1. 1.
    +18 -2
    hollanda kraliyet bahçesindeki lalelerden bir bukle yada irem'den koparılan bir çiçek misali...
    gün boyunca fakültenin koridorlarında hop oradan hop buraya koşturduğu, kampüsün çimlerinde yayıla yayıla oturduğu, 1890 yıllarından kalma sıraların üzerinde terleyerek eskittiği muntazam ve dolgun şekilli poposuna, her sabah ekseriyetle geçirdiği işte bu kumaşa nakşeden vücudunun, bilhassa bacaklarının arasının kokusunu, içinizle birleştirmek... dünya literatüründeki tartışmasız en mis kokudur... bu kokunun beyindeki tesirini anlatmaya kelimeler kesin ve net söylüyorum; kifayetsizdir. bu koku; cennetten gelendir, 1947 model Château Chevaladl Blanc adlı fransız şarabı gibidir, cennetin tüm mis kokularının sentezlenmesiyle oluşasıdır o hiç kuşkusuz. size verdiği etki ise her daim bağımlısı olacağınız, ekseriyetle yaşamak isteyeceğiniz bir etkidir. sizi bambaşka rüyalara, beyninizin perspektif yönünün ayrı bir çehresine kavuşturacak kokudur o...
    günün sonunda okuldan gelmesiyle mütevellit, tüm saatlerin yorgunluğunu atmaya, ilk önce o mis kokulu teriyle bezenmiş pantolonunu çıkartmasıyla başlayacaktır. işte bu hamle; sizi fiziken, mental ve tüm uzuvlarınızın mübah olmasına iştirak edecektir hiç kuşkusuz. tüm gecenizin zevk-i sefa içerisinde geçmesine sebep olacaktır... koklaya koklaya uyunur ki onunla (:

    bu gece gel benim ol diyemem,
    sana ben aşkımı söyleyemem,
    utanırım beni öp diyemem;
    ele güne sorma beni,
    kokunla meze yapıp harca beni...
    ···