-
101.
0beyler herkes ele ele tutuşsun büyük final geliyo. anlat dıbına kodumun neden ?
-
102.
+1 -3alın lan muallakler özet geçtim. bu muallaknin keyfini beklemeyin.
birgün nihal(kaderin ablası) sahura kalkmışlar annesi yatmadan önce hamur yapmış mayalanmış sohur olmadan önce hemen kalkıp pişirivermiş ama ekmekleri tandırda unutmuş nihali yollamış o da ekmekleri tandırdan almaya gitmiş tam merdivenlerden çıkacakken uzakta oturan çok iyi bir eski komşularını görmüş fatma teyze senin burada ne işin var demiş saçlarıda açıkmış nedense normalde hep kapalı olurmuş hiç cevap vermemiş kadın üstü başı dağınlıkmış kız korkmuş ve hemen tezeklerin üstüne atlamış kızın önüne çıkmış kız o korkuyla hemen dama çıkmış şişko haliyle nasıl çıkabilir ki kız korkmuş yere atlamış gene önündeymiş hemen gözlerini kapatıp bismillahirrahmanirrahim demiş yok olmuş kız korkmuş eve çıkmış annesine ne dediysede bir türlü inandıramamış sonra kadın ertesi gün kızının ısrarı üzerine onlara gitmiş olanları anlatmış kadın çok şaşırmış ve korkmuş ben öle bir şey yapmadım demiş zaten öle iyi bir insanmış ki asla ondan böle bir şaka beklenemezmiş sonradan anlamışlar ki gelen cin miş!! -
103.
+1 -2devam ediyorum. sakin adam, yani eşşeğin babası, köylüye sus işareti yapmış. yere çökerek. hani pınarbaşı çekmeden önce çökersin ya yere, şşşşşşşşşşş diye. aynen onun gibi. susuuuuuuuuuun çekmiş ahaliye eşşeğin babası. ve ağzından şu kelimeler dökülmüş, "oğlumun ayaklarına dikkat ettiniz mi?"
-
104.
0@85 ayak ne alaka lan
-
105.
+5 -1eşeğin gözleri çok güzel diyolar. jesus navas'ın gözleri de çok güzel. yani jesus navas çorumlu.
ccc yaşasın iskilip milliyetçiliği ccc -
106.
+6onu bırakın size esas 2 tospaanın hikayesini copy paste edeyim tek seferde okuyun
2 Kaplumbağanın Suları Bitmiş.
Su Almak... için Okyanusa... Gitmişler.
20 Yıl Sonra Vara... bilmişler
Ama Kova Almayı Unutmuşlar.
Diyeri Ben Alır Gelirim Ama Ben Gelene Kadar Su içmiyeceksin Demiş Ve Gitmiş.
Aradan 60 Yıl Geçmiş Gelen Giden Yok Demiş Ben içiyimde Neslim Tükenmesin Tam içecekken Çalılardan Ses Gelmiş
BAK BÖYLE YAPARSAN KOVA ALMAYA GiTMEM -
107.
-1ben esra ... bu olay tamamıyla gerçektir... Hala daha pgibolojik destek alıyorum.. Benim oturduğum ev güneş almıyor.. Yani günün her vakti karanlık... Bu yüzden başıma gelmeyen olay kalmadı.. Kardeşler arasında en büyük benim..Ve olay şöyle gerçekleşti.. annem pazara gidecekti ve kardeşlerimi bana emanet etti. ikiside küçük olduğundan televizyon izlerken uyuya kaldı.. Bende antrede olan çamaşır makinesinin yanından geçerek mutfağa gidecektim. Birden çamaşır makinesinin yanında siyahli bir kız oluştu..Ve üzerime üzerime gelerek beni boğmaya çalıştı..Onu ittirdim ittirdim ama başarılı olamadım.. Etkisinden çıkamıyorum çünkü sadece bir defalığa mahsus değil..O arada çığlıklarımı duyan kardeşlerim yanıma geldiler. Ama sanırım onlar beni öldürmeye çalışan kızı görmüyorlardı... Çünkü abla abla napıyorsun diyerek ağlıyorlardı... Bu olay evde tek başıma kaldığımda gerçekleşmesi bir yana dersanede bile onun geldiğini anladığım an elimi yüzüme kapatıyorum hoca lavaboya gitmeme izin veriyor.. ama ben asla tek gitmiyorum.. lütfen bana inanın
-
108.
+1 -4@86 olm sabırlı ol anlatıyoruz işte. ama dinleyen var mı anlamadım. taşşak geçiyorlar sanki. adam gibi bişey anlatıyoz, karı gibi her lafa atlayacaksanız anlatmayalım amk.
-
109.
+1@88 adam güldürüyo beyler korkunç hava bi anda dağıldı
-
110.
+2 -1slm ben 17 yaşında lise öğrencisi bi kızım bu olay 2 yıl önce YAŞANMIŞ bişeydir...
birgün arkadaşlarla toplanıp bize gitmiştik annemler evde yoktular canımız sıkıldı ve telefon sapıklığı yapıcaktık... rastgele bi numara çevirecektikki telefon çaldı açtık kalınca bi ses daha biz hiç birşey sölemeden demek canınız oyun istiyor dedi korktuk ama birbirimize çaktırmıyorduk... birden kapı çaldı kapıyı açmaya cesaretimiz yoktu sonra anahtar deliğinde bi kıpırdanma oldu ve kspı açıldı gelen teyzemdi ve anlaşılan sizi telefonda iyi korkutmuşum dedi içimize su serpilmişti ve rahatlamıştık... ;)=) -
111.
0@88 şuku. en sefdiğim fıkra.
-
112.
-2dinleyen yoksa kesiyorum, ayak da eşek de yalan olur. merakınızla geberir gidersiniz.
-
113.
0adam 4 sayfa ne tassak gecmis be, usenmesem butun entry lerine suku verecem
-
114.
+3Ahmet, elinde valizi şosede otobüsten inmişti,Tümünü Göster
Çocukluğu aklına geldi birden, yaz geceleri
anası ile babası odalarında yatarken, o kız
kardeşleri ile damda yatardı. Yer yataklarında
gece yarılarına kadar kikir kikir gülerek, kendi ara-
larında şakalaşırlardı... En ilginci de gökteki, yıldızı
aralarında paylaşırlardı... Ahmet, sabaha karşı
görünen en parlak yıldız olan demir kazık
"çoban yıldızını severdi" ...
Yolun kenarında, biçilen ekin tarlaları görünü
yordu... Harman sonu, düğün gününü kararlaştırmış-
lardı, Dudu'nun babası ile kendi babası.
Babası, "Sağılacakla teskereni al gel, düğününü
yapalım oğlum!"diye mektup yazmıştı. Trene biner-
ken, kuracağı yuvanın düşünü kuruyordu.. Konpart
manda, yaşlı bir adamla, genç bir kadın vardı..
"Oğul, pek dalgınsın, dikkat ettim, yüzün hiç
gülmüyor, bir sıkıntın mı var ?"diye sormuştu yaşlı
adam. Gülümsemişti, " teskeremi aldım, vatan bor-
cunu yapıp köyüme sevdiklerime dönüyorum
amca !" diye cevap vermişti.. Adam, "nerelisin ?"
diye sormuştu. Köyünün adını söylemişti...
Tren birkaç istasyonda durmuş, inenler, binenler
olmuştu... Yol yorgunluğunun üstüne uyku da
bastırmıştı. Trenin sarsıntılı sesi, arada bir çalan
düdüğü, askere giderken, kendisi gibi son tertip
olan asker adaylarının, kiminin neşeli kiminin yakın
larının gelmemesi nedeniyle buruk olmasını anım-
sadı, gülümsedi, "Ahmet efendi ! askerlik bitti
köyündesin işte..!"diye söylendi kendi kendine...
Annesi ile babası, bacıları kim bilir nasıl şaşıracak-
lardı... Tezkere gününü , yazmamıştı babasına
Süpriz yapacaktı ! Dudu, yeşil gözlü, yay kaşlı
yavuklusu karşısında görünce kimbilir nasıl sevi-
necekti... Yanıklar köyünde, şimdiye kadar böyle
düğün ne gördük ne de yaşadık !Aşkolsun
Ahmet'lere diyeceklerdi...
Köyün mezarlığına gelmişti. Taşlarla çevrili
mezarlığın yanından geçerken içi ürpermişti
nedense... Oysa, askerlikte, nöbet tutarken, karşıda
mezarlık vardı, her gün, bu mezarlığa cenaze
arabasıyla, erkek ,kadın, çocuk, yaşllı her dinden
her mezhepten cenaze geliyordu. Müslüman mezarı
hemen belli oluyordu.. Mezar taşının üstünde ay
ve yıldız, ölenin adı soyadı, cinsiyeti , doğum
ve ölüm tarihi, baba adı, memleketi yazılıydı...
Mezarlığı geçmişti ki, arkadan sinsice yaklaşan
bir tilki bacağını ıssırdı. " Vay namussuz hayvan !"
diye tilkiye yerden bir taş alıp attı, tilki çoktan
karşıya geçip mezarlığa girmişti...
Köye, girdiğinde, gecenin bi yarısı olmuştu.
Köy derin uykudaydı... Işıklar sönmüş, gök yüzünde
testekerlek bir ay vardı, hava açıktı. Ayak sesine
köyden birkaç köpek havladı...
• * * *
Avlu kapısından girdi, dut ağacına zincirle
bağlı, kara kıllı, kulakları kegib bir köpek, sahibini
tanımadığından , zinciri koparmak için yırtınırken
Osman efendi, ayak yoluna çıkmak için, taş merdi
venden iniyordı ki karşısında valizli, uzun boylu
sırtında goçuk, Ahmet'i birden karşısında görünce
tanıyamadı, "hayırdır inşallah ! Bu eli valizli kim
bu gece vakti gelen !" diye söylendi... Ahmet,
gülümseyerek, ay ışığında, balmumu gibi sarı yüzlü
babasına baktı." Baba! beni tanımadın mı ?"dedi.
" Ben Ahmet !" Adam, " Amet, oğlum !" diye sesi
titredi.."Hayır mı oğlum ? Gece vakti insan gelir mi?
Gündüz gelir insan, haydi yukarı çık, ben de
su döküyüm geliyom "
Ahmet , babasının açık bıraktığı kapıdan girdi..
Osman efendi, etrafı taşla çevrili yüz numaraya
oturarak büyük aptestini yaptı, sonra, naylon
ıbrıktan su dökerek k... yıkadı, sonra yerden
sabunluktan el sabununu alarak, ellerini yıkadı
şalvarını yukarı çekerek, merdivenden eve çıktı.
Ahmet, elindeki valizi, kapı girişine koydu.
Sonra babasının eline geldi, yaşı adam, oğlunun
yüzünü öptü. Delikanlı, "Anamla, bacılarımı uyandır
ma baba !"dedi.."Sabah olsun, görüşürüm... "
Yaşlı adam, "yol yorgunusun oğul, yatağını
yapsınlar da yat !" dedi..
"Baba sen rahatına bak ! Ben şu sedire
uzanırım... !" dedi..
Osman Efendi, bir battaniye getirdi.
"Uyuyanın üstüne kar yağarmış, şunu üstüne ört
Ahmet, yastığa başını koyar koymaz uyudu
• * * *
O sabah, erkenden uyanan Ahmet, ocakta
süt kaynatan annesinin elini öptü.. Yaşlı kadın,
sevinçten gözleri doldu geldi.. Sarıldı oğluna.
"Ana... Anacığım nasılsın ? Hastalığın nasıl oldu ?"
dedi . Yaşlı kadın, "yaşlandık gayri oğul... ! Baban
şeere zütürdü, doktura gösterdi, şu kırmızı hapları
verdi, kullanalı dizimin ağrısı azaldı !"dedi..
Sabah namazını kılan Osman efendi, karısına
" süt piştiyse, Amet'e koy da içisin !" dedi..
Delikanlı, "Eee... siz de ne var ne yok ?"dedi..
Yaşlı adam, " Biz iyiyiz oğul, maşallah eskerlik
sana yaramış... ! Ne o ? Çorabı niye çıkardın ?"
"Evde kolanya var mı ? Namussuz tiki ıssırdı.."
dedi.. Yaşlı adam, "durup dururken tilki ıssırmaz
oğul... Doktora gitsen iyi olur... !"
Ahmet, güldü, "tilkinin ısırığından ne olacak
baba! Alt tarafı bir sıyrık ... "
Keziban, ağabeyisine sarıldı, öptü. Ahmet
gülerek, "kız büyümüşsün , hem de güzelleşmişsin
dedi.. Kızın yüzü kızarmıştı. Sonra, "Dudunun haberi
yok ! Git geldiğimi haber ver, ben de yarın
giderim !"dedi..
• * * *
Dudu, Ahmet'in askerden teskeresini alıp gel-
mesine çok sevinmişti. Çeyizini düzmüş, kaynanası
kayınbabası ve Ahmet!le şehire giderek, gelinliğini
almışlar, sonra , kız eviyle anlaşarak, gelin için
gerekli ev eşyalarını almışlar, düğün gününü karar
laştırmışlardı. Ekimin, ikinci haftası, Cumartesi günü
başlayacak düğün, Pazar günü gelinin baba evinden
alınıp oğlan evine zütürülmesi ile son bulacaktı.
Osman Efendi, düğün sofrasını üst kata
kurdurmuştu... Kadınlar da alt kattaydı..Üst
kat yetmediği için, bahçenin içine de masalar
atılmıştı. Evin çatısına bir bayrak, bayrak direğine
de elma takılmıştı. Komşu Köylerden, şehirden
gelen misafirler üst kata alınıyordu. Davul ile
zurna, oğlan evinin kapısında, okuntuya gelenleri
selamlarken, okuntucular davulcu ile zurnacıya
gönlünden ne koparsa veriyordu. Osman Efendi,
silah atılmasını istemediği halde, delikanlılar, erkek
ler halay çekerken, tabancanın namlusuna kurşun
sürüp tetiğe basıyorlardı...
Ahmet rakının verdiği mahmurlukla başı
dönüyordu... Ama, hareketleri, bir garipti, onu
tanıyan delikanlılar, "Ahmet'i rakı çarptı galiba
diye gülüyorlardı..
Dudu, eline kına yakılırken, kızın biri "Yüksek
Yüksek tepelere ev kurmasınlar , aşırı aşırı memle
kete kız vermesinler !" diye türkü söylüyor, adet
olduğu üzere, gelin ağlatılıordu... Dudu ağla sa da
"hem ağlarım hem giderim misali içi heyecandan
titriyordu...
• * *
Ahmet, Duduyu kuaföre zütürerek saçlarını
yaptırmış, kendisi, lacivert bir elbise, ve beyaz bir
gömlek, ayaklarına da siyah bir makosen ayakkabı
almıştı.
• * *
Gerdek odasına girdiklerinde ikisi de heyacanlıy-
dı... Ahmet'ın bakışları bir garipti, kızı öperken ca-
nını acıtıyordu... Ama Dudu, heyecandan sanarak
katlanıyordu buna... Giderek, delikanlının hareket-
leri daha da dengesizleşmişti... Kızın neresi gelirse
ısırıyor, göz bebekleri büyüyor, ağzından beyaz
köpükler geliyordu. "imdaaaat!" diye bağıdı.
Çığlığı, kapının dışında, kanlı çarşaf bekleyen
yengelerden biri duydu. Kızın çığlığına, utanmayı
neyi bir tarafa bırakarak, odaya girdi.. Manzara
korkunçtu, kızın her tarafı diş izi ve kandı..
" Aman Allah 'ım ! Ahmet kudurmuş !" diye
avazı çıktığı kadar bağırdı. Sesi duyan sağdıç
Hüseyin, içeri daldı, belinden tabancasını çıkarıp
kızın üstüne abanan, Ahmet'in tam kafasına nişan
alıp tatiğe bastı, odanın içini önce şiddetli bir
patlama aldı, sonra Ahmet arka üstü devrildi...
Osman efendinin nutku tutulmuştu sanki. Ahmet'in
annesi, kalb krizi geçirirken, iki kız kardeşi ,yerde
cansız yatan, ağzının kenarında köpükler olan
ve damat elbisesi ve beyaz gömleği kan içindeki
talihsiz ağabeylerine ve murada eremeyen geline
ağlayarak bakıyorlardı...
Zavallı Dudu, eli yüzü kan ve diş izleri içinde
korkudan tütriyordu. Yaşadığı korkunç olayın
etkisinden hala kurtulamadığından şoka girmişti
Sağdıç Hüseyin, karakolda alınan ifadesinden
sonra serbest bırakılmıştı
• **
Dudu, nun ailesi, o olaydan sonra köyden
göç etmişti... Dudu, kurtuldu mu yoksa kudurup
feci şekilde öldü mü ? Aile nereye gitti, başlarına
ne geldi bilen yok...
Ama, her ekim ayında, Dudu kızın düğününün
olduğu gün uğursuzluk sayıldığından, evlenen
gençler, gerdek gecesini o güne denk getirmezler.
Ve gelinlik kızlar, her ekim ayında, oturup ağlar
Ahmet, in mezarı, köyün girişindeki, mezar
lıkta, etrafı taş duvarla çevrili mezarlarlığın içinde
en yeni mezar, Ahmet'in mezarı, mezarının başına
konan mermerde, Ahmet'in adı soyadı, baba adı
doğum tarihi ,doğum yeri, ve ölüm tarihi yazılı -
115.
+1@29 yarıldım amk senin
-
116.
0Serdar on iki yaşındaydı. Bir yıl vardı ki, mahalle arkadaşlarıyla şehir dışındaki top sahasında maç yapmaya gidiyorlardı. Birkaç günde bir öğleden sonra maç yapmaya giderken ağaçlıktan dolanıp top sahasına varıyorlardı. Aslında kestirmeden gitmek vardı ya o zaman da mezarlıktan geçmek gerekiyordu. Bu işe de pek istekli olan yoktu. Bazen maç uzuyor, karanlığa kalıyorlardı. Çocuklar evlerine geç kalmamak için, böyle durumlarda mezarlıktan geçiverelim diye maç bitiminde atıp tutuyorlardı ama mezarlık kapısına gelindiğinde sesler kesiliyordu.
Bir iki derken bu durum bir akşamüstü yine karanlığa kalınmıştı. Maç çok uzamış ve epey geç olmuştu. Dönüşü yok mutlaka mezarlıktan geçiyoruz diyenler yine mezarlık kapısına gelindiğinde susmuştu. Serdar duruma el koymak ihtiyacını hissetmişti. “ Arkadaşlar, arkamda tek sıra olun. Ben sizi mezarlıktan geçiririm “ dedi ve arkadaşlarının arkasında tek sıra olmasını sağladı. Hafif ay ışığı vardı ve kesme taşlardan yapılmış mezarlık içindeki dar yolu aydınlatıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Çocuklar sessizce Serdar’ın peşi sıra ilerlediler. Yolun yarısına gelinmişti ki yan taraftaki mezarlıktan bir el uzandı. “ Tut elimi, benim elimi tut “ diyordu derinden gelen bir ses. Serdar irkildi. Yüreği ağzına gelecekmiş gibi oldu. Çok korktu. Arkasına baktı. Kimse yoktu. Hani arkadaşları neredeydi? Gerisin geriye dönüp kaçmaya başladı. Hızla mezarlıktan çıktı. Hedefi top sahasıydı. Oraya ulaşmak istiyordu. iki kere arkasına da bakmıştı. Gördükleri tarifi imkansız şeylerdi. Peşinde ölüler vardı.
Serdar top sahasına vardığında bugünkü maçta gol attığı kalenin içine yattı. Arkasında kalenin filesi vardı. Uzanıp tutmaya çalışan olursa fark ederdi. Tehlike gelse gelse önden gelirdi. Böyle bir şey olursa o zamanda ona göre davranırdı. Serdar kalenin içine girdiği andan itibaren peşindekilerin kaybolduğunu anladı. Yine de her an tetikteydi. Gözleri dört bir yana fır dönüyordu. Serdar o gece sabaha kadar uyanık bekledi. Güneşin doğuşunu görmek kimseyi Serdar kadar sevindiremezdi. Derin bir oh çekti ve gerisin geri dönüp mezarlıktan geçerek evine vardı. O el uzanan mezar sessizliğin sesini dinliyordu. Bir hareket yoktu. -
117.
0bundan kaç sene önce bizim orda 5 kız kardeş yaşardı bu kız kardeşlerin ne anneleri nede babaları vardı bunlar bigün uyurken soba zeyirlenmesinden öldüler bunun üzerine bikaç sene geçti bu kız kardeşlerin evlerinde bi degişşikler olmaya başladı bu evde bizim tarlanın yanındaki tarlada annem bi gün biber ekerken bahceye bu evden garip sesler gelmeya başlamış annem korkmuş ve kazmayı elindenatmış ve bagırmaya başlamış ve mahale dekiler gelmiş eve bakmışlarki o 5 kız kardeş evde kuran okuyorlarmış ordakiler o ölen 5 kız kardeşi görünce kaçmışlar ve bidaha o eve giren olmadı çünkü o 5 kız kardeşler eve kimseyi sokmuyorlarmış
-
118.
0asdasdasdasdasd
-
119.
+1beyler delikanlı gibi dinleyen varsa anlatıcam. yoksa siz bilirsiniz. adam "oğlumun ayaklarına dikkat ettiniz mi" diye soruyor. kafada eşşek kafası var, kafayı gibtir edin ayağa bakın diyor. bunun sırrı ne olabilir?
-
120.
0anlatmazsan başlığını bööyle de gibertirler oh olsun bin
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 17 06 2024
-
umarım sözlük tamamen biter
-
vücut yerine fizik demek
-
entry silecektim gerek kalmadı
-
havuç un son hali
-
beni neden sevmediniz ey inciciler
-
s2ndenalevcikartan
-
ördek gene çaylak yiyeceksin
-
aizawasensei
-
almightygod
-
iki kolunuz olmasa nasıl çekersiniz
-
umut yok konuşturma beni birader
-
şuanda klimasız bir odada oturan var mı
-
manolya en sevdigim kız ismi
-
alibrt
-
feleğin silsilesi karpuzun kavununkeleği meşhurdur
-
felek ile kelek
-
düşünsene adın serhat 200 kg lik obezsin
-
umut yok nikindende belli zaten sen bi
-
adam 40 yaşında ana evinde yaşıyor
-
nick6ımdaki entriler silinmiş
-
av iti
-
umut yok biraderimin biratheri
-
kuşlar niye bk varmış gibi sürekli öter
-
ustad kadir siyezoglu
-
milli değerlerinize sövesim yok bu aralar
-
hangi site düzgün çalışıyor
-
kurban pazarında düşündüğüm
-
köye gelmek bana iyi geldi
- / 1