bu başlıkta ekşici tribine giriyoruz

inci sözlük yazarlarının hatta moderatörlerin ve kurucusunun inci sözlük nedir üstünde düşündüğünü zannetmiyorum. bir misyon edindiklerini bir şeyleri değiştirmeye çalıştıklarına da inanmıyorum. sadece ve sadece eğleniyorlar, eğlendiriyorlar. eğlenirken belki bizi biraz rahatsız ediyorlar o kadar. ha bu rahatsızlık da katlanılmayacak bir rahatsızlık mı? bence hayır. facebook ve ekşi sözlük saldırılarında bilgisayar başında olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki; saldırılar esnasında gayet eğlendim. ha belki ssg olsam mark zuckerberg olsam bu saldırılara kızabilirdim ama ben sadece bu sitelerin son kullanıcısıyım. biliyorum ki bu saldırılar aylarca sürmeyecek, biliyorum ki reelde bana zarar vermeyecek. o zaman sorun ne? neden bu kadar üstlerine gidiyoruz? bu saldırılar ve inci sözlük doğru olmayabilir ama yanlış da değiller. ben asıl inci sözlük'e ekşi sözlük'ten laf atmayı, bunlar çok pis adamlar demeyi doğru bulmuyorum.

ekşi sözlük'ten inciyi tasvip etmeyenlere bir nebze de olsa hak verebiliyorum ama buradan onlar hakkında (onları yeren veya öven) derin sosyolojik tespitler yaptıklarını zanneden, inci üzerinden genellemelere gidip toplumsal çıkarımlar yapanlara dayanamıyorum. aramızda bu kadar çok sosyolog olmadığına göre birileri başkalarının işine el atıyor. bu sözde bilimsel tabanlı entrylere en az inci sözlük içeriği kadar gülüyorum.

bu sözlüğün bizden-sokakataki vatandaştan oluşan bir gruptan farkı yok ki sosyolojik değerlendirmeye tabii/layık olsun. inanın bana hepsi bizden biri. çoğu ekşi sözlük çaylağı, bir kısmı ekşi sözlük yazarı, diğer sözlüklerden gelen de var. ekşi sözlük'ü ve sözlük kültürünü (böyle bir şey var mı bilmiyorum) bilen adamlar. çoğu bilerek ağzını bozuyor, nasıl biz gülerken sandalyaden düşüyoruz onlar da o yüzden hiç tanımadığı adama bin diyor. orada da üniversiteliler ağırlıkta, orada da doktor, mühendis, mimar, çalışan, liseli, varoş, zengin var. onlar da bizim gibi halkın bir kesiti. ha örneklem kümeleri halkı birebir yansıtıyor mu? nasıl bizimki yansıtmıyorsa onlarınki de yansıtmıyor. zaten onlarında halkı yansıtıyoruz biz şeklinde bir inancı olduğunu zannetmiyorum. kanaatimce keyif için ekşiye diş biliyorlar, belki çaylaklığın, uçurulmuşluğun acısını çıkarıyorlar, kim bilir?

ekşi sözlük yazarlarını sevmiyorlar ama beni sevmeyeceklerini zannetmiyorum. onların kafaya taktıkları, kızdıkları, sevmedikleri ekşi sözlük yazar profili kesinlikle ben değilim mesela. onlar bazı değerleri tekleştirip, ona tek doğru oymuş gibi davranan yazarlara gıcıklar. bu yüzden lost, nutella, brownie intense, uludağ limonata'yı sevmiyorlar. sandalyeden düşmek, ekrana kahve püskürtmek gibi şeyleri doğal bulmuyorlar. ben de ekşi sözlük'teki suni değerleri, suni gündemleri, suni kavgaları, suni duyguları, suni beğenme kalıplarını sevmiyorum, ekşi sözlükte şeyh uçmaz müritler uçurur durumunun karşısındayım. onlar tam olarak benim gibi düşünüyorlar mı bilmiyorum ama yaptıkları pratik benim eleştirdiklerime uyuyor.

onların konu edindiği bu ekşi sözlük değerleri belki bizlere bir ikaz. çok gittin geri git diyorlar fakat bunu bilinçle söylediklerini ekşi sözlük'e mesaj vermeliyiz beyler diyerek harekete geçtiklerini zannetmiyorum. nasıl ki vuvuzelanın tek başına sesi ile binlerce kişinin birlikte oluşturduğu sesi bir değilse onlarınki de bir değil. belki kişi olara başka sebeplerden ekşi sözlük'e yükleniyorlar (sürü pgibolojisi, eğlence, çaylaklığın acısı vs) fakat birlikte yarattıkları ses, ekşi sözlük'ün tekleştirdiği fabrikasyon yazar profiline bir ikaz.

mesela ben bir müzik grubununa hayatın merkeziymiş gibi davranılmasını doğru bulmuyorum. biliyorum ekşi sözlük'e yazdığımız şeyler gerçek olmak zorunda değil ama unutmayalım ki bizler gerçek insanlarız. sözlerimiz yalan da olsa, yanlış da olsa bu gerçek insanlar olduğumuzu bize unutturmamalı. mesela pink floyd'u ben de dinliyorum ama tanrısal müzik yaptıklarını düşünmüyorum, ya da bana göre miles davis dahil kimse tanrıyı trompetinden üfleyemez. ya da hiçbir şarkıya hayatımın soundtrack'i olsun, şu şarkıyı da intihar ederken dinleyeyim demiyorum. diyene tabi ki bir şey diyemem ama bunları samimi bulmuyorum. abartılı, bu yüzden yanıltıcı tanımları yanlış bir kanaat oluşturduğu için sevmiyorum. .

işte onlar; (alt metni doldursun veya doldurmasın) 11 yılda ekşi sözlük içinde istemeden oluşmuş ve artık neredeyse klişeleşmekten dolayı kokuşmuş onlarca metaya dil uzatıyorlar. bence iyi de yapıyorlar. şu anda anadolu'dan çok uzak bir ekşi sözlük yapılanması var. belki yazarlar artık bu tarz şeyh uçmaz müritler uçurur kalıbından incinin bu tavrı ile kurtulur. böylece gerçeğe daha yakın daha samimi bir ekşi sözlük karşımıza çıkar. rafine zevkleri olan insanların samimi olamayacağına dair bir kanun olmadığına göre bunu neden başarmayalım? ekşi sözlük'ü bu yüzden sevmeyen ve ekşi sözlükteki onlarca güzelliği bu sebepten kaçıranları neden kazanmayalım?

bu anlamda bana göre inci sözlük; ekşi sözlük yazarlarınının daha samimi olması yönünde sözlük dışından gelen bir uyarıdır. (bilinçli bilinçsiz tartışmasına girmiyorum) dikkate alınması, dğer verilmesi gerekir. biz bu uyarıya kulak kabartacağımıza onların küfrüne takılıyoruz. küfrü ben dahil ailemde hiç kimse sevmiyor. hatta ailemden aldığım terbiye dolayısıyla küfre o kadar uzak kalmışım ki ortaokulda bir gün kavga edeceğim bir çoçuğa harfi harfi şöyle bir küfürde bulunmuştum senin annneni gibeceğim. bunu ne kadar süt çocuğu olduğumu anlatmak için değil benim gibi küfre bu kadar uzak bir adamın bu küfürlerden rahatsız olmamasına rağmen ararsak entrylerinde küfre rastlayacağımız yazarların çok küfürbaz ıyk demeleri üzerine yazıyorum.

aslına bakarsanız küfür çok da tiksinilecek bir şey değil, küfür toplumdan tehcir edilmiş bir şey de değil. hatta küfrün, argonun dil zenginliği olduğunu söyleyenler dahi var. ayrıca ne efendi adamlar biliyorum ki trafikte anne, bacı, ırz bırakmıyor. küfrün toplumdaki yeri buyken onlara çok küfürbaz kötü adamlar demenin bence alemi yok.

ayrıca işin daha farklı bir tarafı var; bu da bizim içinde bulunduğumuz toplumun hatası. mesela arkadaş ortamlarında küfür eden adamın yazılı küfre tahammülü nedense yok. iki yüzlülüğün alemi yok, burada kimse ingiliz asilzadesi değil. hem küfür onların hedeflerine (eğer varsa tabi) ulaşmada bence en etkin yol. sorarım; inci sözlük facebook saldırısı küfürsüz yapılsaydı adlarını (bir yerde amaç) bu kadar duyurabilirler miydi?

tüm bu izlenimleri haliyle inci sözlükte vakit geçirerek edindim ve gerçekten eğlendim. özellikle capsli başlıklarındaki fotoğraflara (erotik olanları kastetmiyorum ama o başlıklardaki fotolar da şukuluktu * , @2'lere ve oturtmuş oldukları jargonlara, lise terk'ten başlayıp big bang terk'e kadar uzanan geniş skaladaki ayarlara, açtıkları merak uyandırıcı başlıklara çok güldüm. mesela çoğu @2'ye pas atarcasına başlık açıyor, istiyor ki zeka dolu bir cevap gelsin, veremzse birleşip @2'nin liseliliğinden bahsediyorlar. yani inci sözlükçüler kendi aralarında paslaşmaya dahi başlamışar. bu yakınlaşmayı saldırılardaki kenetlenmelerden de anlamak mümkün.

işin özü inci sözlük kimsenin arka bahçesi değil, kimsenin çocukları da değil. küfürbaz, eğitimsiz, cahil kimseler olmadığı gibi internet aleminin anarşistleri de değil. birbirleriyle ve belki başkalarıyla da eğlenen insanlardan oluşuyor. biz kadar günahkar, biz kadar masum. ne ağır sosyolojik tespitlerleri hak eden ne de gözardı edilmesi gereken bir yer. kanaatimce ekşi sözlük'e klişelerini düşündürtmesi gereken, sevenlerinin eğlendiği sonu meçhul olan site. o yüzden keyfini çıkarın derim.