1. 126.
    0
    Haci partlari da kesme ama:) en heyecanlj yerdeyiz suan:)
    ···
  2. 127.
    0
    La olum anlatsana devam et
    ···
  3. 128.
    0
    Haci bu gece part bekliyoruz mutlaka.
    ···
  4. 129.
    +1
    Beyler ve bayanlar,

    Yeni yıla, 19 yıl ardından ilk kez yeni ay ile beraber girdik. Bir çocuğumuzun batıl inançları var yada oturup değişmek için dua edenlerimiz var, fakat eğer gerçekten yeni bir başlangıç yapmak istiyorsanız, bu yıl tam zamanıdır. Hareketlerinize dikkat edin, dolunaya kadar değişimiminizi tamamlayın.

    Mutlu yıllar.

    ---

    (Kaldığım yerden devam ediyorum, ilgiye göre birkaç part atıp işime dönücem)

    Kıza tip tip baktım. Hoşnut olmadığımı belirtmeye çalışıyordum. Fakat Warlowdan daha çirkef ve otoriter birisiyle konuştuğumun farkına çok geçmeden varmıştım. O benimle oyun oynuyorsa benimde onunla oyun oynamam gerekiyordu, çünkü şu noktadan sonra artık eski hayatıma dönebileceğimi hiç zannetmiyordum.

    "Nerede yatıcam?" dedim, yorulduğum için kapıya yaslanarak. Kendi kocaman çift kişilik yatağını işaret etti "Benim yatağımda", "Sen nerede yatacaksın?" birdaha güldü "Beni kendi yatağımdan kovmadığın sürece bende orada yatıcam.", direk "Hayır." dedim, "O zaman dışarıya git, Warlow gece seni öldürsün." dedi ciddi birşekilde. "Beni niye öldürsün ki?", gözlerine inanamayan birşekilde bana baktı "Ne yaptığını bilmiyorsun değil mi?" dedi sadece "Seni kurtardım.", Konuşurken kafasını salladı "Evet ayrıca ona meydan okudun.", "Ne?",

    "Korucunun ünvanını elinden almaya çalıştın."
    ···
  5. 130.
    +1
    Sinirlerim bozuldu, istemsiz olarak gülmeye başladım, bedenimde dolaşan heyecan, korku ve strese sebep olan hormonlar hareketlerimi kontrolsüz hala getirmeye başlamıştı. "gibtir ordan." dedim türkçe olarak. Alicianın sağ kaşı anında yukarıya kalktı "Bana inanmıyormusun?" dedi ciddi ve sorgular bir ses tonu ile, durumdan hoşnut olmadığı çok belliydi. Canım birşeyleri kırıp parçalamak istiyordu, en yakındaki şey oturma odası gibi olan yerin yanında duran ucuz birşeye benzeyen vazoydu.

    Bir hışımla koltukların olduğu yere doğru sendeleye sendeleye ağır ağır fakat sert adımlarla yürüdüm, vazoyu kaptığım gibi duvara fırlattım. Etrafa baktım, hiçbirşey bulamadım, kitaplar vardı kitaplara hücum ettim bu sefer, küfürler ederek kitapları raflarından çıkartıp odanın diğer tarafa fırlatmaya başladım. En son duvardaki tüllerden birisini çekerek yere indirdim ve duvarın yanına üzerimdeki tül ile beraber yığıldım.
    ···
  6. 131.
    +1
    Devam ett haci
    ···
  7. 132.
    +1
    Ellerim hala titriyor bu duruma nasıl geldiğimi düşünüyordum, daha birkaç gün önce hayatım normaldi, aslında normal değildi fakat yinede bazı insanların düşebileceği ve hemen içersinden çıkabilecekleri bir durumdaydı. Şimdi ise tamamen kendimi bir çeşit gruba dahil etmiş olarak bulmuştum ve warlowun en başta söylediği gibi buna başladığım andan itibaren çıkışı yoktu ki şu an zaten bu duruma geldikten sonra işin içerisinden çıkmak tamamen imkansız gibi birşeydi.

    Alicianın yüzüne bakmadım. Ellerime bakıyordum sadece, önceden sargılı olan elime tip tip bakıyordum. Gerçekleşen şeyler akıl almaz duruma gelmişti. Artık anlayamadığım bir haldeydi herşey, sanki bildiğim dünyadan uzaklaşmış, tamamen bilmediğim yep yeni bir dünyaya girmiştim ve kendimi işlerin tam merkezinde, mevkisi yüksek olan insanların ortasında yanlış şeyler yaparak bulmuştum.

    Birden bire sağ yanağıma alicia tokat attı. Okadar sert bir tokattıki kafam yana doğru dönüp duvara çarptı. iki darbenin etkisiyle sinirle Aliciaya dönmem ile üzerine fırlamam bir oldu. Kızı ellerinden tutup üstüne yüklenip yere düşürdüm. O altımda ben üstünde iki eli yanlara açılmış birşekilde yere yığıldık. Yere indiğimiz an ona bağırmaya başlamıştım "Herşey senin yüzünden oldu! En azından belki çıkabilirim bunlardan kurutlabilirim diye düşünüyordum, senin gibi karının dıbına koyayım huur!" diye ingilizce bağırdım, neredeyse on dakika boyunca küfürler aynı şekilde devam etti. Bütün pişmanlığımı ve nefretimi, şimdiye kadar yaşadığım şeylerin stresini ve yeniliğin getirdiği etrafı anlayamamdan kaynaklanan kaygıdan oluşan bir duygu patlamasını tamamen ona kusuyordum.

    Ben bunları yaparken o donuk bir yüz ile bakıyordu. Hiçbir şekilde bir duygu yoktu ve bu beni dahada sinirlendirmişti. Elimden birisini boğazına doğru tam zütürüyordum ki, birden bire karnımda birşey hissettim.

    Alicia ffonunun sivri tarafını saniyeler içerisinde karnıma dayamıştı, gayet sakin bir şekilde konuşmaya başladı "Kriz geçirip geçirmemen umurumda değil ama bana ufacık bir zarar vermeye çalışırsan seni şurada ikiye ayırırım."
    ···
  8. 133.
    +1
    yaz panpa okuyoruz biz
    ···
  9. 134.
    0
    Parmaklarım boğazına deymişti ve bu sözleri söylediği anda istemeden durmuştum. Gözlerinin içine baktım, bana gayet donuk bakıyordu, herhalde bu onun gerçek kişiliği, gerçek yüzüydü. Hiçbirşey yapmadım, bir süre bakışmaya devam ettik, sessizlik kapının çalması ile sona erdi. Birisi kapıya hızlıca vuruyor o bilmediğim dilde bağırıyordu, o biriside büyük ihtimal bir kadındı.

    Kendimi yana doğru attım soğuk yerde yatıyordum. Alicia hemen ayağa kalkıp üzerini giyindi ve kapıyı hiçbirşey yokmuş gibi sakince açtı, kapıdaki kadın ile beraber aynı dilde biraz konuştuktan sonra kapıyı kapatıp kilitledi. Sonra tekrar yanıma geldi ve dizlerinin üzerine oturdu.

    "Bir daha sinir krizi geçireceğin zaman bana haber verde en azından kapımıza bütün çemberin dayanmaması için onlara haber vereyim." dedi sakin birşekilde ve benden bir tepki bekler birşekilde elini karnımın üzerine koydu.
    ···
  10. 135.
    0
    Duvara gözlerimi dikmiş, şimdiye kadar yaşadığım şeyleri düşünüyordum. Eğer bu işin içerisindeysem bunu artık kabul etmem gerekiyoru çünkü buradan çıkış yoktu. Daha doğrusu buradan çıkış vardı ama çıktıktan sonra büyük itiimal ile hayatta kalam olasılığım yoktu çünkü ALicianın anlattığı kadarıyla Warlow zaten benim kanıma susamış ve aten canımı istiyordu.

    Ben tepki vermeyince Alicia yavaş yavaş liyle karnıma nazikçe vurmaya başladı, ritim tutar gibi. Bunu uzun bir süre boyunca yaptı fakat ben hala tepki vermemiştim, yaptığını farkındaydım ama onunla konuşmak nede yüzüne bakmak istemiyordum. Hiçibirşey anladığım gibi değildi özellikle insanlar.

    Alicia yavaşça ayağa kalkıp kucağımın üzerine oturdu ve üzerime doğru yaslanıp kafasını omuzuma koydu. Eli kalbimin üzerinde kafasını göğüsüme dayamış öylece yatıyordu. Kız çok güzel kokuyordu ve büyük ihtimal başka bir yerde onu görmüş olsaydım büyük ihtimal aşık olurdum fakat şu an ki kişiliği ve yaptıklarından dolayı hiçte öyle birşey düşünmüyordum. "Olanları kabul etmek zorundasın." dedi sakince bir süre öyle yattıktan sonra. "Herkes aynı şeyleri yaşadı" ve sonuna ekledi "Warlow bile."
    ···
  11. 136.
    +1
    Hala birşey söylemeden yatıyordum ve o konuşmaya devam ediyordu "Aslında birbirinize çok benziyorsunuz." dedi sakin sakin, işaret parmağıyla kalbimin üzerinde daireler çizer gibi hareket yapıyordu. "Oda ilk isveçe geldiği zaman aynı şeyleri yaşadı, Adam onu bu duruma soktu." dedi yine aynı tonda "O zaman o Miranda ile beraberdi ve Tekoppen onu koruyordu, çemberimizin yedincisiydi, başına gelmeyen şey kalmamıştı." dedi gülerek, geçmişleri baya güçlüydü belliydi "Onunla bir geçmişin varsa ben neden buradayım." dedim, ilk kez konuşmuştum. Biraz kafasını kaldırdı, büyük ihtimal bana bakıyordu "Onunla eğer bukadar yakınsan, onu bukadar iyi tanıyorsan, neden hiçbirşey bilmeyen yeni yetme birisi ile şu an bu odada berabersin." dedim passif agresif birşekilde "Kan borcuysa istemiyorum, al kanın senin olsun, bana sadece açıklama yap." dedim ve kafamı oynatmadan gözlerimi ona çevirdim.

    iki kolunuda göğüsümün üzerine koydu, kafasını kollarının üzerine yerleştirdi, görüş mesafeme daha rahat girdi ve o cevabını bilmeyi çok istediğim soruyu sordu "Gerçekten bilmek istiyormusun?" kafamı hafifçe salladım "Warlow ismi yokken çok saf birisiydi, Adam ile beraber arkadaştı bir oyunda tanışmışlardı yanlış hatırlamıyorsam. Araları gerçekten çok iyidi, hatta Adam onlarda kalmıştı." dedi o herzamanki sakin tonu ile "Fakat birgün Warlow yurt dışına çıkmak istediğini ve isveçe gelmek istediğini söyledi. Adamda onu evine davet etti." diye devam etti "Evine geldiği ilk gün Adamın kardeşi Miranda ile tanıştı ve Aile Tomunu buldu. Adam bunu fark ettiği an ona kötü davranmaya başladı." duraksadı ve kıkırdadı "Sanada biraz tanıdık geliyormu bunlar?" dedi, kaşlarımı çatıp ona tip tip baktım, devam etti, "Warlow birşey bilmiyordu fakat kitabı okumuştu, Miranda bunun farkındaydı ve onu korumaya çalışıyordu. Onu bizimle tanıştırdı çünkü onların Aile Tomu bizim çemberimizin sırasına bağlıydı... Üniversitede bazı dersleri beraber almaya başladık, gün geçtikçe Miranda ile beraber yakınlaşmaya başladılar ve ayrıca Adam ile düşmanlıkları güçlenmeye başladı... "
    ···
  12. 137.
    0
    devam etsene ogliiim
    ···
  13. 138.
    +1
    Tuh yakalayamadim zamaninda:(
    ···
  14. 139.
    0
    "Miranda herşeyin farkındaydı ve yanından ayrılmıyordu. Sonunda aralarındaki gerginlik patlak verdi. O gece bir barda Warlowdan gizli bir buluşma hazırlamıştık, Cem türk olduğundan ve oda türk olduğundan dolayı onları tanıştırma kararı aldık, belki biraz sakinleşir diye ama Adam ve Joel başka bir çember üyesi ile beraber Warlowa saldırdı." kafasını yavaşça yan yatırdı ve konuşmaya devam etti "Birkaç gün sonra Warlow, o zamanki çember lideri Tekoppen ve Miranda ile beraber Tep in evinde kalmaya başladı. Tabi o ara Warlow ona gittikçe bağlandı, ailesini artık düşünmüyordu bile." derin bir nefes verdi ve bir verdiği kadar geri aldı "Warlow neredeyse bir hafta kadar sonra eve döndü, hiçbirimiz nerede olduğunu bilmiyorduk. Kaybolduğu süre zarfında Miranda yerle bir oldu ve yapmaması gereken anlaşmaları uzak durması gereken kişiler ile yaptı." dedi sakince, her söylediği söz ile karnımda oluşturduğu basınç azalıyordu "Warlow döndüğünden bu sefer gerçekten değişmişti ve herşey için hazır gibi görünüyordu. Tep neredeyse bir ay boyunca onu yalnız bırakma kararı aldı. Hiç kimse onunla çember hakkında konuşmadı, hayatı isveçe gelme sebebi gibi oldu, sadece eğitimine vakit harcadı." yavaşça doğruldu ve kucağımın üzerinde kambur bir şekilde oturdu. iki elini kalçama yerleştirdi, çok güzel bir görüntü oluşmuştu benim için. Giydiği dar shirt onu o şekilde çok ciksi göstermişti.

    "Bir ayın sonunda, Tep ona sorması gerektiği soruyu sordu. 'iki hayatıda gördün, sana çıkmak için sahip olabileceğin ilk ve son şansını veriyorum, kararını ver, kalacakmısın yoksa gidecekmisin' dedi, hepimiz cevabının hayır olacağını düşünüyorduk fakat bilmediğimiz bir sebepten, ki büyük ihtimal Miranda yüzünden, kalma kararı aldı." bir an duraksadı, okadar merakla dinliyordum ki onu anlatmayı kesmesi beni çok sinirlendirmişti "Eee?" dedim sabırsız bir şekilde, tepkimden hoşnut değil gibiydi hızlıca konuyu kapatmak istermiş gibi konuşmaya başladı "Çembere katıldı. O akşam dolunay vardı, Awenler ile karşılaştı, korucuyu Elijar ile istemeden Awenlerin zoru ile dövüştü ve sonunda hiçbirşey bilmeden bir korucu oldu, birkaç gün sonra Miranda ortadan kayboldu." dedi konuya gelmek ister gibi bir hali vardı "Şu an onun için herşey baştan gerçekleşiyor. Bu sefer o Elijar ve sende kendisini görüyor, seni getirmeden önce bunuda söylemişti." dedi sakin sakin ama benden bir tepki bekler gibi, gözlerim fal taşı gibi açılmış kıza inanamadan bakmıştım bende karşılık olarak "Beni kendisi gibi mi görüyor?" yavaşça kafasını salladı ve kollarını yavaşça havaya kaldırıp saçını eliyle arkasında topladı ve kalçasını ileri geri oynatmaya başladı.

    "Bence artık bunlardan konuşmayalım... " dedi bana yaramaz bir çocuk gibi gülerek, kalçalarını sert birşekilde kalçalarıma bastırarak hareket ettirirken. "Yeteri kadar çemberler hakkında konuştuk." dedi ve yavaşça boynuma doğru uzanıp öpücük kondurmaya başladı. Ben zaten dünden razı olduğumdan hemen sertleştim, kollarından tutup nazikçe yan tarafa doğru yatırdım ve üzeirne çıktım. Bana şehvetle bakıyor, gülüyordu.

    Birkaç kez onu öptükten sonra konuştum "Sorumu tam olarak cevaplamadın." dedim ellerimi bacaklarında gezdirirken ve diğer elimle saçını okşarken "Neden benimle bukadar ilgilisin, neden bu kadar karmaşık davranıyorsun." herzamanki gibi tekrar güldü

    "Ben senin Mirandanım, sende benim warlowumsun."
    Tümünü Göster
    ···
  15. 140.
    0
    bunu söyledikten sonra onu çok şevhetli bir şekilde öpmeye başladım, ellerim bacağından kasıklarına doğru gitti, daha kızlığına ulaşamadan elimi tuttu ve gözleriyle resmen hayır dedi, sonra konuşarak "Daha değil." diye cevap verdi. Alaycı bir şekilde güldüm ama daha üstüne gitmedim, tek istediğim şey biraz rahatlmaktı ve bunu o bana verebilirdi.

    Yavaş yavaş kalçasını oynatarak kasıklarını kasıklarıma sürtmeye başladı, tekrar öpüşmeye başladık ve neredeyse saatler sürdü. En sonunda ikimizde orgazma ulaşmıştık ve soğuk yerde yattık. ikimizde ter içinde kalmıştık ve ben yine tavana bakıyordum "Eğer herşeyi birden bire alırsan bunların hiçbir manası olmaz." dedi sanki saatlerdir konuşuyormuşuz gibi ve yanağıma yavaşça bir öpücük kondurdu, ardından ayağa kalktı.
    ···
  16. 141.
    0
    "Kalk" dedi dolaba vardığı zaman otoriter birşekilde, "Ha?" dedim olayı kavrayamadığım için "Kalk, hazırlan." dedi, "Hazırlanayımmı?", "Kendimi bidahamı tekrarlayayım?" dedi sinirli sinirli, sanki az önceki kız o değilmiş gibi "Sen bipolar falanmısın?" dedim dalga geçerek, bana gayet ciddi ve sinirli bir şekilde bakmaya başladı birden üzerime o sabah giydiğim ama beğenmediği giysilerimi fırlattı "Giy." dedi ve üzerini çıkartıp kendi giymesi gerektiği şeyleri dolabın önünde giymeye başladı.

    "iyi güzel giyoruz da, nereye gidiyoruz?" diye sordum, biraz meraklanmıştım, "Gidince görürsün." dedi gülerek busefer, tahmin etmeye çalıştım "Çember ile mi alakalı?", "Evet", pantolonunu giydikten sonra arkasını dönüp gözlerimin içine yüzünde bir tebessüm ile beraber baktı "Ama Warlowun çemberi değil.", "Nasıl yani?" dedim gömleğin dümelerin iiliklerken gözlerimi ondan ayırmıyordum "Benim çemberim ile tanışacaksın, orjinal çember ile" dedi sakin sakin, sütyenini taktıktan hemen sonra "tep'in çemberi ile."
    ···
  17. 142.
    0
    reserved çekelim
    ···
  18. 143.
    0
    Üstümü giydikten ve çoraplarımı ayağıma geçirdikten sonra Alicia bana birşeyi hatırlattı "Sendelemiyorsun." dedi tam yatağa otururken, durdum ve ayağa kalktım, bir kaç adım attım ve normal bir şekilde yürümeye başladığımı fark ettim. "Bu iş gittikçe garipleşiyor." dedim şaşkın bir şekilde, kahkaha attı "içtiğin şeyden dolayı, ileride yararını görürsün." dedi sırıtarak. Bu sefer ben ona sert ve ciddi bir şekilde baktım "Herşeye kahkaha atıp duruyorsun, bunun nesi komik?" dedim, nispet yapar gibi gülerek "Çok safsın, sanki kuzenlerimle uğraşıyormuşum gibi hissediyorum." dedi, sözü bittikten sonra kahkayı patlattı. Durduğum yerde somurttum sadece "Küçük bebek seni, kızarmış bide." dedi türkçe olarak bozuk aksanı ile.

    Hiç umursamadan üzerime ince bir kaban geçirdim ve ona baktım çoktan kapıyı açmış beni bekliyordu. Kapıya yaklaştığım zaman daha kapıya adım atmadan çıkmamı engelledi"Warlowla karşılaşırsan sakın birşey söyleme, sadece beni takip et." gözlerimin içine herzamanki gibi dik dik bakarak "Birşey söylerse, ben cevabını veriririm. Artık onunla konuşmak zorunda değilsin." dedi aşırı bir ciddiyet ile. Kafamı tamam anlamında salladım "Güzel. Beni takip et." diyip kapıdan çıkmama izin verdi ve kapıyı kilitlemeden odadan çıktık.
    ···
  19. 144.
    +1
    Yemek odasından geçerken Warlow ile cem'i odanın diğer tarafında masanın en başına oturmuş konuşurken gördük. Masa zaten büyüktü, oda ondan dahada büyüktü, buda görüş alanında uzun bir süre olacağımız anldıbına geliyordu. Alicia üzerini düzeltir gibi yaparken gözlerimin içine bir anlığına baktı ve hemen yürümeye başladı. Peşinden bende olabildiğince sakin bir şekilde onu takip ediyordum. Daha masanın yarısına gelmiştik ki Warlow bana hitap ederek konuşmaya başladı.

    "Ne oldu, bir kızın arkasındamı saklanıyorsun artık?" dedi türkçede dalga geçer bir ton ile, sözüne Cem gülmeye başladı. "Senin daha iyi birisi olduğunu düşünüyordum, küçücük köpekten başka birşey değilmişsin." dedi çok sesli kahkasını atmadan önce. Sağ gözüm sinirden hafifçe seyirmeye başladı, "Sanada merhaba, Warlow." dedi Alicia türkçe olarak, "Mhm... " diye bir ses çıkarttı Aliciaya karşılık olarak.

    Tam yanından geçiyordum ki, warlow birden sağ bileğimden beni yakaladı "Ne oldu, konuşma bilmiyormusun... Köpek?" dedi son sözünü vurgulayarak. Kolumu sallamaya çalıştım ama hareket ettirmeme bile izin vermedi, hatta tutuş şekli gittikçe daha sıkı bir hal alıyordu. Alicia hemen araya girip "Çırağıma zarar veriyorsun Warlow." dedi kızgın bir şekilde. Warlow bileğimi sıkmayı bıraktı ama hala bileğimi tutuyordu, kafasını yavaşça Alicianın olduğu yöne doğru çevirdi ve ona bakmaya başladı "Ve?" dedi ingilizce konuşuyordu artık, "Eğer işlerin kızışmasını istemiyorsan, elini onun üzerinden çek.". Warlow ona bir süre daha baktıktan sonra yavaşça elini geri çekti ve ayağa kalktı, aliciadan daha uzundu ve ona tepeden bakıyordu. Bilmediğim o dilde tekrar konuşmaya başladılar, Warlow yine o alaycı tavrıyla konuşuyordu. Alicia ise sert ve kendinden emin bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Bir süre sonra konuşma alevlendi, konuşmadan çok pasif agresif bir tartışmaya döndü, vurgulu sözler ve ara sıra ses tonları artıp alçalıyordu. Yetmemiş gibi Cem de ayağa kalktı ve olduğu yerden onların tartışmasına katıldı, oda dalga geçer gibi konuşuyordu.

    Sonunda "Yeter!" diye bağırdım ingilizce olarak, herkes dönüp bana baktı "Benim hakkımda konuşacaksanız anladığım bir dilde konuşun!" diye azarlamaya başladım, Warlow gülmeye başladı ve Cem'e baktı "Bak, konuşma biliyormuş." Cem kahkaha attı "Üst katta testislerini kaybetmemiş anlaşılan." dedi öncekinden dahada sesli bir kahkaha atarak.

    Alicia bunlara kızgın kızgın bakmaya başladı ve kolumdan tutup beni çekti. "Ah! Kaç lütfen!" diye gülme ile bağırma arasında bizimle dalga geçtiler.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 145.
    +1
    Haci devam et bea
    ···