bütün fenerbahçeliler neden bu kadar

huur evlatları toplanmış yine.

bakın ilk ve son kez yazıyorum bu başlığa, bunlar gibi koyunlara laf anlatmaktan sıkıldım.

6222 sayılı yasanın (şike yasası, aziz yıldırım ve fbnin tüm desteğiyle nisan 2011'da meclise gelip yürürlüğe giren yasa, aynı zamanda şekip mosturoğlunun yasayı tasarlayanlardan biri olduğu yasa) şikeyle ilgili maddesinde "şike suçunun oluşması için şike anlaşması yeterlidir" diyor. bu düzenleme, tck'daki rüşvet suçuyla paralel düzenlenmiş. yani devlet memuruyla bir işin yapılması veya yapılmaması için x menfaati üzerinden anlaşma sağlarsanız, rüşvet suçu tekniken tamamlanmış sayılır ve müeyyide uygulanır. işte bu mehazdan alınmış. aynı şekilde tff talimatlarında da şike teşebbüsü (yani anlaşma) yeterli sayılmış ve küme düşme cezası öngörülmüş. ha bu arada 6222'yi asla savunmam, dünyada şike suçundan hapis cezası verilen ülke yok. (italyada rüşvetle bağlantılı 1-2 yıl hapis cezası veya para cezası var) bu 6222 sadece taraftarlara yani biz garibanlara uygulanmak üzere çıkarılmış, ama gerisi gibtir edilmiş bir yasadır. altı çizilmesi gereken husus bu yasa aziz yıldırımın büyük desteğiyle gelmiştir.

şimdi gelelim aziz yıldırım yalanlarına, yok emenike para sayma görüntüleri, yok o yok bu. bakın millet, iddianameyi, gerekçeli kararı, tapeleri, yargıtay kararını okumuş biri olarak söylüyorum, bunların hiçbiri iddianamede falan geçmedi. emenike para sayma görüntüsü hiçbir zaman olmadı! bu basın tarafından uydurulmuş bir yalandır. benzer olarak, 12 numara gibi koyun gütme grubunun iddialarından birine gelelim, 19 maçta şike yapıldığı tespit edilmişmiş! hani nerdeymiş! polis fezlekesinde fbnin 19 maçta şike yaptığı tespit edilmişmiş! yalan! 19 maç fb değil, tüm şike-teşvik iddia edilen maç sayısıdır.

gelelim, şike tek taraflı mı yapıldı? hani aziz yıldırım burada diğerleri nerede? biz tek başımıza mı şike yaptık? yalanına. bakın arkadaşlar, malum yasa nisan 2011de yürürlüğe girdi. bu ne demek, nisan 2011'den önce işlenen suç fiilleri için herhangi bir yaptırım uygulanamaz demek. ceza hukukunun temel ilkesidir. şimdi, fb ile x takım mart 2011 de maç yapıyor diyelim, ve şike teşebbüsü olduğu anlaşıldı (tape ve diğer deliller gereğince) bu durumda bu fiiller için sanıklara hiçbir şekilde suç isnat edilemeyecektir.

işte burada inanılmaz bir ayrım ortaya çıkıyor. şimdi arkadaşlar, ceza hukuku bir hukuk dalıdır, spor hukuku başka bir dal. yani spor hukuku, diğer hiçbir hukuk alanına benzemez. çünkü, sporda her şeyin hızlı olup bitmesi sorunsalı vardır (ekşici oçlara ithafen). yani siz 3 gün sonra yapılacak bir maçı ilgilendiren bir konuda (örneğin bir takımın oyuncusunun gördüğü kırmızı karta ilişkin yaptığı itirazın hemen sonuçlanması gerekir. dava açıp vay bana gösterilen kart haksızdı diyemezsin. tahkim bu yüzdendir. tahkime de geleceğim birazdan) ivedilikle karar vermek zorunuzdasınızdır. bu konuda spor yargılamasının ceza yargılamasıyla alakası olmadığını da belirteyim. spor yargılamasında şüphe sanık aleyhinedir. ceza yargılamasında ise tam tersi. masumiyet karinesi bu yüzden ceza hukukunun en önemli prensiplerindendir. spor hukukunda ise dediğim gibi şüphe yeterli. futbolu bırakın bir kenara, bi atleti düşünün, bunlar düzenli doping kontrolü testine girerler. test için wada görevlileri geldi diyelim, bu atlet doping kontrolü yaptırmayı reddederse, dopingliymiş gibi muamele görür ve ceza alır! yani adam diyor ki, ulan muallak sen bundan kaçıyosan demekki suçlusun! nerde kaldı masumiyet karinesi? yok. neden? spor eğlence gelişim vs için değil mi? ioc, wada, uefa, fifa, fiba vb bunları bilmiyor mu. biliyor. ama sporda 2 şeye müsaade etmiyor bu kurumlar:

1- doping
2- şike

gelelim tekrar şikeye. fifa-uefa düzenlemeleri çok açık. 0 tolerance dedikleri hani(ha bu kurumlar temiz mi bence hiç değil! ama düzenlemeleri ideal hukukun yansımasıdır her şekilde.) adam diyor ki, aleyhinde şüphe olduğuna kanaat getirirsem şike mevzunda, yaptırımını zütüne sokarım. çok açık ve net. yani, bu bir maçta yapılan bir hata da olabilir (gsliyim ve gs-bursa macındaki defans hatası da bu kapsama sokulabilir, şüphe yok. ama sporun hatalar oyunu olduğu kabul edildiğinden eğer çok çok açık bir şey yoksa genelde uefa-fifa uygulamaları sahadakiyle yetinmiyor, fazlasını arıyor) şimdi gelelim tapelere. benim bir iddiam var. tapeleri okuyup, ayırt etme gücüne sahip olan, koyun olmayan, fanatizm ve aziz yıldırım fetişi gözünü kör etmeyen bir kişinin şike anlaşmalarının yapıldığını iddia etmesi mümkün değil. bakın şike demedim, şike anlaşması dedim. (ahmet çakar gibi konuştum amk) haftasonu manisa fb macı var, ilhan ekşioğlu biriyle konuşuyor, karşıdaki şantiye işçiler nasıl falan diyor, bu da diyor ki "kahe'ye bi bakalım" falan

ulan hayırdır? mahkemedeki savunmalarınızda şantiye ve işçiler için kendi inşaat işlerinizi kastettiğinizi söylüyordunuz? manisasporlu kahe'yi inşaat işçisi mi yaptınız lan? adam 500 bin euroya top oynuyo bunu bile amele yapmışlar iyi mi, hey koçum benim.

tarla - dikim klagib şeyler zaten söylemeye gerek yok. aziz yıldırım bunlar için totem dedi mahkemede.

ilhan ekşioğluyla biri konuşuyor, hangi maçın devre arası olduğunu hatırlayamadım, karşıdaki diyor ki, rahatmıyız ilhan abi rahat mıyız sıkıntı çıkmasın" diyor. bizim inşaatçı ilhan "tüm bağlantıları yaptım sen rahat ol her yönden rahatız otur maçını izle" diyor. (he bu çok açık bi tape gibi gelmeyebilir bazılarına, gerçekten de öyle belkide ama aklınızda bulunsun diyor)

murat özaydınlıyı tanırsınız, ilhan ekşioğluyla telefonda konuşuyorlar, "hakeme de şey yaptın mı" diyor, ilhan durur mu "yaptım yaptım" diyor. şey yapmak? totemdir amk ne fesatız biz de.

sabit hata geçip ordan konuşalım demeler, onlarca kez değiştirilen telefon hatları ve nicesi. tatmin olmayan aziz yıldırım fetişistleri için capslerini de koyarım şu an müsait değilim sadece.

sonuç olarak; ceza - spor yargılaması çok farklı şeylerdir, şike suçundan insanların hapis cezası almaları (aziz yıldırım dahil) beni bir hukukçu olarak yaralamaktadır. ulan tecavüzcüler, katiller serbest geziyor bu ülkede. bunların hepsine binlerce kez katılıyorum. yargılama sürecinde hukuk ihlallerinin yapıldığını biliyorum. bunları da asla savunmuyorum. hiçbir şekilde.

ancak ve ancak, bir noktanın altını çizmek isterim. bu tü kaka yapılan tapeler var ya, mahkeme sürecinde aziz yıldırım dahil hiçbir sanık bunlara itiraz etmedi, hiçbir müdafii bunların hukuki olmadığını söylemedi. o nedenle geçerli tapelerdir hepsi. ama aziz yıldırıma sorsan bunlar kağıt parçası. ama trabzonun tapesi cıkınca trabzon tapelere göre şike yapmış diyor!

trabzona gelince, okuduğum tapelerden benim anladığım, trabzon, fb rakiplerine teşvik göndermek için teşebbüs fiilini işlemiştir. nitekim fb-ankaragücü macından önce ilgili konuşmalar var. bana kalırsa bu tapeler sonucunda da trabzona gereken ceza verilmeliydi. (teşvikte teşebbüs ile ilgili hukuki düzenlemeden tam emin değilim, belki de yanılıyorum, bu kısma şerh düşüyorum, bakıp editlerim)

arkadaşlar at gözlüğüyle bakmayın bu işe, söylenenlere aldanmayın, açın okuyun ya zor değil bunlar. mahkeme gerekçeli kararını okuyan kaç fenerli var? eminim 0.

aziz yıldırım şike yaptı da diğerleri temiz mi? ben öyle bir şey söylemedim. türkiyede hiçbir takımın da bu işlere karışmadığını söylemek hayalperestlik olur bence. ama ortada açık beyan bunlar varken bunları görmemek, üstünü örtmek, iğrenç, binlerce kez iğrenç. bu millet, hiçbir konuda anlaşamayan muhalefet (mhp chp) ve iktidari aziz yıldırım için yapılan kanun değişikliğinde anlaşırken gördü. ve kimse utanmadı. utanmayanlar da, önce akp oyunu, sonra cemaat oyunu, ikisi de ellerinde patlayınca "gladionun oyunu" demeye başladılar. benim değil ha, aziz yıldırımın ifadesi (tarafsız bölge geçen hafta canlı yayını)

not1: akpli-cemaatçi değilim.
not2: gsliyim, ama bu süreçte tamamen taraf sıfatımı göz ardı ederek baktım, bakmaya çalıştığımı düşünüyorum en azından.
not3: küfür edenlerin peşinen anasını gibeyim. o kadar yazdım, bana argümanla gelin, hukuki dayanağı olan şeylerle gelin.