olduğunu, insan için ne anlam ifade ettiğini ve nelerin başarı nelerin başarısızlık olduğunu belirlemek gerekir.şu bir gerçek ki başarının kişiden kişiye değişen bir tanımı vardır. yani başarıyı insanın ilgi alanı ve beklentileri belirler. çok hırslı bir iş adamı için her zaman çok daha fazla para kazanmak bir başarı göstergesidir. bir öğrenci derslerini geçtiği zaman başarılı olduğunu düşünür. ancak bir başka öğrenci için sadece derslerini geçmek yeterli olmayabilir.en yüksek notu almak onun için bir başarıdır.bu örneklerden yola çıkarak, insanın ilgi alanına göre belirlediği hedeflere ulaşmasının, bir nebze olsun başarının ortak tanımı olduğunu söyleyebiliriz.
elbette her insanın bu hayatta bir hedefi bir yaşama amacı vardır. ve bu amaç doğrultusunda tatmin duygusuna ulaşmak ister. peki neden bunu elde etmek için çaba gösterir? aslında bu soruya belirli bir yanıt vermek oldukça güçtür. çünkü insanın en iyiye ulaşma dürtüsü tam olarak açıklığa kavuşabilmiş değildir. modern teorilere göre her zaman en iyisini istemek, üstün olmak çabası ilerlemenin bir gereğidir ve onsuz bir yaşam düşünülemez. aksi durumda toplumlar doğaya egemen olma konusunda bu derece başarılı olamazlardı.
buraya kadar herhangi bir konuda başarılı olmanın bir gereklilik gibi algılandığında hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. böylece başarıya giden yolun ne derece önemli olduğu iyice vurgulanmış oluyor. bir insanın nasıl başarılı olabileceği sorusuna ilk cevap inanç olur herhalde. buna dayanarak çok klagibleşmiş olsa bile inanmak başarıya giden yolda birinci kural olarak karşımıza çıkıyor. ancak pek çok insan inanmasına rağmen karşılaştığı başarısızlıklardan şikayet eder. genellikle de başarısız olmasını şans , kader, kısmet gibi elinde olmayan faktörlere bağlar. şüphesiz bu insanı rahatlatacak ilk bahanedir. çünkü başarısızlık bir yetersizlikmiş gibi görüldüğünden pek istenen bir duygu olduğu söylenemez. dolayısıyla insan herhangi bir başarısızlığını kendi hatası olarak tanımlamak yerine kendinden uzaklaştırma yolunu seçer. böylece inancın tek başına yeterli olmadığını, şans kader gibi faktörlerin başarıyı aslında sanıldığı kadar engellemediği sonucuna varabiliriz.
bir ilerleme kaydettik gibi görünüyor. ancak hala bizi başarıya zütürecek yolun ne olduğuna açıklık getiremedik. bunu olabildiğince azaltırsak 5 başlık altında açıklayabiliriz.
1) ne olduğunu ne olmadığınızı saptayın.
her şeyden önce çalıştığımız alan kesinlikle iç dünyamıza hitap edebilmeli. orada kendimizden bir şeyler bulabilmeliyiz. aksi taktirde kişinin hedefi doğrultusunda ilerlemek isteyeceğini söylemek pek doğru olmaz. müzik yeteneği olan birinin doktor olması ne toplum için ne de kendi için faydalıdır.bu kişi pek ala tıp alanında da ilerleme kaydeder. ancak müzikte yapabileceklerine kıyasla başarısızdır. ayrıca özgüveni de bu başlıkta değerlendirebiliriz. özgüvenin kaynağı hiçbir şekilde yapay olmamalı. kişinin kendisi dışında herhangi bir kaynağa ihtiyaç duymamalı. ilgi alanımızı belirledik. özgüven sorununu çözdük. peki sıradaki ne?
2) bir yaşam ideali belirleyin
yaşam şekli aslında ergenlik dönemlerinde belirleniyor gibi görünsede aslında 5-6 yaşlarında anlam kazanır ve çevre şartlarına göre olgunlaşır.. yapılan araştırmalar bunu etkileyen genetik faktörlerin olduğunu göstermemiştir. yaşam ideali nedir? yaşam ideali sizin hayatta karşılaştığınız problemlere yaklaşım biçiminizdir. problemleri çözmek veya bunlardan kaçmak için bir yol bulmak, hangisini seçeceğinizi sizin yaşama karşı takındığınız tavır belirler. insan yaşam içerisinde genellikle egosunu koruma çabası içindedir.bu oldukça doğaldır. ancak gözden kaçırılmaması gereken nokta tavrınızın her zaman her zaman hayatın olumlu yönünde olması gerektiğidir. yani siz başarılı olmak için doğru bir tavır belirlemelisiniz. bunun ne olduğunu da sanırım söylememe gerek yok.
3)engelleri ortadan kaldırın.
engeller gerçekten var mıdır? pek çoğumuz buna evet diyecek ancak size katıldığımı söyleyemem. engeller gerçekte sizin için paha biçilmeyecek fırsatlardır. zorluklarla karşılaştığınızda gelişim için bir fırsat yakalarsınız. ve gerçekte ne olduğunuzu ancak koşullar zorlaşınca fark edersiniz. burada iki şey oldukça önem kazanıyor. devamlılık ve asla pes etmemek. nietzsche nin dediği gibi sizi öldürmeyen acı güçlendirir. engellerin gözünüzü hedeften ayırdığınız zaman ortaya çıkan korkunç şeyler olduğunu asla unutmayın.
4) sağır kaplumbağa yı oynayın.
çoğu zaman bir işe giriştiğinizde pek çok insandan bunu yapabileceğinize dair güçlü bir destek bulamazsınız. çünkü insanlar başarılı olduğunuzda çevrenizde olup bunları paylaşmayı seven insanlardır. eğer sizi yapamayacağınızı söyleyen birini gördüğünüzde sağır kaplumbağa hikayesini hatırlatın kendinize. bilinen bir hikayedir. bilmeyenler için kısaca hatırlatayım. bir gün kaplumbağalar arası bir yarış düzenlenir. bir dağın tepesine ilk kim varacaktır. yarışmayı izlemek için bir çok kaplumbağa toplanmış. ancak hiç kimse onların bunu başaracaklarına inanmıyormuş. ve yarış başladıktan sonra kaplumbağalar birer ikişer pes etmeye başlamış. seyirciler alay edip gülerek asla zirveye ulaşamayacaklarını söylemişler. ancak bir kaplumbağa azimle yarışı sürdürmüş ve tepeye çıkmayı başarmış. herkes hayretler içinde nasıl başardığını düşünürken birde bakmışlar ki yarışı kazanan kaplumbağa sağırmış.
5)çok zor koşullar altında başarılı olan insanları düşünün.
herkes bir işe başlarken başarılı olan insanların karşılaştıkları sıkıntılarla karşılaşmadıklarını düşünür. ancak ne var ki bu problemlerle belki de daha fazlasıyla onlarda mücadele etmiştir. cesaret devamlılık ve kararlılık bu insanları başarıya ulaştırmıştır. ama biz genelde onların yetenekli özel insanlar olduklarını düşünürüz. einstein bile kendisinin dahi olmadığını sadece fazla meraklı olduğunu söylemiştir. ve bu insanlar çabalarının karşılığını fazlasıyla almışlardır. michael faraday hakkında ne biliyorsunuz? ünlü bir fizikçi ve kimyager olduğunu. ancak faraday ın bir ciltçi çırağı olduğunu ve öğrendiklerinin çoğunu matbaaya ciltlenmek üzere kendisine getirilen kitaplardan öğrendiğini biliyor musunuz? faraday üniversite mezunu değildir. varlıklı bir ailenin çocuğu değildir. babasını genç yaşta kaybetmiş ve ailesinin yükü kendi omuzlarına binmiş biridir. ama buna rağmen bugün elektriğin keşfine yaptığı önemli katkılarla tanınır. faradayı yüzlerce yıl sonra bile saygıyla anılan biri yapan güçlükler karşısında göstermiş olduğu tavırdır. her şeye rağmen faraday'ın bir dahi olduğunu kendinizin ise sıradan biri olduğunu iddia edebilirsiniz. ancak unutmayın faraday ciltçi çırağı iken sadece sıradan bir insandı dahi değil. sizi sıradan yapan kendiniz hakkındaki düşüncelerden başka bir şey değildir.
etkileyici başarı öykülerine oldukça güzel bir örnekte chris gardner'ın hayatı verilebilir.her şeyini kaybetmiş bir insanken multimilyarder olan chris gardner ın gerçek yaşam öyküsü the pursuit of happiness ismiyle beyaz perdeye aktarılmış ve will smith chris gardner ı başarıyla oynamıştır
