1. 17.
    0
    upupupup
    ···
  2. 16.
    0
    olm desenize lannn
    ···
  3. 15.
    0
    okudum. guzelmis
    ···
  4. 14.
    0
    inciden sonrasını okumadım.
    ···
  5. 13.
    0
    almanya (almanca: deutschland, /ˈdɔʏtʃlant/), ya da resmî adıyla almanya federal cumhuriyeti (almanca: bundesrepublik deutschland (yardım·bilgi); /ˈbʊndəsʁepuˌbliːk ˈdɔʏtʃlant/), orta avrupa'da bir ülkedir. kuzeyinde kuzey denizi, danimarka, ve baltık denizi; doğusunda polonya ve çek cumhuriyeti; güneyinde avusturya ve i̇sviçre; ve batısında fransa, lüksemburg, belçika, ve hollanda bulunur. almanya 357.021 km²'lik bir alanı kaplar ve ılıman iklim kuşağının içinde yer alır. 81,5 milyonun üzerindeki nüfusu ile avrupa birliği'nin en fazla nüfusa sahip ülkesi konumundadır.[4] ayrıca en çok göçmen barındıran üçüncü ülke konumundadır.[5]
    m.s. 100 yılından önce cermen halkları cermanya olarak isimlendirilen bölgede yaşamışlardır.[6] 10. yüzyıldan 1806 yılına kadar cermen bölgeleri kutsal roma cermen i̇mparatorluğu'nun bir parçası oldu. 16. yüzyıl boyunca kuzey almanya bölgeleri, protestan reformu'nun merkezi oldu. cermen halkı ilk olarak 1871'de fransa-prusya savaşı sırasında ulus-devlet haline geldi. ii. dünya savaşı sonrasında, 1949'da, almanya savaşı kazanan devletler tarafından iki devlete bölündü. bu iki devlet 1990 yılında birleşti. batı almanya daha sonra adı avrupa birliği olan avrupa topluluğu'nun 1957'deki kurucu üyelerindendir. birleşmeyle doğu almanya'da 1993'te bu birliğe üye olmuştur. almanya schengen bölgesi'nin bir parçası ve avrupa ortak para birimi avro'yu 2002'de kabul etmiş durumdadır.
    almanya bir federal parlementer cumhuriyettir. on altı eyaletten oluşmaktadır (bundesländer). başkenti ve en büyük şehri berlin'dir. almanya birleşmiş milletler'e, nato'ya, g8'e üyedir ve kyoto protokolünü imzalamıştır. almanya 2007 yılına göre, gsyi̇h'ye göre dünyanın 3. büyük ekonomisi ve en çok ihracat gerçekleştiren ülkesidir. ülke dünyada gelişme için en çok bağışta bununan ikinci ülke konumundadır.[7] buna karşın ülke, askeri harcama bütçesi olarak 6. sıradadır.[8] ülke, sosyal güvenlik sistemiyle yüksek yaşam seviyesine sahiptir. almanya, avrupa meselelerinde yüksek ülke nüfusu ve ekonomik gelişmişliğiyle dünya seviyesinde kilit rol oynamaktadır.[9] almanya birçok bilim ve teknoloji alanında lider durumda olarak kabul edilmişt
    ···
  6. 12.
    0
    ağaç, tek gövdesi bulunan, beslenmeyi ana ve yan köklerden alan 4-5 m boyundaki odunsu bitkidir.
    toprağa düşen tohumdan en önce fide meydana gelir.20 ağaç 1 yaprak eder fide bir yıl sonra fidan halini alır. hücrelerinin çoğalmasıyla dal ve yapraklar, gövde ve kök olarak üç parçadan ibaret bir ağacın küçük bir modeli olur. her yıl ağacın dallarında ve köklerinde yeni sürgünler çıkarken, gövdede de bir tane yıllık halka meydana gelir. bu halkalar, ağacın enine büyüyerek yaptığı odun tabakasıdır. yağışı bol yıllarda, geniş bir halka; kurak geçen yıllarda ise, ince ve küçük bir halka meydana gelir. bu halkalardan ağacın yaşı kolayca anlaşılabilir.
    gövdesinden enine kesilen bir ağaç incelenecek olursa, en dışta kabuk, sonra yıllık halkaları meydana getiren hücre tabakaları ve en içte de öz kısım görülür.
    bir ağacın gerçekten canlı olan biricik kısmı, kabuğun altında odunun yüzeyindeki ince bir hücre tabakasıdır. buna katman doku tabakası denir. bu tabaka ağacı geliştiren ve büyümesini sağlayan tabakadır. genç bir ağaca çivi çakıldığında veya ağaç bir dal verdiğinde, çivinin ve dalın yerden yüksekliği hiç değişmez.
    bütün canlı varlıklar gibi ağacın da dokularının arasında devamlı bir su dolaşımı olur. bu su dolaşımının sağlanabilmsi için ağacın devamlı ve bol miktar suya ihtiyacı vardır. çok büyük bir kayın ağacı, kuru ve sıcak bir günde 250 litre, küçük bir ayçiçeği ise 1 litre su harcar. okaliptüs ağaçları ise günde ortalama 400 litre su harcadıklarından bataklıkları kurutmada faydalanılır.
    ağacın ihtiyacı olan su, büyük ağaç türlerinde 50 metrenin üzerinde bir yüksekliğe çıkmak mecburiyetindedirler. bu hadisede önemli olan birinci kuvvet kılcallık olayıdır. odun boruları demetlerinde 20 metreye kadar etkilidir. i̇kinci kuvvet ise, kök basıncıdır. bu basınç ile ağaçta su 30 metre kadar yüksekliğe çıkarılabilmektedir. bir diğer önemli kuvvet de yapraklardan suyun buharlaşması (terleme) ile meydana gelen emme kuvvetidir. buna kohezyon gerilimi de denir. terlemenin (transpirasyon) büyük kısmı gözeneklerle, az bir kısmı da diğer yüzeylerle sağlanır. kohezyon kuvveti su moleküllerini birbirine bağlar. bu gerilim, suyun kopmayan bir sütun halinde yükselmesini sağlar. 100 metreye kadar etkilidir. sekoya gibi yüksekliği 100 metreyi bulan dev ağaçlarda su tepelere kadar kohezyon kuvvetiyle yükselir.
    bir ağaç kendi besinini doğrudan doğruya toprak ve havadan güneş ışığı vasıtasıyla üretir. bu, hiçbir canlı hayvan vücudunun yapamadığı son derece karmaşık bir hadisedir. yapraklardaki klorofil denilen yeşil madde sayesinde, havanın karbondioksitinden, güneş ışığı altında fotosentez denilen olay sonucunda kendisi ve diğer canlılara faydalı besinleri meydana getirir.
    her yaprak, kendini dışarıya karşı koruyacak çok etkili bir tabaka ile sıkı sıkıya örtülüdür. hava, yaprakların altındaki çok küçük deliklerden girebilir. suyun buharlaşması da, yine bu deliklerden (por) sağlanır. yaprak ihtiyaca göre bu delikleri açar veya kapatır. ağaç kabuğu çok etkili bir su geçirmeyici zırhtır. bir ağaç, başından ayaklarına kadar, su buğusunun dışarı sızmasına karşı sırlanmıştır.
    ağaçlar günlük hayatın her kısmında son derece çeşitli ve o derece yaygın olarak kullanılır. kağıt yapımından mobilya yapımına, meyvelerinin besin olarak kullanımından süs ağaçlarına kadar, sayısız denebilecek kullanılış yeri vardır. büyük ağaç toplulukları olan ormanlar ise, bir memleketin iklimini, hatta ekonomisini etkileyecek kadar önemlidir.
    eski jeolojik devirlerde yaşamış, bugün nesli tükenmiş dev ağaçlara dünyanın bazı bölgelerinde nadiren rastlanabilmektedir.
    ağaçların boyları ve yükseklikleri bir hayli değişiklik gösterir. boyları üç metreden yüz on metreye kadar; yaşları otuz-kırk yıldan beş bin yıla kadar olan ağaçlara rastlanmaktadır. dünyanın en yaşlı ve yüksek ağaçlarından olan ve abd'de sierra nevada dağlarında bulunan sekoyalar (sequoia) yüz on metre yüksekliğe ve 6-9 m çapa erişebilir. bunların yaşları da dört bin yılı bulmaktadır. avustralya'da yüksek boylu ormanlar meydana getiren okaliptus ağaçları da yüz metreyi bulmaktadır. ağaçların yaşları bir hayli farklılıklar göstermektedir. son yıllarda dünyanın en yaşlı ağacının higori çdıbının (pirus aristata) olduğu belirlenmiştir.
    ağaçların gelişmesi için en elverişli şart bol yağmur olup, bu da tropik iklimlerde görülür. tropikal iklimlerde kurak bölgelerin cüce bitkileri ağaç haline gelir.
    fırtınalar, seller, yıldırım, yangın gibi tabii afetler, usulsüz kesimler gibi insanların yaptığı tahripler, bitki hastalıkları, ağaçların en büyük düşmanları olarak sayılabilir.
    türkiye'de yetişen bazı ağaçların yaşları
    Tümünü Göster
    ···
  7. 11.
    0
    caps yoksa okumam amk
    ···
  8. 10.
    0
    tahta
    odun veya tahta, ağaçların gövdelerini ve dallarını meydana getiren sert bir maddedir. i̇nşaat malzemesi, kâğıt ve yakıt yapımında hammadde olarak kullanılmaktadır. ayrıca tahta yalıtkan bir maddedir. tahtanın biraz ıslatılmış hali ise iletken olur. böylelikle elektrik çarpmaları gibi durumlarda kuru tahtadan yararlanılabilir.
    odunun kimyasal yapısı, üç ana gurupta incelenir. bunlar;
    selüloz: beyaz renkte güneş ışığı etkisi ile rengini değiştirmeyen, ağaca esneklik ve eğilme yeteneği veren maddedir. ağaç içindeki oranı, kuru ağaç ağırlığının %50-60'ı kadardır. kağıt üretiminin temel gerecidir. kimyasal formülü c5h10o5 tir
    lignin: selüloz yapısının miselleri arasına yerleşmiş olan lignin maddesi selülozun aksine esneklik kabiliyeti olmayan gevrek bir maddedir ve ağaca sertliğini kazandırır. lignin ağaçların otsu bitkilerden ayrılmasını sağlayan madde olup ağacın yapısındaki lignin miktarı %14-23 oranındadır.
    hemiselüloz: kimyasal bileşikleri itibarıyla polisakkaritlerden olan hemiselülozlar hidrolize edildikleri zaman şekere dönüşürler. ağaç içerisinde %15-25 oranında bulunurlar
    ···
  9. 9.
    0
    çok kısa olmuş özet geçtin sanırım
    ···
  10. 8.
    0
    kısa bi yazı olmuş emeğe saygı
    ···
  11. 7.
    0
    okudum ...
    ···
  12. 6.
    0
    @5 olmuyorrr
    ···
  13. 5.
    0
    detay ver bin
    ···
  14. 4.
    0
    beyler söyleyin o sözü hadi ama artık
    ···
  15. 3.
    0
    @1 hep aradığım bir paylaşımdı teşekkür ederim
    ···
  16. 2.
    0
    süpersin kanka devdıbını bekliyoruz.
    ···
  17. 1.
    +1
    i̇nci

    i̇stiridye, midye ve salyangoz gibi yumuşakçalar, kabuklarının iç yüzeyini sedef denen beyazımsı, parlak bir maddeyle kaplar. i̇stiridye ve midyeler içlerine giren tanecikleri sedefle örterek incileri oluşturur. ama değerli inciler yalnız inci istiridyeleri ya da midyelerinden elde edilir. bir yerdeki inci istiridyelerinin tümünde inci­ye rastlanırken, başka bir yerdeki istiridyeler­den tek bir inci bile çıkmayabilir. ayrıca bazı yerlerde gelişen inci istiridyelerinin kabuk iç yüzeyini örten sedef, inciden daha değerlidir. i̇stiridye ve midyelerin içine yabancı bir mad­de girmezse inci oluşmaz. kum gibi örseleyici bir taneciğin etkisinden kurtulmak isteyen bu hayvanlar taneciği sedefle kuşatarak inciyi oluşturur.
    i̇stiridyeler genellikle çamurlu, kumlu de­niz diplerinde ya da dipteki mercanlar üzerin­de bulunur. i̇nci istiridyesi 16 yıl kadar yaşar; ama en değerli inciler çoğu kez genç istiridye­lerin içindedir. i̇nci üreten tatlı su yumuşakça­ları unio cinsinden midye türleridir.
    i̇nciler damla ve yumurta biçiminde, yassı ya da yuvarlak olabilir. düzgün bir biçimde gelişmemiş olanlara barok inci denir. bazı inciler kabuğa yapışık durumda geliştiğinden yarım küre biçiminde olur. i̇ncinin değeri ağırlığıyla birlikte artar. ağırlık birimi ola­rak miskal (1 miskal=4,80 gr) ya da kırat (1 kırat=0,2 gr) kullanılır. i̇ncinin değeri yalnız ağırlığına değil, parlaklığına ve rengine de bağlıdır.
    i̇nci çok eski tarihlerden bu yana değerli sayılmış, bazen elmastan bile üstün tutulmuş­tur. üstelik değerli taşlar arasındaki bu yerini dış etkenlere karşı oldukça dirençsiz olmasına karşın kazanmıştır. bilinen en güzel inciler­den biri, 1917'de batı avustralya'da broome yakınlarında çıkarılan "batı yıldızı" adlı damla biçimli ve serçe yumurtası iriliğindeki incidir. ünlü inciler arasında daha iri olan­lar ve 20 miskal ağırlığına ulaşanlar da var­dır.

    i̇nci avcılığı
    i̇nci istiridyelerinin bol bulunduğu yerler inci yatakları olarak bilinir. en önemli inci yataklarından bazıları ateşkes kıyısı açıklarında ve basra körfezi'ndeki bahreyn adası çevresinde yer alır. doğu incisi adıyla tanınan en değerli incilerin büyük bölümü basra körfezi ve umman körfezi'nden çıkarılır. hindistan ile sri lanka (seylan) arasındaki manar körfezi'nde de zengin yataklar bulu­nur. buradaki inci avcıları kayıklarla denize açılır, dibe dalmalarını kolaylaştıran ipe bağlı ağır bir taşla denize atlarlar. yanlarına aldık­ları zıpkınlar köpekbalıklarına karşı kendile­rini savunmaya yarar. i̇nci avcısı görebildiği tüm istiridyeleri toplayıp bir sepete doldurur ve sepet iplerle yukarıya çekilir. i̇nciler yuvarlaksa, kolye ve benzeri süs eşyalarının yapı­mında kullanılmak üzere ortalarından deline­rek yeryüzünün dört bir yanına gönderilir. beyaz incileriyle ünlü avustralya çevresinde­ki inci yatakları, günümüzde en önemli inci merkezleri arasındadır. burada genişliği 30 santimetreyi bulan istiridyelerin oluşturduğu inciler çok iri olmakla birlikte, doğu incileri kadar güzel değildir. bu istiridyelerin sedefle­ri, incilerinden daha değerlidir.
    güney çin denizi ve borneo'nun kuzeydo­ğusundaki sulu denizi'nden, filipin adaları, tahiti ve öbür büyük okyanus adaları çevre­sinden yeşilimsi ya da pembemsi beyaz renkte inciler çıkar. panama körfezi'ndeki i̇nci ada­ları çevresinde ve california körfezi'nde de inci yatakları vardır.
    tatlı su midyelerinin oluşturduğu inciler daha beyaz olmakla birlikte, deniz incilerinin parlaklığından yoksundur. bu incileri gelişti­ren midyelere abd, i̇skoçya, almanya ve ruya'daki ırmak yataklarında rastlanmak­tadır.
    yeryüzünün birçok yerinde inci veren yu­muşakçalar yaşar. ama inci avcılığı son dere­ce güç, midye ve istiridyelerden elde edilen inci sayısı çok sınırlıdır. bu nedenlerle çok eski yıllardan bu yana, inci midyeleri ve istiridyeleri sığ sularda özel olarak yetiştiril­miş, çeşitli yöntemlerle içlerinde kültür incile­rinin gelişmesi sağlanmıştır.
    kültür incileri, istiridyenin içine bir tanecik yerleştirilerek elde edilir. 1900'lerin başında japonya'da geliştirilen bir yöntem sayesinde çok başarılı kültür incileri üretilmiştir. bu yöntemde istiridyenin içine bir sedef tanesi yerleştirilirken başka bir istiridyeden alınmış canlı dokusu da aşılanır. aşılanan canlı doku, taneciğin çevresinde gelişerek, onu bir kılıf
    gibi tümüyle sarar. daha sonra bu öz ya da çekirdek üstünde biriken sedeften bir kültür incisi doğar. 13. yüzyılda güney çin'de başla­dığı sanılan kültür incisi üretimi 20. yüzyılda japonya ve avustralya'da önemli bir sanayi durumuna gelmiştir.
    kültür incileri, doğal incilerden renklerinin ve parlaklıklarının farklılığı ile ayrılır. doğal inciler daha uzun süre dayanır ve çok daha değerlidir. i̇ncinin yapay bir çekirdek içerip içermediği, x ışınları ya da özel aygıtlarla anlaşılabilmektedir.

    sedef
    yalnız inci istiridyelerinin değil öbür yumu­şakçaların kabuklarını da kaplayan ve inciyle aynı kimyasal yapıyı paylaşan maddeye sedef denir. sedef, düğme ve kama kabzası gibi çeşitli eşyaların yapımında kullanılır.
    sedef düğmeler için abd'de tatlı su midye­lerinden elde edilen sedef kullanılmakta, avrupa'da ise genellikle trochidae familyasın­dan deniz salyangozlarının sedefinden yararlanılmaktadır. bu deniz salyangozları queensland kıyıları açıklarında, malakka yarımadası, endonezya, yeni gine, filipinler ve pasifik adaları çevresindeki sı
    Tümünü Göster
    ···