Altinciye felsefe dedim ama bu başlık çok yönlü olacak. Öncelikle belirteyim uzun bir yazı olacak okursanız pişman olmazsınız.
Beyler şu ana kadar doğduğunuzdan itibaren siz farkında olmadan size birtakım kod ve programlar yükleniyo bu da özgürlüğü son derece kısıtlayan bi olay.
Daha da açıklık getirmek gerekirse birileri sizin onun koyduğu kural yapı çerçeve ve kalıplar içinde yaşamanızı istiyo gibi basit bi tanım yapabiliriz. Ama bu olayın gerçekleşmesini sağlayan birisi veya birileri değil içinde bulunduğumuz kültürün ta kendisidir. Evet doğduğunuz ortamı düşünün kiminiz zengin bir semtte kiminiz fakir bir mahallede. Hepsinin ayrı programları var ve dogdunuz andan ölene kadar beyninize benliğinize yüklenmeye devam edecek bunlar. Sizi farketmeden "robot" daha kapsamlı ismi "kültür robotu" haline getiriyo bu kalıplar. Peki bu kalıplardan nasıl kurtulabiliriz ? nasıl *gerçek* özgürlüğümüze kavusabiliriz?

hepsini detaylı bi şekilde anlatıcam.

Benliğinde amk bana am lazım çok azdım am verin bana

edit:bu arada içimde Konyalı ve izmirli yaşıyor amk

Duygu demiştik en son evet kültür robotlarının da duyguları vardır. Onlara da sevgi ofke nefret aşk gibi hisler de yüklenmiştir.
Kültür robotlugunu anladığınızı düşünüyorum o kadar yazıdan sonra ama aklınıza takılan bisey olursa pm den yazarsınız.
Şimdi size küçüklükten beri maruz kaldığınız "mürşit-mürit" ilişkisinden bahsedeceğim.
Önce her iki terimi de açıklayalım
Mürşit: akıl veren yol gosteren demektir
Mürit: akıl alan aydınlanan insan anlamındadır
Size bi ortak arkadaşımın vesilesiyle tanıştığım emekli akademisyen bi abimle yaşadığım diyalogu anlatıcam ve neden mürşit-mürit ilişkisinden bahsettigimi kavrayacaksiniz.

Şimdi düşünün içtiğiniz çaydan tat aldığınızı soludugunuz havadan mutlu olduğunuzu ve hayatta basarabilicek şeylerinizin üstesinden gelebilecek gücü kendinizde bulduğunuzu...
Mutluluk verici deme ? Peki işe nerden başlayacağız öncelikle özgürlük istiyosak biz bizim üzerimizdeki kalıpları atmamız lazım daha doğrusu kültür robotlugundan kurtulmamiz lazım. Adım adım ilerleyeceğiz ama ben size oncesinde size bir test yapicam.
Okuyan var deme ?

Benim bu düşünceler içinde olduğumu gören arkadaşım biriyle tanistiracagini söyledi ve emekli bi profesorle tanıştırdı beni arkadaşım profesorun isminin murat olduğunu onceden söylemişti
M:murat. B:ben
B: Selam murat bey
M: selam emre bey (reel ismim degil ama anlamaniz icin isim koymam gerekti)
Emre bey mi? Yaklagib 50 kusur yaşında bi adam bana bey diyodu. Hemen
B: şey bana bey diye hitap etmeseniz degigib hissediyorum da
M: içinde bulunduğunuz sistem böyle öğretti diye değişik geldi. Dedi gayet kendinden emin bir havayla
Ne demek istedi ki murat bey ?

Testte gördüğünüz gibi çoğunuz Danimarka-Rize-inek/istavrit dediniz. Neden dominik cumhuriyeti varken danimarka dediniz Çünkü aynı ulkenin vatandaşısınız ve bizim ülkede danimarka adı dominikten fazla geçti. Arkadaşlar kültür robotu olan insanların kodu da diyebiliriz DANIMARKA-RIZE-INEK 3 lüsüne.
Eğer fakir bir semtte doğduysanız büyük olasılıkla çok yemek seçmiyo olursunuz. Çünkü buna imkan yoktur. Diğer bir deyişle yemek seçmemeye "fakir yaşantı kodu" da diyebiliriz.
Aynı şekilde zengin bi ailede dünyaya gelmiş birisi düşünün. Bu insan fakir bi yaşam sürmüş insanın hayatına ayak uyduramaz sebebi onun benligindeki kodların diger yapıdaki insanın kodlariyla uyuşmamasıdır.
Size şu ana kadar anlatmak istediklerim insan değil robot olarak yaşadığınızı kanıtlamak içindi. Kültür robotları ömürlerinin sonuna kadar programlanirlar. Kendi istedikleri gibi degil içinde bulunduğu toplumun istediklerine göre yaşamak zorunda kalırlar. Bu bazılarına kolay gelir. Çünkü zaten hazır bi kalıp varken kendini içine sokmak zor degildir. Ama ne zaman kendin olmak isteyip kodlardan , programlardan kültür robotlugundan kurtulmak istersen o zaman gerçek özgür bir "şahsiyet" statüsüne erişebilirsin.
Peki kültür robotlarının (yani sizin) duyguları var mıdır ? Yani sizin üzüntüleriniz sevinçleriniz gerçek mi yoksa bu da mı toplumun sizden istediği davranış?
Insallah okuyan vardır beyler.

Bu hayatta en işe yaramaz dediğiniz adamın bile bi yatkınlığı vardır değişime önce kendinizi tanıyarak başlayın. Yeteneklerinizi ilgi alanlarınızı keşfedip bunlara yönelin.

Şimdi basit matematik islemleri yaptiricam size bunu daha once duymuş olabilirsiniz ama eminim ki testin amacını tam olarak bilmiyorsunuz.
-Aklınızdan 1 ile 9 arasinda bir sayı tutun
-tuttuğunuz sayıyı 9 ile çarpın ve çıkan rakamları toplayın
-çıkan sayının ilk harfiyle aklınıza gelen ilk ülkeyi aklınızda tutun
-ülkenin sondan 3. harfiyle bir şehir düşünün ilk aklınıza gelen olsun
-son olarak şehirin de 2. harfiyle bi hayvan tutun

Yapanlar "ülke-şehir-hayvan" şeklinde sonucu yazsın beyler.

Şimdi kendinizi düşünün isteklerinizi kiminizin hayali güzel bir yaşam kiminin güzel bir eş kimisi bana sigaram yeter diyo. Ama bütün bu farklı isteklerin sonucu tek bi yere bağlanıyo. Evlenmek.
Evet evlenip çocuk sahibi olunca derdiniz para kadın sigara degil çocuğunuz olacak. Onun iyi yetişmesi için çaba gösterecek bazılarınız iyi okullarda okutacak. Ama dikkat edin ki hepsinde çocuklarını koruma kollama pgibolojisi var yani çerçeve aynı sadece içindekiler farklılaşıyor.
Peki bizim tamamen mi robotluktan kurtulamamiz lazım. HAYIR
Unutmayın nasıl içinde bulunduğumuz ülke içinde iletişim kurabilmek için ortak bi dil kullaniyosak aynı paralelde insanlarla anlasabilmek için de bi robot tarafımız olmak zorunda.
Peki Aşk bi duygu mu kimisi inanıyor kimi inanmıyor ? Size bu soruyu sorduğum murat hocamla olan sohbetimizi yazıcam tekrardan.

Bu duruma itiraz etmezsem rahatsız olacaktım
-Murat bey ben bugune kadar hep buyuklere saygı duyulur büyükler övülür küçükler ise sadece saygı göstermekle yetinirler. Yani ben benden büyük birine "siz" o ise "sen" der diye büyütüldüm öyle gördüm dedim
-benliğinize işlemiş kodlardan sadece biri dedi ve anlayıp anlamadigimi görmek için yüzüme baktı. evet taşlar yerine oturuyodu ben hep saygı gösterdim benden büyüklere çünkü bana öyle öğretildi bana öyle öğütlendi ama saygı tek taraflı bisey değildir beyler sakın ola aklınızdan çıkarmayın. Bu adam kafamda kalan parçaları yerlestirmemde bana yardımcı oldu ilerleyen zamanlarda daha çok bahsedicem murat bey den çünkü beyin yapımı değiştirmemde büyük rol oynadı.

Öz kişinin kendisidir güven i biliyosunuz zaten kendine duyduğun güven neden önemlidir?
Emin olun şu ana kadar başardıklarınızın (bi kızı tavlamak , sınavda yüksek puan almak , spor branşında başarı göstermek gibi) hepsi özgüvenden kaynaklanır. Aynı şekilde basaramadiklariniz da özgüven kaybındandır.
Bunun reçetesi de ilham aldığınız şeylerin üzerine gitmektir. Güzel sesin vardır hemen bi şarkı kaydet ya da bi sporda başarılısındır lisans almak için uğraş. Bunlar özgüvenini yükseltir. Ama çok yukselirse ne olur ?
Ego.

Bu özgüvenle ilgili çok soru geldi arkadaşlar bu konu sizin arkadaşlık aile sosyal ilişkilerinizi etkiler. Sevgili yapmanız zorlaşır zorlanmadan ziyade yaptıktan sonra savunamazsiniz onu da kendinizi de. Özgüveni enerji olarak düşünün siz neyi yapmaktan mutlu oluyorsanız onu yapın. Bu size ilham verir özgüveni getirir. Spora başlayın ya da enstrüman çalmayı öğrenin. Demek istediğim kendinizi biseye verirseniz ordan gelecek başarı yada attığınız stres size ekstra özgüven olarak geri döner

Ego şu ana kadar bahsettiğim terimlerden belki de en kötüsü en igrencidir öyle ki egolu olmaktansa robot olmayı tercih ederim.
Arkadaşlar ego birinin kendini herhangi bi sebepten ötürü diğerlerinden üstün görmesi daha doğrusu gereksiz şımarması diyebilirim. Kendi gibi insanlarla takılırlar genelde. Samimi insanlara yakınlaşmaya çalışanları vardır. Rica ediyorum onlara yüz vermeyin şimdi (gerçek) samimiyeti anlatayım

Her seyinizi gözden geçirin beyler. Ne için yaşadığınızı kimlere biat ettiğinizi nereye gittiğinizi iyi yonlerinizi kötü yonlerinizi insanlar tarafından saygınlık düzeyinizi sınıfta önde oturan kız duysun diye yaptığınız espriyi.
Ne için peki. Neden yaşıyosunuz cevap vermeye çalışın kendinize.
Şu bahsettiğim robot olan insanlar bilmiyo bu cevabı. Kimisi çocuğu için yaşıyo kimisi yaşıyo olmak için..
Kendinize bi hayat amacı belirleyin liselisinizdir güzel bi üniversite hedefleyin yada unidesinizdir güzel bi iş bulmayı düşünün çünkü hayal gücünü yitiren insan benliğini kaybeder kendini başkasının içinde arar.
Siz robot olursanız öylesine yaşarsanız zamanınızdan olmak bi yana o espri yaptığınız kızdan da olursunuz. Özgüven özgüven özgüven.
Bunun üzerine konusucaz şimdi.

Beyler bi panpamız duygu nedir diye sormuş. Şahsiyet olamamış yani hala kültür robotu olan birinin duygusu programlanmıştır ama gerçek özgürlüğe kavuşmuş bi insan bedeninin hislerinin pgibolojisinin farkında olduğu için bu kaliteli bi duygudur. Kaliteden kastım şu yani bi kalıba girmiş duygudansa kendi hayatının içindeki atraksiyonlara karşı gösterdiğin tepki daha gerçekçi daha anlamlı bi duygudur.

Ben bu aşk konusunu açtığım anda hoca gülümsedi ve anlatmaya başladı.
• ** görev yaptığım sırada çok güzel alımlı hoş bi öğrencim vardı. Bi gün yanında yarma gibi bi çocuk gördüm çocuk şişman dış görünüş olarak bu kızın yanına hiç yakışmayan bi çocuktu. içimden herhalde çocuk zengindir kız o yüzden bakmistir diye geçirdim ama giyiminden pek buna doğru diyemiyordum. Bu konu kafamı iyice kurcaladiktan sonra dayanamayıp kızla konuştum "mutlu bi ilişkiniz var nasıl tanıştınız" diye sordum. ikisi bi derneğin yardım amacıyla başlattığı bi etkinlikte tanışmışlar bi gün etkinlikten birinin rahatsızlığı çıkmış ve çocuk her gün hastanede kalmış destek olmak için bunlar da kızı cezbetmiş. Kız bunları anlatırken gözleri parlıyodu bunu görünce kendimden utandım.
Murat hoca konuşmasını bitirip yüz ifademe baktı. Evet aşk vardır dedim. Ama buna sadece özgürlüğüne kavuşmuş "şahsiyet" olabilmiş insanlar dahildir dedim murat hoca sözümü kesti
-Hayır dedi robotlaşmış insanlar da aşık olurlar ya da olduklarını sanarlar kendi kafa dengi insanlarla deyip göz kırptı bana.
Anladım mahiyetinde kafa salladım.

Aile içinde yada pgibolojinizle ilgili bi soru varsa yardımcı olmaya çalışırım beyler

Biriyle tanıştınız samimi buldunuz daha yakınlaşmanın üzerinden 1 2 hafta geçmeden şaka mahiyetinde sizi bi arkadaş grubunda kendine prim yapmak için alay etmesi gereksiz samimiyete örnektir. Ha eğer cok samimiyseniz zaten sizde ona alayla bir cevap verebilirsiniz. Ama gereksiz samimiyet olan insanlardan kaçın derim. Ki bu insanlara dalkavuk da diyebiliriz.
Diğer bi olay güven dir kime nasıl guvenicem? Guvenilir biri oldugunu nerden anlicam?

Prim diyen falan olmuş eyvallah onları da seviyorum

Devam edelim mi beyler?