1. 76.
    0
    şunu da biliyordum ki sinirine dokunacak bir konuşma yapsam altta kalmak istemez ve lafı ağzıma tıkamaya çalışırdı feriha. bu yüzden kırıcı bir diyalog hiç de uzak bir olasılık değildi. bunu hissediyordum; avuçlarım, alnım yanıyordu. yine sinirleniyordum. hem saplantılı olduğuma kızıyor; bir yandan olayın saçmalığına sinirleniyor; bir yandan uğradığım haksızlığı yediremiyor; bir yandan da kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. ağzıma sıçmıştı feriha, polis, şiakyet eden aile, ailem, çevrem. hepsi bir olup sinir krizine sokmuştu beni. hak etmiyordum bütün bunları.

    ama güç bela sabahı ettim.
    ···
  2. 77.
    0
    olum olaylar çok heyecanlı bir yere gidiyor daha sonra. neyse şimdi çıkmama lazım ben bile hatırladıkça heyecanlanıyorum amk.
    ···
  3. 78.
    0
    Cezeryed xs
    ···
  4. 79.
    0
    rezerved
    ···
  5. 80.
    0
    hepsini okudum moruk. reserved
    ···
  6. 81.
    0
    helal panpaa ii yazmışsın
    ···
  7. 82.
    0
    1. 'den sonra okumadım
    ···
  8. 83.
    0
    reserved lan çabuk yaz.
    ···
  9. 84.
    0
    reserved
    ···
  10. 85.
    0
    binler anlatıyorum o halde dinlemeye devam edin bakalım...
    ···
  11. 86.
    0
    günlerden pazardı ve cafe'de buluşmaya karar verdik; tabii yine yarım ağızla bir şeyler söylüyor; yine keyifsizliğini belli eden mesajlar çekiyor. ve en önemlisi hakkımda söylediklerini (artık sevmeme hatta tiksinme durumları) bildiğimi bilmiyordu.
    ···
  12. 87.
    0
    nasıl bi yol izlemem gerektiğini uzun süre onu beklediğim cafe'de düşünüyordum. keyifsizliğim de giderek artıyordu. çünkü, nasıl konuşacağımı bırak, nasıl karşılayacağımı bile bilemiyordum artık. öpüp sarılsam mı; öpmeden mi sarılsam; yanıma geldiğinde ne kadar gülümsemeliyim filan derken; ilk buluşma heyecanına benzer bir heyecan dalgası sardı beni.
    ···
  13. 88.
    0
    her buluşmamıza da geç gelirdi böyle zaten. bir defa da zamanında gel be amk. bu huyunu bilmeme rağmen; lan bu sefer de geç kalmıyormuş diyerek hep zamanında gittim buluşmalarımıza ve hepsinde de en az yarım saat taktı. japonya saatine göre mi yaşıyor anasını satayım diye düşünüyordum. beklerken geçen saniyeler gerim gerim geriyordu beni. bi kahve söyleyip, önümdeki menüye mal mal bakmaya başladım. hiçbir şey düşünmemeye gayret ederek spontan ve rastgele davranışlarıma güvenmeye karar verdim.
    ···
  14. 89.
    0
    hayatımın belirli dönemlerinde bu taktiği çok uygulamışımdır. mesela okulda sunum mu yapıcam ve heyecandan zütüm 3,5 mu atıyor hemen spontan davranma yeteneğime havale ederdim işi. hiç düşünmeden çıkarım tahtaya; kurarım laptop'la projeksiyon aletini. o anda nasıl anlatmam; elimi kolumu nasıl kullanmam gerektiğini hissedersem öyle kullanırım. plan yok; program yok; tasarlama yok yani. çünkü, tasarlayınca; o plana uygun gelişmiyor bir şeyler ve kesinlikle o sapmalar sıçıp sıvamaya dönüşüyor.
    ···
  15. 90.
    0
    ben de elimi kolumu nereye koyacağımı; hangi cümleleri kuracağımı düşünmekten vazgeçip sadece beklemeye koyuldum. yine olayı akışına bırakıyordum. dakikalar ilerledikten sonra; girdi cafe'ye olduğu yerde biraz bekleyip, baygın baygın gözleriyle mekanı süzdükten sonra beni gördü. o anda gerçekten de ondan beklemediğim bir gülümsemeyle karşılamıştı beni. yapmacık görünmemek için ustaca bir tiyatro mu sergileyecek diye bi' an düşündüm. omzunda çantası ve çantasının üstüne astığı küçük ceketiyle geldi ve sarıldı bana; "naber" dedi; yarım ağızla fena değil diyerek hafifçe bir sarılmayla karşılayıp bıraktım.
    ···
  16. 91.
    0
    ceketini ve çantasını yanına koyup derin bir nefes aldıktan sonra "eee daha daha nasılsın" dedi kafasını güçlü bi şekilde iki yana sallayarak. iyice afallamıştım. bu niye böyle yannan yannan hareketler yapıyor amk diye geçti içimden. büyük bir tiyatro çevirdiğini sanıyordum ve tiksintiyle karışık bir sinir damarlarımda dolaşmaya başladı. içeriye sert bir şekilde girip; suratsız bir şekilde otursaydı belki de yumuşak bir şekilde alttan ala ala konuşmalarıma başlayacakken; şu anda 2. kanala geçmiştim ve sadistçe intikam alma hevesi hem çekingenliğimi üzerimden almış; hem de can sıkıntımı nefrete dönüştürmüştü. benimle oynuyordu feriha; bunu yapmamalıydı feriha.
    ···
  17. 92.
    0
    ikinci kez halimi hatrımı soruşunu geçiştirdim; ne istersin dedim. daha ben cümlemi bitirmeden sert bir şekilde masadaki tek menüyü önümden aldı ve sözde! keyifli bir şekilde mmmm hmmmm mmmhmm diye mırıldanarak göz gezdirmeye başladı. bu sefer de rahat tavırları batıyordu bana. hatalı olsam; kılıbık olsam, korkak olsam hatta suçlu olsam bile bu yavşakça muameleyi hak etmiyordum.
    ···
  18. 93.
    0
    iyice zıvanadan çıkmaya başladım; iyice tepemin tası atmaya başladı o dakikalarda. bık bık bık içeceğim ben bi' şey yemeyeceğim; zaten sen çok ısrar ettin diye geldim; yoksa çok işim var; projemi bitiremedim bık bık bık yaptı. gibimde değildi neyi bitiremediği. gibimde değildi neyle meşgul olduğu. "evet, zahmet ettirdik seni buralara kadar" diye hafifçe iğneledim onu. "taaa kaç saatlik yolu tepdin de geldin di mi" diye de ekledim. bir şey demedi. ben de yine bi türk kahvesi daha söyledim ve içeceklerimiz gelene kadar bir şey konuşmadık.
    ···
  19. 94.
    0
    giblenmiyorum şu ara ama yazmaya devam amzütler.
    ···
  20. 95.
    0
    sinirli bir şekilde suratına bakmadan bekliyordum. hala lafa nasıl gireceğimi bilemiyordum. spontan olayı bu sefer işlemiyordu. ben bunları düşünürken bu sefer de telefonunu kurcalamaya başladı ve ne olduysa işte o an oldu.
    ···