/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +5
    Bizim Oğuz’un, kendisini Raif Bey ile özdeşleştirmesinin nedeni buydu işte. Daha sonra düşüncelerinden irkildi. Bir fotoğrafa aşık olamazdı... ‘’ iki ‘’ diye düşündü. ‘’ Üstelik yaşıyor ve bir ismi var. Duygu... Duygu ne de güzel bir isim. ‘’ Ve tekrar Facebook’a döndü. Duygu’nun profilini açtı ve izlemeye başladı. Kumral saçlarını avuçlarının içinde hissetti. Fenerbahçe bilekliklerinin olduğu elini tuttuğunu düşündü. ‘’ Kurgulama Oğuz.’’ Kendisine bu şekilde davranmamasını söyleyen bir dizi mantıksızlıkları sıraladı. Fakat Arkadaşlık isteği’ni iptal edemedi. Geriye ‘’ Beklemek’’ kalmıştı. isteği ya kabul ederdi ya da ret. Kapısını açıp bahçedeki banklarda oturan ailesinin yanına gitti. Anne Selma Hanım çayı daha yeni demlemişti. Ve Oğuz’un en sevdiği kuruyemiş olan ‘’ Kabuklu Fıstık ‘’ vardı masada. Ailecek koyu bir sohbete daldılar. Seneye YGS – LYS sınavı vardı. Bu nedenden ötürü Oğuz’u güzel eğitim veren bir dershaneye yazdırmak istiyorlardı. Ve bilgisayarı daha az kullanmaya başlaması nasihatini veriyordu baba Hüseyin Bey. Bu konuşmalarda Oğuz , zaten az olan yaşama isteğini bütünüyle kaybettiğini hissederdi. Bu sınavı bir ölüm kalım maçına çeviren aileler onun en nefret ettiği bir aile biçimiydi. Çocuklarını bir yarışa hazırlar gibi telkin eden bu aile biçimi şimdi, Oğuz’un ailesinde de kendini göstermeye başlamıştı. Çayından son bir yudum daha aldı ve tekrar odasına gitti. Yolda yürürken bir aralık kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Ahenkle dağılmış yıldızları sevinçle izledi. ‘’ Düşünsene Duygu. Senin benden haberin yok. Ve aramızdaki kilometrelerce mesafeye rağmen gökyüzü sayesinde buluşma fırsatı buluyoruz.’’ Daha sonra aklına, Duygu’ya gönderdiği arkadaşlık isteğinin cevabının gelmiş olduğu düşüncesi geldi. ‘’ adımlarını hızlandırdı. Heyecanla anahtarı çevirdi ve hızla odasına girdi. Bilgisayar zaten açıktı. Ellerinin titremesine engel olamayarak Facebook şifresini yazdı. Bildirim kısmına ‘’ 1 ‘’ işareti gelmişti. Arka planı kırmızı olmuştu. ‘’ Allah’ım ‘’ dedi Oğuz. ‘’ Ne olur düşündüğüm şey olsun.’’ Tıkladı bildirim kısmına. ‘’ Duygu Arkadaşlık isteğini Kabul Etti.’’ Gözlerine inanamayarak yazıyı birkaç kere okudu. Evet! Doğru görmüştü. Duygu’nun profilini tekrardan açıp incelemeye başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 52.
    +4
    ‘’ izmir’in Karşıyaka ilçesinde ikamet etmekte olan Duygu hanım 6 kişilik ailenin en büyük çocuğu. Kendisinin dışında 2 küçük kardeşi var. Fenerbahçeli . Bir lisede sayısal bölümde okuyor. Oldukça sosyal olduğu bilinen bir gerçek fakat fotoğraflarında gözüken gözleri ne baktığımızda, hayatında olumsuz giden bir şeylerin arka planını görme şansına erişiyoruz. Duygu Hanım bir çeşit sevgisizlik çekiyor olmalı ki kendisini Fenerbahçe’ye adamış .’’
    Kafasından geçen, bir belgeselin tanıtım filmini andıran bu çeşit düşünceler doldurdu Oğuz’un beynini. Çevrimiçi olan Duygu’nun yeşil ışığını izledi bir süre. Mesaj yazıp yazmamak arasında kararsız kaldı. Ama hiçbir şey yazmadı. Bu şekilde bocalamaların, kafa karışıklığının arasında günler geçti. Duygu’nun profilini inceliyordu hep. Yazdığı yazılara bakıyordu. Hemen hepsi Fenerbahçe ile alakalıydı. En sonunda dayanamayıp. ‘’ Merhaba renktaş’’ yazdı. Görüldü yazısından sonra bir mühlet cevap gelmedi. Daha sonra yazıyor... anldıbına gelen üç noktayı gördü. Kalbinin hızlı hızlı atışına mani olamadı. ‘’ Merhaba.’’ Ovv sonda nokta işareti. Bu da ne demek oluyor şimdi. Kısa kes anlamında bir şey olabilir. Ya da seni tanımıyorum konuşamam anlamında başka bir şey. Şeyler dünyasında yalınayak bir Oğuz... Nasıl ilerleyeceğim ben şimdi. Nasılsın yazsam? Yok olmaz Sana ne derse kalırım mal gibi. Ulan Oğuz Ulan Oğuz, ‘’facebook’ta sohbet konusu açma ‘’ isimli kurslar veriliyordu Halk Eğitimi Merkezi’nde. Evde oturacağına oraya yazılsaydın ya. Hem senin gibi asosyallikten ne yapacağını şaşırmış insanlar da vardır orada. Tanışır kaynaşırdınız. Saçmalama yine. Tanışma kaynaşma becerimiz olsa neden Facebook’tan medet umalım ki? O da doğru.
    ···
  3. 53.
    +4
    ‘’Şey saygıdeğer hanımefendi. Sizin nefis suretinizi görme gafletinde bulundum ve midemde karıncalanma yaşadım. Bu vakitten sonra sizi ve nacizane kişiliğinizi tanımak amacıyle eklemiş oldum. Ne olur hanımefendi. Bu anlamsız hareketimi yanlış yorumlamayınız rica edeceğim. Ben, yanı kulunuz Oğuz, sizinle birkaç dakikacik de olsa sohbet etme şansına erişirse şayet, kısa hayatında büyük bir mutluluk tadacakllar. Bu mutluluğu aciz sevgilinize bağışlar mısınız acaba? ‘’ Nasıl oldu lan acaba. Olmadı gibi. Dur bakayım neresi olmamış. Başındaki ‘’ Şey’’ i kaldırsam nasıl olur acaba. Bir deneyelim. Okuyalım. Evet nefis gözüküyor. Asosyalliğimi de kapatır mahiyette bir sunum yazısı olmuş. Göndereyim mi acaba? Olmaz. Fazla samimi kaçtı sanırım bu yazı. Biraz sadeleştirelim.
    ‘’ Fenerbahçe’yi de özledik haa.  ‘’
    Enter..
    Hahahaha ulen ne biçim adamım ya. Hayaller - Hayatlar olmuş resmen. Neyse bakalım ne cevap verecek.
    ‘’ Aynn’’
    O yazdığım uzun mesajı yazacaktım ki ben kendileri gelecekti tıpış tıpış. Ulen bu saatten sonra da bir şey yazılmaz ki. Bir düşünelim duruma nasıl el atabiliriz. ‘’ Hepimiz aynı geminin yolcusuyuz ne bu ego? ‘’ yazsam olur mu acaba. Ulen Oğuz şimdi en azından ofsaytta kaldın. Öyle bir şey yaparsan kırmızı kart yersin ve tamamen oyun dışı kalırsın. Aman koçum dikkat et. Ne demişti Oğuz Atay adaşım? ;
    ‘’Bir insanla karşılıklı konuşacak gücüm yok.Bir insan karşılık bekler sizden. Konuşurken ve dinlerken hissedersiniz bunu.’’Ben insanlarla zaten karşılıklı konuşamadığımdan ötürü bir sorun yok Oğuz Ağabeyciğim. Ama ya yaşasaydın ve bu günlerde aynı benim gibi internetten konuşmak zorunda kalsaydın ne yapardın? Telaşlanma Oğuz Ağabey.. Ona da vereceğin bir cevabın var muhakkak. Mesela şöyle derdin eminim.
    ···
  4. 54.
    +4
    ‘’ Küçük şeylerden memnun olmasını bilmelisin. Küçük şeyler büyük atılışlara yardım eder.’’ Aynen Oğuz Ağabey haklısın fakat sorarım: Bir insan ‘’ Aynn ‘’cevabından nasıl memnun olabilir ki? Üstelik ‘’aynen ‘’ bile değil ! ‘’ Aynn. ‘’ Evet sayın ilgililer an itibariyle kelimelerimiz hayatını kaybetmiştir. Bütün alfabemizin başı sağolsun.

    ‘’ Şimdi Alex’i izliyor olabilirdik düşünsene. Bu sıcak ve kasvetli yaz akşamında ne de güzel giderdi değil mi? ‘’
    Yazdı Oğuz ve yeniden beklemeye başladı. Tabi net olarak buna beklemek denilirse... Bu ‘’Beklemenin Ötesinde’’ bir şeydi. Çünkü belirli olan, net hatlardan oluşan bir şeyi beklemiyordu Oğuz. Tamamen bilinçaltında oluşturduğu, korkarak da olsa bilincinde açığa çıkardığı bir düşüncenin gerçekleşmesini bekliyordu.
    ‘’ Evet yha ne kdr da doğru ddin. Alex’i izliyor olabilirdik.’’
    Ahahahaha işte bu yahu. işte bu kadar. Sonunda bir gedik açmayı başardık. Bu Duygu’nun verdiği en uzun cevap oldu. Şimdi açılan bu gedikten askerlerimizi geçirmenin zamanı... Burçlarına kutsal bayrağımızı dikeceğiz. Ama baksana yahu yazım şekline. Güzel Türkçe’mizi katletti resmen. Konuşma isteğim kalmadı.
    ‘’Eğer doğru düzgün yazarsanız sizinle konuşmaya devam edebilirim. ‘’ Enter
    Ne yaptım ben! Ah Oğuz Ah. Kelimeleri sevdiğin kadar insanları sevseydin bu kadar yalnız kalmazdın. Hiçbir şey yazmadan bile tersledi. Şimdi kim bilir ne yazacak.
    ‘’ Haklısın ya. Alışmışım. Ben de sevmiyorum bu şekilde yazmayı ama ... Neyse ya .. Tanışıyor muyuz seninle? ‘’
    ‘’ Hayır. Bir Fenerbahçe sayfasında gördüm sizi.. Yani yorumunuzu. Hoşuma gitti ve ekledim. Kusura bakma.’’
    ‘’ Neden kusura bakayım saçmalama. Yalnız benim şimdi çıkmam gerekiyor. Daha sonra yazarsan eğer konuşuruz. ‘’
    ‘’ iyi akşamlar size ne zaman yazayım?’’
    Eziğin dik alasısınız sayın Oğuz Kamburacı. Gerizekalılıkta üstünüze yok maşallah. Ne zaman yazayım diye bir şey yazıllır mı kıza..
    ‘’ ’’
    Al işte... Manidar smile gönderdi. Ne işe yararsın sen Oğuz? Hiçbir şeyden anlamıyorsun.
    ···
  5. 55.
    +4
    Oğuz ve Duygu’nun ilk konuşması bu şekilde oldu. Duygu’nun mesaj atılımından önce ve sonra neler düşünüldüğünü bilmiyoruz fakat Oğuz’a baktığımızda bu kısa konuşmadan daha fazlasını kafasında yaşadığını, bir yerlere varmaya çalıştığını görebiliyoruz. Oğuz konuşmaları birkaç kere okudu ve bir şekilde anlamlandırmaya çalıştı. Daha sonra bir çıkış yolu göremedi ve Duygu’nun profiline girdi. ilgi alanlarına, Hobilerine, izlediği filmlere, Takip ettiği kişilere ve dinlediği müziklere baktı. ‘’ Nasıl olsa zamanım bol.’’ Diye düşündü Oğuz. ‘’ Bir yerlerden başlasak iyi olacak. Filmlerden başlayalım ve sohbet etmek konusunda sıkıntı çekmeyelim. Daha sonra sevdiği sanatçılardan parçalar dinleriz hatta laf arası müsait olursa ona onun sevdiği şarkıları gönderirim ve bu şekilde bir etkileme söz konusu olabilir. Aferin Oğuz. Aferin. Başaracaksın.
    Bu şekilde birkaç gün geçti. Oğuz, Duygu’nun profilinde gördüğü bütün filmleri izledi. Çoğu şarkıyı dinledi. Arada bir odasına davetsiz misafirler geldi çıktı. Ama, konsantresini bozmak istememesinden dolayı hepsini kibarca kovdu. ‘’ işte Asosyalliğin güzellikleri ‘’ diyordu kendi kendine. ‘’ Bir sürü boş zamanın oluyor.’’ Daha sonra da bütün aklını Zaman kavrdıbına yoğunlaştırıyordu. Zaman... Nedir Zaman... Bir kısım insanın dediği gibi ‘’ insan uydurması ‘’ bir şey mi yoksa başka bir kısım insanın dediği gibi ‘’ doğanın temel kanunlarından’’ Biri mi? Peki Zamanın iyileştirici etkisi mi vardır? Yoksa Yıpratıcı etkisi mi? Kuşkusuz ki her ikisi de.. Peki ya boş zaman kavramı? işte ona hiç girme evladığım Oğuz. Altından kalkamazsın.
    Oğuz daha sonraları Adem ile buluşmaya, ondan bazı taktikler almaya başladı. Adem ‘’ Boş işler’’ diyordu bu duruma. Ona göre sevmek de boş işti. Değer vermek de. Güvenmek de. O, yaşına bakmadan, çakıp geçme muhabbeti yapanlardandı. ‘’ Oğuz.’’ Diyordu. ‘’ Kendin olma. Eğer bir şeyler olmasını istiyorsan. Onun duymak istediklerini söyle. Onun beklediği hareketleri yap. ‘’ Oğuz Atay ağabeyi de farklı diyordu oysa. ‘’ Kendin olmadığın sürece yaşamanın ne değeri kalır? ‘’ Bu çeşit zıt fikirler arasındaki çatışmalardan çokça nasibini almıştı Oğuz.
    Günler bu şekilde geçti ve Oğuz konuşma zamanının geldiğini hissetti.
    ‘’ Merhaba Duygu. Nasılsın? ‘’ Giriş için aynı kelimeleri seçtin Oğuz. Bak bu kulağına küpe olsun bir daha da yapma. Düşünüyorsun fakat düşüncenin aksi davranışlarda bulunuyorsun...
    ‘’ iyiyim Oğuz.Sen nasılsın? Uzun zamandır yazmadın.’’ Uzun zamandır yazmadın... Demekki beni düşündü. Profilime de bakmış mıydı acaba? Neyse ki ilgi alanlarımı onunkinin benzeri olacak şekilde düzenledim. Birkaç atarlı sözü de kaldırdım.
    ‘’ Evet ya bir takım işlerim vardı da fırsatım olmadı.’’
    ‘’ işlerini Facebook’tan hallediyorsun herhalde. Sürekli çevrimiçi gözüküyordun. ‘’ Şimdi sıçtık. Gerizekalı ne diye havaya giriyorsun? Ama olsun bu da iyi. Düşündüğü, baktığı belli oluyor.
    ‘’ Bana mı bakıyordun? ‘’ Aferin Oğuz iyi oldu bu.
    ‘’ Hahaha hayır yaa sohbete göz atarken görüyordum. ‘’
    ‘’ Pekala.  ‘’
    ‘’ ’’
    Kule kule size konuşuyorum. ikinci iniş denemesi de başarısız oldu. Burada tıkandım yardımınıza ihtiyacım var. Komut verin. ‘’ Bize ne pilot sensin. Nasıl yaparsan yap.’’ Ne biçim kulesin sen? ‘’ O biçim kuleyim.’’ Ulen arkadaş nedir bu insanlardaki laf sokma merakı? Neyse pilot olmayayım ben en iyisi baksana pilot olsak kuleden laf yiyeceğiz.
    Bu şekilde birkaç sohbet açma ve ilerletme girişimi daha başarısız oldu.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +1
    sevdiğimiz bir panpa rez atayım..
    ···
  7. 57.
    +1
    rezerved
    ···
  8. 58.
    +1
    Ssler çekildi otobüste okumak için hopotis adamsın.
    ···
  9. 59.
    +1
    Rezerve :D panpa sanki beni anlattın gibi sanal aşk hariç gerisi son 2-3 ay yaşadıklarımla aynı :D
    ···
  10. 60.
    +1
    BEN GELDiM BiTCHASSMOTHAFUCKA
    ···
  11. 61.
    +3
    Rezerved lan binler *
    ···
    1. 1.
      +3
      hoşgeldin panpa *
      ···
  12. 62.
    0
    nerde kaldın panpa
    ···
  13. 63.
    +3
    Beyler word e yazdığımı söylemiştim. Beklentiniz üzerine birkaç part girdim seri olarak bu gece biraz daha girerim. Bu arada izmir'e geldim. Burada internet yok ve vınn aldım. Onu da dikkatli kullanmaya çalışıyorum
    ···
    1. 1.
      +1
      Her şeyin başladığı yer izmir . Dört gözle bekliyorum reis
      ···
  14. 64.
    +1
    Oo panpa yeni hikayeye başlamışız çok iyi de olmuş çok güzel de olmuş
    ···
  15. 65.
    +1
    Dün izmir'de bazı arkadaşları ziyaret ettim. Dolayısıyla yazamadım. Bugün devam ediyoruz
    ···
  16. 66.
    +4
    Oğuz, Duygu’nun profilindeki bütün kitapları okudu. Artık sohbetleri daha uzun sürüyordu. Üstelik birkaç defa sohbeti ilk başlatan Duygu olmuştu. Oğuz bu durumdan bir hayli memnundu. Duygu ile konuşması, gündelik hayatına da bazı olumlu katkılar yapmıştı. En basitinden melankolik ruh halini terketme yolunda bütük yol katetmişti. Beyninin olumsuzluğa yönelten sesini daha az dinliyordu.
    ‘’ Lan Duygu’’ diyordu. ‘’ Ne olurdu şehrimde olsaydın? Burada tanışma fırsatı yakalasaydık.’’ Sonra da bu düşüncesini ışık hızıyla uzaklaştırıyordu. ‘’ Yanında olsa konuşabilecektin sanki. ikiniz arasındaki ilişki uzaktan uzağa bakış atmaktan öteye gitmezdi. ‘’ Hayatta hiçbir zaman iki güzelliğin yan yana gelmeyeceğini düşünüyordu.
    ···
  17. 67.
    +4
    Bir gün Oğuz, her zaman yaptığı gibi bilgisayarın başına oturup Duygu’nun profilini açtığında hiç beklemediği bir manzara ile karşılaştı. Duygu, onu arkadaşlık listesinden çıkartmıştı. Sol tarafında, bir girdabın oluştuğunu, bütün bilincini, duygularını, heyecanlarını içine çektiğini hissediyordu. Bu konuda hiçbir düşünce öne süremeden öylece monitöre bakıyordu. Uzun bir süre de öyle kaldı. Daha sonra bilgisayarı kapatıp sırtüstü yatağına uzandı. Gözaltlarının ıslandığını hissetti. Daha fazla dayanamayıp, aile üyelerine hiçbir şey söylemeden kendini sahile attı. Yaşlı çınar ağacına yaslanıp denizin durgunluğunu seyretti. Bu kadar kısa sürede, bu sebepsiz gidişin onu neden yıktığını düşündü. Bir cevap bulamadı. ‘’ Tekrar arkadaşlık isteği mi göndersem acaba?’’ Hayır Oğuz. Bunu yapmayacaksın. Güzel güzel konuşurken hiçbir şey söylemeden çekip gitti. Gitmek de denmez gerçi buna. ‘’ Ne denir? ‘’ Bilmiyorum. Fakat bu durumun seni yıkmaması gerekir. ‘’ Neden? ‘’
    ···
  18. 68.
    +4
    1) Onu daha önce görmedin. Hatta şimdi bile görmüş sayılmazsın. O fotoğraflardan ve kelimelerden ibaret birisi. Daha fazlası yok.
    2) Yakınlarında, konuşma ihtimalinin olduğu onca insan varken cesaret edip merhaba bile diyemedin. Onun yerine saçma sapan bir platformdan insanlarla konuşmayı tercih ettin. Bu durum daha da ilerleseydi korkarım ki daha büyük sorunlarla baş başa kalacaktın. Bu sayede çevrene bakıp daha başka insanların farkına varmayı deneyebilirsin.
    3) Bir de şöyle düşün. Sen çabuk inanan bir insansın. Samimisin. Onun seninle konuşurken samimi olmaması, sadece konuşmak için konuştuğu ihtimalini göz ardı edemezsin.

    Yani Oğuz. Her ne şekilde olursa olsun. Bu senin için bir kayıp değil. Hatta, hayatında yanlış giden bir takım konuların farkına varırsan ve yanlış giden bu konuları düzeltmeye çalışırsan kazanç bile olabilir.
    ···
  19. 69.
    +3
    Beyler Bu hikaye hiç içime sinmedi açıkçası. Sizin düşünceleriniz ne yönde?
    ···
    1. 1.
      +2
      panpa hikaye iyi gidiyorda ben diye yazsaydin daha iyi olabilirdi
      ···
  20. 70.
    +1
    panpa diğer hikayeye hikaye başladı diye entry atmışsın sevinçten uçtum. buraya geldim okuyorum ama ben diye yazman daha iyi olur.
    ···