beyler kız arkadaşımla hikayem

4 gün sonra artık evimizde her sey tamamdı. Annemler kargoyla gerekenleri göndermişlerdi ve biz de yerleştirmiştik. Evimiz normal ve sıradan bir aile evi gibiydi, güzel olmuştu yani.
üstelik pusat'ın ailesini de sevmiştim. Ülkücü bıyıklı bir babası, twiggy'e benzeyen anası, asosyal sivilceli 14 yaşında da bir kız kardeşi vardı. Tipik aile işte ama babasıyla kendi babamdan iyi muhabbet kurmuştum. Çok cana yakındı anne babası. Ha tabi kardeşi için aynı şeyi diyemeyeceğim full bilgisayardan sanalika diye bir oyun oynuyordu velet. Sonra bir ara sonic macerası, puanlı giysi giydirme oyunu, ofiste aşk oynarken gördüm de neyse.

Evdeki laptoba da ben el koymuştum bizimkiler tüplü bilgisayara kalmıştı hahahha. Sonra rihanna'nın umbrella şarkısının klibini izleyerek o dansı yapmaya çalıştım. Daha sonra da bana ferrari alsana berkcan dinleyip, lise yıllarımı andım.

yarın okul vardı, zor da olsa uyudum.

Reserved

reserved

her ayın 24 ünde girip okuyorum çok yavaş yazıyor

hadi la devam panpeyta durma

rezervuar

Sabah beraber pusatla çıktık yollara. Bieaz heyecan var tabi, sonra o ayrıldı şans diledik birbirimize. Benim fakültem güney kampüsündeydi beyler.

burası cennet gibiydi. Manzarasını seyretmekten okulu bitirebilecek miyim acaba? Diye düşünmeden edemedim. Bu haftanın bitiminde ercanla buluşup konuşacaktık o yüzden okulu iyi gözlemlemeliydim.

taş binalar vardı kampüste beyler tarihi bir yeri andırıyordu. Aylardan eylüldü belki ama havada sıcak vardı, güneş ve hafif bir rüzgar.

aynı filmlerdeki gibi insanlar çimlere uzanmıştı. Küçük gruplara ayrılmışlardı.
voleybol oynayan küçük bir gruptan mutluluk çığlıkları yükseliyordu. Yiyişen birileri de gördüm. Kampüste bira kokusu hakimdi.

bu ne amk? Alice harikalar diyarında mı bu?

reserved

Sınıfımı bulmaya gittim. Kocaman bir salon, içi de bomboş. Aldığım dersleri söylemeyeceğim binler, okuduğum bölüm anlaşılır yoksa. Gerçi bu seneyi anlatırken zaten söylemeyeceğim, biliyorsunuz hazırlık.

ne çok arkaya oturdum ne de öne. Orta karar oturdum işte bir yere.

Ha sınava girdiğimi yazmayı unuttum beyler mobil giriyorum ne yazdığımı bile göremiyorum ki.
Gecemedim sınavı anlayın işte.

reserved

Oturdum kocaman sınıfta yapacak bir şey yok. Dışarıda otursam arkadaşım yok öyle mal gibi kalacam zaten. En iyisi burda beklemek diye düşündüm. Sınıfa kot şortlu bir kız geldi. Yüzüme bile bakmadan oturdu çapraz en öne.

iste daha sonra tipik üniversiteliler gelmeye başladı: yazın uzatılmış saç-sakal, piercing, küpe, metal grubu tişörtü...

ıyk dedim içimden. Bir grup arasında konuşuyordu "abii bu tolganın kaçıncı senesiydi laa"

Sıkıcı olacak diye geçirdim içimden. Neyse manzarayı seyrederdim hiç arkadaşım olmazsa.
kimsenin kimseyi kestiği yoktu. Yanıma eli yüzü düzgün bir cocuk oturdu başıyla selam verdi bana.

özenti tripleri yoktu hafif sakalı vardı. Sanıyorsam 180 boylarındaydı kaslı denebilirdi.
"Gündüz abi ben"
"Ali" dedim gülümsedim

içimdeki dalga dürtülerine engel olamadım. Aşık veysele bağladım /gidiyorum gündüz gece
Tabi adama sulu görünmemek için içimden söylüyorum bunları.

her neyse hoca geldi. Güzel ortam denebilirdi beyler kimse birbirini takmıyor gibi bir hava var. Öyle görünüyor yani.
Adam ingilizce konuşuyo amk kendini falan tanıtıyor herhalde.

dediğim gibi beyler malesef ingilizcem kötüdür. Hazırlığı tekrar etmemem dileğiyle artık...

ders bittiğinde gündüz'le dışarı çıktık. Cana yakın bir cocuktu. Hep o konu buluyordu ben insanlarla kaynaşma konusunda bpek iyi değilim biliyorsunuz.

Pantolonumu önemsemeyip çimlere oturdum. Liseden falan konuştuk ama konuşmalarımızın çoğu üniversitenin güzelliği konulu idi.

Doğru beyler. Insanlar rahattı. Kızlar çok rahattı özellikle. işte bana göre kötü yanı kampüsün bira kokuşuydu. Bira kokusunu sevmem. Birayı da cipsle falan belki içerim beyler sevmiyorum tadını kokisunu falan. Kusmuk gibi geliyor.

bu bin beşiktaşta oturuyor, boğaziçinde okuyor kızı kesin aldattı amk. mümkün değil çünkü. en kötü dans kulübünün önünden geçsen kızlar kucağına atlıyor zaten. petek de 2 bira içelim desen herkes sarhoş yiyişen yiyişene ohh keyf amk.

muhtemelen inşaat mühendisliğinde okuyor bu arada. bu sonuca nerden vardık? bölüm güney kampüsdeymiş. bu bin sayısalcı. güney de makina inşaat ve endüstri bölümleri var. makina ve endüstri inşaata göre çok da yüksek dereceyle alıyor. bu binin sıanvı da çok iyi geçmemişti demek ki geriye ne kalıyor? inşaat.

lan sorun olursa söyle bin. ev arkadaşım inşaat da asistan ayarlarız bişeyler. *

Hazırlık okuduğum için bir yandan da bunun güzel olduğunu düşünüyordum. Hazırlığa sadece 1 senenin kaybı olarak bakmak saçma bence. Hem atlamak istemezdim de. 1 sene fazla bu güzel üniversitede durmak bulunmaz bir nimetti. Hem alışmış oluyordum. Isınıyordum böylece.

Kütüphaneye gittik beyler gündüz ile. Telefon numaralarımızı aldık. Kocaman bir yerdi zaten kimse birbirini takmıyordu.
kimi bilgisayar başında, kimi kitap okuyor, kimi ders çalışıyor. ..

bende gezindim, kitaplar güzel gruplandırılmıştı. Yürüdüm yürüdüm.
kütüphanenin dibinde kimse yoktu. O taraftaki masalar bomboştu.

yalnızlığı seviyorum biliyorsunuz. Ayaklarımı fazla vurmamaya çalışıyorum tabi. Malum ayaklarım palet gibi ve rahatça yürürsem insanları rahatsız edip onların dikkatini cekerim.

ve böylece antipatik bir görünüm sergilemiş olurum.

En dibe gittim. Baktım bir kız sipastik bir dans yapıyor beni görmedi tabi.
ya beyler hani tavuk dansı diye bir şey varya sanırım onu yapıyordu ve kendinden geçmiş bir hali vardı amk.

sonra ne hikmetse durdu, kafasını kaldırdı gözgöze geldik.
-ne zamandır izliyorsun
-demin geldim
-hım
yaptı. Mala bağladı amk daha fazla utanmasın diye gidiyordum.

sonra birden arkamı döndüm
-üzülme yalnız kalınca ben de yapıyorum

cevap vermesini beklemeden de gittim. Hayır ne cesaret ki burada dans ediyon git evinde yap.

hayret bir şey..

biraz felsefi kitaplara göz gezdirdim, gündüz ile çıktık kütüphaneden.

reserved

panapa hızlı ol bekliyoz amk bide hala görüşüyon mu lan bu kızla

1530-62