1. 1.
    +1
    gelin beyler, size gerçek hikayemi anlatacağım.
    ···
  2. 2.
    +1
    (bkz: bir sözlükten kaldırdığım hatunla) ilk hikayem buydu, referans olarak alabilirsiniz.
    ···
  3. 3.
    0
    başlıyoruz...
    ···
  4. 4.
    +1
    Ben hiç baba sevgisi hissetmedim. Sevgisiz bir babam olduğunu söyleyemem, ama bunu yansıtabilen bi adam olmadı.
    ···
  5. 5.
    0
    Oğullar, babalarının izinden giderler mi? Ya da gitmek isterler mi? Bu sorular zihnimi hep kurcalar.
    ···
  6. 6.
    0
    Küçüktüm. 7- 8 yaşlarında. Bir erkek çocuğunun, babasıyla barışma yıllarıdır bu yaşlar. Anneyi babayla paylaşma hissi gitmiş, babaya boyun eğilmiş… Onun üstünlüğü kabul edilmiş…
    ···
  7. 7.
    +1
    Bi arabamız vardı, plakası “35 BJK 87”, babam özel almış o plakayı, baya da para bayılmış. Mavi bi doğan SLX. Ben de babama özeniyorum ya, hasta Beşiktaşlıyım tabii. Babam da acayip fanatik. Beşiktaş yenilince, ciddi ciddi ağlardı. Hiç anlam veremezdim, dağ gibi babamın ağlayışına. O ağladıkça, ben de ağlardım. Nedenini bilmeden… Ee, baba sonuçta, hiç kıyabilir misin ağlamasına?
    ···
  8. 8.
    0
    işin tuhafı, ağlamasını benden saklardı, ben ağlarken de kızardı; “erkek adam ağlar mıymış hiç!” Ağlar baba, ağlar…
    ···
  9. 9.
    0
    Neyse, arabaya dönelim. Her erkek çocuk gibi, belki çoğu kızda da vardır, arabaya çok düşkündüm. Araba sürme hayalleri kurardım. O arabaya dokunmak bile bana yeterdi. Bir karış boyumla arabanın etrafında döner dururdum. En çok istediğim şey ise, arabayı yıkamaktı. O kadar büyülü bi andı ki o…
    ···
  10. 10.
    +1
    inersin aşağıya bir Pazar sabahı, hazırladığın temizlik malzemeleriyle birlikte; kova, deterjan, bez, fırça… Yıkarsın arabayı bi güzel, deterjanlı suyu fırçayla sürersin her yanına; aman ha! Sakın çizme arabayı! Jantları da temizlemeyi unutma! Ha, içini de bezle bi güzel sil! Aferin, böyle devam et!
    ···
  11. 11.
    +1
    Yanlış anlamayın, bu sözler babama ait değil. Çünkü babam beni hiç araba temizlemeye zütürmedi.
    ···
  12. 12.
    +1
    Her cumartesi akşamı, anneme tembihlerdim “Anne, beni yarın sabah erken kaldır, tamam mı? Yarın sabah babamla araba temizleyeceğiz!” Babama söylemezdim, kızar diye çekinirdim. O yattıktan sonra, fırsat bulduğumda anneme söylerdim. “Söz ver anne, nolur…” Söz verirdi annem, o heyecanla yatardım yatağıma.
    ···
  13. 13.
    +1
    Düşünsene, yarın arabayı temizleyeceğiz, hem de babamla! En iyisi, sabahtan erken kalkıp, her şeyi hazır etmek. Öyle ya, babam beni beklemez filan, aman! Erken kalkmalıyım…
    ···
  14. 14.
    +1
    Hiçbir Pazar sabahı, erken kalkamadım. Daha doğrusu, babamdan erken…
    ···
  15. 15.
    +1
    Bu planlardan babamın da haberi vardı elbette. O yüzdendir, Pazar sabahları kaçar gibi gider, arabayı yıkar gelirdi. Her Pazar sabahı, onun dönüşüyle uyanırdım. “Baba, arabayı yıkamaya gidelim mi?” “Ben yıkadım ya, gerek yok. ” “Ama, ben de yıkamak istiyordum…” diyordum. Babamsa, “Sen çizersin şimdi, ilerde yıkarsın, büyüyünce…” diye cevap verirdi.
    ···
  16. 16.
    +1
    Belli ki, babamın gözünde ben hiç büyümedim.
    ···
  17. 17.
    +1
    O yaşımdayken, şuna anlam veremiyordum. Nasıl oluyordu da, benimle aynı yaşta olan ve beraber okuduğum, aynı sitede oturduğum çocuklar büyüyordu da, ben aynı kalıyordum?
    ···
  18. 18.
    +2
    Öyle ya, onlar babalarıyla araba yıkayabiliyorlardı. Hem de bütün bir Pazar günü boyunca! Hatta beraber gülüp eğleniyorlardı. Bir keresinde, arkadaşımın babasını hortumla ıslattığını bile gördüm! “Eyvah, şimdi babası kızacak!” diye düşündüm, ama hiç öyle olmadı. Babası da onu ıslattı! Nasıl oluyordu bu?
    ···
  19. 19.
    0
    Bizim dışımızdaki çoğu aile anormal geliyordu bana. Meğer yanılmışım. Öyle ya, bana Beşiktaş balonunu patlattığım için kızılıyordu! Balon bu ulan balon! Ne kadar değerli, ne kadar özel olabilir? Bir çocuğun gözyaşı kadar değeri var mıdır ki?
    ···
  20. 20.
    0
    Beşiktaş... Şu hayatta en sevdiğim takım. Babam gibi. Hoş, ben babamla hiç Beşiktaş maçına gitmedim. Tamam, istanbul’da değildik, izmir’deydik, Beşiktaş buraya pek sık gelmezdi, ama geldiğinde de gidemedik ki. Ya da şöyle düzelteyim, babam gitti, beni zütürmedi.
    ···