1. 101.
    0
    beyler herkes ele ele tutuşsun büyük final geliyo. anlat dıbına kodumun neden ?
    ···
  2. 102.
    +1 -3
    alın lan muallakler özet geçtim. bu muallaknin keyfini beklemeyin.

    birgün nihal(kaderin ablası) sahura kalkmışlar annesi yatmadan önce hamur yapmış mayalanmış sohur olmadan önce hemen kalkıp pişirivermiş ama ekmekleri tandırda unutmuş nihali yollamış o da ekmekleri tandırdan almaya gitmiş tam merdivenlerden çıkacakken uzakta oturan çok iyi bir eski komşularını görmüş fatma teyze senin burada ne işin var demiş saçlarıda açıkmış nedense normalde hep kapalı olurmuş hiç cevap vermemiş kadın üstü başı dağınlıkmış kız korkmuş ve hemen tezeklerin üstüne atlamış kızın önüne çıkmış kız o korkuyla hemen dama çıkmış şişko haliyle nasıl çıkabilir ki kız korkmuş yere atlamış gene önündeymiş hemen gözlerini kapatıp bismillahirrahmanirrahim demiş yok olmuş kız korkmuş eve çıkmış annesine ne dediysede bir türlü inandıramamış sonra kadın ertesi gün kızının ısrarı üzerine onlara gitmiş olanları anlatmış kadın çok şaşırmış ve korkmuş ben öle bir şey yapmadım demiş zaten öle iyi bir insanmış ki asla ondan böle bir şaka beklenemezmiş sonradan anlamışlar ki gelen cin miş!!
    ···
  3. 103.
    +1 -2
    devam ediyorum. sakin adam, yani eşşeğin babası, köylüye sus işareti yapmış. yere çökerek. hani pınarbaşı çekmeden önce çökersin ya yere, şşşşşşşşşşş diye. aynen onun gibi. susuuuuuuuuuun çekmiş ahaliye eşşeğin babası. ve ağzından şu kelimeler dökülmüş, "oğlumun ayaklarına dikkat ettiniz mi?"
    ···
  4. 104.
    0
    @85 ayak ne alaka lan
    ···
  5. 105.
    +5 -1
    eşeğin gözleri çok güzel diyolar. jesus navas'ın gözleri de çok güzel. yani jesus navas çorumlu.
    ccc yaşasın iskilip milliyetçiliği ccc
    ···
  6. 106.
    +6
    onu bırakın size esas 2 tospaanın hikayesini copy paste edeyim tek seferde okuyun

    2 Kaplumbağanın Suları Bitmiş.
    Su Almak... için Okyanusa... Gitmişler.
    20 Yıl Sonra Vara... bilmişler
    Ama Kova Almayı Unutmuşlar.
    Diyeri Ben Alır Gelirim Ama Ben Gelene Kadar Su içmiyeceksin Demiş Ve Gitmiş.
    Aradan 60 Yıl Geçmiş Gelen Giden Yok Demiş Ben içiyimde Neslim Tükenmesin Tam içecekken Çalılardan Ses Gelmiş

    BAK BÖYLE YAPARSAN KOVA ALMAYA GiTMEM
    ···
  7. 107.
    -1
    ben esra ... bu olay tamamıyla gerçektir... Hala daha pgibolojik destek alıyorum.. Benim oturduğum ev güneş almıyor.. Yani günün her vakti karanlık... Bu yüzden başıma gelmeyen olay kalmadı.. Kardeşler arasında en büyük benim..Ve olay şöyle gerçekleşti.. annem pazara gidecekti ve kardeşlerimi bana emanet etti. ikiside küçük olduğundan televizyon izlerken uyuya kaldı.. Bende antrede olan çamaşır makinesinin yanından geçerek mutfağa gidecektim. Birden çamaşır makinesinin yanında siyahli bir kız oluştu..Ve üzerime üzerime gelerek beni boğmaya çalıştı..Onu ittirdim ittirdim ama başarılı olamadım.. Etkisinden çıkamıyorum çünkü sadece bir defalığa mahsus değil..O arada çığlıklarımı duyan kardeşlerim yanıma geldiler. Ama sanırım onlar beni öldürmeye çalışan kızı görmüyorlardı... Çünkü abla abla napıyorsun diyerek ağlıyorlardı... Bu olay evde tek başıma kaldığımda gerçekleşmesi bir yana dersanede bile onun geldiğini anladığım an elimi yüzüme kapatıyorum hoca lavaboya gitmeme izin veriyor.. ama ben asla tek gitmiyorum.. lütfen bana inanın
    ···
  8. 108.
    +1 -4
    @86 olm sabırlı ol anlatıyoruz işte. ama dinleyen var mı anlamadım. taşşak geçiyorlar sanki. adam gibi bişey anlatıyoz, karı gibi her lafa atlayacaksanız anlatmayalım amk.
    ···
  9. 109.
    +1
    @88 adam güldürüyo beyler korkunç hava bi anda dağıldı
    ···
  10. 110.
    +2 -1
    slm ben 17 yaşında lise öğrencisi bi kızım bu olay 2 yıl önce YAŞANMIŞ bişeydir...

    birgün arkadaşlarla toplanıp bize gitmiştik annemler evde yoktular canımız sıkıldı ve telefon sapıklığı yapıcaktık... rastgele bi numara çevirecektikki telefon çaldı açtık kalınca bi ses daha biz hiç birşey sölemeden demek canınız oyun istiyor dedi korktuk ama birbirimize çaktırmıyorduk... birden kapı çaldı kapıyı açmaya cesaretimiz yoktu sonra anahtar deliğinde bi kıpırdanma oldu ve kspı açıldı gelen teyzemdi ve anlaşılan sizi telefonda iyi korkutmuşum dedi içimize su serpilmişti ve rahatlamıştık... ;)=)
    ···
  11. 111.
    0
    @88 şuku. en sefdiğim fıkra.
    ···
  12. 112.
    -2
    dinleyen yoksa kesiyorum, ayak da eşek de yalan olur. merakınızla geberir gidersiniz.
    ···
  13. 113.
    0
    adam 4 sayfa ne tassak gecmis be, usenmesem butun entry lerine suku verecem
    ···
  14. 114.
    +3
    Ahmet, elinde valizi şosede otobüsten inmişti,

    Çocukluğu aklına geldi birden, yaz geceleri

    anası ile babası odalarında yatarken, o kız

    kardeşleri ile damda yatardı. Yer yataklarında

    gece yarılarına kadar kikir kikir gülerek, kendi ara-

    larında şakalaşırlardı... En ilginci de gökteki, yıldızı

    aralarında paylaşırlardı... Ahmet, sabaha karşı

    görünen en parlak yıldız olan demir kazık

    "çoban yıldızını severdi" ...

    Yolun kenarında, biçilen ekin tarlaları görünü

    yordu... Harman sonu, düğün gününü kararlaştırmış-

    lardı, Dudu'nun babası ile kendi babası.

    Babası, "Sağılacakla teskereni al gel, düğününü

    yapalım oğlum!"diye mektup yazmıştı. Trene biner-

    ken, kuracağı yuvanın düşünü kuruyordu.. Konpart

    manda, yaşlı bir adamla, genç bir kadın vardı..

    "Oğul, pek dalgınsın, dikkat ettim, yüzün hiç

    gülmüyor, bir sıkıntın mı var ?"diye sormuştu yaşlı

    adam. Gülümsemişti, " teskeremi aldım, vatan bor-

    cunu yapıp köyüme sevdiklerime dönüyorum

    amca !" diye cevap vermişti.. Adam, "nerelisin ?"

    diye sormuştu. Köyünün adını söylemişti...

    Tren birkaç istasyonda durmuş, inenler, binenler

    olmuştu... Yol yorgunluğunun üstüne uyku da

    bastırmıştı. Trenin sarsıntılı sesi, arada bir çalan

    düdüğü, askere giderken, kendisi gibi son tertip

    olan asker adaylarının, kiminin neşeli kiminin yakın

    larının gelmemesi nedeniyle buruk olmasını anım-

    sadı, gülümsedi, "Ahmet efendi ! askerlik bitti

    köyündesin işte..!"diye söylendi kendi kendine...

    Annesi ile babası, bacıları kim bilir nasıl şaşıracak-

    lardı... Tezkere gününü , yazmamıştı babasına

    Süpriz yapacaktı ! Dudu, yeşil gözlü, yay kaşlı

    yavuklusu karşısında görünce kimbilir nasıl sevi-

    necekti... Yanıklar köyünde, şimdiye kadar böyle

    düğün ne gördük ne de yaşadık !Aşkolsun

    Ahmet'lere diyeceklerdi...

    Köyün mezarlığına gelmişti. Taşlarla çevrili

    mezarlığın yanından geçerken içi ürpermişti

    nedense... Oysa, askerlikte, nöbet tutarken, karşıda

    mezarlık vardı, her gün, bu mezarlığa cenaze

    arabasıyla, erkek ,kadın, çocuk, yaşllı her dinden

    her mezhepten cenaze geliyordu. Müslüman mezarı

    hemen belli oluyordu.. Mezar taşının üstünde ay

    ve yıldız, ölenin adı soyadı, cinsiyeti , doğum

    ve ölüm tarihi, baba adı, memleketi yazılıydı...

    Mezarlığı geçmişti ki, arkadan sinsice yaklaşan

    bir tilki bacağını ıssırdı. " Vay namussuz hayvan !"

    diye tilkiye yerden bir taş alıp attı, tilki çoktan

    karşıya geçip mezarlığa girmişti...

    Köye, girdiğinde, gecenin bi yarısı olmuştu.

    Köy derin uykudaydı... Işıklar sönmüş, gök yüzünde

    testekerlek bir ay vardı, hava açıktı. Ayak sesine

    köyden birkaç köpek havladı...

    • * * *

    Avlu kapısından girdi, dut ağacına zincirle

    bağlı, kara kıllı, kulakları kegib bir köpek, sahibini

    tanımadığından , zinciri koparmak için yırtınırken

    Osman efendi, ayak yoluna çıkmak için, taş merdi

    venden iniyordı ki karşısında valizli, uzun boylu

    sırtında goçuk, Ahmet'i birden karşısında görünce

    tanıyamadı, "hayırdır inşallah ! Bu eli valizli kim

    bu gece vakti gelen !" diye söylendi... Ahmet,

    gülümseyerek, ay ışığında, balmumu gibi sarı yüzlü

    babasına baktı." Baba! beni tanımadın mı ?"dedi.

    " Ben Ahmet !" Adam, " Amet, oğlum !" diye sesi

    titredi.."Hayır mı oğlum ? Gece vakti insan gelir mi?

    Gündüz gelir insan, haydi yukarı çık, ben de

    su döküyüm geliyom "

    Ahmet , babasının açık bıraktığı kapıdan girdi..

    Osman efendi, etrafı taşla çevrili yüz numaraya

    oturarak büyük aptestini yaptı, sonra, naylon

    ıbrıktan su dökerek k... yıkadı, sonra yerden

    sabunluktan el sabununu alarak, ellerini yıkadı

    şalvarını yukarı çekerek, merdivenden eve çıktı.

    Ahmet, elindeki valizi, kapı girişine koydu.

    Sonra babasının eline geldi, yaşı adam, oğlunun

    yüzünü öptü. Delikanlı, "Anamla, bacılarımı uyandır

    ma baba !"dedi.."Sabah olsun, görüşürüm... "

    Yaşlı adam, "yol yorgunusun oğul, yatağını

    yapsınlar da yat !" dedi..

    "Baba sen rahatına bak ! Ben şu sedire

    uzanırım... !" dedi..

    Osman Efendi, bir battaniye getirdi.

    "Uyuyanın üstüne kar yağarmış, şunu üstüne ört

    Ahmet, yastığa başını koyar koymaz uyudu

    • * * *

    O sabah, erkenden uyanan Ahmet, ocakta

    süt kaynatan annesinin elini öptü.. Yaşlı kadın,

    sevinçten gözleri doldu geldi.. Sarıldı oğluna.

    "Ana... Anacığım nasılsın ? Hastalığın nasıl oldu ?"

    dedi . Yaşlı kadın, "yaşlandık gayri oğul... ! Baban

    şeere zütürdü, doktura gösterdi, şu kırmızı hapları

    verdi, kullanalı dizimin ağrısı azaldı !"dedi..

    Sabah namazını kılan Osman efendi, karısına

    " süt piştiyse, Amet'e koy da içisin !" dedi..

    Delikanlı, "Eee... siz de ne var ne yok ?"dedi..

    Yaşlı adam, " Biz iyiyiz oğul, maşallah eskerlik

    sana yaramış... ! Ne o ? Çorabı niye çıkardın ?"

    "Evde kolanya var mı ? Namussuz tiki ıssırdı.."

    dedi.. Yaşlı adam, "durup dururken tilki ıssırmaz

    oğul... Doktora gitsen iyi olur... !"

    Ahmet, güldü, "tilkinin ısırığından ne olacak

    baba! Alt tarafı bir sıyrık ... "

    Keziban, ağabeyisine sarıldı, öptü. Ahmet

    gülerek, "kız büyümüşsün , hem de güzelleşmişsin

    dedi.. Kızın yüzü kızarmıştı. Sonra, "Dudunun haberi

    yok ! Git geldiğimi haber ver, ben de yarın

    giderim !"dedi..

    • * * *

    Dudu, Ahmet'in askerden teskeresini alıp gel-

    mesine çok sevinmişti. Çeyizini düzmüş, kaynanası

    kayınbabası ve Ahmet!le şehire giderek, gelinliğini

    almışlar, sonra , kız eviyle anlaşarak, gelin için

    gerekli ev eşyalarını almışlar, düğün gününü karar

    laştırmışlardı. Ekimin, ikinci haftası, Cumartesi günü

    başlayacak düğün, Pazar günü gelinin baba evinden

    alınıp oğlan evine zütürülmesi ile son bulacaktı.

    Osman Efendi, düğün sofrasını üst kata

    kurdurmuştu... Kadınlar da alt kattaydı..Üst

    kat yetmediği için, bahçenin içine de masalar

    atılmıştı. Evin çatısına bir bayrak, bayrak direğine

    de elma takılmıştı. Komşu Köylerden, şehirden

    gelen misafirler üst kata alınıyordu. Davul ile

    zurna, oğlan evinin kapısında, okuntuya gelenleri

    selamlarken, okuntucular davulcu ile zurnacıya

    gönlünden ne koparsa veriyordu. Osman Efendi,

    silah atılmasını istemediği halde, delikanlılar, erkek

    ler halay çekerken, tabancanın namlusuna kurşun

    sürüp tetiğe basıyorlardı...

    Ahmet rakının verdiği mahmurlukla başı

    dönüyordu... Ama, hareketleri, bir garipti, onu

    tanıyan delikanlılar, "Ahmet'i rakı çarptı galiba

    diye gülüyorlardı..

    Dudu, eline kına yakılırken, kızın biri "Yüksek

    Yüksek tepelere ev kurmasınlar , aşırı aşırı memle

    kete kız vermesinler !" diye türkü söylüyor, adet

    olduğu üzere, gelin ağlatılıordu... Dudu ağla sa da

    "hem ağlarım hem giderim misali içi heyecandan

    titriyordu...

    • * *

    Ahmet, Duduyu kuaföre zütürerek saçlarını

    yaptırmış, kendisi, lacivert bir elbise, ve beyaz bir

    gömlek, ayaklarına da siyah bir makosen ayakkabı

    almıştı.

    • * *
    Gerdek odasına girdiklerinde ikisi de heyacanlıy-

    dı... Ahmet'ın bakışları bir garipti, kızı öperken ca-

    nını acıtıyordu... Ama Dudu, heyecandan sanarak

    katlanıyordu buna... Giderek, delikanlının hareket-

    leri daha da dengesizleşmişti... Kızın neresi gelirse

    ısırıyor, göz bebekleri büyüyor, ağzından beyaz

    köpükler geliyordu. "imdaaaat!" diye bağıdı.

    Çığlığı, kapının dışında, kanlı çarşaf bekleyen

    yengelerden biri duydu. Kızın çığlığına, utanmayı

    neyi bir tarafa bırakarak, odaya girdi.. Manzara

    korkunçtu, kızın her tarafı diş izi ve kandı..

    " Aman Allah 'ım ! Ahmet kudurmuş !" diye

    avazı çıktığı kadar bağırdı. Sesi duyan sağdıç

    Hüseyin, içeri daldı, belinden tabancasını çıkarıp

    kızın üstüne abanan, Ahmet'in tam kafasına nişan

    alıp tatiğe bastı, odanın içini önce şiddetli bir

    patlama aldı, sonra Ahmet arka üstü devrildi...

    Osman efendinin nutku tutulmuştu sanki. Ahmet'in

    annesi, kalb krizi geçirirken, iki kız kardeşi ,yerde

    cansız yatan, ağzının kenarında köpükler olan

    ve damat elbisesi ve beyaz gömleği kan içindeki

    talihsiz ağabeylerine ve murada eremeyen geline

    ağlayarak bakıyorlardı...

    Zavallı Dudu, eli yüzü kan ve diş izleri içinde

    korkudan tütriyordu. Yaşadığı korkunç olayın

    etkisinden hala kurtulamadığından şoka girmişti

    Sağdıç Hüseyin, karakolda alınan ifadesinden

    sonra serbest bırakılmıştı

    • **

    Dudu, nun ailesi, o olaydan sonra köyden

    göç etmişti... Dudu, kurtuldu mu yoksa kudurup

    feci şekilde öldü mü ? Aile nereye gitti, başlarına

    ne geldi bilen yok...

    Ama, her ekim ayında, Dudu kızın düğününün

    olduğu gün uğursuzluk sayıldığından, evlenen

    gençler, gerdek gecesini o güne denk getirmezler.

    Ve gelinlik kızlar, her ekim ayında, oturup ağlar

    Ahmet, in mezarı, köyün girişindeki, mezar

    lıkta, etrafı taş duvarla çevrili mezarlarlığın içinde

    en yeni mezar, Ahmet'in mezarı, mezarının başına

    konan mermerde, Ahmet'in adı soyadı, baba adı

    doğum tarihi ,doğum yeri, ve ölüm tarihi yazılı
    Tümünü Göster
    ···
  15. 115.
    +1
    @29 yarıldım amk senin
    ···
  16. 116.
    0
    Serdar on iki yaşındaydı. Bir yıl vardı ki, mahalle arkadaşlarıyla şehir dışındaki top sahasında maç yapmaya gidiyorlardı. Birkaç günde bir öğleden sonra maç yapmaya giderken ağaçlıktan dolanıp top sahasına varıyorlardı. Aslında kestirmeden gitmek vardı ya o zaman da mezarlıktan geçmek gerekiyordu. Bu işe de pek istekli olan yoktu. Bazen maç uzuyor, karanlığa kalıyorlardı. Çocuklar evlerine geç kalmamak için, böyle durumlarda mezarlıktan geçiverelim diye maç bitiminde atıp tutuyorlardı ama mezarlık kapısına gelindiğinde sesler kesiliyordu.

    Bir iki derken bu durum bir akşamüstü yine karanlığa kalınmıştı. Maç çok uzamış ve epey geç olmuştu. Dönüşü yok mutlaka mezarlıktan geçiyoruz diyenler yine mezarlık kapısına gelindiğinde susmuştu. Serdar duruma el koymak ihtiyacını hissetmişti. “ Arkadaşlar, arkamda tek sıra olun. Ben sizi mezarlıktan geçiririm “ dedi ve arkadaşlarının arkasında tek sıra olmasını sağladı. Hafif ay ışığı vardı ve kesme taşlardan yapılmış mezarlık içindeki dar yolu aydınlatıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Çocuklar sessizce Serdar’ın peşi sıra ilerlediler. Yolun yarısına gelinmişti ki yan taraftaki mezarlıktan bir el uzandı. “ Tut elimi, benim elimi tut “ diyordu derinden gelen bir ses. Serdar irkildi. Yüreği ağzına gelecekmiş gibi oldu. Çok korktu. Arkasına baktı. Kimse yoktu. Hani arkadaşları neredeydi? Gerisin geriye dönüp kaçmaya başladı. Hızla mezarlıktan çıktı. Hedefi top sahasıydı. Oraya ulaşmak istiyordu. iki kere arkasına da bakmıştı. Gördükleri tarifi imkansız şeylerdi. Peşinde ölüler vardı.

    Serdar top sahasına vardığında bugünkü maçta gol attığı kalenin içine yattı. Arkasında kalenin filesi vardı. Uzanıp tutmaya çalışan olursa fark ederdi. Tehlike gelse gelse önden gelirdi. Böyle bir şey olursa o zamanda ona göre davranırdı. Serdar kalenin içine girdiği andan itibaren peşindekilerin kaybolduğunu anladı. Yine de her an tetikteydi. Gözleri dört bir yana fır dönüyordu. Serdar o gece sabaha kadar uyanık bekledi. Güneşin doğuşunu görmek kimseyi Serdar kadar sevindiremezdi. Derin bir oh çekti ve gerisin geri dönüp mezarlıktan geçerek evine vardı. O el uzanan mezar sessizliğin sesini dinliyordu. Bir hareket yoktu.
    ···
  17. 117.
    0
    bundan kaç sene önce bizim orda 5 kız kardeş yaşardı bu kız kardeşlerin ne anneleri nede babaları vardı bunlar bigün uyurken soba zeyirlenmesinden öldüler bunun üzerine bikaç sene geçti bu kız kardeşlerin evlerinde bi degişşikler olmaya başladı bu evde bizim tarlanın yanındaki tarlada annem bi gün biber ekerken bahceye bu evden garip sesler gelmeya başlamış annem korkmuş ve kazmayı elindenatmış ve bagırmaya başlamış ve mahale dekiler gelmiş eve bakmışlarki o 5 kız kardeş evde kuran okuyorlarmış ordakiler o ölen 5 kız kardeşi görünce kaçmışlar ve bidaha o eve giren olmadı çünkü o 5 kız kardeşler eve kimseyi sokmuyorlarmış
    ···
  18. 118.
    0
    asdasdasdasdasd
    ···
  19. 119.
    +1
    beyler delikanlı gibi dinleyen varsa anlatıcam. yoksa siz bilirsiniz. adam "oğlumun ayaklarına dikkat ettiniz mi" diye soruyor. kafada eşşek kafası var, kafayı gibtir edin ayağa bakın diyor. bunun sırrı ne olabilir?
    ···
  20. 120.
    0
    anlatmazsan başlığını bööyle de gibertirler oh olsun bin
    ···