1. 1.
    +103 -32
    hagi'nin hırsı, Kewell'ın yüzündeki gülümseme, ilk yarısını 0-2 önde kapattıkları maçı 3-2 kaybeden Real Madrid'li futbolcuların şaşkınlığı, 5 metreden vurduğu kafayı Taffarel'in nasıl çıkardığını anlamaya çalışan Henry'nin boş gözlerle etrafa bakışıdır Galatasaray.

    Hagi'nin 30 metreden çatala astığı golün arkasından Sabri Ugan'ın attığı çığlık; Ömer Üründül'ün kupa gelince dudaklarından dökülen "korkunçç bir şeyy" feryadıdır. çıkık omzuna aldırmadan maça devam eden Bülent kaptan'ın inancına; uefa finalindeki son penaltıyı gole çeviren Popescu'nun deparına; Fatih Terim'in gözyaşlarına; Metin Oktay'ın "bizi sevenleri üzmeyelim baba" cümlesine bakmak gerekir ona dair sevginin ne olduğunu; nasıl bir şey olduğunu anlayabilmek için. Kimi zaman Mekgiba'da bir hapishane duvarında çıkar karşına adı, kimi zaman Ryan Giggs'in kariyerine dair anlattığı bir hikayede ya da Gregory Coupet'in bir röportajında... unutturmaz kendini, unutamazsınız. Türkiye denince Galatasaray gelir aklına dünyadaki bir çok kişinin. Hakan Şükür gelir, Hagi gelir, Popescu gelir, Fatih Terim gelir.

    Galatasaraylı olmak, torununa, çocuğuna, arkadaşına, kardeşine anlatacak bir şeylerinin olmasını sağlar. Turgay Şeren'den bahseder eskiler, Coşkun Özarı'dan bahseder, Prekazi'den bahseder, Metin Oktay'ı düşürmez dilinden misal. Şampiyon kulüpler kupası'ndaki yarı finali anlatırlar. efsanevi Manchester maçlarına değinmemek olur mu? onu da yaparlar. ya da Neuchatel maçlarını. Biraz daha yaklaşırsın bugüne, 4 yıl üst üste şampiyonluk ve akabinde hiç yenilgi almadan gelen uefa kupası, süper kupa... 17 mayıs 2000 hani. Türkiye'nin tek yürek olduğu gün. Dünya üçüncüsü olan milli takım'ın ilk 11'indeki 7 futbolcu. Sivas'ta 5-3 biten maçta arda'nın hırsı; Hasan Şaş'ın umudu; Cevat hoca'nın inancı meze olur muhabbetlere.

    Galatasaraylı olmak, futbol mevzubahis ise, yılmamayı öğrenmektir. Mamuttur galatasaray zira. 1-2'lik maçı son 10 dakikada 3-2 kaybeden Maldini'li Milan'ın sahadaki "n'oluyor a... k... " duruşudur. 10 kişi kalan takımın mücadelesini gören Arsene Wenger'in yüzündeki endişedir.

    Yenilmiyor mu? Yeniliyor. Fark yemiyor mu en büyük rakibinden? yiyor. Adı sanı duyulmamış takıma elenip avrupa'ya veda etmiyor mu? ediyor. ama ne fark eder ki? neyi değiştirebilir tüm bunlar? sevgisini mi eksiltir taraftarının; inancını mı azaltır; daha az bağırmasını mı sağlar tribünde? hiçbiri.. hiçbirini yapamaz. o yüzden galatasaraylılık sadakat ister. sabır ister; her koşulda bağrına basmayı gerektirir takımı. kaypak aşklar gibi günübirlik olmamıştır; ezeldir, ebed olacaktır.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +32 -11
    edit: @14 bendim

    Fenerbahçe'nin Kara Tarihi

    Günümüzün en popüler takımı olan Fenerbahçe 1907 de kurulmuştur. Ancak bir takım Fenerbahçe'li medya tarafından Fenerbahçe'nin hep son 5 yılı konuşulmakta ve Türkiye'nin en büyük takımı, Avrupa'da en fazla tanınan takımı Fenerbahçe deniyor. Biz isterseniz Fenerbahçe'nin son 5 yılını değil de genelini inceleyelim bakalım bu büyük Fenerbahçe'nin mazisindeki başarıları nelermiş;

    1. Fenerbahçe nin hiçbir zaman özgün ve bağımsız başarı planları yoktur, olmamıştır.
    Hiçbir şeyi ilk defa yapamazlar, her zaman, onlar yaptı biz de yaparız derler, Avrupa'da başarı amaçları bile Galatasaray endekslidir.
    2. 1975 te Benfica'ya 7-0, 1978'de PSV ye 6-0 yenilen , Çek Cumhuriyeti'nin Sigma Olomouc takımına 7-1 yenilen takım. Sigma Olomouc'un tarihindeki en farklı galibiyet budur.
    3. Aydınspor'un 1.Lig e ilk çıktığı sene sezonun ilk maçında Kadıköy'de Fenerbahçe'yi 6-1 yenmiştir. 1978-1979'da da 2.ligde oynayan Lüleburgazspor'a elenmiştir. Türkiye Kupası'nda alt liglerden Pendikspor ve Konyaspor'a elenen takım.
    4. Şampiyonlar liginde 0 çeken iki takımdan biri.
    5. 29 Yıldır Türkiye Kupası'nı kazanamayan takım
    6. Gazetelere para verip arkasına medya desteğini alan kulüp.
    7. O kadar şampiyonluğa rağmen ve Rakibi Beşiktaş'tan fazla Avrupa kupalarına katılmasına rağmen 8 defa 2. turda elenen ve en büyük başarısı Uefa da 3.tur, şampiyonlar liginde çeyrek final olan kulüptür.
    8. Taraftarları tezahürat çalmasıyla meşhurdur.
    9. Kendi futbolcusuna yönelik -Korkak Tavuk- pankartını asıp cümle aleme rezil olan bir takımdır. (Cobarde Gallina Ortega) 02.02.2003
    10. Bu gidişle Japon bayrağını amblem yapacak olan kulüptür
    11. Pendik maçı sonrası Dere Ağzında kalecisini tekme tokat döven müstesna takımdır.
    12. 1980-81 sezonunda 29 puan toplayarak averajla kümede kalmış takım. Aynı puandaki Rizespor averajı kötü olduğu için averajla Fenerbahçe'nin altında küme düşmüştür.
    13. Şampiyonlar Ligi gibi üst düzey bir organizasyonda Barcelona'ya karşı 3'ten sonra fark daha fazla açılmasın diye korkudan stat ışıklarını kapatan kulüp.
    14. Fb Türkiye 1. Futbol Liginde 4 Büyükler arasında adı geçen, ama her gittiği deplasmanda yıllardır kendi ektiği kin tohumlarını biçen ve nefretle karşılanan takımdır. Türkiye 1. Futbol Liginde her başkanına yurdun tüm statlarında en çok küfredilen takımdır.
    15. Atatürk'e suikasttan asılan bir Fenerbahçe başkanı vardır. Doktor Nazım Bey
    17. Başkanı ömür boyunca kulüpte kalacak olan takımdır. Yıldırım:-Fenerbahçe'nin ilk Avrupa başarısından sonra başkanlığı bırakacağım.-şuan hapiste olsada hala başkan o;
    18. Adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan pankartıyla her fırsatla Federasyonu Başbakan'a şikayet edip devlet desteğiyle şampiyon olmaya çalışan takım.
    19. Bir futbolcu öğütücüsüdür Fenerbahçe Oktay, Alpay, Fatih Akyel, Hasan Vezir, Simao, Lazetiç, Ali Akdeniz, Hakan Bayraktar, Yusuf Şimşek, Ceyhun Eriş, Ogün Temizkanoğlu, Abdullah Ercan, Van Hojdunk, Ümit Özat, Rüştü, Tuncay.
    20. Şampiyon olmadan kendisini şampiyon zannedip tur atan tek camia. 1970-1971 ; 2009-2010
    21. 16.11.1991'de Beşiktaş'ın Namağlüp şampiyon olduğu sezon dakika 90'da 2 -1 galipken Şifo Mehmet'in sol taraftan Fenerbahçe ceza sahasına girerek attığı golün aslında gol olmadığını ve Semih tarafından çizgiden çıkarıldığını -Beşiktaş'ı biz yendik namağlup şampiyon olamadılar- diye yıllar boyu iddia ettikten sonra, 2003 yılında Semih'in TV'de pozisyonun gol olduğunu itiraf etmiştir.
    22. Bir kokainciyle Fenerbahçe'nin adı yan yana gelmez - Christoph Daum Beşiktaş'tan gitsin, içişleri bakanını göreve çağırıyorum diyen başkanı Daum'u takımın başına getirmiş tükürdüğünü yalamıştır.
    23. Ezeli rakibinin teknik direktörü tarafından stadının ortasına bayrak dikilen ilk ve tek camia.
    24. Adı Büyücülerle Falcılarla anılan bir takımdır Fenerbahçe.
    25. En önemlisi huur çocuğu olmalarıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +5 -1
    atatürke suikastten idam edilen başkan hangi takımın başkanıydı???
    ···
  4. 4.
    +4 -1
    @1 bırak bu boş sözleri galatasaray avrupadan kupa getirdiğinde armasında fransız bayrağı mı vardı. türkiyeye en büyük hizmeti veren spor kulübü kim ulan ondan bundan duyduğun boş sözlerle ctrl v yapıp başlık açıyon git başkanını hapisten kurtar sen galatasarayı ağzına alcağına aciz fenerli dıbına kodumunun eziği gibtir git burda şimdi huur çocuğu
    ···
  5. 5.
    +2
    http://www.incicaps.com/adnpol.jpg
    ···
  6. 6.
    +2
    @3 gibmiş atmış. duygulandırdın amk tüylerim diken diken oldu. yaşasın galatasaray.
    ···
  7. 7.
    +2
    @3 baba naptın sen ya ağlıyorum şu an
    ···
  8. 8.
    +2
    @43 anasını gibtiğimin evladı, almadı mı galatasaray o uefa kupasını amcık ağızlı.. 2002'de yendiğiniz 6-0 lık maçı her sene bayram yapar gibi kutluyosunuz, türkiye'de lig şampiyonu olunca veya olduğunuzu sanınca ortalığı birbirine katıyosunuz, şampiyon olamadığınızı öğrenince stadınızı yakıyosunuz, hala daha aklanamamış bir şekilde şikeden soruşturuluyorsunuz, sonra gsliler de hep uefa kupamız var diyolar diye şikayet ediyosunuz. var işte dıbına kodumun oğlu var dıbına koyim. sende olmayan, türkiye'de başka kimsede olmayan tek kupa bizde var. o kupa da senin ananın dıbına girsin.

    bu arada @3 adamın hasısın, copy paste sanırım da cuk oturmuş. @14 sen de insanın hasısın. ikinize de şuku.
    ···
  9. 9.
    +1
    @3 dıbına koım senın panpa sıçtın ağzıma sabah sabah
    ···
  10. 10.
    +1
    @3 giberken ağlattı.
    ···
  11. 11.
    +3 -2
    @3 metrite görüş gününde gibmiş.
    ···
  12. 12.
    +1
    @3 son paragrafta anam gibildi.
    ···
  13. 13.
    +1
    Evrensel bir sevgi
    Galatasaray camiasının Atatürk'e karşı duyduğu sevginin evrenselliği 956 okul numaralı Celalettin Som' un satırlarında çarpıcı bir biçimde dile gelir:
    "Galatasaray Lisesi 7. sınıftaydım. Sınıf, müdür merdiveni karşısında, ön avluya bakan, müdür odasından sonraki ilk sınıftı. Beyoğlu Caddesi'nin bütün gürültüsü duyulurdu. ilk dersimiz Fransızcaydı. Hocamız Monsieur M. Journé anlatıyordu... Birden bütün sesler sustu... Koyu sessizlikte mektebin önünde virajı alan tramvayın acı çığlık sesine benzeyen demir tekerleklerin raylara sürtünmesinden çıkan ses kulaklarımızda çınladı... M. Journé ders anlatmayı kesmiş, başını elleri arasına almış ağlıyordu!..Tarih 10 Kasım 1938 saat 9'u 5 geçiyordu... ATATÜRK vefat etmişti." işte o günlerde evrensel ve toplumlar üstü bir devlet addıbına karşı duyulan evrensel sevgi budur.

    Galatasaray Lisesi'ni ilk Ziyareti
    1930 yılında dünyanın ve Türkiye'nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım'da bir yurt gezisine çıkar ve istanbul'a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder. Devletin resmi yayın organı Ayın Tarihi mecmuası bu olayı şöyle anlatır (cilt 23-24, sayı 79-81, sayfa 6630-6631):

    "3.12.1930; Reisicumhur Gazi Hz. saat ikide otomobille saraydan hareket ederek sıra ile Harp Akademisi, Mülkiye ve Harbiye Mekteplerini... buradan Galatasaray Lisesi'ni teşrif ettiler.(... ) Galatasaray Lisesi'nde kütüphanenin hatıra defterini imzaladılar. Daha sonra müdür odasında bir müddet oturarak mektebin vaziyeti umumiyesi ve talebenin durumu hakkında konuştular. imla, resim ve lisan derslerinde bulundular, mektep müdüründen uzun uzadıya izahat aldılar... "

    Şimdi devlet arşivlerinden edinilen bu kuru ve nesnel bilgilerin yanına çağdaş yazınımızın öykücülüğünün ve tiyatro yazarlığının bir klasiği olan, benzersiz kurgu işçiliğinin yanı sıra edebiyatımıza 'humour' denilen ince alayı ve gözlem gücünü de kazandıran ve bir Galatasaraylı olan ustanın kalemine, Haldun Taner'in gözlemlerine başvuralım ve bu ziyareti bir kez de onun anlatısından dinleyelim:

    Şarklıların Efsaneye Düşkünlüğü
    "Ya sekizde ya dokuzda idik. Demek ki otuz, otuz bire rastlıyor. Mektepte bir telaş, bir kıyamet. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor. Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. idare her sınıfa Afet Hanımın, baskısı henüz bitmemiş Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı. Talebeler kımlanıyor: 'Ah bir bizim sınıfa girse.' Hocalar başka gûna: 'Allah vere bizimkine girmese.' (... ) Atatürk'e bakıyorum, resimlerinde sık sık gördüğümüz pozlarından birinde: Sol elinin iki parmağını üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik, çatık kaşları ve o meşhur bakışıyla gözünün üstünden müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor. Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz. Aklı başında insanlardan duymuştum: 'Bakılamıyor efendim,' diyorlardı. 'imkânı yok gözlerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse ne ama, başınızı daha yukarı kaldırdınız mı, gözleriniz iki kuvvetli projektörle karşılaşmış gibi kamaşıyor, çarpılıp sersemliyor, bir şeyler oluyorsunuz.' Ben bunu duydum ya, şimdi korkudan başımı kaldırıp da yüzüne bakamıyorum. Bütün görebildiğim: Saatinin kösteği, yeleği, sol elinin yelek cebine dalmış iki parmağı, kolalı devrik yakası, hadi bilemediniz biraz da çenesinin ucu... Hepsi bu kadar. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü. Ya herrü ya merrü deyip birden daha yukarı bakıverdim. A, ne kamaşma ne çarpılma, işte pekala bakılabiliyordu. Hatta müdür de bakabiliyordu. Hoca da bakabiliyordu.

    Bu Gözlerden Hiçbir Şey Kaçmaz
    Gerçi projektör, şimşek filan edebiyat ama, şunu söylemeli ki, bu bakış pek öyle herkesin bakışına da benzemiyordu. Bu gözler bir yere bakıyor ama baktığı şeyden çok daha gerileri çok daha derinleri görüyor gibi idiler. O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalataya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır(... ) Atatürk mektepten ayrılmak üzere iken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık. Rahmetli, maiyetindeki mutat zevata bir şeyler söyledikten sonra talebe kalabalığının ortasına dalıverdi. O, tek başına, ortamızda, maiyetindeki zevat ise geride, çok geride, mektebin iki kanadı da açılmış cümle kapısına doğru yürümeğe başladık. Atatürk, yüzünü daha iyi görebilmek için yengeç gibi yampiri yampiri hatta gerisin geri yürüyen bir sürü çocuğun arasında, iki eli ceketinin iki yan cebinde, gururlu ve gülümser ilerliyordu. Büyük kapının önüne binlerce meraklı birikmişti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zaptediyorlardı. Karşı apartmanların her bir penceresinde ben diyeyim, on, siz deyin yirmi baş. Atatürk görününce bir alkış koptu. Aklımıza gelmiş gibi biz de onlara uyduk. Atatürk bu alkışlar arasında otomobiline bindi (... ) Akşam, etütte yoklama yapılınca, o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın neharilere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. Geçmiş zaman, kendilerine idarece bir ceza verildi mi idi, pek hatırlamıyorum. Galiba, bu tarihi günün yüzüsuyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi. E, artık o kadar da olmasın mı?"

    ikinci Ziyaret
    Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu'nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16'da Galatasaray Lisesi'ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsamereyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir. Niyazi Ahmet Banoğlu'nun "Atatürk'ün istanbul'daki Hayatı" adlı yapıtında bu ziyaret hakkında bilgi verilmektedir.

    Üçüncü Ziyaret
    Atatürk'ün Galatasaray Lisesi'ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933'tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Maiyetiyle (Riyaseticümhur Katibi Hikmet (Bayur), Başyaver Celal, Yaver Şükrü ve Cevdet Beyler ve Muallim Afet Hanım) Lise'ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir.

    ilhan E. Postacıoğlu'nun anılarından Gazi'nin imtahan odasına girdiğinde sınavdaki öğrencinin Bandırmalı Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Ardından Serbest Fırka'nın kurucusu Fethi Okyar'ın oğlu Osman (Okyar) sınav odasına alınır. Sınavdan çıkan Osman Okyar'a Atatürk tarafından babasına selam söylendiği öğrenciler arasında hızla yayılır ve büyük bir memnuniyet uyandırır. Atatürk'ün Galatasaray Lisesi öğrencilerine yönelttiği bazı sorular şunlardır: Atilla'nın Romalılar'la ilk harbi; Sevr muahedesiyle, Lozan muahedesi arasında ne gibi farklar vardır?; Eti medeniyeti; Devletçiliğin ve fertçiliğin mukayesesi; Şimendifer siyasetimiz; Malazgirt Meydan Muharebesi; Din ve laiklik üzerine sorular; ispanya yarımadası; Mudanya Mütarekesi; Bizanslılarla Türklerin ilk temasları; Referandum ve halk oylaması vb. Sınavlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürmüş ve Atatürk Galatasaray Lisesi'nden memnun kalarak ayrılmıştır. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:

    "1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebemizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır."

    Bu yazı, "Dünden Bugüne Galatasaray" (Hazırlayanlar: Vefa O. Semenderoğlu-Osman Tamburacı), "Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası" (ilhan E. Postacıoğlu), "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu; Ayışığında Çalışkur" (Haldun Taner), "Atatürk ve Galatasaray" (Galatasaray'ın 500. Yıldönümünü Kutlama Komitesi), "Galatasaray Tarihine Ait Belgeler:I (1868-1933) (Orhan Koloğlu) başlıklı kitap ve belgelerden Metin Pınar tarafından derlenmiştir.

    Galatasaray Dergisi`ne teşekkür ederiz.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +1
    http://www.galatasaray.or...taturk_ve_galatasaray.jpg

    Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü "bir takım taraftarı" yapmak çabaları, tarihin gerçekleri karşısında her zaman hüsrana uğruyor.Ulusların yaşamında çok az sayıda kişi önder niteliğini kazanmış ve tüm ulusa mal olmuştur. Bu nitelikteki kişilerin kayıtlı belgeler olmadan sözel tanıklıklara dayanarak birtakım alanlarda tüm ulusun aidiyetinden koparılıp bazı camialara mal edilmesi yanlış bir tutumdur. Bu kişiler tarihsel özellikleriyle, kişiler, topluluklar, gruplar ve camialar üstüdür. Bunun tersini savunmak kişi ve camialara bir öncelik kazandırmayacağı gibi, toplumsal boyutta da onarılmaz yaralar açar. Bunun bilincinde olan gerçek önderler de, toplumun tümünü kucaklamayan ve kurucusu olmadıkları ya da arasında yer almadıkları oluşumlara katılma konusunda büyük hassasiyet gösterirler. Mustafa Kemal Atatürk bu özeni göstermemiz gereken kişilerin başında gelir.

    Atatürk'ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan "duayen" gazeteci Metin Toker' in sözleriyle,

    "Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir... Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin' Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.
    Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz."
    ···
  15. 15.
    +1
    @3 giberken huzunlendirdi sukulandin pampa @9 fenerin yunanlilar kurdu amk otuzbircekmekten zaman kalirsa arada biseyler oku
    ···
  16. 16.
    +2 -1
    @3 açmış @14 havada gibmiş
    ···
  17. 17.
    +1
    @3 allahuekber woohoo
    ···
  18. 18.
    +1
    @3 twitterda emre çolağa yolladım bunu
    ···
  19. 19.
    +3 -2
    "büyük takımlar kazandıkları kupaları, küçük takımlar yendikleri büyük takımları konuşur" michel platini

    Bizim alamadığımız hangi büyük kupayı aldınız. Siz önce UEFA kupasını alın onuda geçtim avrupada başarılı olun hadi onuda geçtim en azından pendiği yenin ondan sonra karşımıza çıkın asalaklar sizi...

    Hepsini geçtim şu zütünüze giren bayrağı çıkarın önce oçler sizi

    http://www.incicaps.com/r/manset_sounes82346.png/

    Not:Ne Kadar Fenerli Varsa Anasını gibiyim
    ···
  20. 20.
    +1
    @3 gibmiş atmış
    ···