/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    +1
    bi de hikaye çok güzel gidiyor yanlış anlama da meraktan soruyorum, tahmini ne zaman biter?
    ···
  2. 127.
    +9
    beyler geldim birazdan atıyorum partları
    ···
    1. 1.
      +5
      heh amk burdayız biz hep
      ···
  3. 128.
    +71
    *
    karşısında bir erkekle oturuyordu.
    "pişşt" diye seslenesim geldi ama rezil olmaktan korktuğum için tuttum kendimi.
    arkası bana dönüktü ama saçlarından tanımıştım.
    yine de tam emin olamadığım için tuvalate kalktım giderken bakarım diye.
    sallana sallana yürüyordum.
    neyse ki bizim kızı görmem şok etkisi yaratmıştı bende ve biraz da olsa kendime gelmiştim.
    yüzünü görüp emin olmuştum.
    yakından görünce karşısında oturan çocuğu da tanıdım.
    kızı evine bırakan mavi çakal kasa BMW li çocuktu bu.
    onlar beni görmemişlerdi.
    vay amk sevgilisi mi acaba derken masaya geri dönmüştüm.
    ama gözümü masadan alamıyordum.
    hararetli hararetli konuşuyorlardı.
    çok geçmedi ki çocuk masadan kalktı gitti beyler.
    önce belki tuvalete gidiyordum desem de ceketini alması ve giderken hesabı ödemesi bizim kızı masada mal gibi bıraktığını gösteriyordu.
    vay amk kafam iyice karışmıştı.
    aradan 10 dk kadar gemişti.
    önce bizim kızı gülüyor sansam da sonra ağladığını farketmiştim, içim parçalanmıştı lan beyler.
    baktım masadan kalkacağı yok ve ağlıyor.
    masadan el işaretiyle müsade isteyip kalktım.
    Aysel "nereye" diye sordu ama cevap vermedim ve bizim kızın masasına doğru yürüdüm...
    ···
  4. 129.
    +60
    *
    Alkolun vermiş olduğu cesaretle karşısındaki sandalyeye oturdum.
    Biraz açık giyinmişti.
    Önce utanmış sonra da kendi kendime kıskanmıştım.
    Kafasını kaldırıp bana baktı.
    Şaşırmıştı.
    Önce gözlerindeki yaşı silmeye çalıştı ama saklaması imkansızdı.
    Gözleri kıpkırmızıydı.
    Öylece hiç bi şey demeden oturdum.
    5 dk kadar geçmişti ki masada duran telefonu eline aldı.
    sinirle bi şeyler yazdı.
    telefonu masaya geri koydu.
    bana baktı.
    gözleri hala kurumamıştı ama tebessüm ediyordu.
    -sen beni mi takip ettin. dedi
    sarhoşluğum belli olmasın diye konuşmadım sadece kafamı iki yana salladım.
    önünde duran biradan son yudumunu alıp garsona işaret etti.
    garson geldi, bizim kız 1 bira daha istedi.
    garson "hesabınız kapatıldı efendim, yeni hesap açmamızı ister misiniz" diye sordu.
    konuşmadan kafasıyla onayladı.
    garson "siz bi şey ister misiniz" diyerek bana baktı.
    -aynısından. dedim
    bizim kız sürekli telefona bakıyor, ara sıra eline alıp tuş kilidini açıp bi şey yapmadan masaya geri bırakıyordu.
    bi mesaj beklediği çok belliydi.
    biralar geldi. hızlı içiyordu. belli ki alkol kasıyordu.
    ben temelde yatan rakıdan dolayı ağır ağır eşlik ettim.
    o 3. birayı söylemişti ki benim daha ilk biramın yarısı duruyordu.
    hiç konuşmadık beyler biliyor musunuz, sadece onu izledim.
    merak ediyordum, onu tanımak istiyordum ama izlerken ki niyetim ondan değildi.
    hayranlıktan bakıyordum.
    ara sıra kafasını kaldırıyor, gözlerine bakabildiğim için kendimi şanslı hissediyordum.
    derken telefon çaldı...
    ···
  5. 130.
    +63
    *
    heyecanla telefonu eline alıp, biraz daha çalmasını bekledikten sonra kulağına zütürdü.
    hiç bi şey demedi.
    öylece dinledi.
    konuşma çok uzun sürmemişti ki gözleri dolmaya başladı.
    ters bişeyler oluyordu, ne olup bittiğini bilmediğim için mal gibi izliyordum sadece.
    telefonu kapattıktan sonra ağlaması artmıştı.
    çevredeki masalar bize bakıyordu.
    aysellerin masa da bize bakıyordu ama onlar muhtemelen dedikodu kasıyorlardı.
    bizim kızın 3. birası da bitmek üzereydi.
    kafasını sabit tutamadığını farkettim.
    bende sarhoşluk falan kalmamıştı amk.
    hayatımda ilk defa içmiştim, o da bin olmuştu hatun yüzünden.
    ona üzülmekten hiç bi şey hissedemiyordum.
    muhtemelen biraları tazelemek için bize doğru gelen garsona elimde "gelme" der gibi bi işaret yaptım.
    -eve bırakayım mı seni. dedim
    -taksiyle giderim ben. dedi
    -taksiniz kapıda sizi bekliyor, hadi daha fazla bekletmeyin o zaman. dedim
    -ne yapacağım ki boş evde. dedi
    neyi ima ettiğini anlamamıştım beyler. uzatmadım.
    -peki sen bilirsin. dedim
    bi şey söylemek istiyor gibiydi.
    kelimeler dilinin ucuna kadar geliyor, sabır çeker gibi geri yutuyordu.
    kendi birası bittiği için benim biramın son yudumunu da hızlı bi şekilde içtikten sonra.
    -huur çocuğu. dedi...
    ···
    1. 1.
      +1
      ···
  6. 131.
    +6 -1
    aksam devam et boncuk abıı
    ···
  7. 132.
    +9
    canım sıkıldı yazmaya devam ediyorum beyler
    ···
  8. 133.
    +66 -3
    *
    bu lafı bana karşımda o kız haricinde söyleyen kim olursa olsun saniye beklemeden dalardım.
    kıza dalmadım ama çok sinirlenmiştim.
    onu rahatsız edecek hiç bi şey yapmamış sadece çok içtiği için evine bırakmayı teklif etmiştim.
    beni yanlış anlamıştı ama açıklama yapamayacak kadar öfkeliydim.
    sinirle yerimden kalktım.
    -iyi akşamlar. dedim
    iki adım atmıştım ki.
    -"pişt".dedi arkamdan
    gel de durma işte amk küçük oyunumuz yine başlamıştı.
    durdum ama dönüp bakmadım.
    -"pişt" sana diyorum delikanlı, baksana. dedi
    hala sinirliydim ama sırf sarhoş olduğunu bildiğim için geri döndüm.
    -efendim. dedim
    -nereye gidiyorsun, beni bırakmayacak mıydın sen. dedi dalga geçer gibi.
    -sizin geleceğiniz yok, bekleyen başka müşterim var onu bırakıcam. dedim
    -hadi ya, telefonun çaldığını duymadım ama. dedi
    -telefonla aradığını söyleyen kim, bakın 1 saattir orda beni bekliyor, daha fazla bekletmiyim. dedim aysel'i göstererek.
    -he anladım manita olayları. dedi
    -iyi akşamlar. dedim
    cevap vermedi, dalga geçer gibi güldü.
    az önce ağlayan hatun şimdi benle taşak geçiyordu.
    sinirle bizim masaya gelip oturdum.
    grup yavaş yavaş toparlanıyordu.
    aysel:
    -ne oldu, kimdi o kız. dedi
    -eski bi arkadaş, bi selam vereyim dedim. dedim
    tepki vermedi.
    dışarı çıktık, arabaya doğru yürüdük.
    aysel arabay bindi, ben camdan bizim kıza bakıyordum.
    hala aynı şekilde oturuyordu.
    onu orda öylece bırakıp gitmek ne zor oldu bilemezsiniz beyler.
    ama sırf güzel diye de kimsenin bana "huur çocuğu" deme hakkı yoktu, kaldıramazdım bunu, kaldırmamıştım da zaten.
    arabaya bindim ve mahalleye doğru sürdüm.
    içim çok huzursuzdu, bişey yapmalıydım.
    ···
  9. 134.
    +71
    *
    aklıma bi çakallık gelmişti yine.
    ayseli bırakıp ermahı aramak için durağa gelmiştim.
    telefonda "acil" dediğim için gelmesi 15 dk sürmedi.
    saat akşam 8'e geliyordu ki emrah geldi.
    -ne oldu lan. dedi merakla
    -dur kanka anlatıcam. dedim, kafamı toparlamaya çalışıyordum.
    aslında durağa gelirkenki fikrim bizim kızı alması için duraktakilerden birini göndermekti.
    ama durakta 2 tane sevmediğim genco vardı.
    güvenemedim ve b planına geçmiştim.
    -bak şimdi kanka, bi kız mevzu var, yardımın lazım. dedim
    -vay binççç, kız mevzu var ve benim yeni haberim oluyor öyle mi, ben de bu zütveren neden dükkana gelmiyor diyordum. dedi, yine kendi kendine gelin güvey olmuştu amk.
    -lan dur mal mal konuşma, kızla daha bugün tanıştım, lan hatta tanışmadım bile, çok garip şeyler oluyor kanka, şimdi sorma şu günü bi atlatalım söz anlatıcam. dedim
    -tamam o zaman dökül, ne istiyorsun. diye sordu.
    -kanka hatun zor durumda, şu an fethiye caddesindeki edebiyatçılar lokalinde, içeri girince sağdan 3. masada cam kenarında oturuyor. hala ordadır diye tahmin ediyorum, taksiciymiş gibi gidip "beni duraktan gönderdiler" diyip onu alıp buraya getirebilir misin. dedim
    -olum tanışmadık diyorsun buraya getir diyorsun, kızın burda ne işi var, hem niye gelsin ki amk. dedi
    -lan dur bi dinle, kızın evi şurası. dedim, elimle oturduğu evi göstererek.
    -haa tamam o zaman, öyle desene. dedi
    -izin mi veriyon sanki amk. dedim
    -tamam la tamam son bi şey sorucam sen niye gidip almıyorsun. dedi
    -alamam işte, anlatıcam sonra. dedim
    -tamam o zaman haydi eyw. dedi ve anahtarı alıp gitti.
    ···
  10. 135.
    +66
    *
    saat 8 olduğundan durakta benden başka kimse kalmamıştı.
    henüz gececi arkadaşlar da gelmemişti.
    tek başıma bekliyordum.
    ara sıra telefon çalıyordu.
    hem arabam olmadığı için hem olsa da bu heyecanla bi yere gidemeyeceğim için bakmadım telefonlara.
    çay üstüne çay içtim.
    geldiklerinde bizim hatun beni görmesin diye içeri geçtim.
    ama camdan caddeyi kesiyordum.
    derken benim sarı şahin yanaştı.
    emrah direk durağa gelmek gibi bi mallık yapmayıp, kızın evinin kapısının önünde durmuştu.
    bizim kız arka kapıdan indi, binanın kapısını açıp bu tarafa hiç bakmadan eve çıktı.
    2 dk sonra salonun ışıkları yanmıştı.
    eve girdiğini bilmek rahatlatmıştı beni lan binler.
    garip bi şekilde daha adını bile bilmediğim bi hatuna nasıl böyle kapılmıştım, bilmiyordum.
    emrah arabayı durağın önüne çekti.
    yanıma geldi.
    durur mu amk direk sordu:
    -anlat bakalım paşa kim bu yavru ceylan. dedi
    -bilmiyorum. dedim
    -ya gibicem yapacağın işi ne demek bilmiyorum. dedi sinirlenerek
    -kanka kafam çok karışık şu taşlar yerine bi otursun söz anlatıcam. dedim
    -iyi tamam amk hadi geçmiyor musun eve. dedi
    -yok kanka burdayım ben daha, belki geceye kalırım, bi gelsinler gececiler de. dedim
    gececiler hiç mi hiç gibimde değildi aslında ama bizim kızı bi kere daha camdan da olsa görmek istiyordum her kadar kızgın da olsam ona.
    hem sebepsiz yere yediğim küfürü hazmedememiştim daha.
    bu şekilde gibsen uyuyamazdım.
    -bırakayım mı seni eve. diye sordum emraha.
    -yok amk, iki adımlık yer, ben giderim, bu arada Cemil usta arada sövüyor sana, gelmez oldu falan diye haberin olsun, gel de gönlünü al bi. dedi
    -tmm kanka yarın uğrıcam. dedim ve emrah gitti.
    ···
  11. 136.
    +76 -1
    *
    Gececilerden biri gelmişti.
    selam verip içeriye oturdu.
    ben 2. katın penceresini kestiğimden çardağa çıkmıştım.
    yarım saat kadar geçmişti.
    hiç bir hareket yoktu.
    yapacak bi şey yoktu.
    "olum ömer salça olma kimseye, gibtir git evine yat zıbar" dedim kendi kendime.
    arabaya bindim.
    kontağı çalıştırdım.
    bir iki ara gaz verdim dikkat çekmeye çalışan ergenler gibi.
    belki duyar da bakar camdan diye son bir ümit.
    ama o da yememişti.
    bastım gaza.
    ev hemen 2 sokak ötedeydi.
    daha durağın sokağından dönmemiştim ki arka koltuktan bir telefon sesi duydum.
    "hay amk kim bilir kim unuttu" dedim.
    telefonu elime aldım.
    nokia 6630.
    liseli binler bilmez, altı yuvarlak armut gibi bi telefon.
    zamanının son modellerinden.
    bu bizim kızın telefonuydu amk.
    "emre" diye biri arıyordu.
    lan açsam mı acaba diye düşündüysem de olaylar iyice taka sarmasın diye ellemedim hiç.
    sessize almayı da bilmiyordum o yüzden hiç ellemeden ön koltuğa koydum telefonu.
    "telefonu yarın zütürür, bi gün daha onu görmüş olurum" diye düşündüm.
    evin önüne gelmiştim.
    arabayı parketmiş ama henüz inmemiştim.
    telefon belki 3. kez çalışıyordu ard arda.
    bi ara mesajlarını mı okusam mevzuyu çözmek için acaba diye düşündüysem de sürekli arayan bin buna müsade etmiyordu ki.
    zaten zütüm de yememişti, okumadım mesajları, hiç bi şeyi karıştırmadım beyler.
    demin farketmediğim ayrıntı şimdi gözüme çarpıyordu...
    ···
    1. 1.
      +12
      "amq" yazdıktan sonra 6630 u bilsen nolur ruhun liseli
      ···
  12. 137.
    +3
    hızımı alamadım yeter bu kadar
    ···
  13. 138.
    0
    Aksam 3-4 part daha salla reyiz
    ···
    1. 1.
      0
      aynen panpa akşam 11 de devam.
      ···
  14. 139.
    +1
    Dogrumulan bunlar omer
    ···
  15. 140.
    0
    usta part atacak mısın sabah erken kalkmam gerek ona göre yatıcam
    ···
    1. 1.
      0
      yazıyorum birazdan geliyor ilk parti
      ···
  16. 141.
    +58 -1
    *
    "emre arıyor" yazının arka tarafında bi adam resmi vardı.
    yakışıklı biriydi, orta yaşlarda hafif kır saçlı karizmatik gülüşlü bir adamdı.
    sinema, tv kültürüm pek olmadığından "acaba artiz" falan mı diye geçirdim içimden.
    neyse, babaneydi amk ya.
    tam arabadan inecektim ki telefon bi daha çaldı.
    belki de önemli bi mevzu vardır diyerek fikrimi değiştirmiştim.
    arabadan inmeden geri çalıştırdım.
    tekrar durağın oraya gidiyordum.
    arabayı durağın önüne koydum.
    binanı önüne geldim.
    aşağı kapı kapalıydı.
    cesaret edemediğimden dolayı,
    2. katın zilleri olmadığını düşündüğüm bi kaç kapı ziline bastım.
    bi kaç tanesi "kim o" diye seslendi diyafondan ama cevap vermedim.
    neyseki tembel binlerden bir tanesi açtı kapıyı.
    içeri girdim.
    hızlı adımlarla 2. kata çıktım.
    bir de ne göreyim sabah taşıdığımız eşyalar öylece koridorda duruyordu.
    "hay amk, aklımı gibeyim" dedim.
    kıza süpriz yapıcaz diye eşyaları oraya kadar çıkartmış, kızla konuştuktan sonra aklım uçmuş, eşyaları öylece orda bırakmıştık.
    "acaba restorantta, boş evde napıcam derken bunu mu kasdetmişti" diye düşündüm.
    muhtemeldi ama emin olamadım.
    şaşkındım.
    neden geldiğimi tekrar çalan telefon hatırlattı.
    yine "emre" arıyordu.
    çok pis ayar olmuştum.
    derken ürkek ürkek kapıyı çaldım...
    ···
  17. 142.
    +59
    *
    çok geçmeden kapı açıldı.
    en son ağlarken bıraktığım hatunu pek bi neşeli görmüştüm bu sefer.
    -bunu arkadaşın arabada unutmuşsunuz. dedim
    -aaaa öyle mi, kendi neden getirmedi, belki ben tekrar onu görmek istemişimdir. dedi
    ben bu cümleye kadar telefonu arabada bilerek bıraktığını, o dönemin taksilerinin büyük çoğunluğunun şahin olmasından dolayı arabanın benim araba olduğunu anlayacağını tahmin etmemiştim.
    bizim hatun çakal çıkmıştı.
    -bu isteğinizi arkadaşıma ileticem, iyi akşamlar. diyerek telefonu eline tutuşturmuştum.
    artistlik yapıp merdivenlere doğru yöneldim.
    bakmıyordum ama kapı henüz kapanmamıştı.
    o yürüdüğüm bi kaç sn içinde "beni tekrar görmek istemiş" olması düşüncesi tüm sinirimi alt edip ayaklarıma geri dön komutu verdi.
    geri dönüp hatuna hiç bakmadan koridordaki çamaşır makinesinin üzerinde duran fırını kucaklayıp direk içeri girdim.
    kendi de evde henüz ayakkabı ile dolaştığı için ben de hiç çekinmemiş direk öylece girmiştim.
    -napıyorsun sen. dedi hafifçe gülerek.
    hoşuna gittiği belliydi ama şaşkındı da aynı zamanda.
    duymazdan geldim ve yaptığım işe devam ettim.
    kucaklayabildiklerimi kucaklayarak, kucaklayamadıklarımı ite ite soktum eve.
    buz dolabını tek başına kapı eşiğinden geçirirken çok zorlanmıştım ama erkekliğe tak sürdürtmemek ve sabah yediğimiz "herkes sen mi" lafınının altında kalmamak adına hiç belli etmedim.
    aralık ayıydı.
    hava soğuktu ama ben zorlandığımı belli etmemeye çalışırken alnımdan ve muhtelif yerlerimden akan ter beni ele veriyordu.
    Ne hikmetse deminden beri aralıksız çalan telefon ben kızın evine gelince susmuştu.
    "lan acaba yavşak emre beni mi takip ediyor" diye bile düşünmüştüm o an.
    Tüm eşyaları evin uygun yerlerine koyduktan sonra kapıdan çıkarken az önce sorduğu soruya masum bir çocuk edasıyla omuzlarımı yukarı kaldırarak:
    -hırsızlık. dedim
    gülmüştü lan beyler. o kadar güzel gülmüştü ki "o an oracıkta ölsem de zirvede mi bıraksam acaba" diye düşünmüştüm.
    hem utandığımdan hem de mutluluktan dolayı hızlı adımlarla çıktım evden.
    merdivenlere yöneldim.
    koşar adım 2'şer 3'er iniyordum merdivenleri.
    binadan dışarı çıkmış karşıya geçecektim ki.
    -bu arada arabada bi şey daha unuttum, onu da alır mısın? ama getirmene gerek yok, sende kalabilir. diye seslendi camdan.
    ···
    1. 1.
      +2
      Aradan 2 yil geçmiş tekrar üşenmeden okuyom abi
      ···
    2. 2.
      +1
      ···
  18. 143.
    +75 -1
    *
    meraktan ölmek üzereydim.
    arabanın yanına ışınlandım resmen.
    sol arka koltuğun üzerinde ikiye katlanmış bir kağıt parçası duruyordu.
    heyecanla açtım.
    "o lafı sana demedim,
    çok sinirliydim,
    özür dilerim...
    Eylül"
    yazıyordu.
    hani diyorum ya hep, bu durumlarda yüzümde "aptal bir gülümseme" oluyor diye.
    işte on an ilerleyen yıllar dahil hayatımdaki en aptal gülümseme vardı yüzümde.
    kulaklarım yandığından yüzümün kızardığını hissetmiştim.
    belki 5 defa okudum bu bi kaç kelimeyi.
    zihnime kazıdım.
    o günü hiç unutmayacaktım.
    (o kağıt parçasını hala saklıyorum beyler..)
    en azından özrünü kabul ettiğime dair bi imada bulunmak için kafamı kaldırdığımda camda göremedim Eylül'ü.
    içeri çoktan geçmişti bile.
    arabaya bindim ve mutluluktan uçar vaziyette Eylül, Eylül diye sayıklarak evin yolunu tuttum.
    1 gün içinde 2 defa eşya taşımak beni çok yormuştu.
    eve gider gitmez uyurum diye tahmi etsem de,
    beynimde sürekli Eylül ismi yankılanıyordu.
    O an o yorgunluğuma rağmen "lan gececi olarak durağa mı gitsem belki camdan falan bi daha görürüm" diye bile geçirdim içimden.
    ama sapıklığın alemi yoktu,
    durumun farkındaydım,
    hem ne kadar tutuşsam da sonuçta mahallemize yeni taşınan bekar bi kızdı.
    bekar olmayadabilirdi,
    bilmiyordum amk kafam çok karışıktı...
    derken bu düşünceler arasında uykuya daldım,
    ertesi gün çok garip bir güne uyanacağımı henüz bilmiyordum...
    ···
    1. 1.
      +7
      olum hikayenin şu anlık en kral anı 5.-10. satır arası
      ···
    2. 2.
      +58
      notu okuyunca ben bile aptal aptal sırıttım burdan amk.
      ···
  19. 144.
    +10
    bugünlük bu kadar, iyi geceler beyler
    ···
  20. 145.
    0
    Rezerve
    ···