1. 6.
    0
    karalamaya devam et karşim sen yeterki yazma kim okucak bunu amk
    ···
  2. 5.
    0
    @3 kardeş ne demiş bu yazar okuduysan özetlesene
    ···
  3. 4.
    0
    @3 olm başlayınca gidiyo aslında ama.. her neyse..
    ···
  4. 3.
    +2
    bunu insan okur diye mi yazdin kardes
    ···
  5. 2.
    0
    --spoiler--
    valla ben olsam ben de okumam amk haklısınız beyler
    --spoiler--
    ···
  6. 1.
    0
    --spoiler--
    2 yıldır 2-3 gecede bir açıp yeni birşeyler eklediğim bir eser var.. öylesine yazıyorum..
    yazdığım son bölümü paylaşayım dedim.. beyler akıcılıkta bir sıkıntı var mı teknik falan yorum yaparsanız sevinirim..
    --spoiler--

    http://wowturkey.com/tr47...enisserkan_34Istanbul.jpg

    Herşey şu an manzarasını seyrettiğim bu koca şehirde başlamıştı. Kendi semtim şuan bir otel odası tutup yerleştiğim Kadıköye uzak olsa da bu semtte de az günlerim geçmemişti. Sonuçta burası daha merkezi daha işlek daha istanbul sayılası bir semtti. Rıhtımında yer alan çay bahçeleri iskelesi karşımızda duran Haydarpaşa garı.. Liseden pek samimi olmadığım şuan isimlerini bile karıştırdığım arkadaşlarımla olsun tek başıma olsun buralarda çok yürümüştüm ve tekrar buradaydım. Rıhtımın karşısında otobüslerin parkedip sıraya girdiği o koca alanın ötesinde yer alan rıhtım caddesi..
    Acaba orada kaç insanın yanından geçmişimdir. Tuhafı normali zengini fakiri havalısı garibanı ..
    Kaç insan yanımdan geçip gitmiştir. Kaç hikaye.. Rıhtımdan yukarı doğru çıkılan Altıyolu boğa heykeli..

    Ben bunları düşünürken sipariş ettiğimiz çaylar geliyor ve şuana geri dönüyorum. Beyaz kirli denebilecek bir gömleğin altına yine kirli sayılabilecek siyah pantolon giymiş kürt bir garson kendisine zahmet vermişizcesine değişik bir havayla çayları masaya koyuyor. Kaba hareketlerle adisyon kesip birşeyler karalıyor ve masadaki şekerliğin altına sıkıştırıp iki yanımızdaki kendisine seslenen masaya gidiyor. Kürt olduğunu bilmem için memleketini bilmeme gerek yok. Sahildeki çoğu cafenin işletmesi kürtlere ait muhtemelen sahibi tek ve bütün işçileri de kürt. Altıyolda boğanın orda aynı şekilde bildiğim çok yer var. Barından tutun da ayakkabıcılara kadar. Her neyse..

    Buse çayın tadına baktıktan sonra burnunu dikiyor ve Bu nasıl çay ya böyle diyor.
    Çayımı karıştırıp bir yudum aldıktan sonra ona dönüyorum ve gülümseyerek Bu burada bulabileceğin en güzel çay diyorum.. ya da çaya benzeyen içecek Emin ol diğer işletmelerde daha da berbat bir çay getiriyorlar..

    Sigaramı yakarken gözüme ilişen garsona aşşağılayıcı bir ses tonuyla herkese duyurarak şişt bak buraya diyorum. Garson şaşkınlık ile asabiyet karışımı bir ifadeyle geliyor. bu çayı biraz açın diyorum.. Açık olsun demiştim bu ne böyle ?

    Garson ben bunları söylerken ne diyeceğini düşünmüş olmalı ki Az önceki tavrınız hiç yakışmadı yalnız diyor.. Çağırırken kullandığınız kelimeler saygısızca oldu..insanların bize baktığından haberdar gayet nazik konuşuyor.

    Tamam haklısın da kardeş çay açık dedim gelen çaya bak bi diyorum. Sesimin tonunu bir ton indiriyorum. Amacım sadece azarlamaktı ona da ulaştım sonuçta. Bütün çalışanların akraba olduğu bir yerde kavga çıkaracak değilim. Onlar da bu işlek mekanda çalışan olarak benle kavga edip bütün müşterilerine ve insanlara kötü yansıyacak değil.. idare ediyoruz anlayacağınız..

    ekliyorum.. kusura bakma yani

    Adam çayı başka bir garson arkadaşına çayı almasını işaret ediyor. Gelen garson inceden beni süzerek çayları alıp kayboluyor. Buse'ye dönüyorum. Suratı hafif asık bana bir bakış atıp başka yöne dönüyor. Tadı kaçmış gibi. Neden böyle saldırgan davrandın ki ? diyor.
    Hakettiler çünkü diyorum. Noldu kızdın mı bana ?
    Yok da gerek yoktu.
    Boşver diyorum. Herneyse çaylar bittiğinde ne yapalım ?
    Burada rehber sensin diyor gülümsemeye başlıyor. Ben sadece bir turistim unuttun mu ?
    Peki diyorum.
    Konuşmamız arasında gelen çayı da içip kalkıyoruz. Rıhtımda toptancıdan aldıkları dandik eşofman tişört gibi envai çeşit eşyaları yere sermiş bir kaç satıcıyı ve o satıcıların arkasında mikrofonla anons yapan gezi teknelerini geçiyoruz. Adalar turu yapacak teknemiz 15.30 da hareket edecektir. Boğaz turu adalar turu tarihi istanbulu bizle denizden izleyin

    Birkaç dakika daha yürüdükten sonra tarihi Haldun Dormen Sahnesiyle Kadıköy iskelesi arasında kalan meydana geliyoruz.. Oradaki büfelerden sigara ve mizah dergisi alıyorum. Akbillerimizi doldurduktan sonra iskeleye yönelecekken meydana dolmuş balık ekmek kokusu bize açlığımızı hatırlatıyor . Çocukluğumdan deneyimli olduğum için balık ekmek yerine tercihimi tavuk dönerden yana kullanıyorum. Yarısı ot soğan geri kalanı da tavuk mu yoksa martı eti mi hala merak ettiğim ekmek aralarını paket yaptırdıktan sonra iskeledeki hareket saatlerine bakıyorum. Vapurun gelmesine az kaldığını farketsem de iskelenin solunda kalan sahile geçiyoruz. Orada gördüğüm genç bir çocuğa telefonumu verip bir fotoğrafımızı çekmesini istiyorum. Sağ tarafımızda Haydarpaşa garı tam arkamızda ise tarihi yarımada dururken çocuk o anı ölümsüzleştiriyor ve telefonu getirip resmi gösteriyor. Çocuğa teşekkür edip resimde gülümseyen bize baktıktan sonra telefonu cebime atıp iskeleye doğru Buseyle koşturmaya başlıyoruz.
    Tümünü Göster
    ···