/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +13 -13
    bu gizemli dünyanın tüm sırlarıyla beraber gezinmeye tekrar başladım.
    acaba deep web hakkında anlatılanlar ne kadar doğru olabilirdi,
    çocuk ,ölü, işkence ferreları ,, kiralık katiller , her türlü uyuşturucuyu satan insanlar ... acaba ne kadar doğruydu .
    değişik ferreler ilgimi çekti ve aramaya koyuldum , kendimi farklı bi dünyaya kaptırmıştım ve gitgide beni kendine çekiyordu ,
    aradım durdum gerçekten çok iğrenç çok değşik ve çok güzel ferreler vardı , şimdiye kadar göremeyeceğiniz efsane bir ferre buldum deep web 9. kattan o derece yani ,
    açtım malafatı sıvazlamaya başladım sıvazladıkça dahada hızlanıyorum kendimi baya kaptırdım , ve bir anda ensemde bi nefes hissettim ama kalbim duracak gibiydi zaten gergindim titriyordum bildiğiniz yani , arkamı dödüm ne göreyim babam karşımda duruyordu ,

    -napıyorsun oğlum?
    -baba şey...
    -ney oğlum...
    -hiç dolaşıyordum öyle baba
    -deep webe girmişsin vay seni ferre izliyon bide ha
    -...
    -bildiğim sağlam bi yer var bırak burayı görsen ağzın açık kalır
    -(utandım ne diyeceğimi bilemedim)yok baba yanlış anladın sen beni
    -gel hele sen bi önce geçen ferreden görmüştüm

    dedi ve ;
    dudaklarıma yapıştı nabıyorsun baba diyemedim bile hayvan gibi sömürüyordu 3-5 dakka böle devam ettik sonra o bana bi posta ben ona bi posta attık sırayla sonra abim geldi ikisi bana girdi taşaklarımız birbirine vuruyordu sesi duyabiliyordum
    ...
    ···
    1. 1.
      +4
      ulan her hikayeyi trollüyosun amk
      ···
    2. 2.
      +4
      puhahahahaha iyi hafıza varmış sende en son bi hikaye trolleyeli baya olmuştu
      ···
    3. 3.
      0
      hep düşüyorum bu pusuya amk
      ···
    4. diğerleri 1
  2. 2.
    +14 -4
    deep web'den söz etmeli miydim ona? sır saklamazdım ondan fakat yine de boşboğazlık etmemeye karar verdim.

    - hiç ya, genel bir sıkkınlık var üstümde.
    - iyi ben de seni almaya geldim zaten, hadi çıkıyoruz. ahmet de bekliyor.
    - ya inan hiç çıkasım yok, bugün bensiz takılın.
    - iyice ev kuşu oldun sen de. son kararın mı?
    - evet kenan bey.

    güldü. onu güldürünce kendime olan saygım artardı. iyi eğlenceler dileyerek kapattım kapıyı, deep web beni bekliyordu.
    bir kahve hazırlayıp tekrar bilgisayarın başına geçtim. deep web'i biraz daha keşfetmeye çalışacaktım. bu yoldaki tek yoldaşım tor'la birlikte seyahatime başladım. bu defa ***lara da göz atmak istiyordum. anlatılanlar gerçekten ürkütücüydü, acaba ne kadarı gerçek olabilirdi ki?
    ···
  3. 3.
    +15 -3
    eğer sağlam şuku ve entriler gelirse bu geceye bitiririm arkadaşlar.
    kısa kısa anlamatamam, gerçekler özetlenemez. en ince ayrıntısına kadar hissettirilmeli gerçekleri hikayesi..
    ···
    1. 1.
      +3
      lan bu hikaye çalıntı
      ···
      1. 1.
        +1
        kızın katil oldugunu felan düşünüyo saçma bir rüya görüyo amk
        ···
  4. 4.
    +8 -7
    olacakları önceden görebilme yetim olsa, bu işe girişmemek adına parmaklarımı feda etmeye hazırdım...
    deep web'e giren herkesin bildiği süreçleri yaşadıktan sonra hidden wiki'ye ulaştım sonunda. bir yandan da her an içeri polis girecekmiş gibi saçma bir his vardı içimde. dediğim gibi, küçük bir insandım ben. adeta bir mastürbasyondu bu deneyim benim için. kendimi diğer insanlardan farklı hissedecek, bilinmeyeni bilmek, saklı olanı keşfetmek onuruna erişecektim. bunların bedeli hakkında en ufak bir fikrim olsa, emin olun küçük bir insan olarak kalmaya devam ederdim.

    hidden wiki'deki linklere tıklamaya korkuyordum adeta. ya birisi bilgisayarıma girerse? ya kredi kartlarım ele geçirilirse? bir süre sonra bu saçma hislerden kurtulmaya başladım, zira bunların kimseye faydası yoktu. çocuk ***sundan olabildiğince uzak durmaya çalışarak herhangi bir linke tıkladım. acemice kodlanmış bir forum topic'indeydim sanki, en azından izlenimim bu yöndeydi. çeşitli başlıklar sunulmuştu karşıma, güncel bir hidden wiki adresi veriyordu bir tanesi, bir diğeri ot satıyordu ucuz ve kaliteli mala sahip olduğunu iddia ederek... fazla korkmadığımı fark ettim o anda, savaşa girmiş bir asker pgibolojisi yaşıyordum. egom, korkularıma galip gelmişti bu savaşta. başlıkları incelemeye devam ettim.
    ···
    1. 1.
      +4
      anlat bro bende 1 ay önce falan öğrendim deep web varlığını baya şaşırdım girecektim arkadaşlar vazgeçirdi sakat yerler varmış heralde , değişk değişik şeyler ölü ferresi falan kiralık kati ayarlama , önce kendini sonra karısını gibenler veya tam tersi gibisinden , anlat dinliyorum

      edit: çalıntıymış aq hırsız bin seni; http://yeraltidunya.blogs...bde-kararan-hayatm-2.html

      spoiler: hikayenin sonunda adam karının dudaklarına yapışıyo eve atıp gibiyo klagib amerikan filmi amk, anlattığı olayların hepsi rüyaymış zütü açıkta kalmış galiba gece
      ···
      1. 1.
        0
        Çalıntımıymışş
        ···
  5. 5.
    +12
    şerefsiz emek hırsızı bunu biyerde okumuştum

    EDiT: http://yeraltidunya.blogs...bde-kararan-hayatm-2.html hikayenin devamı burda şerefsiz emek hırsızı şuku için değermi lan kahpe
    ···
  6. 6.
    +9 -2
    insan okuyacak
    ···
    1. 1.
      +1
      rezledim banyoda okurum
      ···
      1. 1.
        0
        Donnie darko ?
        ···
    2. 2.
      +5
      Üşenenler için özet: her şey rüya
      özet2: hikaye çalıntı
      ···
    3. 3.
      0
      linkten okuyalım o zaman :D
      ···
    4. 4.
      -2
      birde bu var http://link.tl/p9Lw
      ···
    5. 5.
      0
      Okumadım eksi okusaydım belki artı verirdim cugu cugu cugu
      ···
    6. 6.
      0
      reziztans
      ···
    7. diğerleri 4
  7. 7.
    +11
    kiralık bir katil, kendi rekldıbını yapıyordu bir başlıkta. şaka olduğunu düşünerek tıkladım ve herkesin aşina olduğu o sayfayla karşılaştım. bana kalırsa hala şakaydı bu, hiç kimse bu kadar ucuz yollu bir katil olamazdı... en azından ben öyle düşünüyordum o sırada, eski ciddiyetimi ve korkumu kaybetmiştim nedense. kiralık katilin sayfasını okumaya başladım.
    deep web'e yabancı olanlar için ince bir özet geçeyim. adam sanki küçük esnaf gibi kendince bir fiyat tablosu hazırlamıştı. sanki ekgib olan tek şey veresiye veren, peşin satan resmiydi. ödeme bitcoin şeklinde oluyordu. ayrıca herhangi bir yamukluk çıkması hususunda söylediği şey, risk alınmadan hiçbir şeyin gerçekleştirilemeyeceğiydi.

    ben bu satırları okurken zilin çalması bir anda hayatı sorgulamama sebep oldu. absürd bir şekilde kapıdakinin polisler olduğunu düşünüp, içinde bulunduğum aptal duruma güldüm. tor'u kapatıp yavaşça kalktım sandalyemden, kapıya doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladım.
    ···
  8. 8.
    +4 -6
    izlediğim yolları anlatıp da deneyimsiz kardeşlerime kötü örnek olmak istemediğim için ayrıntıya girmeyeceğim. her neyse, az buçuk bilgisayar bilen herkesin ulaşabileceği türde ***lara rastladım. daha fazlası olmalıydı, bunlar sıradandı dedim kendi kendime ali ağaoğlu misali. içimde altı delik bir kova vardı sanki, dolmak için aradığı sıvının deep web'de olduğunu fısıldıyordu bana.

    daha da hırslanıp yeni videolar aramaya koyuldum.

    yaklaşık bir hafta önce inci'de de paylaşıldığına şahit olduğum ve şu an normal web'de de yer alan bir video buldum aperatif olarak. bir yatakta yarı baygın yatan bir erkeğe buz kıracağı saplanıyordu pgibopatın biri tarafından. daha sonra eline bıçak alıp kurbanının vücuduna kegibler atmaya başladı ki midemin bulandığını fark ettim.

    bunların hoşuma gittiğini inkar etmek için bir savunma mekanizmasıydı sanki midemin yaptığı. istemsizce merak duyduğumu hissettim, midemin bulanmasına rağmen. devam ettim. olanları anlatmama lüzum yok, aynı hızla devam etti olanlar.
    ···
  9. 9.
    +5 -4
    lakin ben doymamıştım. merak kisvesi altında şiddete aç olduğumu hissediyordum. yeni videolara bakınmaya devam ettim. olacakları bilseydim, muhtemelen değil deep web, normal web'den bile uzak kalırdım...

    yıllarca içine hapsolduğum silikliğimden dolayı bu videolara mide bulandırıcı bir hayranlık duyduğumu hissetim. bunları yapanlar normal, senin benim gibi insanlar olamazdı, onlar farklı olmalıydılar belki de üstün...

    bu düşünceler eşliğinde yeni açtığım videodaki kadının kahverengi saçları dikkatimi çekti. tanıdık geliyordu sanki bir yerlerden... yüzünde maske olması sonuca varmamı engelliyordu. kaşlarımı çatarak düşünmeye devam ettim. kimdi bu?

    aklıma gelen ihtimal bile kanımı dondurmaya yetti. yo yo bu kadar şiddetli görsele şahit olmam zihnimin düzgün çalışmasını engelliyor olmalıydı. uyku vakti gelmişti artık zaten yarın erken kalkmalıydım.

    uykuda bile peşimi bırakmadı deep web, şiddet dolu rüyalarla devam ediyordu bu pgibopatlığın resitali.

    saatin cırtlak alarm sesiyle uyandım. kendimi kilometrelerce koşmuş gibi yorgun hissediyordum, buna rağmen aç değildim. şiddet beni doyurmuştu adeta. bir çay içtim, akabinde hızlıca giyinip işe doğru yola koyuldum.

    ünlü bir bilgisayar pazarlama şirketinin küçük bir şubesinde satış görevlisiydim. ruh gibi içeri girdim, arkadaşların verdiği selamlara robotik şekilde karşılık verip deniz'e doğru yanaştım.

    - günaydın.
    - günaydın naber?
    - iyi. naptınız dün?
    ···
  10. 10.
    +7
    rez panpa
    bende deep web kullanıyorum ama en fazla silah yapımına ve ölü ferresine girdim ama ölü ferresine yanlışlıkla girdim
    edit: bide terroristlerin bazuka atarken filan videolarına girmiştim malın biri bazuka atarken bazuka tepmişti ölmüştü mal herif
    ···
  11. 11.
    +2 -5
    Şurada akıcı ve sağlam hikaye okurlara etkilecenecek hikaye yazıyoruz ama bazıları sulandırıyor. kardeşim ilk başta gerçekmiş gibi sizleri etkileyecek cümleler kullanarak hikayeyi okuyacakları heyecandırmaya çalıştım. ve çok kişide heyecanlandı ve etkilendi. adam zevk alıyor okurken neden konuyu iğnliyorsunuz ki?

    elinize ne geçti? tamam sen okumuş olabilirsin ama başkaları bilmiyor?
    ···
    1. 1.
      +6 -2
      hala hikaye yazıyoruz diyo amk! yazılmış hikayeyi çalıyosun arada bayağı fark var yani..

      edit: bi de eksiliyo şerefsiz
      ···
  12. 12.
    +2 -4
    gözlerim istemsizce saçlarına takılmıştı. deniz bir şeyler anlatıyordu fakat anlamıyordum.

    gözlerimin karardığını hissettim. bayılmışım o anda.
    - uyanıyor galiba.

    gözlerimi kırpıştırarak etrafıma baktım. deniz ve şef başımda bekliyorlardı. dehşetle deniz'e baktım tekrar, o da şaşkın şekilde beni izliyordu.

    - noldu aykut, dedi şef.
    - şey kahvaltı etmedim, şekerim düştü galiba.
    - al iç şu meyve suyunu. adam gibi gelin şuraya, işleri aksatıyorsunuz.
    - özür dilerim şef.
    - 5 dakika içinde işinin başına geç.

    diyerek çıktı. deniz'le baş başa kalmıştım.
    - niye öyle garip garip bakıyorsun bana?

    kendime gelmeliydim bir an önce. deniz'e bir şey çaktırmamalıydım ayrıca durumdan da emin değildim. muhtemelen son günlerde maruz kaldığım görseller ve açlık birleşince zihnimi bulandırmıştı.

    - hiç ya, dün uyuyamadım da.
    - iyi ben işe başlıyorum, müşteriler birikmeye başladı. sen de iyi hissedince kendini gelirsin.
    - tamam.

    iş, para o an umrunda değildi. bir an önce eve gidip deniz'in durumunu kesinleştirmeliydim. zira eğer videodaki gerçekten oysa, büyük bir sıkıntımız vardı. yavaşça ayağa kalkıp şefin yanına gittim.

    - şef, bugünlük izin verir misin?

    sıkıntıyla baktı yüzüme. onun gözünde 24 saat çalışması gereken bir makineydim sadece, biliyordum.

    - bir daha olursa, kovulursun. git bugünlük.

    deniz'e hiçbir şey demeden ceketimi alıp çıktım.
    o kadar hızlı yürüyordum ki bileklerim acımaya başlamıştı. bilgisayara olan mesafem kilometrelerce uzunlukta gibiydi, bir an önce orda olmalıydım. tuvalete yaklaştıkça çişin artması gibi, ben de eve yaklaştıkça heyecanlanıyordum.
    ···
  13. 13.
    +2 -2
    (( Hikayeyi şevkle okuyan ve devam eden kişiler için devdıbını yayınlıyorum.. ))

    sonunda kapıya ulaştım, hızla içeri girip kaydettiğim videoyu oynatmaya başladım tekrar. ilk önce gizli bir kamera kaydıyla başlıyordu yayın, deniz olduğunu sandığım kişi ve kurbanı öpüşerek eve giriyorlardı. kameranın konumundan dolayı yüzleri gözükmüyordu.

    buradan sonra görüntü bir anda adam çırılçıplak şekilde bir döner sandalyeye bağlanmış şekilde devam ediyordu. kendi rızasıyla bağlanmış gibi konuşuyor, gülüyordu. fakat videoda ses olmadığı için anlamıyordum söylediğini.

    daha sonra meçhul bayanın çıplak sırtı giriyordu görüntüye. saçları tıpkı deniz'in uzunluğundaydı ve vücut yapısı da tıpkısı gibiydi. o sırada bir ayrıntı dikkatimi çekti, poposunun hemen üstünde küçük bir orak dövmesi vardı.

    bu ipucundan devam edebilirdim.
    kafamı boşaltıp düşünmeye başladığımda, o kızın deniz çıkmasını istediğimi fark ediyordum her seferinde. hareket istiyordum, değişiklik istiyordum, kaos istiyordum. fakat nedense bunlar ateşten yükselen duman gibi, mesafe kat ettikçe dağılıp zayıflıyordu. yani, bilincime tam olarak ulaşıp düşüncelerime hakim olamıyordu bu fikirler.

    videoyu durdurdum ve deniz'le olan geçmişimi gözden geçirmeye başladım. dövme konusu geçmemişti hiç aramızda. sıradaki hedefim bir şekilde bu konuda ağzını aramak olmalıydı.

    artık hayatımın bir amacı vardı, hem de önemli bir amaç. adeta filmlerdeki havalı dedektifler gibi hissediyordum kendimi. hiçbir şey umrumda değildi artık, tek bir amaca adanmıştım. gerçeği bulmak...
    - alo deniz müsait misin?
    - evet aykut, noldu bu arada ya haber vermeden çıkmışsın, iyi misin?
    - iyiyim ya şu an. bak ne diyeceğim bugün müsaitsen çıkalım dağıtalım biraz.
    - iyi olur ya, ahmet'e de haber vereyim.
    - yok onu çağırma, bir şey konuşmak istiyorum senle.

    bir anlık sessizlik oldu. yok yere konuyu saptırmıştım istediğim yönden.

    - peki tamam, 8 gibi buluşuruz ... pub'da.
    - tamam görüşürüz.

    son zamanlarda deniz'e karşı olan şüpheli davranışlarımı, son derece normal davranarak telafi etmeliydim. duşa girip bir plan hazırlamaya başladım.
    benden önce oturmuştu. etraftaki erkeklerin onu süzdüğünü fark edebiliyordum. ortalamanın hayli üstünde bir güzelliği ve çok nadir rastlanan garip bir cazibesi vardı. böylesi bir kızın karşısına oturarak, etraftaki erkekleri hayal kırıklığına uğrattım.

    - hayranların üzüldü baya.

    güldü yine. düşündüklerim adına utandım bir anda, deniz öyle birisi değildi... yine de kendime söz vermiştim, gerçeği buluncaya kadar devam etmeliydim.

    - ee ne konuşacakmışsın benle?
    - şeyy.. son zamanlarda sana garip davrandığımı hissettim biraz. özür dilemek istedim.

    gözlerini açarak bana baktı.

    - bu konuyu sen açmasan ben açacaktım. gerçekten de normal değilsin son günlerde. hele şu bayılma olayı tuz biber oldu tüm bu olanların üstüne. bir sıkıntın mı var?
    - yo yo, modern insanın şımarıklıkları işte...
    - peki öyleyse.
    şüpheyle bakmaya devam ediyordu. artık planın ikinci safhasına geçmeliydim.

    - deniz, bildiğin bir dövmeci var mı?
    - noldu ki?
    - bir dövme yaptırmak istiyordum da.
    - hmm ben bir aralar yaptırmıştım ama hala açık mıdır bilmem.

    bingo.

    - harbi mi? ne dövmesi?
    - boşver ya çocukça bir şey.
    - söyle ya merak ettim.
    - şey orak.

    70'lik bardağı tutan elimin titrediğini hissettirmemek için bir kahkaha patlattım. içim fena halde kaynıyor olsa da, dışım aynı oranda normaldi. istemsizce duruma uyum sağlamıştım... kahkahalarım içinde bulunduğum tuhaf durumdan dolayı haddini aşmaya başlamıştı. deniz'in telefonun çalması kendimi toplamam adına bir fırsat yarattı. " beni istediğin zaman arayabileceğini kim söyledi sana?" dedi kısık sesle telefondaki kişiye, eliyle müsade isteyerek kalktı masadan o güzel şeytan.

    ne olacaktı şimdi? hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek miydim? bunu istesem bile yapamazdım, zira içten içe bu durumla karşılaşmaya can attığımı biliyordum. burada duramazdım, daha fazla heyecan lazımdı bana. hayatımda ilk defa önemli bir şeylerin parçası olmuş gibi hissediyordum kendimi.

    - özür dilerim aykut. nerede kalmıştık?
    - dövmenden bahsediyordun.
    - ah evet, hayırdır sana nerden esti bu istek?
    - değişiklik iyi gelir diye düşündüm. gelip geçici tatminler işte naparsın?

    konuşurken gözlerinin derinlerine bakıyordum, o şeytana dair bir ipucu bulmak adına. hayır, bunca kanıta rağmen sanki yanılmıştım, bu kızda kötülüğe dair hiçbir emare yoktu. bir adım daha ileri atmayı düşündüm ve ağzımdan şu sözler döküldü:

    - bana gelsene film falan izleriz.

    her şey benim dışımda gelişiyor gibiydi, planlar kuruyor, eyleme geçiyordum fakat sanki bunları yapan ben değildim...
    olur ya sıktı zaten burası.

    hesabı ödedim ve dışarı çıktık. cebinden çıkardığı kısa parliament pakedini bana doğru uzattı, kendisi de bir sigara aldı.

    - güzel bir hava var.
    - öyle.

    konuşası yok gibiydi. ilişkimizde üstün tarafın o olduğunu ikimiz de bilirdik. o benle ilgilendiği için kendimi şanslı sayardım, onu sıkmaktan da fena halde çekinirdim. dolayısıyla eğer bir muhabbeti uzatmazsa, o muhabbet bitmiş demektir. o gece de değişen bir şey olmadı. sessizce eve doğru yürüdük. o sessizlikle yol her zamankinden daha uzun geldi...

    • **

    - ne izleyelim?
    - bir dakka, filmden önce sana bir şey göstermek istiyorum.

    elim sağlamdı, bakalım onun elinde neler vardı?
    ona kendi videosunu izletmek gibi bir aptallık yapmayacaktım elbette. yine benzer bir video açarak tepkisini gözlemleyecektim.

    - şey, ilginç bir şeye rastladım internette. senin fikirlerini merak ediyorum.
    - aç bakalım.
    - miden bulanabilir ama uyarayım.

    videoda kurban öldürülüp tecavüz edildikten sonra sofraya oturtuluyor ve hep birlikte yemek yeniyordu. değişik bir absürdlüğü vardı videonun, sofraya ölü adamla birlikte oturan katiller görgü kurallarına olabildiğince özen göstererek neredeyse komik bir video çekmişlerdi.

    - nedir bu?
    - internette rastladım da garip geldi.
    - sever misin böyle şeyleri?

    etkilenmemişe benzemiyordu, sanki havadan sudan bahseder gibi soğukkanlı şekilde konuşuyordu.

    - sevilecek şeyler değil ki bunlar?
    - neden?

    istemsizce yutkundum. başıma büyük bir bela almaya hazırlıyordu tükürük bezlerim beni.

    - ne demek neden? normal bir insanın yapacağı şeyler mi bunlar?
    - normallik nedir ki?

    ben onu sıkıştıracakken o beni sorgulamaya başlamıştı sanki. suçlu olan benmişim gibi ter basmıştı her tarafımı. terli ıslak ellerimi tişörtüme silerek devam ettim.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +4
    - kim o?
    - benim deniz.
    deniz'le yaklaşık 6 ay önce ortak bir arkadaş vasıtasıyla tanışmıştım. işsizdim o sıralar, bana kendi çalıştığı yerde iş bulup hayatımı kurtarmıştı bir anlamda. zor zamanımda bana böyle bir faydası dokunan deniz'den istemsizce hoşlanmaya başlamıştım o sıralar. hoş kızdı, kahverengi uzun dalgalı saçları, koyu kahverengi gözleri ile her ne kadar sıradışı olmasa da gözlerindeki anlam onu diğer kızlardan ayırıyordu.

    duygularımı ona da açmaya karar verdim. birkaç cümle sarf etmiştim ki eliyle ağzımı kapattı. yapma, dedi. sakın aramızdaki ilişkiyi bozma. şaşkın bakışlarla süzüyordum onu, gururum kırılmıştı. fakat öyle bir güç yayıyordu ki karşı koyamadım o anda. uysalca itaat ettim. ve o günden beri sıkı birer arkadaş olmuştuk. o gün ona karşı hissettiğim duyguları alıp arkadaşlığımıza katkıda bulunması için yeniden düzenlemişti sanki.

    - iyi oldu geldiğin, canım sıkkındı zaten.
    - hayırdır?
    ···
    1. 1.
      +7
      gibtirme denizini devam et aq, bu arada yalanını gibeyim demek geliyo içimden aşkı memnu oynuyo sanki amk
      ···
  15. 15.
    +4
    bu odayı ardımızda bırakarak başka bir mekana girdik. içerdeki kimseler diğer oda sakinlerinin tam tersi nitelikteydi, hepsi de pahalı giysiler içinde lüks koltuklar üzerinde oturuyorlardı. pahalı parfümlerinin kokusu odayı baştan başa doldurmuştu.

    - merhaba müfettiş bey, diyerek yaklaştı zengin görünüşlü adamlardan bir tanesi ufak tefek adama. müfettiş ha?
    - merhabalar efendim, bi sıkıntınız var mı?
    - uzun süredir bekletiliyoruz burada, hizmeti ne zaman alacağız?

    hizmet denince aklıma nedense cemaat olayları geldi. kendimi tutamayarak sırıttım. zengin adam gülüşümden alınmış gibiydi nedense.

    - komik bir şey mi var küçükbey?
    - küçükbey mi? aahahha.

    son günlerde yaşadığım sinir bozukluklarını kahkahamın içinde dışarı atıyordum sanki. uzun süre tüm gücümle bağırarak kahkahama devam ettim. odadaki tüm gözler beni izliyordu.

    - aykut, müşterilerimize karşı biraz daha saygılı olmalısın.

    müşteri? taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu.
    - pardon, acaba ne kadar para ödediniz " hizmet " için?
    - aykut sessiz ol, diye uyardı müfettiş beni. durmaya niyetim yoktu, madem işi öğrenmem isteniyordu, öyle yapacaktım.
    - 100.000 dolar.

    bu fabrika gerçekten iyi iş yapıyordu.

    - peki aldığınız hizmet nedir tam olarak?
    - yeter aykut, sesi sert çıkmıştı bu sefer müfettişin.

    müfettiş baş selamıyla veda etti zengin beye, sırıtarak yüzüne baktım ben de oradan ayrılırken. göreceğimiz ne kalmıştı ki daha?
    duvarlarından biri camla kapla olan bir odaya girmiştik şimdi de. cam belli ki tek tarafı gösteren cinstendi çünkü camın öteki tarafında ilk odada gördüğümüz kimsesiz kadınlardan birisi vardı ve bizim odaya girdiğimizi fark etmemişti.

    - ne oluyor?
    - şş sessiz ol ve izle.

    izlediğimiz odaya ikinci odada gördüğümüz iyi giyimli adamlardan birisi girdi. kadın kızgın bir suratla adama neler olduğunu sordu, adam ise ona sakin olmasını söyledi. içerdeki sesler hoparlörle bizim odaya da veriliyordu. o sırada kadın adamı iterek bunlara daha fazla katlanamayacağını ve gitmek istediğini söyledi. kapıya yönelen eli bir süre zorladı kolu... bu sahneyi daha önce yaşamış birisi olarak ürpermemi engelleyemedim.

    kapıyı zorlamaya devam eden ve bağıran kadına ağır ağır yaklaşıyordu zengin adam arkadan. elinde bir şey tutuyor gibiydi, evet bir bıçak. soğukkanlılıkla ilerledi ve kadının sırtına bir kegib attı. kadının çığlığı mikrofon olmasa bile ulaşacak derecede şiddetliydi...

    acıyla yere yığıldı.
    adam artık güçten düşmüş kadınla oynamaya başlamıştı. giysilerini yırtıyor, elindeki bıçakla vücuduna çeşitli şekiller çiziyordu. garip bir şekilde kadını öldürmek istemiyor gibiydi, ona şefkatle yaklaşıyordu adeta. bıçak olmayan eliyle kadını okşuyor, kulağına bizim duyamadığımız bir şeyler fısıldıyordu. duyulan tek şey kadının hıçkırıkları arasındaki boşlukları süsleyen çığlıklardı.

    adam bu ritüele bir süre daha devam ettikten sonra aynı soğukkanlılık ve ifadesizlikle kadının boğazını kesti. oluk oluk akana ellerini uzattı ve avucuna doldurduğu kanı kendi vücuduna sürmeye başlamıştı. eski çağlardan kalma bir ritüeli gerçekleştiren bir şaman gibiydi adeta, ne yaptığını biliyor olmalıydı. işini bitirdikten sonra eserine son bir bakış daha attı, daha sonra odayı terk etti.

    - gösteriden memnun kaldın mı aykut?

    • **
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +3 -1
    Gercek degil ama okunur
    ···
  17. 17.
    +3
    olum şu çalıntı hikayeleri başınızdan geçmiş gibi anlatmıyo musunuz öldürüyosunuz beni..

    http://yeraltidunya.blogs...bde-kararan-hayatm-2.html

    burda okumuştum lan ben bunu.
    ···
  18. 18.
    +3
    Panpalar kopyalayıp kopyalayıp atıyorum zaman geçirmeden şuku falan da istemiyorum amacım bu liseli bin prim yapmasın
    ···
  19. 19.
    +3
    Bitti panpalar
    okumaya üşenenler için özet: her tak rüya
    ···
  20. 20.
    -3
    Hollywood senaryosu mu yaziyosun amk az samimi yaz
    "say hi to fbi ha? fbi'la karşılaşsam, hi en son diyeceğim şey olurdu herhalde... "
    ···
    1. 1.
      +3
      Olum eleman teknigini sergiliyor.
      ···
    2. 2.
      0
      O zaman gercektir diye kafalamaya calismasin milleti aq ayar oldum
      ···
    3. 3.
      0
      panpa çalıntı hikaye üstte linkini paylaşmışlar
      ···
    4. 4.
      0
      Zaten fbi ın kapsama alanı dışında amk bende diyorum bu amk ne diyor? yannan ya.
      Nit : fbi ABD ic istihparat kuruluşudur, film çok izliyonuz da birazda anlayın amk liselileri.
      ···
    5. 5.
      0
      Ben esprideki cool olma cabasini kastetmistim
      ···
    6. diğerleri 3