1. 1.
    +6 -1
    arefe günü bugün. 1 haftadır içim içimi yiyor. yarın ramazan bayramı. annemle bu haftaiçi aldık bayramlığımı. canım babam gelemedi. çünkü çalışıyordu. her bayramda olduğu gibi, yine 1 gün önceden akşam para verip "yarın gider bakarsınız bi şeyler" dedi anneme. babam kendine bayramlık almazdı. çoğu zaman giydiği takımını her seferinde farklı gömleklerle kombinlerdi.. belirli bir yaşa geldikten sonra bayramlık almayacağım konusunda kendi kendime söz vermiştim. yaşım gereği hayatımda örnek aldığım tek insan babamdı çünkü. onun yaptığı her şey benim için genel geçer doğrulardan farksızdı. fakat kendimi bildim bileli bayrama 1 hafta kala içim kıpır kıpır oluyor, mahmutbeye, eminönüne gitmek için can atıyordum. bu bayramda değişen olmadı. annem yine kardeşimle bana aynı kıyafetlerin farklı bedenlerini aldı. normal zamanlardan farksız olarak bayramlardada klon gibi gezeceğimiz su zütürmez bir gerçekti. gözümde gittikçe büyüyen dağ gibi 1 hafta çoktan bitti. arefe günü bugün. oruçlu olduğu halde henüz öğlen saatlerinde anneme ütületip tekli koltuğun üzerine, başucumuza sermiştik kıyafetlerimizi. ayakkabılarıda hemen koltuğun önüne yere koymuştuk. babam gece yatmadan önce ben ve kardeşime her bayramda olduğu gibi iyice tembihledi büyüklerimizin ellerini öpmemizi, yanlarında bacak bacak üstüne atmamamızı ve gittiğimiz evlerde azgınlık yapmamamızı. herkes yattı fakat kardeşimle biz yatakta dört dönüyor uyuyamıyorduk. içimiz kıpır kıpırdı. çünkü bizim için bayramlar çok farklıydı. dalmışız ikimizde şıp diye gece yarısına doğru bir yandan sigarasını çekerken bir yandanda televizyon izleyen babamızın yanında. o güzel televizyon ışığının altında. farkedemedik.

    bayram sabahı babamın dürtmesiyle uyandım, "kardeşini uyandır, namaza geç kalacağız" diyordu. hemen uyandırdım kardeşimi. "bubaa bayramlıklarımızı giyelim mi?" diye sorduk cevabını bile bile. tabi cevap aynıydı " yok oğlum, vaktimiz yok, kahvaltıdan sonra giyersiniz" dedi babam. babamı izleye izleye abdestimizi aldık. gündelik kıyafetlerimizden giydik. giydik ama birde bize sorun o kıyafetleri. o tekli koltuğun üstünde parlayan bayramlıklar bize göz kırpıyor ya, o kıyafetler bize çuval gibi geliyor.. babamın poşete attığı 3 namazlığı babam bana kitledi, ben kardeşime. gittik semtimizin camisine. tabii tıklım tıklım. semtten arkadaşları görüyoruz, el sallıyoruz, cemoo, serhaatt, lan saliih diye bağırıp göz kırpıyoruz karşılaştığımız arkadaşımıza. bir yandan da önden önden bahçede boş yer bakan babamıza yetişmeye çalışıyoruz kardeşimle. sonunda yer bulup yerleşiyoruz, imamın bayramın faziletleri hakkındaki hutbesini dinleyip, namazı tarif edişini dinliyoruz. dinliyoruz ama, anlıyor muyuz? tabii ki hayır. babam dahil hepimiz kah öndekine, kah yandakine bakarak şaşıra şaşıra kılıyoruz namazımızı. namaz bitiyor, babam semtten esnaflarla arkadaşlarıyla komşularla bayramlaşıyor yavaş yavaş. zincir misali ayakkabısını giyen kapıda herkesle bayramlaşıp sıranın en sonuna geçiyor böylece herkes birbiriyle bayramlaşmış oluyor her bayram olduğu gibi. tabii 1-2 kişi dışında kimse iplemiyor kardeşimle beni. çünkü çocuklar iplenmez. başımızı okşayıp geçiyorlar.. bayramlaşma merasiminden sonra babam para veriyor, git sıcaklarından ekmek al fırından diye. koşuyorum hemen. alıyorum fırından ekmeği ve eve geçiyoruz. annem çoktan yatakları toplayıp sofrayı kurmuş bile. kahvaltımızı yapıyoruz. babam ve annemle bayramlaştıktan sonra harçlıkları cebe atıyoruz. trt de kovboy filmi izlerken kapı çalıyor. bizim binler gelmişler, bizi çağırıyorlar.. babam geç kalmayın öğlen çıkacağız babannenlere gideceğiz diyor.. tamam diyip giyiyoruz yeni halısahalarımızı. bizim binlere annem önce şeker ve kolanya verip başlarını okşuyor, sonra babam ceplerine birer milyon koyuyor. semtteki binaları dolaşıp şeker ve para topladıktan sonra şekerleri kendi ceplerimize, paraları bakkalın cebine dolduruyoruz. bütün paramızla misket ve torpil alıp mnakoyuyoruz mahallenin. öğlen eve gelip akrabalara kaçıyoruz.. tabii bunlar nerden baksan 15 yıl önce gerçekleşiyor. içinde bulunduğumuz kıymetli zamanın değerini bilmediğimiz zamanlarda.. şimdi bayram zamanı ne mi yapıyorum? bayramlar çokta farklı değil benim için.. aksine sıradan bir günden farkı yok. bayramlık hak getire.. giyiyorum sıradan bir şeyler, anne babamın yanına uğradıktan sonra arkadaşlarla geziyorum aylak aylak. kardeşimle konuşmuyorum.. büyüdük ya, adam olduk ya, bayramlaşmıyoruz bile. keşke hiç büyümeseydik be.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2
    canım sıkkın be oğlum, aklıma geleni yazayım bi çırpıda dedim. yazdım bi şeyler işte yarım yamalak.
    ···
  3. 3.
    +1
    @15 insan büyüdükçe hayatı şekillenmiyor, yetenekleri çoğaldığı halde bir şeyler kazanmıyor. aksine hep kaybediyor, çırpınıyor, şekli kayıyor. bunu söylemek için 30'u geçmeye gerek bile yok. en azından 23-24 yaşına gelmiş ve dönüp şöyle bir arkasına bakmış her insan söyleyebilir. sürükleniyoruz ama, dur bakalım.

    mesajlar diye edit geçmişsin, tek tük arkadaşlardan gelen "toplu" mesajlar dışında o bile yok. ev telefonunun çıldırtan sesini özledim. başında 2 defa çalması için beklemeyi özledim.
    ···
  4. 4.
    +1
    @17 belki bunları yaşayabilen son nesil olabildiğimiz için biraz da şanslıyız aslında.
    ···
  5. 5.
    0
    @22 durum vahim olabilir, erkenden bırakmak her zaman saçma gelmiştir.
    ···
  6. 6.
    +1
    @23 salaklığımızdan işte. ottan taktan sebeplerden. git barış diyor bi tarafım, bi tarafım izin vermiyor. abisin sen diyor. o gelsin diyor. ahmet kaya misali, nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça
    ···