/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +19 -1
    Ağaç ve çalılar birbirine girmiş bende onların ardına iyice sinmiştim. Arbeletimi çalıların ardından uzattın ve birinin kafasını nişanladım. Nefesimi tutup tetiğe basmak üzereydim ki. Ardı ardına gelen oklar cinleri oldukları yere çivilemişti. Ama okları atan ben değil tedbirli ve saldırgan duran bir insan grubuydu. Bu elemanlar beni büyük bir kalori eksiltmekten kurtarmışlar ve gölün etrafınında asayişini sağlamışlardı.

    Cinler delik deşik olduktan sonra emin adımlarla görüş açıma girmişlerdi. 17 kişilik bir gruptu bunlar. Kadınlar yay kullanıyorlardı erkeklerse daha çok pala vb. Delici aletler. Sırt çantaları yaş aralıkları ve vücut hatları gösteriyordu ki birbirlerine engel değil yardımcı oluyorlardı. Daha önce gördüğüm gruplarda yaşlı ve özürlü varsa o gruplar 1-2 haftadan daha çok yaşayamıyordı. Bir köşede ya katlediliyorlar ya da açlıktan ölüyorlardı.
    ···
    1. 1.
      +1 -4
      1"2 haftada kimse acliktan ölmez
      ···
    2. 2.
      +10
      Sen komandosun panpa onlar yaşlı sen dayanirsin açlığa
      ···
  2. 2.
    +18 -1
    Tepeden hızlı hızlı indim yıkık hastane ve evlerden sonra karşıma Gençlik parkı çıktı. içindeki yapay gölün suyu zamanla grileşse de çok zor zamanlarımda oranın suyunu içmedim değil. Sadece ben değilki hayvanlar ve grup grup dolaşan insanlarda oraya çokca gelirdi. Siper ala ala yavaşça içeri sokuldum metro hattıın yıkılan girişinden. Ortalıkta kimse görünmüyordu. insanlar sıkıntı değildi ama cinler beni bulmamalıydı. Yine de tedbiri elden bırakmadım yavaş yavaş ve sinsice ilerliyordum parkın içinde. Tık ses yoktu bu oldukça korkutucuydu. Gölün kenarındaki kargaları görünce çok sevindim. Gölün kenarında su içen kargalar beni bir öğün doyurabilirlerdi. Arbeletimi çıkardım yaya yavaşça oku yerleştirip nişan aldım. Karşımda oldukça besili ve sulu görünüyordu namussuz. Ne yalan söylim tatları biraz ekşiydi ama açlıktan ölmekten daha iyiydi muallakler.

    Nişan aldım oku tam fırlatacam. Bir hışırtı duydum hemen saklamam gerekiyordu, zate kargalarıda havalandırmışlardı binler. Değişik khkahalar atarak geliyorlardı. Sessiz sessiz gülen hınzır insan sesleriydi bunlar. Galiba evet evet sanırım bunlar devriye cinleriydi. 140cm boylarında 40 kiloluk önemsiz ve küçük yaratıklar. Ellerinde kamalarla insan avlayan asalaklar. Kemik yemeye bayılırdı bu binler boylarına göre iyi dövüşerler dayaıklıdırlar. Vücutları laciverttir ve kasıklarından kafalarına oradan da kalçalarına kadar inen beyaz şeritler bulunurdu. Yüzlerinde dev bir ağızları ve kocaman yeşil gözleriyle korkutucu görünürlerdi. Mızıklaya mızıklaya gölün kenarına geldiler 6 tanelerdi. Daha öce hiç bu kadar azını görmemiştim genelde 20 kişilik gruplar halinde talana başlarlardı. Kolay olacaklardı benim için arbeletimi tekrar nişanladım.
    ···
  3. 3.
    +14 -1
    Beyler tepkileriniz gerçekten ilgi çekici öncelikle onu söylemeliyim. Herkes burada tanrı seviyesinde bilgiye sahip bir ben aptalım teşekkür ederim. Biri kimse bir kaç haftada açlıktan ölmez demiş. Ya susuzluk? biri cinler gaybı bilemez demiş tabi ki de bilemez ama güvendikleri birşey varsa? Ankaraya laf atmış biri sanane nerede olduğumuzdan. Metal fırtınadan ne güzel çalmış demiş biri gerçekten çok üzücü hırsızlıkla itham edilmek. Her neyse. Verdiğiniz çuguyu gibim.
    ···
    1. 1.
      0
      Aha amk beni zikretmis :s lan duygulandim panpa bana takilma sen yaz okuyoz komik ama kabul et
      ···
  4. 4.
    +12 -1
    Konya uzun bir yoldu sürekli yağmur yağan bu havada gitmek kolay olmayacaktı üstelik erzak sıkıntımda haddi aşmıştı. Bu yüzde birkaç ay beklemeye karar verdim. Ankara kalesinin duvarları arkasında güvendeydim ama acil olarak beni günlerce sürecek yolda açlıktan ölmemek için avlanmam gerekiyordu.

    Şehrin yarısı yok olmuştu kalenin burçlarına çıktığımda hep aynı görüntü gözlerimin önüne geliyor. Sincan, Eryaman, Etimesgut, Demetevler, MacunKöy ve çevresi artık dev bir kreterde ibaretti. Ankaranın kuzeyinde canlı bulmak imkansızdı anlaşılan ama Güneyi için aynı şeyi söyleyemem. Tabi bereket belayıda getiriyordu cinler Kuzeyde güneye ilerlemiş her mahalleye mevzilenmişti. Ara arar devriyeye çıkar yiyecek ne varsa yok ederlerdi.

    Çantamı hazırladım. içinde;
    2 Küçük şişe şampuan (Önemli)
    4 Konserve (3Patates 1i Bamya)
    3 Şişe Su
    Çakmak
    1 Karton Winston Box (En önemlisi) (Not: Yağmalanmayan tek şey sigaralardı. Bende onları yağmaladım.)

    Haritayı kuşağımın arasına koydum (Not iç Anadolunun ayrıntılı haritasıydı.) pusulamı boyuma astığım gibi Kaleden aşağıya inmeye başladım. Geçlik parkı iyi hedefti. (Tabi kuğulu parkı kuğularını yememiş olsaydım) Çünkü gençlik parkına bu saatlerde (not öğle saatlerindeyiz) çevreden çokça hayvan gelir. Çantayı taktım sırtıma omzumda arbeletim belimde kılıcımla düştüm yola. Ara sokaklarda geçiyordum. artık yıkılmış zütü başı dağıtmış evler ve kaldırımları arasında. Yıllar öce burada yaşarken bu yollar üniversite yollarımdı. Sahi ya o ortalaması 4 ola çalışkan kıza ne olmuştu ya da kevaşe Rüya hala hayattamıydı. Sorsan çok ta tın amık. Ben olabildiğince çok yaşamam gerekiyordu hiç yoktan Konyaya gidene kadar.
    ···
  5. 5.
    +10 -1
    -Anlat o zaman ne bekliyorsun
    -Can güvenliğim şart beni öldürmeyeceğine yemin et
    -Tamam tamam seni öldürmeyeceğim.
    -Sana asıl güvenebilirim
    -Güvenemezsin. Kılıcımı yavaşça havaya kaldırdım tabi bu bin titriyor
    -Tamam tamam dur anlatacağım her şeyi
    -Anlatsan iyi olur
    -Konya, Konya da insanlar birlik olup cinleri katletmeye başladı. Gıda ve su bulmuşlar ekip biçiyorlar ve adalet sağlıyorlarmış.
    -Başka dedim kılıcı sağa sola sallarken.
    -Sadece onlar değil Bakü de ve Kudüste de işler alehimize gitmeye başladı. Ya Roma onlarda kıyıma başladı.
    -Kaybedeceğinizi mi düşünüyorsun?
    -Hayır sizde daha azınızı köle edeceğimizi düşünüyorum. Daha fazla insan ölecek.
    ihtiyacım olan bilgiyi elde etmiştim. Bu bine ihtiyacım kalmamıştı kılıcımla boyunu kestim garip sesler çıkararak öldü. Siyah kanı her yeri kirletmişti. Geçen onlarca seneler ve bir bir düşen füzeler şehri gri kaldırımlarını yok etmiş yerine sarı kumları bırakmıştı. Aklım almıyordu insanlık bu kadar çabuk yok olabilir miydi? Bu kadar güçsüz müydük? Sanırım evet
    ···
    1. 1.
      0
      hikayen bana istanbul kıyamet vakti oyununu hatırlattı amk
      ···
      1. 1.
        0
        Gardaş valla oyun hakkında bir bilgim yok.
        ···
  6. 6.
    +11 -2
    Allahtan Cinler canlarına büyük önem veriyordu. Her esir aldığım cin hayatlarına karşılık güzel bir bilgi ya da yiyecek bir şeyler ve temiz suyu nerede bulabileceğimi söylüyordu. En son yakaladığım cin ismi Ekayis di sanırım bir muhafız cindi tek tabanca takılanlardan hani. Uzun zamandır o bini izliyordum çünkü bir haritası olduğunu öğrenmiştim. (Not: Beyler harita çok önemli hele şehrin yarısı dev bir füzeyle yok olmuşsa )

    Ekayisle kafa kafaya bir mücadele verdik o baltasını savuruyor ben kalıcımı ek sonunda bini yendim kurbağa gibi yere sere serpe düştü. (Not:Kurbağalar lezzetli beyler gerçekten kıtlık zamanlarında ve uzun kışlarda kurbağalar olmasa yaşayamazdım) Neyse beyler bu yenilince hemen mızıklamaya başladı. işte abi daşşağını yiyim beni öldürme ne istersen söylerim veririm felan.
    -Haritayı ver.
    Hemen kemerinin arasından haritayı çıkardı uzattı bana tabi bu arada benim kılıç bunun boyunda her an kesmeye hazır. Artık bu bine ihtiyacım kalmamıştı kaldırdım kılıcı vurcam amık binine.
    -Dur daha önemli bilgiler var elimde işine yarayabilir. Durdum o an bilgi güçtür beyler dinlemek zorundaydım
    ···
    1. 1.
      0
      Bir cine somut bir materyalle nasıl vurabiliyorsun? Mantık aramamak lazım belki ama belli başlı kuralların olsun yazarken. Büyü falan kullan amk bu nedir lan böyle
      ···
      1. 1.
        0
        Hikayenin başinda ete kemige burunduklerini soylemisti dikkatsiz bin
        ···
      2. 2.
        +1
        @sicarkensicrayansu nasıl büründüler amk? Allah a rüşvet mi verdiler ne yaptılar dıbına koyim?
        ···
  7. 7.
    +8
    Konya mevzusunu ve yol güzergahımızı orada tekrardan anlattım. Konaklayacağımız yerleri hatta gireceğimiz delikleri bile hesaplamış neler yapacağımızı ezbere okumuştum orada Yemek yerken bunları tekrardan anlatınca herkes bana karşı birazda olsa yumuşamıştı.

    Yemekler yenmiş yola koyulmak için hazırlanıyordum ki Bir kadın elinde bir bardakla yanıma geldi bunu iç daha gideriz dedi.

    Bu koku bu tat yıllar sonra ilk defa çay içiyordum. Bunun yanında sigara ne iyi giderdi lan şimdi diye düşünürken Timuçin elinde benim paketlerimden biriyle geldi içinden bir dal uzatarak al birader dedi.

    içinden bir tane çekip çakmağıyla sigaramı ateşledim. Uzun zamandır böyle bir rahatlama hissetmemiştim. Karnımın yarı aç yarı tok olan kısmını çay ve sigaranın dumanıyla doldurmuştum Ellerim ayaklarım her hücre bir huur ve rahatlama içerisindeydi. Belkide aylar sonun bir insanla konuşmak bana iyi gelmişti bilmiyorum.

    Ama artık yeni bir görevim vardı o da daha çok insana ulaşmaktı.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpiş
      ···
    2. 2.
      0
      Devam lan bekleme yapma
      ···
  8. 8.
    +7
    Grup cinleri deştikten sonra bir araya toplayıp yaktı. Bense oturduğum yerde çivilenmiş hareket etmiyordum. Görünmemem en iiyiysiydi beni öldürebilirler belki de tüp erzağımı alıp bir köşeye bırakırlardı. Aksi gibi grup yerlerinden kımıldamamdan cinleri kestikleri yerin üzerine kam kurmaya başladılar. Birşeyler konuşuyorlar ama sesleri bana gelene kadar tüm netliğini kaybediyolardı.
    Hemen ateş yakıldı. Sanırım yakınlardan bir yerde avladıkları 2 tavşanı temizleyip pişirmeye başladılar. Kokusu ta bunuma kadar geliyordu. O müthiş et kokusu birşeyler yapmalıydım hem göz hapsinden kaçmalı hemde karnımı en kazzançlı yönden doyurmalıydım. Ama bunu bu çalıların arasında yapamazdım. En ufak sesimle bir düzine ok vücuduma saplanabilirdi. En iyisi uyumalarını beklemek ve nöbetçilerini atlatmaya çalışmak daha kolay olacaktı. Zaman geçmek biilmiyordu hem de karnın açken karşında belki haftalarca göremeyeceğin bir şey yeniyorsa.

    Neyse beyler birkaç saat içinde ne varsa tüketti binler ve uyumaya geçtiler. Erkekler aralarından bir şeyler konuşup tulumlarına girdiler. Biri hariç. Kalan eleman ateşin başına geçmiş nöbet için kendini hazırlıyordu. Saçı sakalına karışmış uzun süredir banyo yapmamış bir elemandı bu.

    Birkaç dakika içinde grubun hepsi yatmış ayakta bir ben bir de nöbetçi kalmıştı. Zamanın geçmesini istiyordum her ihtimale karşı eğer biri dahi uyumazsa yağmadan kaçmam zor olabilirdi.

    Çantandam biraz su çıkardım oldukça sessiz davranıyorum. Winston kartonunu yırttım ve bir dal sigarayı dudaklarımın arasına aldım. Hafif bir çıtırtıyla sigaramı yaktım ve bir yaprakla ateşin ışığının gruba kadar gitmemesi için bir yaprakla ışığın önünü gerdim.

    Bir yudum su içiyor bir fırt sigara çekiyordum içime. Düşünüyordum, düşünüyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      aralığımı da bırakayım
      ···
  9. 9.
    +7
    Beyler ilk entryii lütfen şukulayın bu kadar seven adam var ama cugu daha fazla sizde mi? cuguluyorsunuz lan.

    Neyse 12 de görüşürüz beyler
    ···
  10. 10.
    +7 -1
    Rezzz ve şuku vermeyi unutmayın beyler.
    ···
  11. 11.
    +6
    Çantalar sırtlara asılmıştı. Patrondan gidip kılıcımı istedim biraz kem küm etse de sonunda kılıcımı parmaklarımın arasına almıştım.

    Kılıç kında arbalet elimde çandam sırdımda sigaram dudağımda başım hala gövdemdeydi. Şaşılacak gibiydi doğrusu. Saat 6 gibiydi yola düştüğümüzde tulumum yoktu ama 44 numara postallarım vardı.

    Yola koyulduk Fevzi çakmak Caddesine giriş yapmıştık. Dev binalar törpülenmiş, çift şeritli yollar delik deşik olmuştu. Yılların intikdıbını alırcasına doğa aslaft levhaların arasında yeşil giysisini çıkarmaya başlamıştı. Petrol Ofisinin tüm benzini sokağa dökülmüş çukurların içine dolmuştu.
    ···
  12. 12.
    +5
    Az gittik uz gittik Gazi Mahallesinin dar bir sokağından ilerleyerek Gazi üniversitesinin içerisine sızdık. Hatırlıyorum 5 yıl önce buraya bir arkadaşımı ziyarate gelmiştim. Öğretmen olmak için yanıp tutuşan bir arkadaşımı. Rektörlük binasına imrenerek bakmıştım. Şimdi o gösterişli binadan geriye kalan sadece yıkık duvarlar ve etrafa saçtığı tuğla bloklar kalmıştı.

    Gecenin karanlığında etraftaki cinleri parıltımızla buraya çekmemek için ışıklarımızı söndürdük. Herkes susuyor kimsenin ağzından bir kelime çıkmıyordu.

    Son gördüğüme oranla çimleri orantısızca büyümüş, ağaçların dallarına asılan Türk Dünyası bayrakları etrafa savrulmuştu.

    Bu üniversitenin bile atfosveri tamamen bozulmuştu. Rengarenk dalların gölgesinde çay sigara yaptığım aklıma geliyordu. Ama bunları düşünme sırası değildi.

    Patron kalın sesiyle komutları vermişti. Dörder kişilik nöbetler halinde uyuyacak yarın sabah yapacaklarımız hakkında konuşacaktık.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa az gittik uz gittik sence de biraz keloglan masallarını andırmıyor mu hıkaye cok guzel devam ederken
      ···
  13. 13.
    +5
    Başımı uzun şimlere koyup uyumayı denedim. Ama aklım hala o gündeydi. Okların önümdeki korkun yaratığı delip geçtiği günde.

    "Arkamı döndüm karşımda orta yaşlarını çoktan geçmiş bir adam gördüm Burak yanımda neler olduğunu anlamaya çalışırken Ben adamla birkaç saniyeliğine de olsa göz göze gelebilmiştim. Elinde siyah bir arbelet vardı. Sağ elinde ise 6 tane ok tutuyordu."

    "Ama korku ete kemiğe bürünmüş ve hayatımızı kurtaran adamın sırtına bir kama sokmuştu. Bir mavi cin adamın boynuna çıkmış göğsünü dehşet verici bir nefretle bıçaklıyordu."

    "Adama doğru hızla koştum ardından g3 mermilerinin etrafa kara kanlar saçtığına şahit oldum. Bizim adamı öldüren mavi cin paranparça olarak yere serilmiş adamla beraber yere serilivermişti."

    "Adamın yanına vardığım da çoktan binanın zemininde kara ve kırmızı kan birbirine karışmıştı. Yapacak hiçbir şeyim yoktu adamın sıkı sıkıya tuttuğu okları ve arbeleti alıp arkamı döndüm."

    "Burak binanın çıkışına doğru koşuyordu. Korkmuştu haklıydı. Ayağa fırladım binayı ayakta tutan gri dikiklerin arsından geçerek Buraka yetişmeye çallıştım. Kalbim olağanca hızıyla atıyor adrenalini tüm hücrelerimde en şiddetli haliyle yaşıyordum."

    "Burakla beraber aynı anda binadan çıktık. Dışarıda Tankların üzerlerine çıkmaya çalışan mavi cinler yerde yatan adamlara bile acımayan muhafız cinler vardı. Ve bir de biz gibi tek tük direnen yerel halk"
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam panpa
      ···
  14. 14.
    +6 -1
    Eylül akşdıbını düşünüyorum. 23 yaşındaydım üniversiteden eve dönüyordum. Bu sene mezun olacaktım. Ama olacakları bilemezdim ki... Kızılaydaydım hava kararmış orta yaşlı memurlar evlerine genç öğrenciler barlara doğru hareket ediyorlardı. Sonra herkesin kafası yavaş yavaş göğe doğru çevrilmeye başladı. Herkes gülüyor gökteki yıldız şölenine hayran hayran bakıyordu. Yeşil ışıklar içinde meteorlar kayıyordu. Ben donuk, inci sözlükte takılan asosyal bir bin olduğum için gibime bile takmıyordum bu durumu.

    Nasıl olsa biraz sonra sözlüğe girecek ve bir binin meteorlara bakan adam ılıktır yazılı başlığına rastlayacaktım. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Ben başımı yere eğmiş yolumda yürürken insanların huzursuz seslerini duydum. Çığlıklar atmaya ve etrafta koşuşturmaya başladılar. Ne oluyordu ortalıkta sakin ve neler olduğunu anlamaya çalışan bir ben kalmıştım. Akşamın kör karanlığındaydık bu insanlar neden kaçışıyorlardı. Başımı yukarı çevirdim ki.

    Gördüğüm şey beni şok etmişti. Onlarca ufak meteor Ankara semalarındaydı ve hızlakaraya vurmak için ilerliyorlardı. Yeşil ışık saçan ufak meteorlar hızla atmosferi delmiş şehrimize doğru yaklaşıyordu. Bende panik içinde koşmaya başladım. Bir televizyoncunun önündeki insan birikintisine rastlardım.
    ···
  15. 15.
    +5
    Saatler ilerlemiş etraf iyice kararmıştı. Yerde can çekişen son cinleride öldürdükten sonra arkama düştüler. Haritayı yaktığım için bana ihtiyaçları olduğunu biliyordum. Tabi patronda bunun farkındaydı. Neyseki 1-2 ay sürekli baktığımdan haritada yer alan her yeri karış karış ezberlemiştim.

    Timuçin ve diğerleri bana güvenmiyorlar hatta benim gibi kan emicilerden nefret ediyorlardı. Gecenin kör karanlığından uzunca yürüdük. Elimizde önümüzzü zor aydınlatan yağ kandilleri ve sürtünme enerjisini elektiriğe çeviren güçsüz fenerlerle delik deşik olmuş asfalt yolları zor kestirebiliyorduk.

    Her an saldırıya uğrayabilirdik. Korku ve dehşet vardı kalbimde. Biliyordum ki en ufak aksilikte beni bırakıp kaçarlar hatta onlara ayak bağı olmamam için kalbime bir ok saplayabilirlerdi. Temkinim her zamankinin iki katıydı. Artık hem önümü hem arkamı kollamak zorundaydım.

    Grubun yarısının gözü etrafta yarısınnınki de benim üzerimdeydi. Rahatsız oluyor fakat onların bakışlarını hissetmiyor gibi davranıp karanlıkta en önden ilerliyordum.

    Önceden kat kat yükselen binalar artık 2 insan boyunu aşmıyor, kapital yapının mabetleri avmler yerle bir olduğunu görüyorduk. Ne hale gelmiştik ne zaman bu kadar güçsüz kalmıştık.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa "onları oyalamam için" demişsin ama bunlar cin değil mi?Yani zombi değil sonuçta ve bunlar muhafız asker vs.Bir düzelt bence.
      ···
      1. 1.
        +1
        Dikkatin için teşekkürler kardeşim eleştiri geliştirir. Hemen değiştiriyorum
        ···
  16. 16.
    +6 -1
    Korku ve panik dolu bir kalple bu dev turuncu dinozorun üzerine çıkmıştım. Yere bakamıyordum kısa ve dikkatli adımlarla kendimi gibik bir kabinin içine bırakıvermiştim. Kabin sallanıyor ben titriyordum. Çengeller, zincirler her şey kopmak üzereydi. Korka korka ayağa kalktım. Güneye doğru baktım. Bahçelievler Tandoğan Emek Aşti Gazi Mahallesi o taraf tamamen gözümün önündeydi. Evler üst katlarından törpülenmiş(Meteorların düşme şiddetiyle) Metal ve beton blocklar sarı kumlara ve yeşil çimlere bırakmış kendini.

    Cin ayak sesleri titretiyordu oraları. Ama Konya yolu orada insanlar vardı. Bir grup insan Konya ya doğru hareket ediyordu. Demekki benden başka bilenlerdi vardı Mevlana islam Kuvvetlerini.

    Savaş, Lehimize mi dönüyordu acaba ya da medeni bir yaşama tekrar geçecek miydik? Konya umudumuz muydu? Sonumuz mu?
    ···
    1. 1.
      0
      CcC konya giber CcC
      ···
  17. 17.
    +5
    Bir sigaramı fırtlıyor bir suyumu içiyordum. Aslında bu grup işi pekte kötü sayılmazdı. Ama ya bana tam olarak güvenmezlerse. işte o zaman düşünmem gereken üzerime doğru fırlamış saatte 300 kilometreyle gelen bir oktan nasıl kaçılırdı.

    Birşeyler yapmalıydım. Zaman geçiyor semada güneşin ilk ışıkları kırılmaya başlamıştı. Artık önümü görebiliyordum. Zeynep yanıma geldi hadi kalk birşeyler avlamaya gidelim grup uyanana kadar birşeyler bulursak iyi ederiz dedi.

    Yanımızda bir oğlan daha geldi 20li yaşlarına yeni girmiş olmalıydı. Yaşamasına mucie gözüyle bakıyordum. Sarımtrak saçları uzadıkça uzamış teni tozla ve toprakla kaplanmıştı. Sonradan öğrendim ki ismi Hamzaymış.

    Elimizde yaylarımız kampüsü tarıyorduk. Çok sessiz ve bir o kadarda her anki bir saldırıya karşı hazırlıklıydık. Ayrılmamız gerektiğini söyledim beni tek başıma işemeye bile göndermeyeceklerini söylediler.
    ···
    1. 1.
      +9
      Sarışın Hamza mı olur amk
      ···
  18. 18.
    +6 -1
    Timuçin bana metal bir bardak dolusu su getirdi. Ne suyuydu ve ya nereden getirmişti bilmiyorum ama büyük bir iştahla tüm suyu içtim. Ardından benim paketimden çıkardığı bir dal sigarayı uzattı ve çakmağımda yaktı.

    -Patron gelene kadar bitir dostum.
    -Patron?
    -Saçlarını çeken adam lan işte
    -Tamam

    Bir ağacın gölgesinde sırtımı yaslamış sigaramı ciğerlerime çekiyordum. Tekrar düşüncelere dalmıştım o güne meteor yağmurunun başladığı güne.

    "Meteorlar girdiğimiz binanın tavanına birbir çarpıyordu. Burakla ikimiz birbirimize bakıyor bir yandan da dua ediyorduk. Aslaftlarda her düşen meteorla beraber birkaç metrelik kraterler açılıyor dev apartmanlar birbir yere gömülüyorlardı. Ama bilemezdik ki her şey meteorların sokaklarda sessizce durmasından sonra başlayacağını."

    "4-5 dakikalık dev gürültülerin ardından meteorlar sokaklarda ve yıkılan binaların üzerilerinde hareketsizce duruyordu. Onlarca insan meteorların gazabından ölmüştü. Polis ve ambulans yolların yok olmasından dolayı hareket edemiyor. Yaralananlar çaresizce sokakların ortasında ölüme mahkum oluyordu."

    "Burak ve ben girdiğimiz binanın içerisinden yavaş adımlarla çıktık. Kimi insanlar sokağa bizden önce çıkmış kaybettikleri arkadaşlarını eşyalarını arıyorlardı meteorların arasında."

    Birinin kolumu tutmasıyla hayallerimin arasından sıyrılmıştım.
    ···
  19. 19.
    +9 -4
    Akıllı adamdım lan. Öyle sağda solda çelik bulacam da eritecem de kılıç yapacağım diye uğraşmadım. Anıtkabir yıkılınca hem son bir ziyarete hem de yağmaya gittim ne yalan söyleyeyim. Yani şimdi doğru konuşacak olursak ilk amaç yağmaydı hem de Mustafa Kemal’in kılıçları yağmaya gittim. Yıkıntıların arasında sadece Sovyetlerin zamanında hediye ettikleri bir kılıcı buldum hemen çarptım beyler tamam milli değer felan ama şimdi ben de ölsem iyi mi olacak. Ha bu arada tamam 100 yıllık kılıçtı falan ama jilet gibi kesiyordu namussuz.

    Neyse beyler konumuza dönecek olursak insanlar genel olarak 10 15 li gruplar halinde dolaşırlardı korunmak ve hayatta kalmak için ama ben hep tek başıma takıldım. Nedeni belliydi. Tamam insanlar cinlere göre daha güçlüler ama kabul etmek lazım ki daha fazlalardı. Bir bi kişinin çıkardığı ses var bir de 15 kişinin çıkardığı ses var. Benim 1 birim gıdaya ihtiyacım varsa onların 15 birime ihtiyaçları vardı. Paylaşma derdim yok beni yavaşlatan salaklar yok. Hayat bu zor zamanlarda tek başınaysan daha kolaydı. Bazen uzaktan insan grupları görürdüm ama genelde uyuduklarında fazla yiyeceklerini çalar ya da hiçbir şey yapmadan uzaklaşırdım.

    Cinlere ise yağmalanacak bir şeyleri yoksa kesinlikle saldırmaz kaçardım. (Riske değecek bir şey yoksa saldırmanın bir anlamı da yoktur beyler). Çoğu zaman sokakta dolaşan kedileri okumla avlar (Not Maltepe de bir dükkandan çaldığım arbaletim de var) yerim, hiç kınamayın beyler o kadar zor bir duruma düştük ki karı versen gibim mi yiyim mi diye bir düşünür olduk. Aslında istilanın ilk aylarında her şey daha kolaydı birkaç market parlatıyordun yağmayla falan karnın bir şekilde doyuyordu. Ama zamanla yiyecekler bozulmaya başladı ve yağmaya cinlerde katıldı. Sonra her şey katlanarak zorlaştı, su bulmak yiyecek bulmak daha da zorlaştı.
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Panpa devletin başında kim var ?
      ···
      1. 1.
        0
        Tab 2 de rte
        ···
  20. 20.
    +5
    -Öncelikle Celal Bayar bulvarından Gazi üniversitesi kampüsüne ulaşmalıyız orada ver çevresinde bir gece konaklayıp ihtiyaçlarımızı karşılar bölgenin kontrolünü ele geçiririz. Ardından Fevzi Çakmak Caddesinden ilerleyip Bahçeli Evler ve Beştepe birimlerine hiç görünmeyeceğiniz. Emek birimleri olsada Cadde Mahallenin öbür ucu olduğu için karşımıza zayıf ve sayısı az birlikler çıkacaktır. Ardından Akdeniz Caddessini kullanarak Milli Kütüphaneye sığınacağız orası dinlenmemiz ve tekrardan mevzi almamız için oldukça güvenli olacaktır.

    işimizi orada da bitirdikten sonra Ziyabey Caddesini kullanarak Mevlana bulvarına çıkacağız sonrası tabana kuvvet Haritaya uyarak yürüyeceğiz.

    -Güzel plan doğrusu
    -Patron kararlı mısın?
    -Evet
    -Tereddütlerin var sanırım
    -Elbette burada iyi kötü yaşıyorduk
    -Yaşam bitiyor Patron yiyecek içecek kalmadı yakında öleceğiz.

    Etraftan hışırtılar duymaya başladım. Ama Patron hala konuşuyordu.
    -Gideceğim --..-...

    Savaş çığlıkları duyuyordum. Haritayı tuttuğum gibi ateşe attım..
    -Ne yaptın lan sen hırsız bin
    -Cinler geliyor mevzi almalıyız.
    -Ne
    -Çabuk kaldır şunları
    -Kalkın!!!

    Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu
    -Pusuya düştük.

    Herkes kalkıyordu. Palalarını aldılar, oklarını yaylarına sürdüler. Elime bir yanan odun parçası alıp uzaklara atıyor oraları aydınlatıyordum. Kadınlar oklarıyla bir yuvarlak oluşturmuşlar erkekler ellerinde palarıyna onların önünde duruyorlardı.

    Benim aydınlattığım yerde eğer bir cin vaarsa oklar birbir vücutlarını parçalıyordu.

    Ama durduramıyorduk gittikçe yaklaşıyorlardı. Geneli küçük mavi cinlerden oluşsada muhafız cinlerde vardı. Sayıları oldukça fazlaydı. Ellerinde baltalarla kamalarla saldırıyorlardı. Bana albeletimi verin desemde herkes can derdinde beni gibleyen yok tabi mevzininde dışındayım.

    Biz muhafız cin beni gözünü kestirmiş koşarak üzerime doğru geliyor ben dururmuyum hemen topuk tabi ama ne olduğunu anlayamadan yere düştüm. Yüzüm ellerim her yerim çizilmişti. Muhafız cinde beni bırakacak değil ya hızla beni kesmeye koşuyor bin. Sarı zırhının altında yeşil iri vücuduyla elindeki baltayı kaldırdı tam vuracak.

    Vücuduna art arda 2 ok saplandı ve yere düştü. Hemen ayağa kalktım. O zaman kadar da bizimkiler mevziyi delmişler birazda olsa rahatlamışlar grubun yarısı kampı topluyor diğer yarısı gelen tek tük cini kesiyordu. Patron bana arbeletimi ve kılıcımı attı. Çantamı yerden aldım. Çarpışmalar tek tük devam etti herkesin eşyaları toplanmıştı.

    Patron
    -Geri çekiliyoruz. dedi
    Timuçin
    -Nereye diye sordu
    Beni takip edin dedim.
    Tümünü Göster
    ···