beyni uyuşuk bir gençlik yetişiyor

- bilgisayar oyunları

bu meret benim ömrümü gibti.9 sene boyunca knight, cs ve dota oynadım. 4 sene de wow var. acayip zevkliydi ama sonuç? tabii ki sıfır. bizi sabahtan akşama kadar bilgisayarın başına kitleyen, iletişim bozukluğumuzun en önemli sebeplerinden biri olan bu alışkanlık yakar sizi beyler. asosyalliğin en büyük sebebi olarak bunu görüyorum ben. hayali bir dünya veya kısıtlanmış bir alanda geçen mücadeleler var ve siz bunun en büyük kölelerisiniz. yeri geliyor oyunda daha iyi konuma gelmek için hileye başvuruyor veya para ödüyorsunuz. bunlar yüzünden sinir hastalığına sahip kaç kişi var biliyor musunuz amk? buna harcadığım zamanı -klişe olacak ama- ders çalışmaya harcasaydım keşke. işi binliğe, taşşağa vurmasaydım keşke.. wow denen oyunun en son edindiğim bilgilere göre yaklaşık olarak 20 milyon aktif üyesi vardı. oyun sektörü sadece bununla sınırlı değil, bilirsiniz. yüzlerce oyun var. dünyada milyarlara ulaşılan bu pazarda ne kadar çok pay sahibi var biliyor musunuz beyler? ilk önce ihtiyaç üretirsin ve onu satarsın. olay budur amk. yapmayın etmeyin, dengede tutun dengede.

- dizi ve filmler

baştan söylemeliyim ki hiçbir dizi veya film sanat amaçlı değildir. tek amaç bunları satmaktır. yoksa sanat yapmak için 10 milyon dolar harcayayım ehe ehe gibi bir şey yoktur. bunlar da reklamdır aslında. hem de kralıdır. film boyunca bir karakterle özdeşleştirirsiniz kendinizi, film boyunca kendinizi onların yerine koyar ve o yaşamı istersiniz. sadece iyi ve güçlü olduğu yönler gösterilir. mesela karakterimiz bara giriş yapmıştır, yakışıklı değildir ama tek bakışta kadınların gönlünü yakar. womanizerdir dıbına koyim. boğazlı kazak, siyah deri ceket, şekil bi pantolon ve salaş bi ayakkabı giyer ve en kaliteli içki olan viskiyi ister. veya takım elbise işte, alternatifi sen yarat. sen de ekran başında dersin ki aynısını giyer, aynı viskiyi içersem ben de kadınları tavlarım. iki süslü diyalog ve güçlü bakış atılır, hooop karı kucaktaa. var mı lan öyle iş? kişinin rutin alışkanlıkları gösterilir bir de. nerede yatıyor, sabah kalkınca ne yapıyor, taktığı saat ve yediği yemekler, kullandığı teknolojik aletler(pc ve tel) mutlaka gözüne gözüne sokulur izleyicinin. bir de araba vardır. hangimiz istemeyiz sağlam bi arabayla gövde gösterisi yapmayı? en iyi arabaya paramız yetse ayağımızı yerden kesmesini mi isteriz yoksa 300-350 basmayacağın halde bunu yapabildiğini ve görünüşünü insanların gözüne sokarak ben güçlüyüm diye haykırmayı mı? yapmayın beyler, gerçek hayat düşünüldüğü gibi değil. bana göre oyunculuğun sanat açısından icra edilme olanağı olan tek yer tiyatrodur. gerçi onun da ticari yönü var ama olsun. tüm bunların atası olan tiyatroyu itin zütüne sokmak olmazdı..

reklam etkeni de çok önemli bir konudur aslında. reklam da hepsinin içinde geçiyor, hepsi de reklamın içinde.. birbiriyle bağlantılı lan işte. yukarıda saydığım tüm bu maddelerin daha fazla tüketiciye ulaştırılması için legal veya illegal olarak yapılan, o ürünü sizin bilinçaltınıza yerleştiren veya onu size cazip kılan medya ve türevi yayın organlarıdır. kimi zaman sokakta insanların bağırarak ürün sergilemesi ve bunu insanlara pazarlamak istemesi gibi. güçlü insan zaafı olmayan insandır. bilinçli ve uyanıktır.

kendinize iyi bakın, çalışkan ve farkındalık seviyesi yüksek bireyler yetiştirme amacımıza ilk önce kendi toplumumuzu bu düzeye getirmeye çalışarak başlayalım.

özet: yok, okumanız lazım malesef :(

imza: the lord of the ferre.

edit: ekgib veya yanlış bilgi verdiysem affola.

bu yazının amacı farkındalık yaratmaktır. yazan kişi entelektüel bilgi birikimi sahibi birisi değil, normal bir üniversite öğrencisidir. yani bendenizdir. kitap okumaz fakat dergi, gazete, haber siteleri, sözlükteki paylaşımlar gibi şeylere denk gelirse okur. kendisi de bu bağımlılıkların bazılarının tuzağına düşmüş ve bu bataklıkta çırpınan birisidir. beyni mütemadiyen bomboş(bilgi olarak değil, düşünemeyen), hayatta belli bir gayesi bulunmayan, hangi mesleği icra etmek istediğini bile bilmeyen/belirleyemeyen bir kişidir. daha önce belki de yüzlerce kez yazılmış olan bu bilgileri tekrar tekrar bu alışkanlıklara sahip arkadaşların gözüne sokacaktır. bir kişi kazanmak kârdır. korkmayın, bunun altında kötü bir niyet yok, misyoner değilim yani *

--spoiler--
eminim bu anlattıklarımı bilenlerin sayısı epey fazladır fakat benim esas ulaşmak istediğim kitle bardağın boş tarafıdır.
--spoiler--

hepimiz bakıyoruz fakat hangimiz bu durumu tüm çıplaklığıyla görebiliyoruz?

öncelikle öğüt niteliğindeki şu cümleyi dinleyin. çalışmak, kazanmak demektir!

global şirketlerin ve illegal örgütlerin para kazanmak, tembel ve pasif bir gençlik yetiştirme amacıyla gençlerimizi nasıl esir aldığının farkında değil misiniz? bunun en bariz örnekleri pornografi, erotizm, uyuşturucu, alkol, bilgisayar oyunları, dizi ve film gibi aktivitelerdir. aklıma gelenleri sıralıyorum, gerisini de siz çıkarıverin. özellikle dizi ve filmlerin çekilmesinin yegane sebebi onları satmaktır. önce global çapta insanları tembellik ve uyuşmaya yöneltecek belli başlı konularda yeni bir sektör oluşturulur ve amaç ardından bunu satın alacak kitleyi yaratmaktır. belli çaptaki bu hedefe ulaştıktan sonra bu çapı büyüterek ceplerini doldurma ve sözde insanları mutlu etme ile işlerini legalize etmiş ve çoktan pastaya kaçak kat çıkmaya başlamışlardır bile. insanın ilkel hazlarından yola çıkılması niyetlerini açıkça belli etmekte.

profesyonelce hazırlanmış bu altyapı sayesinde gençlerimiz iletişim bozukluğu sahibi, hantal, pasif ve üşengeç sıfatlarını almaya hak kazanıyor. tabii arada dengeyi kurup olayı abartmadan mutlu mesut yaşayan kişiler de mevcut. düşünsenize, tüm bunlar yüzünden, ucunda bir şey kazanmayacağınız, sadece anlık zevk vaad eden tüm bu şeyler yüzünden küçük şeylerle mutlu olamayan, hayatı extreme aktivitelerde bulan insanların olması korkunç değil mi? insanların çakallık yaparak kısa yoldan zengin olma isteği ne kadar doğrudur? çalışmadan, emek vermeden belli bir konuma gelinebilir mi? aileden kalma maddiyata sahipseniz belki. tabii onu da elde tutmak veya geliştirmek için mutlaka çalışmak gerek. neyse çok uzatmadan konumuza dönelim.

- pornografi ve erotizm

ciks, insanoğlunun başlangıcından beri süregelen, ilkel, her zaman varolmuş ve ilelebet varolacak bir eylemdir, libidodur. kimi zaman bastırıldığında sonu şiddete kadar varabilen anlık zevk sağlayıcısıdır. insanlara fiziksel olarak hayallerindekilere benzer kadın veya erkeklerin seviştiği video ve filmlerin sunulması insanları mutlu ettiği ve nirvanaya daha da yaklaştırdığı için bazı kişiler tarafından para kazanılma amacı yani sektöre dönüştürülmüştür. bu da aynı uyuşturucu gibi gençlerimizi daha fazla mastürbasyon ve türevi eylemlere sevkederek pornografiyi insanların hayatlarının merkezine oturtmaktır ki böylece insanlar önceliklerini buna verecek ve sektöre ister istemez kendince destek olacaktır. müşteri, müşteridir. spermin yapı taşının protein olduğuna ve bunun da insanları aptallaştırdığına değinmiyorum bile. sonrasında gelen güçten düşme, uyuma isteği ve üşengeçlikten bahseder miyim hiç? ciks bağımlılığına kadar giden bu süreç oldukça tehlikelidir. sapıklığa kadar yolu var lan.

- uyuşturucu

bilindiği üzere bazı ülkelerde belli bir gramaja kadar legal sayılan bu maddenin yapı taşı amfetamindir. amfetamin bir uyarıcıdır. beynin daha hızlı çalışmasını sağlar ve basit bir tabirle sizi daha zeki yapar. algıları açık, dikkatli bir birey olursunuz. fakat şöyle bir şey de var; kafanız güzel olduğundan dünya size bambaşka gelir ve kimi zaman halisünasyon bile görebilirsiniz. tabii bu söylediklerim uyuşturucu türüne göre farklılık gösterir. duygusal çöküşe sebep olan bu madde dünyadaki çoğu ülkede yasaktır ve çeşiti çok fazladır. ülkelerin bile kimi zaman izin verdiği bu madde beyni içten öldürür. sizce içinde kimya olan ve üretimi/dağıtımı illegal sayılan bu madde gerçekten de iyi bir şey midir? aptal kutularında bas bas bağıran bu yolun yolcusu insanları görüyor musunuz? ağzı yüzü kaymış, genç yaşta dede gibi duran tipler. yapmayın diyorlar, anlık zevke dalıp bu batağa sürükleniyorsunuz, fark ettiğinizde çok geç olmasın! top tabii ki gençlerimizde. artık 90a mı takar yoksa taca mı atar bilemem. ailesinin kameraya aldığı, uyuşturucu için yine ailesine bıçak çeken çocuğu görmüşsünüzdür. bu tarz acınası bi durumda olmak size nasıl hissettirirdi?

- alkol

uyuşturucunun benzeridir fakat vücuttaki seviyesi arttıkça uykusu gelmiş ve düzgün düşünemeyen bir insana dönüşürsünüz. kullanılan madde etil akoldür. benim sıvı uyuşturucu olarak adlandırdığım bu madde belli dozajda ve sıklıkta alındığı sürece kanımca pek sıkıntı oluşturmaz. en azından uyuşturucu kadar değil. gece hayatının vazgeçilmezi olan bu içeceğin gurmeleri bile var, düşünün. gece hayatında 3 şey vardır; alkol, müzik ve ciks. görüyorsunuz ki bunların hepsi anlık zevkler. burada da bir sektör var. dolaylı olsa da sonuç aynı. fakat aile içi şiddetin bazı sebeplerinden birisidir alkol. fazlası bağımlılık tabii ki. çöpleri karıştıran bir şarapçı olmayı kim ister? veya gece kendine hakim olamayıp istenmeyen sonuçlar doğuracak davranışlara kalkan bir akşamdan kalmayı?
denge arkadaşlar denge. ying & yang amk.