1. 1.
    +7
    sözlüğün ruhani lideri olsun bu huur çocuğu.
    ···
  2. 2.
    +5
    yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik... charles bukowski
    ···
  3. 3.
    +5
    ben senin kötü zamanınım.
    otobüsü kaçırdığın anın, patronundan posta yediğin an ensendeki soğuk terim.
    ben gözüne kaçan ama bir türlü çıkmayan kirpiğinim.
    sevmediğin birine attığın sahte gülüsemenim.
    aklında olan ama söyleyemediğin şeyim.
    hızlı hızlı atan kalbin ve kontolünü kaybeden dizlerinim.
    gün ortasında gelen mide bulantısıyım.
    soğuk havada ensene düşen tombul yağmur damlasıyım aynı zamanda.
    kapı kulbuna takılan en sevdiğin elbisedeki yırtığım.
    ben senin kusurlarınım, ulaşamadığın isteklerinim.
    sessiz bir odada seni ürküten ağzı kapalı pet şişe sesiyim.
    ben karanlık yolda seni rahatsız eden gölgeyim.
    pencerene vuran ağaç dalıyım.
    garip ses çıkartan bacakları kıllı bir böceğim.
    elmanın içindeki kurtlu bölümün en tatsız yeriyim.
    i̇nsanların sana tuhaf bakışındaki ortak noktayım.
    gece geç saatte komşunun evinden gelen kavga sesiyim.
    balkon pervazında görmediğin yükseltiyim.
    arabanın cdıbına vuran taş parçasıyım.
    i̇şten çıkarken son saniyede sana patlayan fazla mesainim.
    tuvalet kuyruğunda bitmeyen sırada seni zorlayan idrar kesenim.
    mutfakta dolaptan üzerine düşen hamamböceğiyim.
    sokakta sana hırlayan köpeğim.
    o köpeğin hırlama sesine gelen arkadaşları da benim.
    ben senin rahatsızlığınım.
    tatil gününde başına gelen tatsız olayım.
    yolda patlayan lastiğine giren inşaat çivisiyim.
    uykusuzluk çektiğin günlerde aklına giren uykusuzluk düşüncesiyim.
    herkesin senden daha iyi olduğu fikriyim.
    seni çalışmanın ortasında bölen laubali arkadaşınım.
    ortamlardaki gerginliğim.
    ben sürekli kazananım.
    senin arkandan sana bakanım.
    yukarıdaki her şeyi gören de benim.
    benden korkarken yaşadığın korku duygusuyum, garip değil mi?
    ben suyun altındaki görünmeyen dibim.
    dolaşan karaltı, evine girmiş olan hırsızın bıraktığı rahatsızlık hissiyim.
    beslediğin hayvanına çarpan arabanın şoförüyüm.
    kamyon altında kalan ilk bigibletinim.
    ben senin kötü saç kesimin, seçemediğin giysin, istemediğin bir anda ortaya çıkan yırtık çorabınım.
    ben sigaranı yakamadığın çakmak, bulamadığın kibritlerinim.
    kolunu vurduğun sehpanın köşesiyim.
    ben anesteziden önce son düşündüğün şeyim.
    hiçbir zaman olamayacağın ‘iyi sen’im.
    zamanında yapılması gereken ama yapılmamış işinim.
    eline inen çekicim.
    ağzına kaçan ufak sineğim.
    salatandaki kol kılıyım.
    pos makinesinin hata mesajını veren sesiyim.
    işıklarda karşıdan karşıya geçerken duyduğun fren sesiyim.
    kötü bir kokuyum, nereden geldiğim belli değil.
    o içtiğin son yudum, çektiğin son fırtım.
    sabah uyandığında buzdolabında bulduğun içi boş su şişesiyim.
    ben senin biriken faturalarınım.
    ödemeyediğin kredi kartı borcunda her ay artan faizinim.
    genç yaşta ölen insanlara duyduğun üzüntüyüm.
    ben senin ölüm korkunum. tuvalette elini attığın rulonun son turuyum.
    deliler gibi ağladığında kafanı koyduğun yünlü yastığım.
    buzdolabındaki bozuk yiyecek kokusuyum.
    evinin köşelerindeki rutubetim. oradayım, seni görüyorum.
    darbeleri yaşadığın andaki çaresizliğinim.
    polisin suratındaki korkutucu ifadeyim bazen, bazen ise politikacıların yüzsüzlüğü, bazen de taptığın şeylerin yok oluşuyum.
    ben gerçeğim, sen değilsin.
    dakikada 80 kez atıp yaşlanan kalbinin kas dokusuyum.
    uzayan tırnakların ya da arabanın üzerine sıçan kuşun takuyum.
    bazen sempatiklik yapmak istediğimde ise elindeki kâğıt kesiğinin sızlamasıyım.
    suratına yediğin ilk tokadın yıllar sonra acı sızlamasıyım.
    ben karabiberliğin yerine geçmiş tuzluğum.
    ben senin çaresizliğinim.
    ben duşta kesilen elektriği kesen santralde, kötü gömleğin içinden görünen elim.
    ben arayıp da bulamadığın tv kanalıyım.
    ben akşamları evde zorla izlemeye çalıştığın dandik komedyenim.
    ben seni hiçbir zaman güldürmeyenim.
    ben çok sevdiğin birisini kaybettiğin zaman yaşadığın derin üzüntünün içindeki yalnızlık korkusuyum.
    ben kaybolan eşyanım. evde unuttuğun kapı anahtarını tutan anhtarlıktaki sevimli maskotum.
    ben otobanda gördüğün ezilmiş hayvanlarım.
    ben duruyorum, sen ise gidemiyorsun.
    ben yaşayamadığın mutlulukları sana hatırlatan mineralim.
    en kötü zamanda gelen başağrısıyım. bir-iki dalga içinde kaldığında yaşadığın uyduruk boğulma hissiyim. genzini yakan tuzlu suyum.
    öksürüp de kurtulamadığın gıcığım.
    güzel bir günde dışarıdayken seni saran sıkıntı duygusuyum.
    ev kapısının kırık kilidiyim.
    ben beklenmedik zamanda ortaya çıkanım, sen ise hep bekliyorsun.
    ben ‘son bir isteğin var mı?’ sorusundaki vurguyum.
    ben yaşadığın kazıklarım.
    ben aklındaki yanlış düşünceyim.
    kırılan kalem sesinin odanın içindeki yankısıyım.
    ben insanların seni sevmemesi duygusuyum.
    eline saplanan olta iğnesiyim. ayakkabının içine kaçan köşeli taş parçasıyım.
    ben yükseklik korkunum.
    ben senin yalnızlığınım ve hiçbir zaman yanında değilim.
    ben çok güzel günde birdenbire ortaya çıkan saçma tartışma konusuyum.
    ben birbirini çok sevenleri ayıran inadım.
    ben ciddiyetim.
    ben görgüsüzlüğüm.
    hayatın boyunca senden kurtulmayan kötü alışkanlıklarınım.
    ben imrendiğin her şeyim.
    bana hiçbir zaman sahip olamayacaksın.
    ben sevimsiz iş arkadaşınım. geri zekâlı patronunum. hafta sonu evine gelen tatsız arkadaşınım.
    ben zorla bir şey yemeni isteyen kötü yemek yapan uzak akrabanım. ben ağzına giren ojeli parmağım.
    ben en sevdiğin kıyafetine dökülen ve çıkmayacak lekedeki sabit maddeyim.
    ben sevmediğin bir sebzeyim. sana dilini ısırtan yoldaki tümseğim.
    yanlışlıkla attığın mesajım.
    ben sana yalan söyleyenim.
    ben senin bencil arkadaşlarınım. ben senin kötü sevgilinim.
    ben gece geç saatlerde çalan telefonunun melodisiyim, ayrıca seni arayan ev sahibin de benim. ben çok üşüdüğünde üzerini örtemeyen battaniyenin ekgib kısmıyım.
    ben mutlulukların olmadığı yerdekiyim.
    ben senin kıskançlığınım.
    otobüste yanına oturan geyikçi adamım.
    ben kaybedemediğin kiloların, fast food yedikten sonra beliren pişmanlık hissinim.
    ben değerini bilmeyen kişilerin gördükleri kötü özelliklerinim.
    ben ağlayamadığın zaman boğazını düğümleyen hareketi yapan kas grubuyum.
    ben senin çirkinliğinim.
    ben sana iyi gelmeyen yanlış ilacın içindeki etken maddeyim.
    kendinden utandığın anlarda seni terleten kalın giysinin sırtına batan etiketiyim.
    tanıdın mı beni?
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +5
    buruşuk pipili kart zampara
    ···
  5. 5.
    +4
    Hayatta kimseyi değiştiremezsin.
    Ve kimse için değişmemelisin.
    Ne sen başkası için mecburi istikametsin;
    Ne de başkası senin için.
    Yorma kendini;
    Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.
    ···
  6. 6.
    +9 -5
    züt gibi yaşamış gib gibi ölmüştür.
    (bkz: idol)
    ···
  7. 7.
    +3
    dıbına koyyim bi kere iyi yazardı. yalın bir tarz yaratmıştı kendine. ama bu taklit değildi. ernest hemingway'ın ilk dönem kitaplarına hastaydı. ve hep söylenegeldiği gibi john fante'ye 'o benim tanrım' derdi. ama bu iki yazarı da taklit etmedi. bi hikayesinde hemingway'ı ringta nasıl benzettiğini anlatır, harikadır. berbat ergenlik yılları ve babaya olan saplantı derecesinde nefret, amerikan hayat tarzınza dıuyduğu korku ve tiksinti , hayattan kaçış, alkolizm, kadınlar ve at yarışları çemberinde pasaklı bir hayat onun artık efsaneleşmiş hikayesini oluşturur. sadece ferregrafik bir yazar olarak değerledirimesi aptalca geliyor bana. bukowski düzdüm, içtim sıçtım değildir. edebiyatı yapay düşsellikten ve kadınsı tüllerin içinden çıkarıp hayatın ortasına atmıştır. o kelimelerle sevişen entel huur çocuklarına düşmandır. edebiyatı dokunulmaz kutsal sığınınağından çıkarıp lağım ve çöp kokan sokağa getirmek istemiştir. bakın ipneler, hayat biraz da tak kokusudur, hatta daha çok budur diye bağırmıştır. osuran, sıçan geğiren ve hayattan kaçan insanları belki de hep bu yüzden anlatıp durdu. şiirlerine gelirsek. ingilizce bilmediğim için aslında hiç uklalık etmemem gerekir ama türkçede güzel duruyorlar. şiir perisine ulu orta penis gösterme tavrı iyi fikir. neyse uzadı amıan koyyim hatta ekşici binler gibi yazdığım içi beni eksileyin dıbına koyyim. ama binler bakın bukowski sırf boşalmalık öykü yazan biri sanırsanız tak yersiniz. adam çağının iyi yazarlarını okumuştur. Celine hastadır mesela. iki de bir papa'ya )e.hemingway) göndermede bulunur. yani o herfileri okumuştur adam. illaki ekişici binler gibi entel olmayalım ama cehaleti de gibimize takılmış madalya gibi görmeyelim. adam mahler dinliyor dıbına koyyim, mozart ve betofen vs. velhasıl ne tak olursak olalım ve hepimiz bu çağın çöp torbaları olduğumuz için bukowski'yi anlarız. bi de onu iyi yapan tarzıydı lan binler. yani bir insanın bi erkeğin bulması gereken şey. zor dıbına koyyim. diğer her şey gibi. ve adamın deği gibi en iyi adamarlar yalnızken güçlüdür. ben onu bile başaramıyorum ya
    ···
  8. 8.
    +3
    "Sevmek belki bir şeydir;
    Ama sevildiğini bilmek çok şeydir."
    ···
  9. 9.
    +3
    ekmek arası nı mutlaka okuyun, okuduğunuza pişman olmanız mümkün değil ve gerçekten seveceksiniz.

    factotum efsanedir.

    ölüler böyle severde çok sağlam hikayeler var. hemingwayle taks yaptığı hele çok güzeldir.

    kadınlar ilginçtir, ben hala karar veremedim oç yaşamışsa eğer yazdıklarını hakkaten büyük hikaye. sallıyor da olamaz amk sallayan adam öyle yazamaz siz karar verin.

    suda yan ateşte boğulda güzel şiirler vardır, okunmaya değer.

    pulp bence hak ettiği ilgiyi görememiş gibi, ama güzel romandır.
    ···
  10. 10.
    +3
    cars bukoski olum o, bişiyi de bilin.
    ···
  11. 11.
    +2
    saçımı taradım keşke yüzümü de tarayabilseydim
    ···
  12. 12.
    +2
    ağzını yamulta yamulta "yeee abi o da yazar mı yeee kişisel çıkışlarla bikbikbik yeee" diye konuşan huur çocukları, ulan siz nazım hikemte o da şair mi dersiniz, fazıl saya o da müzisyen mi dersiniz sizde garip bir yavşaklık var. kaynağını da biliyorum ama söylemicem
    ···
  13. 13.
    +2
    ‎" Benim hayatım, benim seçimlerim, benim hatalarım,
    benim sorunlarım, benim yalnızlığım.
    Yani özetle sizi ilgilendirmez."

    diyerek ilk özet geçen incici olmaya aday olmuştur.
    ···
  14. 14.
    +2
    bukowskiye çoğu insan kadın düşmanı, alkolik, loser gözüyle bakar ama bu insanlar bilmezler ki bu herif aslında bu adam insanların çok derinine inmiştir onları çözmüştür ve bize bunları anlatmaktadır.
    ···
  15. 15.
    +2
    çok seviyorum ben bu huur çocuğunu
    ···
  16. 16.
    +3 -1
    bir kadın olarak doğmuş olsaydım, kesinlikle bir huur olurdum. -charles bukowski.
    ···
  17. 17.
    +2
    sevdgımız bır abımızdı , jantı yazardı , içmeyi gibişmeyi çok iyi bilirdi..

    tanrı ruhuna merhamet etsın ..
    ···
  18. 18.
    +3 -1
    -gibismeden yasanabilir ama sicmadan asla
    gibisinden bir lafi da var bu abinin..
    ···
  19. 19.
    +2
    ben sıçtığım her takun görüntüsünü ezberlemeye çalışırım. çünkü her görüntü ayrıdır, resim gibidir. tak hiçbir zaman aynı çıkmaz. ortalama bir insan ömründe kaç kez sıçar? sayısız kez, kuşkusuz. fakat her tak o güne kadar sıçtığın bütün taklardan tamamen farklıdır. her tak parçası farklıdır; boyutları, sayıları, kendini nasıl hissettiğin, ısı, iklim, o sırada kiminle beraber olduğun ya da olmadığın, işsiz mi yoksa çalışıyor mu olduğun, o kadar çok ayrıntı var ki. bir de işin ekstraları söz konusu; tuvalet kağıdına uzanırsın ve renkleri farklı olabilir, yeşil, sarı, mor falan. sonra kıçını siler ve tuvalet kağıdına bakarsın ve içinden, hâlâ tam temizlenmemişim, diye geçirirsin. birinin takunun kokusunu alacağı korkusuyla bir kez daha silinirsin. ve kıçını silerken belki başkalarının kıçlarını senin kadar iyi silmediğini düşünürsün. ya da belki sen kıçını başkaları kadar iyi silmiyorsundur. dur, birazdan sana söz hakkı vereceğim, ama tak delisi değilim ben. bekle, bekle, bekle, bekle… markette dolanıyordum, biliyorsun beni, severim markette dolanmayı, sonra tuvalet kâğıtlarının bulunduğu rafa geldim ve 92 yaşında bir kadın gördüm, en hesaplı tuvalet kağıdını arıyordu.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi ama 92 yaşındasın ve yarın ölebilirsin, 3 kuruşun hesabını yapmanın ne anlamı var? yani 92 yaşında sıçabiliyor olmak zaten muhteşem bi olay. Neden en pahalı tuvalet kağıdını alıp bunu kutlamıyorsun?
      ···
    2. 2.
      0
      belkide 92 yaşında ölmek istemediğindendir. belkide zaten tuvalet kağıdı onun için lükstür . temel ihtiyaçlara parası zar zor yeten oğullarından hayır gelmeyen ve tek başına yaşayan yaşlı bir kadın olsaydım sıçmazdım ve ölmeyi beklerdim sanırım.
      ···
  20. 20.
    +2
    Bir keresinde adamın birinden Shakespeare sevmediğimi, yazmaya hakkım olmadığını anlatan uzun ve öfke dolu bir mektup almıştım. Gençler bana kanıp Shakespeare okuma zahmetine bile girmeyeceklerdi. Böyle bir konum almaya hakkım yoktu. Sayfalarca bunu söyleyip durmuştu. Cevaplamadım. Ama burda cevaplayacağım. gibtir git lan. Hem ben Tolstoy'u da sevmem.
    ···