1. 101.
    0
    anlat olm dinliyoz biz pusudayız gitti sanma
    ···
  2. 102.
    0
    devam et kardesim ulan penisilin gibtir git muallak herif
    ···
  3. 103.
    0
    Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Bir gün “Kırmızı Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta. Hadi giyin de, ona yaptığım şu çöreği zütür.” Kırmızı Başlıklı Kız da elbisesini giymiş, üzerine kırmızı başlıklı pelerinini geçirmiş, başlığı çenesinin altında sıkıca bağlamış ve yola çıkmış.



    “Tavşan Ormanı’ndaki yoldan ayrılma sakın!” diye seslenmiş annesi arkasından. (Ormanın adı Tavşan Ormanıymış, ama içinde uzun zamandır bir tek tavşan bile yokmuş – neden olmadığını birazdan öğreneceksiniz.) “Ayrılmam anne,” demiş Kırmızı Başlıkıl Kız. Tam ormana girmiş, birkaç adım atmış ki, çalılıkların arasından bir ses duymuş. Yola birden bir kurt fırlamış. Kırmızı Başlıkıl Kız korkusundan az kalsın elindeki sepeti düşürüyormuş. Fakat kurt hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye böyle küçük kız?” diye sormuş kurt.



    “Büyükanneme gidiyorum,” demiş Kırmızı Başlıklı Kız. “Tavşan Ormanı’nın sonundaki ilk ev. Büyükannemin sağlığı pek iyi değil. Bu arada adım ‘küçük kız’ değil, ‘Kırmızı Başlıklı Kız.’ ” “Özür dilerim,” demiş kurt. “Bilmiyordum. Bak sana ne diyeceğim. Ben bir koşu gidip Büyükannene senin yolda olduğunu haber vereyim. Yalnız sakın yolda oyalanayım falan deme, olur mu? Başına bir şey gelmesini istemeyiz, öyle değil mi?” Kurt oradan hemen sıvışmış! Çünkü yakınlarda bir oduncu dolaşıyormuş. Eğer kızı hemen orada yerse, oduncunun kızın yardımına koşacağını biliyormuş. Kırmızı başlıklı Kız, çiçek toplayarak, kelebeklerin peşinden koşarak, kuş seslerini dinleyerek yolda ağır ağır ilerlerken kurt kestirmeden Büyükanne’nin evine varmış, kapıyı çalmış.



    “Kim o?” diye seslenmiş içeriden yaşlı kadın. Kurt sesini değiştirerek, “Benim, Kırmızı Başlıkıl Kız,” demiş. “Çayın yanında yemen için sana çörek getirdim.” “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş Büyükanne. Kurt hemen içeri dalmış. Öyle açmış ki! Günlerdir hiçbir şey yememiş. Bu yüzden Büyükanne’yi çiğnemeden bir lokmada yutuvermiş. Biraz sonra Kırmızı Başlıkıl Kız Büyükanne’nin kapısını çalmış.



    “Kim o?” diye seslenmiş kurt yumuşak bir sesle.
    “Benim, Kırmızı Başlıklı Kız.”
    “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş kurt. “içeri girebilirsin.”



    Kırmızı Başlıklı Kız bir an için tereddüt etmiş. ‘Büyükannemin sesi ne kadar da garip böyle?’ diye düşünmüş. Sonra büyükannesinin hasta olduğu gelmiş aklına ve kapının mandalını kaldırıp açarak içeri girmiş. Kurt, Büyükanne’nin geceliğini giymiş, onun başlığını ve gözlüğünü takmış yatakta yatıyormuş. Yorganı boğazına kadar çekmiş, içerisi karanlık olsun ve suratı fark edilmesin diye de perdeleri iyice kapamış.



    “Elindekileri oraya bırak da yanıma gel canım,” demiş kurt.
    Kırmızı Başlıkıl Kız çöreği yatağın yanındik küçük masanın üzerine koymuş, ama hemen kurdun yanına gitmemiş. Çünkü Büyükannesi bir tuhaf görünüyormuş.
    “Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?”
    “Seni daha iyi kucaklamak için!” demiş kurt.
    “Kulakların neden büyük, peki?”
    “Seni daha iyi duyabilmek için!” demiş kurt.
    “Gözlerin neden kocaman, peki?”
    “Seni daha iyi görebilmek için,” demiş kurt.
    “Dişlerin neden sivri peki?”
    “Seni daha iyi yiyebilmek için,” demiş kurt.



    Bunu söyledikten sonra kurt artık daha fazla kendine engel olamamış ve yorganı bir tarafa atarak yataktan fırladığı gibi Kırmızı Başlıklı Kız’ı bir lokmada yutuvermiş. Sonra da karnı doyduğu için keyfi yerine gelmiş ve uykuya dalmış. Ama ne var ki kurt çok kötü horluyormuş. Evin önünden geçen bir avcı onun horultularını duymuş. Büyükanne’ye kötü bir şey mi oldu acaba, diyerek kulübeden içeri girmiş. içeri girer girmez de orada neler olduğunu hemen anlamış. “Aylardır senin peşindeyim pis yaratık,” diye bağırmış avcı ve kurdun kafasına elindeki baltanın sapıyla vurmuş. Sonra da önce Kırmızı Başlıkıl Kız’ı, sonra da Büyükanne’yi dikkatle kurtun içinden çıkarmış. ikisi de sapasağlammış.



    Büyükanne, Kırmızı Başlıklı Kız’ın ona getirdiği çöreği afiyetle yemiş. Kırmızı Başlıkıl Kız büyükannesine bir daha hiçbir kurdun sözüne kanmayacağına dair söz vermiş. Eve dönerken tavşanların saklandıkları yerlerden çıktıklarını görmüş. Tavşan Ormanı yine eskisi gibi tavşanlarla dolu bir orman haline gelmiş.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 104.
    0
    @85 ya huurçocuğu dursana
    ···
  5. 105.
    0
    anlat panpa dinliyoruz. gecmis olsun buarada
    ···
  6. 106.
    0
    Zengin bir adam, karısı öldükten sonra, biricik kızının annesiz büyümemesi için yeniden evlendi.Üvey annesinin de iki kızı vardı.Çok güzel olan bu kızların kalpleri çok kötüydü.Bu kızlar üvey kardeşlerini kıskandıkları için ona bütün gün evin en ağır işlerini yaptırıyorlardı. Yatağında değil küllerin içinde yatırıyorlardı. Güzel kız sürekli küllerin üstünde yattığı için de ona "Külkedisi" diyorlardı.
    Bir gün kral sarayda bir balo veriyordu. Kralın amacı baloya gelen kızlar arasından oğluna bir gelin seçmekti. Kentteki bütün kızlar bu baloya davetliydiler. Külkedisi de bu baloya gitmek istiyordu ama üvey annesi izin vermiyordu.Ve bir tas mercimeği küllerin arasına döktü bunları toplarsan bizimle gelebilirsin dedi. Bunun üzerine Külkedisi bahçedeki bütün güvercinleri kendisine yardım etmeleri için çağırdı, hepsi geldiler ve yarım saatte toplama işini bitirdiler. Külkedisi sevinçle üvey annesine koştu, fakat o;Bizimle gelemezsin senin güzel giysilerin yok dedi. Sonra biz küçük düşeriz dedi ve kızlarını alarak aceleyle oradan uzaklaştı.
    Külkedisi koşarak öz annesinin fındık ağacı altındaki mezarına gitti:"Ağaççık öyle bir sallandı ki,üzerime altın ve gümüş düşsün "diye ağlamaya başladı. Birden beyaz bir kuş, altın bir elbise ve gümüşle islenmiş pabuçları yere attı. Külkedisi elbiseyi giyince o kadar güzel oldu ki,saraya gittiğinde kimse onu tanımadı. Prens balo boyunca hep onunla dans etti,ve sonra sessizce ayrıldı.Öbür gün yine annesinin mezarına gitti.Bu kez kuş daha güzel bir elbise ve altın ayakkabılar attı.Ama balo bitmeden balodan ayrılması gerektiğini yoksa eski elbiseler içinde kalacağını anlattı. Külkedisi saraya geldiğinde herkes bu güzel kızın kim olduğunu merak ediyordu. Prens yine onunla dans etti bütün gece külkedisini bırakmak istemedi,ama külkedisi gitmeliydi. Külkedisi telaş içinde baloyu terk ederken sol ayakkabısı merdivenlere takılıp kaldı.
    Prens ayakkabıyı aldı ve bu ayakkabı kentte kimin ayağına uyarsa, onunla evleneceğini bildirdi ve kentteki bütün evleri dolaşmaya başladı. Böylece ev ev dolaşırken Külkedisi'nin evine geldi. iki kız kardeş küçük ayaklara sahip oldukları için seviniyorlardı. Fakat ayakkabılar uymadı, Prens sordu "başka ayakkabıları deneyecek kim var" dedi.Üvey anne" Bir de Külkedisi var ama onu çağırmaya hiç gerek yok "dedi. Prens ısrar edince Külkedisi'nin elini yüzünü temizleyip Prens'in huzuruna getirdiler. Ayakkabıyı denediler, ayakkabı Külkedisi'ne oldu. Prens de dans ettiği güzel kızı tanımıştı:"Sonunda sizi buldum,siz dünyanın en iyi kalpli ve en güzel kızısınız. Benimle evlenir misiniz?"dedi. Külkedisinin gözleri sevinçle parlıyordu. Yakışıklı prens'e "Evet" dedi.
    Üvey anne ve iki kız kardeş hırslarından ne yapacaklarını sasırdılar. Prens Külkedisi'ni atına bindirip sarayına zütürdü ve ömür boyunca mutluluk içinde yaşadılar...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 107.
    0
    devaaaam bin
    ···
  8. 108.
    0
    vay amk başta anlatma deyip kesip atsaydım sadece adam dökülemeyecekti
    ···
  9. 109.
    0
    Bir zamanlar yaşlı ve yorgun bir eşek varmış. Sahibinin onu artık daha fazla beslemek istemediği ortaya çıkmış. " En iyisi buralardan gitmek " diye düşünmüş eşek. "Bremen'de şarkıcılık yaparım. Bazıları anırmamı pek bir beğenirdi zaten."

    Böylece bir sabah erkenden yola çıkmış. Bir süre yürüdükten sonra iki büklüm bir köpekle karşılaşmış. "Artık sahibime avda yardımcı olamayacak kadar yaşlandım," demiş köpek eşeğe. " Sahibimde artık beni beslemiyor." Eşek gülmüş. " Benimle Bremen'e gelsene şarkıcı oluruz," demiş.

    Yola koyulmuşlar.Çok geçmeden bir damın üzerinde üzgün oturan bir kedi görmüşler. " Çok yaşlandım, fareler bile dalga geçiyorlar, " demiş kedi. "Sen de bizimle gel" demiş eşek. "Sesin hala güçlü çıkıyor, şarkı söyleriz Bremen'de."

    Bağıra bağıra şarkılar söyleyerek yola devam etmişler. Bir çiftlik evinin yakınlarından geçerken kendi seslerinden yüksek bir sesle irkilmişler. " Kuk-ku-ri-kuuuuuuuuu!... Sonum geldi!" diyormuş iri bir horoz. Sonra eşek, köpek ve kediye yana yakıla anlatmış: " Bu akşam sahibimin konukları gelecek. Öyle hissediyorum ki beni pişirip yiyecekler." Eşek"Endişelenme, seninki gibi bir ses bize çok şey katar. Haydi gel şarkıcı olalım," demiş.

    Akşam olduğunda hepsi çok yorulmuş. Bir şeyler yemek ve uyumak istiyorlarmış. ilerde penceresinden ışık süzülen bir kulübe görmüşler. Horoz uçup pencereden içeri bakmış. "Dört soyguncu görüyorum, nefis bir sofranın başındalar," demiş. "Bir planım var," demiş eşek. Birbirlerinin sırtına tırmanmışlar. En altta eşek, sonra köpek, onun üstünde kedi ve nihayet en tepede de horoz. Pencere yaklaşıp çıkarabilecekleri en yüksek sesle bağırmaya başlamışlar. "imdaaaaaat! Bu bir hayalet!" demiş soygunculardan birisi. " "Bence bir canavar!" demiş ötekisi. " Bence cadılar bastı! " demiş öteki. " Annemi istiyorum," demiş sonuncusu. Bir kaç dakika sonra dört şarkıcımız soygunculardan kalan sofradaymışlar.

    Geceleyin onlar uyurken soyguncular geri gelmişler. Ama hayvanlar hazırlıklıymış. Soyguncular içeri girer girmez, eşek "Şimdi" demiş ve saldırıya geçmişler. Soyguncular bir daha hiç dönmemecesine kaçmışlar oradan. Şarkıcılarımız da bu sevimli küçük kulübeye yerleşmişler. Bremen'e gitmeyi de bir süre ertelemişler, ama her gün şarkı söylemeyi unutmuyorlarmış. Eğer bir gün onları dinleme şansınız olursa, Bremen sakinlerinin ne büyük bir tehlike atlattıklarını anlamanız güç olmaz.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 110.
    0
    MASAL ANLATIRKEN VE OKURKEN NELERE DiKKAT ETMELiYiZ.

    • Anne ve babaya düşen en önemli görev masalı sabırla okumak ya da anlatmaktır. Çocuğunuz aynı masalı beş kere istediyse beş kere okumak zorundasınız.

    • Şiddet içeren kitapları okumayın.

    • Kitaptaki resimler üzerine konuşun; ama ilk önce çocuğunuzun fikrini alın.

    • Mimiklerinizi canlı tutun. Bir tiyatro sanatçısı gibi davranmanız gerekmiyor elbette; ama en azından el kol hareketleriyle canlılık kazandırabilirsiniz.

    • Masalı her gün okumayı alışkanlık haline getirin.

    • Masalı, kapıyı açmak, yemeğin altını kapatmak için kestiğinizde ve sayfayı çevirirken çocuğunuzu “Ay! Bakalım neler olmuş?” şeklinde cümleler kurarak meraklandırın.

    • Masalı çocuğunuz oyun oynamaktan yorulduğu zamanlarda okumak daha iyi netice verir.

    • Çocuğunuzun okuduğunuz masal üzerinde düşünmesini sağlayın. Sorularınıza cevap verirken ne demek istediğini tam olarak anlatamıyorsa bile sakın “ne dediğini hiç anlamadım” gibi bir cümle kurmayın. Başınızla onu onaylayın ve masalın ana fikrini anlatın.

    • Çocuğunuzun bir kitabı okumasını istiyorsanız, asla emretmeyin. “Şöyle bir kitap okudum. Çok güzeldi. Senin de okumanı isterdim.” deyip kitabı çocuğunuzun odasına bırakın ve çıkın. Emin olun ki çocuğunuz o kitabı okuyacaktır.

    • Kitap okuma saatlerini kendiniz için de bir zevk haline getirin. Yerlere minderler koyun, meyve tabakları hazırlayın ve çocuklarla aynı hizada oturmaya dikkat edin.

    • Masal kahramanını tarif ederken “aynı senin gibi” ya da “teyzene çok benziyor” gibi cümleler kullanırsanız çocuğunuzun hayal gücünü sınırlamış olursunuz.

    • Bütün enerjinizle orada olun. Çocuklar sizin masalı sıkılarak anlattığınızı anında fark ederler. Çocuğunuz uyumak üzereyse yumuşak, hareketliyse canlı bir ses tonu kullanın. Kelimeleri ne çok yayın ne de çok hızlı okuyun. Çocuğunuzun algılama düzeyini kontrol edin.
    ···
  11. 111.
    0
    Bir zamanlar, üç oğlu olan bir değirmenci varmış. Değirmenci ölünce büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.

    “Kedi ne işine yarar ki insanın?” diye yakınmış. “Pişirip yiyemezsin bile.” Kedi bunu duymuş ve hemen cevap vermiş. “Kötü bir mirasa sahip olmadığınızı göreceksiniz efendim. Bana boş bir çuval ve bir çift de çizme verirseniz, neye yarayacağımı görürsünüz.”

    Şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kalan çocuk, kedinin istediklerini yapmış. Kedi çizmeleri giyince ayna karşısına geçmiş ve kendini pek beğenmiş. Sonra kilerden taze bir marulla güzel bir havuç seçip ormanın yolunu tutmuş. Ormanda çuvalın ağzını açmış, marulla havucu çuvalın içine yerleştirip bir ağacın arkasına saklanmış. Çok geçmeden taze sebzelerin kokusunu alan küçük bir tavşan çuvalın yanına gelmiş, zıplayıp içine atlamış. Kedi saklandığı yerden çıkıp çuvalın ağzını sıkı sıkı bağlamış.

    Ancak Çizmeli Kedi tavşanı efendisine zütürmek yerine doğruca saraya gidip Kral’la görüşmek istediğini söylemiş. Kral’ın huzuruna çıktığında yere eğilerek, “Yüce Efendimiz, size Efendim Marki’den bir hediye getirdim,” demiş. Bu hediye Kral’ın çok hoşuna gitmiş.

    Üç ay boyunca Çizmeli Kedi saraya o kadar çok hediye zütürmüş ki, Kral artık onun yolunu gözler olmuş. Derken Çizmeli Kedi’nin dört gözle beklediği gün nihayet gelmiş çatmış. “Bana sakın neden diye sormayın ve bu sabah ırmağa gidip yıkanın,” demiş sahibine. Çizmeli Kedi, o sabah Kral’ın Prenses’le, yani kızıyla birlikte ırmağın kenarından geçeceğini biliyormuş.

    O sabah, Kral’ın faytonu ırmağın yakınından geçerken Çizmeli Kedi telaşla yanlarına yaklaşmış. “Yardım edin! Yardım edin!” diye bağırmış. “Efendim Marki boğuluyor!” Kral hemen bir alay askerini ırmağa yollamış.

    Fakat Çizmeli Kedi bununla da kalmamış. Kral’a, efendisi ırmakta yüzerken hırsızların onun elbiselerini çaldıklarını söylemiş. (Oysa Çizmeli Kedi, efendisinin elbiselerini çalıların arkasına kendisi gizlemiş!) Kral, hiç gecikmeden Marki’ye bir takım elbise yollamış. Tahmin edeceğiniz gibi Çizmeli Kedi’nin sahibi, kendisine Marki denmesine çok şaşırmış, ama akıllılık edip hiç sesini çıkarmamış.

    Marki güzelce giyindirildikten sonra Kral onu gideceği yere zütürmek için faytonuna davet etmiş ve kızıyla tanıştırmış. Prenses, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş olan Marki’ye bir bakışta âşık olmuş.

    O sırada Çizmeli Kedi koşa koşa oradan uzaklaşmış. Çok geçmeden büyük bir tarlada ot biçen insanlara rastlamış. “Beni dinleyin!” diye bağırmış. “Kral bu yöne doğru geliyor. Size bu tarlaların kime ait olduğunu sorarsa ona efendim Marki’ye ait olduğunu söyleyeceksiniz. Yoksa sizi dilim dilim doğrattırırım!”

    Sonra Çizmeli Kedi bir süre daha koşmuş ve büyük bir tarlada buğday biçen adamlara rastlamış. Aynı şeyi onlara da söylemiş. Sonra tekrar koşmuş ve her rastgeldiği insana aynı şeyleri tekrarlamış. Derken Dev’in şatosuna varmış.

    Kral’ın Faytonu Çizmeli Kedi’nin geçtiği yerlerden geçerken Kral her rastgeldiği insana, “Bu tarlalar kime ait?” diye soruyormuş. Her defasında da aynı cevabı alıyormuş. Kral, Marki’nin bu kadar çok toprağa sahip olmasına şaşırmış. (Çizmeli Kedi’nin sahibi de öyle!)

    O sırada Çizmeil Kedi Dev’in şatosunda başka bir işler çevirmekle meşgulmüş. “Dev,” demiş Çizmeli Kedi, Dev’in nefesinin kokusundan iğrendiğini gizlemeye çalışarak. “Senin aynı zamanda müthiş bir sihirbazlık gücünün olduğunu söylüyorlar, doğru mu?”

    “Öyle diyorlarsa, öyledir,” demiş Dev alçakgönüllülükle.

    “Örneğin, istersen hemen bir aslana dönüşebildiğini söylüyorlar,” demiş Çizmeli Kedi. Bunu söyler söylemez Dev hemen kendini bir aslana dönüştürüvermiş. Çizmeli Kedi kendini dolabın üzerine zor atmış. Dev tekrar eski haline dönünce dolaptan aşağı inmiş. “Mükemmel!” demiş Çizmeli Kedi. “Ama fare gibi küçük bir şeye dönüşmek senin gibi cüsseli biri için imkânsız olmalı!”

    “imkânsız mı?” diye gülmüş Dev. “Benim yapamadığım şey yoktur!” Dev bir anda fareye dönüşmüş, Çizmeli Kedi de onu hemen yutmuş.

    Derken Kral, Dev’in şatosuna varmış. Şatonun artık kime ait olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde! Çizmeli Kedi Kral’ın faytonunu şatonun yolunda karşılamış. “Bu taraftan gelin,” demiş. “Sizi bir ziyafet bekliyor.” (Dev o gün birkaç arkadaşına bir ziyafet vermeyi planladığı için yemeklerle donatılmış büyük bir masa hazır bekliyormuş!”)

    O günün sonunda Çizmeli Kedi’nin sahibi Marki Prenses’le nişanlanmış. Bir hafta sonra da evlenmişler. Çizmeli Kedi’ye ne mi olmuş? Dokuz canından dokuzunu da sefa içinde sürmüş ve bir daha da fare avlamasına gerek kalmamış , ara sıra avlamış, o da kedi olduğunu unutmamak için
    Tümünü Göster
    ···
  12. 112.
    0
    @penisim penisilin (bkz: Süha amcayla masal saati)
    ···
  13. 113.
    +2 -1
    evet kardeşlerim devam ediyorum zeyneple ilişkim gayet iyi o sıralar hayatımda iyi olan tekk şey o zaten arasıra küçük kıskançlık krizleri oluyo oraya gittin gibilerinden ama aşılıyo bu arada o da yıldızla görüşmemi istemiyo o sıralar yemin flan ettiriyo kendi arkdaşını kıskanır olmuştu benden onunla görüşmiceme dair azmı yemin ettirdi bana hey gidi günler ama yıldızda ben asla kötü bi niyet sezmiyorum o da gayet iyi aklı başında biraz daha konuşkan sadece daha eğlenceli bi tip yane neyse beyler hastalık durumu hergeçen gün kötüleşiyo o konuya çok girmek istemiyorum acıtasyon gibi oluyo sanırım o kısımlara pek girmicem o yüzden artık 2.senenin başlaması yakınlaşmıştı bu arada merveyide unutmayalım onunlada görüşüyoruz arasıra o da çok hanımefendi tatlı bi kız neyse beyler o yaz yaşadıklarımın çoğu hastalıkla ilgili şeyler sadece onları anlatsam valla 20 sayfalık hikaye olur ama girmicem o konuya artık okulların başlama zamanı yaklaştı ve gidicem sabah o sabahı hiç unutmuyorum o sabah babamı son gördüğüm sabahtı ve durumu artık çok ağırdı şimdi arkadaşlar dicekki okulu boşverseydin gitmeseydin flan ama gitmeseydim daha çok üzülücekti biliyorum ilk 2 hafta flan gitmemiştim zaten okula onu son kez gördüğünü bile bile ayrılmak o sabah yaşadıklarımı düşünmek bile o kadar zorki ayrıldık ve ben okula geldim hayatımda bi değişiklik yapmıştık yakın arkdaşlarımla eve çıkmıştık onlar durumu bildiği için evi flan herşeyi ayarlamışlardı ben zaten geçde gelmiştim ilk 2 hafta asmıştım birlikte kalmaya başladık öğrenci evi modu ama bende keyif 0 size yemin ediyorum pgibolojim değişti eskiden inanılmaz ağır uykusu olan bi adamdım ben yanımda davul çalsalar uyanmazdım şimdi yanımda abartmıyorum size yere havadan kibrit çöpü düşsün fırlıyorum ben aklım hep samsunda herr telefon çaldığında ben korkudan ölüyorum açmak istemiyorum bi insan telefon çalmasından korkarı ya korkuyo beyler umarım siz yaşamazsınız böyle şeyleri
    ···
  14. 114.
    0
    beyler pek dinleyen yok heralde ama devam edicem ben az kaldı zaten
    ···
  15. 115.
    0
    @95 geçmiş olsun kardeşim allah kimsenin başına vermesin : (
    ···
  16. 116.
    0
    dinliyoruz panpa devam
    ···
  17. 117.
    0
    neyse beyler devam ediyorum 2.sene başladı okula gidiyorum dersler iyice ağırlaştı bilenler bilir mukavemet dinamik cart curt hepsi üst üste geliyo kafada milyon tane sorun var bide zeyneplede aram bozulmaya başladı bu arkdaşlarla ev olayına pek sıcak bakmıyodu zaten o ona eskisi kadar vakit ayırmıcamı düşünüyodu gerçektende öyle olmuştu arkadaşlarla muhabbet flan derken zeyneple eskisi kadar sık görüşemiyoduk bende farkındaydım bunun aramızda soğukluk oldu valla bu arada merveyle arasıra konuşuyorum yıldızlada aynı şekilde arasıra konuşuyoruz flan hiç unutmuyorum bayram tatili var cuma gününe bilet aldım bi hafta flan var işte dedim ya görücem tekrar babamı flan cumaya kadar sabret diyorum ama olmadı kardeşlerim olmadı pazartesi günü haberi geldi kaybettim babamı nasip olmadı son bi kez daha görmek 4gün sonra yanında olucaktım ama olmadı o dönemi yaşayanlar bilir yaşamayanlar için tarif edilemez bi buhran ilk başta anlamıyosunuzda biyerden çıkıp gelicek gibi düşünüyosunuz hep zamanla çok daha fazla koymaya başlıyo bu durum o zamanlar en çok yanımda olan insan kimdi sizce burdan sonrası olay tamamen değişiyo beyler
    ···
  18. 118.
    0
    beyler arasıra yazın dinlediğinizi anlim boşuna anlatıyom gibi oluyo canım sıkılıyo valla
    ···
  19. 119.
    0
    @99 panpa valla zormuş yaa allah daha büyüğünü vermesin, bu arada bölümün uçak, makina, inşaattan hangisi?
    ···
  20. 120.
    0
    @101 panpa onlardan biri değil ama yaklaştın
    ···