+1
-1
üniversiteyi anadolunun yobaz bir şehrinde okudum. öğrenciler pek sevmezlerdi. bir erkek olarak çok zor ev bulmuştum. ama karşı dairenin ev sahibi hacı bir amcaydı. evini öğrencilere veriyordu ama tek şartı bayan ve başörtülü olmasıydı.
biz eve taşındıktan 1 ay kadar sonra pazar sabahı apartmanda gürültülerle uyandım. kapıyı açtım baktım, karşı daireye 3 tane kız taşınıyordu. hanım hanımcık, sessiz sakin tiplerdi. hoşgeldiniz dedim, teşekkürler dedi kapıyı kapattım.
gel zaman git zaman bunlarla merhabalaşmaya başladık. sürekli uzun pardesüler giyiyorlardı. saçları başları her yerleri kapalıydılar. türban takmanın ne demek olduğunu sayelerinde anladım, onlara karşı hiçbir cinsek istek duymuyordum.
19 mayıs tatili gelmişti. ev arkadaşlarımın memleketi yakın olduğundan gitmişlerdi. benim memleket uzaktı ve 2-3 günlük tatil için gitmeye değmezdi. karşı daireki kızlardan da ikisi memleketlerine gitmiş, biri kalmıştı.
akşama doğru kapım çaldı. kapıyı açtım, tek kalan kız çok endişeli bir şekilde karşımda susuyordu. hayırdır iyi misin dedim. tökezleye tökezleye anlatmaya başladı. arkadaşlarını yolcu etmeye gitmiş, döndüğünde anahtarını evde unuttuğunu farketmiş. telefonunun şarjı da yok, hiçbir numara ezberinde değil, hiç bilmediği bir şehirde dımdızlak kalmıştı.
içeri davet ettim, çekindi ama geldi mecburen. kapıyı anahtarla kilitleyip kilitlemediğini sordum. kilitlememişti, baktım çok sağlam bir kapı değildi. daha önce ben de dışarda çok kaldığımdan kiltsiz kapının nasıl açılabileceğini biliyordum. ama biraz otursun diye hiç bu konudan bahsetmedim. o da kara kara ne yapacağını düşünüyordu.
biraz muhabbet ettik, okuldan aileden falan bahsettik. bu arada evde pardesüyü çıkarınca taş gibi bir fiziğinin olduğunu farkettim. mayıs ayıydı ve ev de direk güneş aldığından çok sıcaktı. yine de başörtüsünü çıkarmıyordu.
biraz daha oturduktan sonra ben bi kapıyı açmayı deneyeyim dedim, gittim kapının arasına çaykaşığının sapını sokarak 10 saniyede açtım. gözlerine inanamamıştı. nasıl bir karizma yaptıysam artık, beni yemeğe davet etti evine. tamam hazır olunca haber ver dedim ve evime geçtim.
eve gidip hemen duşumu aldım çoraplarımı değiştirdim ve çakma calvin klein donumu giydim:) birşeyler olacağını hissediyordum. yarım saat sonra kapımı çaldı ve beni çağırdı. çok güzel yemekler yapmıştı, becerikliydi hatun hakkaten.
yemekten sonra çay yaptı, muhabbete devam ettik, bu arada başörtüsünü çıkartmıştı. vücut zaten taş, başörtüsünü çıkarınca da saçlarının ve yüzünün güzelliği ortaya çıktı. bebek gibi kızdı. gözlerimi ondan alamıyordum, o da bunun farkındaydı. masada karşııklı konuşurken aynı anda masanın üstündeki birşeye uzandık ve elim eline dokundu. elini tutup öptüm, çok güzelsin dedim. söylediklerime ben bile inanamıyordum.
elimi tutup yüzüne zütürdü ve yüzünü okşamaya başladım, yanaklarında ve boynunda gezdiriyordum ellerimi. gözlerimin içine bakıyordu. masum bir huurluk vardı bakışlarında.
ayağa kalktım, onu da elinden tutup kaldırdım ve beline sarılıp dudaklarını öpmeye başladım. dilimi ağzının içine alıyor kendi dili ile yalıyordu. nefes alıp verme hızı artmaya başladı. ellerimi kalçalarında gezdiriyordum. sonra sırtına, sonra tekrar aşağı kalçalarına ve bacaklarına. her yerini okşuyordum.
bir süre böyle devam ettikten sonra kanepeye uzakdık. o altta ben üstte misyoner pozisyonunda öpüşmeye devam ettik. bu arada elini tişörtümden içeri soktu, sırtımı okşamaya başladı. beni kendine çekiyordu. elbisesi önden düğmeliydi. birkaç düğmesini açıp boynundan dekolte bölgesine doğru küçük küçük öperek indim. bir yandan bir göğsünü öperken diğer yandan elimi sütyeninin içine soktum. pamuk gibi, mükemmel göğüsleri vardı. göğüs ucunu vakumlayıp dilimle çevresini yalıyordum. göğüs ucun dimdik olmuştu.
tişörtümü sıyırdı, pantolonumun kemerini çıkardım, düğmelerini açtım. malafat taş gibi olmuştu pantolonun içinde acı içinde kıvranıyordu. beni özgür bırak diyordu.
o da elbisesinin kalan düğmelerini açtı. ben boxer'la o iç çamaşırlarıyla kalmıştı. tek elimle sütyenini açıp o müthiş manzarayı izledim. sonra göğüslerini öpe öpe aşağı doğru indim.
göğüsler, göbek, göbek deliği, kasık veee..
kilodunu iki yanından tutup aşağı doğru çektim. dıbını ağzıma doğru bastırıyordu. yalamaya başladım. sırtımı tutup sıkmaya başladı ve yavaştan inleme sesleri geldi. dilimi içeri doğru sokup sağa-sola aşağı yukarı hareket ettirdim. brazzers'taki kel adam gibi yalıyordum şerefsizim. bu arada amından nur akıyordu resmen. böyle bir temizlik, böyle bir erotiklik hayatımda hiç görmemiştim. diğer kaşar kızlara oral ciks yapmaktan hiç hoşlanmazdım. hem pis olurlardı hem de güven vermezlerdi. ama bunun dıbını yaladıkça yalayasım geliyordu.
beni sırtüstü yatırdı. boxer'ımı çıkartıp kasıklarımı öpmeye başladı. yannanım hariç her yeri yalıyordu. bu da beni delirtiyordu. neredeyse kafasını tutup zorla ağzına sokacaktım. ama gerek kalmadı. önce nefesini vermeye başladı, sonra tam tepede bir dil hissettim. çevresini daireler halinde yalaya yalaya yannanımı ağzına aldı. hem dudaklarını kullanıyordu hem dilini. ama dişleri yok gibiydi. oral ciks yapılırken dişlerin yannanıma değmesini hiç sevmem. bu yüzden hayatımdaki en güzel oral cikslerde birini yaşıyordum.
birkaç dakika ağzına aldıktan sonra yukarı doğru çıktı, artık gibmenin vakti geldi der gibiydi. elimle dıbını okşadım biraz, parmaklarımla ıslanmasını sağladım. ve arkasını dönüp önümde domaldı.
ve nasıl domaldı biliyor musun? hayatımda öyle domalmak görmedim ben. uzun saçları sırtında dağılmıştı. beli incecik, zütünde gram selülit yok, yumuşacık, ve belini aşağı bükerek kalçası ve amı kabak gibi ortadaydı. bembeyez bir züt deliği vardı. herşey o kadar mükemmeldki li gibmeye kıyamayacaktım az daha.
yannanımın kafasını dıbının dudaklarında gezdirdim. sırılsıklamdı. eliyle yannanımı tuttu ve deliğe yerleştirdi. gibişe başlamadan önce en sevdiğim ritüel budur. ileri doğru bastırmaya başladım. bir yandan acaba bakire mi diye düşünmüyor da değildim. ama gözüm o kadar kararmıştı ki gerekirse bu güzellikle evlenebilirim diye düşündüm.
yarısına kadar soktum, çıkardım. çok az daha hızlı bir şekilde %60'ını soktum, çıkardım. %70 ini biraz daha hızlı, 80 90 derken yannanımın tamamıyla seri bir şekilde gidip gelmeye başladım. her gidip gelmemde lap lap sesler geliyordu, ahhhh diye inlemeleri hala kulağımda. amın içi sıcacık, kaygan..
bir süre gidip gelmeye devam ettim. manzaranınn güzelliği izliyordum tabi. vurdukça sallanan mükemmel bir züt, inledikçe savrulan saçlar, gibilmekten terlemiş bir sırt..
sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. sevişirken beni en çok tahrik eden şeylerden birini yaptı. inlerken "evet gib beni" dedi.
başınıza geldi mi bilmiyorum. sevişirken küfürlü konuşan hatun, özellikle gib beni diyen hatun kadar insanı tahrik eden bir şey yoktur.
daha sert vurmaya başladım. hem belinden sıkıca tutup kendime çekiyordum, hem de kendim ileri doğru vuruyordum. ortaya buluşan bedenlerimiz çok acayip sesler çıkarıyordu.
pozisyon değiştirdik. bu arada yorgunluktan ölmek üzereydim. altıma yattı, misyoner pozisyonunda tekrar yannanım dıbının içindeydi. sırtımı tırmalıyor, dudaklarını ısırıyordu. vurdukça göğüsleri aşağı yukarı sallanıyordu. yaklaşık bir 15 dakikadır aralıksız gibiyordum onu. inlemeleri arttı, gözleri yumuldu, birşeyler olduğunu anlıyordum. kasılmaya başladı ve mutlu son. ben de biraz daha devam etim yarrapımı amından çıkardım, elini yannanıma zütürdüm, 31 çekmeye başladı bana. sıvazladı, sıvazladı ve ben de göğüslerine doğru boşaldım. göğüsleri, boynu hep sperm olmuştu.
yanına yattım. göbeği derin derin nefes almaktan inip kalkıyordu. elimle bacaklarını okşadım, yüzümü tuttu, bana hayranlık dolu bakıyordu. biraz daha öyle yattıktan sonra kalktık temizlendik. ve o gece beraber yattık..
hayatımdaki en güzel ve en sürpriz ciksi yaşamıştım..
