1. 1.
    0
    göğüs uçlarım sertleşiyo, midemde kelebekler uçuşuyo. neden kiiiiiiiiiii :P :P :P
    ···
  1. 2.
    0
    ♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
    ···
  2. 3.
    0
    ???
    ···
  3. 4.
    0
    kardeş,
    sen beni biriyle mi karıştırdın, ben kimseye dalarım felan demedim.
    aynı zamanda senin yazdığın gibi ikinci nesil felanda değilim.
    sen farklı biriyle karıştırdın heralde.
    ···
  4. 5.
    0
    amq çok mu sex istiyorsun sen
    ···
  5. 6.
    0
    Diller iştikâk özellikleri bakımından tek heceli diller (isolantes-monosyla-labic languages), bağlantılı diller (eklemeli-agglutinating languages) ve bü-kümlü diller (analitiques-inflexional languages) şeklinde üç gruba ayrılmak-tadır. Tek heceli diller türetme ve çekimle kelimeleri değişmeyen dillerdir. Bu dillerde biçimi değiştirmeden, kelimelerin sıralanmasında yapılacak bir değişiklik sözcüklerin her birine bir işlev ve yeni bir değer vermektedir. Klâgib Çince böyle bir dildir. Bağlantılı dillerde ise kelime değişmemekte, ona ek ve takılar eklenerek çekilmekte ve türetilmektedir. Türkçe bağlantılı dillerin en tipik örneğidir. Bükümlü dillerde kök ile ek arasında sınır her zaman kesin değildir. En önemlisi de bir ek, tek bir kavram yerine pek çok kez, birkaç kavramı birden açıklamaktadır.[1] Arapça bükümlü bir dildir. Oysa bilim dili olarak kabul gören pek çok dil bağlantılı birer dildir.[2]

    Günümüzde Arapça yeni kavramların karşılanmasına uygun zenginlikte bir dil olup olmadığının sınavını vermektedir. Arap dilcileri en az üç harften oluşan kök harflerini sembolik olarak ف ع ل harfleri ile göstermişlerdir. Arap-ça�daki binlerce kelime tef�ile adı verilen bu yolla yapısal olarak incelenmiş, kalıpları tespit edilmiştir. Buna göre Sîbeveyhi (ö. 180/796), Arapça�da 308�i isim kalıbı olmak üzere, 388 isim ve fiil kalıbı tespit etmiştir.[3] �Ebû Bekr b. es-Serrâc (ö. 316/928) Sîbeveyhi�nin listesine 22 kalıp daha eklemiştir. Ebû �Umer el-Cermî (ö. 225/840) ise bu listeye bir kaç kalıp daha ilâve etmekle yetinmiştir. ibn Hâleveyhi�nin yaptığı ise el-Cermî�ninkinden farklı değildir.�[4] es-Suyûtî (ö. 911/1505) kaynakları tarayarak daha pek çok isim kalıbı tespit ettiğini belirtmiş, Arapça�da bulunan toplam kalıp sayısını 1210 olarak vermiştir.[5] Bu kalıpların her biri aynı oranda kullanılmamaktadır, kimisi daha işlektir ve her kalıp farklı oranda kelime kapsamaktadır. Muhît gibi orta çaplı bir sözlükte; Arapça�daki sülâsî fiillerin sayısı 4180�dir.[6]

    Arapça�da fiil sayısı�nın 5620 olduğu da ileri sürülmüştür. Lübnan�da gerçekleştirilen bir istatistiğe göre bu son rakam esas alınarak bir milyon iki yüz elli bin kelime türetilebileceği tespit edilmiştir[7]. Mervân el-Bevvâb ve arkadaşlarının ortak sayımına göre ise Arapça�da 23600 fiil vardır ve bunlar 7420 kökten türemişlerdir.[8]

    �Arapça�da 6000 kökten daha çok fiil olduğu da söylenmiştir. A. Şefîk el-Hatîb�in Muhîtu�l-Muhît�teki sayımına göre; bu sözlükte 7360 fiil vardır ve bunlardan 5703�ü sülâsî fiildir. Fakat Hilmî Mûsâ�nın Lisânu�l-Arab�ın üzerinde 1972�de Kuveyt�te gerçekleştirdiği sayıma göre Arapça�da 9273 kök fiil vardır. Üçlü kalıpları bâb ayırımı yapmadan bir kalıp ve فَعْلَلَ ve تَفَعْلَلَ kalıplarını da iki kalıp olarak sayarsak mezîd kalıplarla beraber Arapça�da ]belli başlı[ on beş değişik kalıbın olduğu görülür.[9] Her bir fiilden türetilecek kelime sayısı, potansiyel olarak 200�den aşağı düşmeyip; 300�e ulaşabilmek-tedir. Etkin olarak ise bunlardan yalnız 30 kadarı kullanılmaktadır.�[10]

    Vecîh �Abdurrahmân�ın sadece 150 kökten, isim tamlaması yoluyla vücudun organlarını karşılayan 30 bin tıp terimi tespit ettiği düşünülecek olursa Arapça�da her bir kökün ne kadar üretken bir potansiyelinin olduğu görülecektir.[11] Arapça, Chomsky�nin terminolojisine göre ifâde edecek olursak Language Acquisition Device (LAD) �yeni kelimeler doğurabilme potansiyeli�nde bir dildir.[12]

    Bilgisayar ortamında mezîd kalıpların işleklik oranı da hesaplanmıştır. Arapça�da 12 mezîd kalıptan sayıları 13837 olan fiilin en başlıca dört kalıp açısından dağılımı ve sayıları şöyledir: أَفْعَلَ kalıbı %21.08 =2917 fiil, فَعَّلَ kalıbı %19.65=2719 f., تَفَعَّلَ kalıbı %16.83=2329 f., اِفْتَعَلَ kalıbı 12.36=1710 f., فَاعَلَ %9.15=1266 f.[13] On iki mezîd kalıptaki 883 fiilin ise mücerred bir üçlü kökü yoktur.[14] فَعْلَلَ kalıbının mezîdlerinin üç kalıptaki dağılımı ve �toplamı 850�ye varan bu fiillerin her bir kalıba göre sayıları şöyledir: تَفَعْلَلَ %63.76=542 fiil, اِفْعَنْلَلَ %12.47=106 f., اِفْعَلَلَّ %23.76=202 f.[15]

    Kalıpların işleklik dereceleri kadar Arapça�daki fiillerin işleklik oranı da genelde batılı bilim adamlarınca yapılan çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Bu araştırmalardan ilki Moshe Brill�e âittir. Brill 1937-1939 yılları arasındaki Arap gazetelerini taramış ve fiilleri işleklik oranlarına göre listelemiştir.[16] ikinci çalışma Jacob M. Landau�nundur.[17] Bu konuda başka çalışmalar da vardır.[18] Bobzin ise kendi araştırmasında kullandığı basın-yayın materyalinde yirmiden fazla geçen fiilleri en işlek fiiller olarak sunmuş, bu fiillerden 584 defa yinelenme oranı ile لَيْسَ birinci sırayı alırken, hemen arkasından وَجَدَ 502, رَأَى 478, أَصْبَحَ 430, عَرَفَ 413, أَمْكَنَ 389, أَخَذَ 365, عاَدَ 346, قاَمَ 345 yinelenme oranlarıyla en işlek fiiller arasına girmişlerdir.[19]

    [1]Zeynel Kıran, Ayşe (Eziler) Kıran, Dilbilime Giriş, Seçkin, Ankara, 2002, s. 29-30; Arapça�da tek heceli diller, el-Lugâtu�l-fâsıla, el-lugâtu�l-�azile, el-lugâtu gayru�l-mutasarrıfa, el-lugâtu gayru�l-Murtekıye adlarıyla; bağlantılı diller el-lugâtu�l-ilsâkiyye, el-lugâtu�l-lâsıka, adlarıyla; bükümlü diller ise el-Lugâtu�t-tahlîliyye, el-lugâtu�l-mutasarrıfa, el-lugâtu�l-murtekıye adlarıyla anılmaktadır. Bkz. Emîl Bedî Ya�kûb, Fıkhu�l-Lugati�l-�Arabiyye, Beyrut, 1986, s. 189-190; M. es-Seyyid �Alî Belâsî, �Mesîretu�l-Fikri�l-iştikâkî fi�l-Lugati�l-�Arabiyye� Âfâku�s-Sekâfe ve�t-Turâs, sayı: 15, Dubai, 1996, s. 21.

    [2]Ebûşâdî er-Rûbî, �Mulâhazâtun �alâ Hareketi�t-Terceme ve Ta�rîbi�t-Tıb min Huneyn b. ishâk ilâ Klot Bek ilâ�l-Hâdır�, Mecma�u�l-lugati�l-�Arabiyye, sayı: 76, Kahire, 1995, s. 126, 127.

    [3]Sîbeveyhi, el-Kitâb, Bulak, 1898, II, 315-342.

    [4]�A. Celâluddîn es-Suyûtî, el-Muzhir fî �Ulûmi�l-Luga ve Envâihâ, nşr. M. A. Câdu�l-Mevlâ vd., Kahire, ts., II, 4.

    [5]es-Suyûtî, a.g.e., a.yer.

    [6]muhafazid Ferîd Ebû Hadîd, �Takrîru Lecneti�l-�Ammiyye ve�l-Fushâ�, Mecelletu Mecma�i�l-Lugati�I-�Arabiyye, sayı: 7, Kahire, 1953, s. 226.

    [7]er-Rûbî, a.g.m., s.121.

    [8]Mervân el-Bevvâb, Yahyâ Mîr �Alem, muhafazid Merâyânî, muhafazid Hassân et-Tabbân, ihsâu�l-Ef�âli�l-�Arabiyye fi�l-Mu�cemi�l-Hâsûbî, Mekte-betu Lubnân Nâşirûn, Beyrut, ts., s. 563.

    [9]A. Şefîk el-Hatîb, �el-Muvâsafâtu�l-Mustalahiyye ve Tatbîkâtuhâ fi�l-Luga-ti�l-�Arabiyye�, el-Lugatu�l-�Arabiyye ve Tahaddiyâtu�l-Karni�l-Hâdî ve�l-�Işrîn, nşr. el-Munazzametu�l-�Arabiyyet li�t-Terbiye ve�s-Sekâfe ve�l-�Ulûm Tunus, 1996, s. 18. el-Hatîb sayıyı on beş vermektedir. Bununla en temel fiil kalıplarını kastediyor olmalıdır. R

    akam daha yüksektir. Örneğin el-Mueddib, kalıpları mu�telif (üçlü) ve muhtelif (mezîd) olarak ikiye ayırmakta ve muhtelif adıyla andığı mezîd kalıpları 24 ol

    arak vermektedir. Bkz. el-Kâsım b. muhafazid b. Sa�îd el-Mueddib, Dakâiku�t-Tasrîf, nşr. Hüseyin Tural vd., Bağdat, 1987, s. 392.

    [10]el-Hatîb, �el-Muvâsafât�, s. 18, 19.

    [11]el-Hatîb, �el-Muvâsafât�, s

    . 19.

    [12]H. Sâdık Kuneybî, �el-�Alâka beyne�l-Mustalah ve�l-Lafzi�l-Hadârî�, Me-celletu Mecma�i�l-lugati�l-�Arabiyyeti�l-Ürdünî, sayı: 45, Amman, 1413, s. 92.

    [13]el-Bevvâb vd., a.g.e., s. 491.

    [14]Örneğin edreke fiili derk köküne bağlansa da dereke gibi bir üçlü fiil yoktur. el-Bevvâb vd., a.g.e., s. 479.

    [15]el-Bevvâb vd., a.g.e., s. 562.

    [16]H. Bobzin, el-Ef�âlu�ş-Şâi�a fi�l-�Arabiyyeti�l-Mu�âsıra, çev., ismâîl Ahmed �Amâyire, el-Memeleketu�l-�Arabiyyetu�s-Su�ûdiyye Vezâretu�t-Ta�lîmi�l-�Âlî, Medine, 1405, s. 13, Moshe Brill�in eserinin künyesi: The Basic Word list of the Arabic Daily Newspaper, Jerusalem, 1940.

    [17]Jacob M. Landau�nun eserinin künyesi: A Word Count of Modern Arabic Prose, New York, 1959.

    [18]Bunların bazısı; The Middle East Centre for Arab Studies (MECAS) tara-fından 1969�da Beyrut�ta yayınlanmış A Selected Word List of Modern Literary Arabic adlı liste çalışması; Arne A. Ambros�un Einführung in die Moderne Arabische Schriftsprache, München, 1975; a.mlf�nin., Arabischer Mindest-wortschatz und Glossar zur Einführng in die Moderne Arabische Schriftsprache, München, 1976; Günther Krahl U. Wolfgang Reuschel�in, Lehrbuch des Modernen Arabisch Teil I., Leipzig, 1974; Wolfdietrich Fischer U. Otto Jastrow�un, Lehrgang für die Arabische Schviftsprache de Ge-genvart, Wiasbaden, 1977, 1979; Charles Pellat�nın, L�Arabe Vivant. Mots Arabes Groupés d�Aprés le Sens et Vocabulaire Fondamental de l�Arabe Moderne, Paris, 1952 (-1971) gibi çalışmalarıdır. Bkz. Bobzin, a.g.e., s. 14, 16, 19.

    [19]Bkz. Bobzin, a.g.e., s. 120.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 7.
    0
    süleyman abi yakıştı mı şimdi ama hı?
    ···
  7. 8.
    0
    ♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
    ···
  8. 9.
    0
    aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
    ···
  9. 10.
    0
    eşşeğin zikinden dolayı
    ···
  10. 11.
    0
    @10 aşk olsun :P
    ···
  11. 12.
    0
    beyleeeeeeeeeeeeeeeeer biri amıma değinceeeeeeee
    ···
  12. 13.
    0
    yoğurt süt ayran bize
    ballı kaymak vekilim size
    çok çalıştınız başkanım
    taze taze kaymak size
    alman lazım yemen lazım
    sonra farkı görmen lazım
    afyondan vekilime
    taze taze kaymak lazım
    kaymak lazım kaymak lazım
    vekilime kaymak lazım
    esnafın hali ne olacak
    kime hesap sorulacak
    çiftçinin hali ne olacak
    kime hesap sorulacak
    ne kap kaldı ne kap kacak
    bu millete kim bakacak
    alman lazım yemen lazım
    sonra farkı görmen lazım
    afyondan vekilime
    taze taze kaymak lazım
    kaymak lazım kaymak lazım
    vekilime kaymak lazım
    sürünmek ölmek bize
    lüks hayat vekilim size
    kuru ekmek soğan bize
    ballı muzlu kaymak size
    alman lazım yemen lazım
    sonra farkı görmen lazım
    afyondan vekilime
    taze taze kaymak lazım
    kaymak lazım kaymak lazım
    vekilime kaymak lazım
    ···
  13. 14.
    0
    beyleeeeeeeeeeeeeeeeer biri amıma değinceeeeeeee
    ···
  14. 15.
    0
    ...
    ···
  15. 16.
    0
    offfffffffffffffffffffffffff
    ···
  16. 17.
    0
    o zaman zütüne değelim bizde
    ···
  17. 18.
    0
    yeter lan seviyeyi yükseltma amcık
    ···
  18. 19.
    0
    @1 asım abi ne içtin gene :s
    ···
  19. 20.
    0
    farabi (arapça: أبو نصر محمد الفاراب abū nasr muhammad al-fārāb), (d. 870 farab - ö. 950 şam), i̇slam felsefecisi. i̇bni ebi üseybia, şemseddin eş-şehrezûrî'ye dayananlara göre fars[1][2][3] olan kimilerince de farabi'nin el-türkî nisbesinden hareketle türkî ailenin çocuğu olduğunu iddia eden i̇bni halikan'a dayanalarak türk olduğunu söyleyenler de vardır.[3][4]
    asıl adı:muhafazid bin tahran bin uzlug olan ve batı kaynaklarında "alpharabius" adıyla anılan farabi, farab (otrar kenti)'da doğduğu için farabi (farablı) diye anılır. i̇lk öğrenimini farab’da, medrese öğrenimini rey ve bağdat’ta gördükten sonra, harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda tanıştığı yuhanna bin haylan’la birlikte aristoteles’in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. halep’te hemedani hükümdarı seyfüddevle’nin konuğu oldu.
    farabi'yi anlatan kitaplar, i̇slam aleminde ebul hasan el-beyhaki, i̇bn-el-kıfti, i̇bn bu useybiye, i̇bn el-hallikan adlı yazarlar tarafından farabi'nin ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. ama bu yapıtlar, birer araştırma olmaktan çok, farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor,bir felsefeciyle değil, bir ermişi açıklıyordu.
    aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavrdıbını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen, eşyanın oluşumunda, yani yaradılışta madde ve sureti iki temel ilke olarak gören farabi’nin fiziği de, metafiziğe bağlıdır. buna göre, evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak, hava, ateş, su) ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır söz konusu dört öğe, birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır, ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem) oluştururlar.
    farabi, ilimleri sınıflandırdı. ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. nahiv, mantık, beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, mugibi ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. farabi ilimleri; fizik, matematik, metafizik ilimler diye üçe ayırdı. onun bu metodu, avrupalı bilginler tarafından kabul edildi.
    hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını farabi yaptı. o, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler yaparak tespit etti.bu keşfiyle mugibi aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan farabi, bu konuda çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
    farabi insanı tanımlarken “alem büyük insandır; insan küçük alemdir.” diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. i̇nsan ahlakının temeli, ona göre bilgidir; akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır.
    bazı eserleri

    el-medinetü'l-fazıla (fazilet şehri:toplumun i̇lkeleri üstüne kitap)
    es-siyaset-ül medeniyye
    risale fi ma'anii'l-akl(aklın anlamları)
    ihsa el-ulûm mugibi el-kebir (büyük müzik bilimlerin sayımı)
    kitâb el mûgibî el kebir (كتاب الموسيقى الكبير‎, kitāb al-musiqā al-kābir)
    kitâb fi’l mûgibî
    el müdhal fi’l-mûgibî
    kitâb ustukısat
    ilm el-mûgibî
    ihsa’el-ulûm
    kitab fi’lhsâ’el-i̇kâ
    kitabü’l-mûgibi
    kitâb at advar
    Tümünü Göster
    ···