1. 1.
    +3 -2
    inlerle ilgili bilgiler doğrudan ve işaret yoluyla verilmektedir. hadislerin ışığında açıklanma gerekirse insan benzeri varlıklardır. yeryüzünde yaşadıkları gibi göğe de yükselebilirler. bizim anladığımız manada ateşsel değil ışınsal yaratıklar olması muhtemeldir. işığın enerjiye dönüştürülmesinde sağlanacak ilerlemelerle birlikte onlarla ilgili bir sır perdesininde kalkması beklenilmektedir.
    cinlerinde erkeği ve dişileri olduğu gibi onlarda ürerler ve ölürler. akıl ve irade sahibidirler. onlar da insanlar gibi emir ve yasaklara uymak allah'a ibadet etmek için yaratılmışlardır. i̇nsanların peygamberleri onlarında peygamberleridir. cennetle de nimetlendirilecekleri olduğu gibi cehennemle de azablandırlacak olanları vardır.

    yeryüzündeki çalışmaları devam etmekle beraber, peygamberimizden sonra gökyüzüne çıkıp bilgi edinme girişimleri, koruyucu melekler ve delici alevlerle engellenmiştir.

    farklı kültürel seviyelerdedir. hz.süleyman devrinde ileri derecede bilimsel ve sanatsal etkinlikleri görülmüştür. ordu da yer aldıkları gibi, mühendislik, ustalık ve dalgıçlık görevi yapmışlar, heykeller, büyük havuzlar ve sabit kazanlar inşa etmişlerdir.

    cinler, ne geleceği bilerler ne de kendileri dışında olan olayları bilebilirler. gayb bilgisi allah'a mahsustur.

    bilmediğimiz yöntemlerle zarar verme kapasitesine sahip şeytanlaşmış cinler vesvese verebilir, kalplerimize şer tohumları ekebilirler. dinimizde haram olan büyü türü işleri oyunlarına alet edebilirler. ancak şu unutulmamalıdır ki mahiyeti bilinmeyen fısıldamalar dışında hayatımıza müdahale yetkileri yoktur. i̇nançlarını yaşayan, allah'ı zikreden ve kendilerinden allah'a sığınan müminler üzerinde cinlerin hiç mi hiç etkileri yoktu
    ···
  2. 2.
    +1 -3
    üç harfli: gib
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    elfler ve orclar kadar gerçektir
    ···
  4. 4.
    -2
    hiyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa
    ···
  5. 5.
    -1
    ci̇n\" adıyla işaret edilen; gerçeği itibariyle insan gözü tarafından görülemiyen; bazen de sahip oldukları özellikler dolayısıyla, bazı insanlara maddemsi görüntüler verebilen bu varlık türünün yapısı iki katmandan oluşur:

    1-can... algılamada yetersiz kaldığımız \"bilinç\" türü...

    2-peri̇speri̇ denilen \"hologramik dalga beden\"!.

    kur`ân-ı kerim’de \"ci̇n\" kelimesiyle tanımlanan; halk arasında \"peri\", \"dev\", \"hayâlet\", \"ci̇n\", \"ci̇nnî\", \"iyi saatte olsunlar\" diye bilinen; görüntülerine göre çeşitli isimler takılan; spiritlerin, ölmüş kişilerin \"ruh\"u sanarak çağırma yoluyla iletişim kurdukları; son olarak da anlattıkları masalları yutacak fikir düzeyindeki kişilere kendilerini \"uzayli varliklar\" olarak tanıtan görünmeyen \"bilinç varlıklar\"dır!..

    \"nefs\"i itibariyle varlığını, hayâtiyetini, \"ben\" bilincini bundan önceki bölümde belirtmiş olduğumuz üzere mutlak \"ruh\"tan alır...

    bilinç mükemmeliyeti olarak, evrende \"i̇nsan\"dan sonra gelmektedir...

    kendi varlığını bilebilmesi, perisperiye (dalga bedene) bürünmesinden itibaren olmaktadır ki, bu da ci̇nlerin bir nevi doğumu olmaktadır kendi yapılarına göre...

    mutlak mânâda ölümü, kıyâmet denen anda olmaktadır aynen insan gibi...

    basit mânâdaki yani bizim umumi olarak anladığımız şekildeki ölümleri ise, kendilerine tâyin edilmiş ömürleri sonunda perisperilerinden (dalga bedenden) soyutlanmaları tarzında olmaktadır... ci̇nler kendilerinden birisinin ölümlerini, onun aralarından kaybolmalarıyla anlarlar...

    yaşama süreleri yâni ömürleri hakikatta insanlarla aynı süre almasına rağmen, yapı şartları ve özellikleri dolayısıyla, bu süre bazen bize göre 700-1000 yaşını bile bulmaktadır... yâni gerçekte, kendi öz zamanlarına göre 60-70 senelik ömürleri, bizim zaman birimimize kıyaslandığı takdirde, karşımıza 1000 seneye yakın bir ömür süresi çıkabilmektedir...

    yapıları sebebiyle çok gelişmiş imkânlara sahip olmalarına rağmen, düşünce seviyesi, bilinç olarak, insanlardan üstün olanına da rastlanmaktadır... şurası kesin olarak bilinmektedir ki, üstün insan, üstün ci̇nden daha üstün olmaktadır...

    karakter olarak insandan daha zayıf bir yapıya sahiptirler... olumsuz olarak adlandırılan davranışları çokça ortaya koymaya yatkındırlar... ve genellikle bu çeşit işlerle uğraşırlar... ancak buna rağmen içlerinde, iyileri, dine bağlı olanları ve hattâ ender de olsa evliyaları vardır...

    en büyük özellikleri ve eğlenceleri, insanların zayıf taraflarından faydalanarak, müsait olan yapıları dolayısı ve sebebiyle, onları kendilerine bağlı kılmak, istediklerini yaptırmak, adeta kulları olarak kendilerine hizmet vermelerini sağlamak, taptır
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +1
    cinlerin tasallutu kendi bünyeleriyle ilgilidir. yaratılış olarak dumansız ateş tabir ettiğimiz şuurlu bir enerji kütlesi olan cinler, kendi bünyelerinden bir çeşit ışın olan manyetik akımlar ve enerjiler çıkarırlar. i̇nsan, bir molekül yığını olmasına rağmen o da birçok ışın üretir ve yayar. hatta her insanın vücudu belli bir frekansta enerji dalgaları yayar, bu dalga boylarıyla insanlar arasında dostluklar kurulur, düşmanlıklar oluşabilir. yalnız, cinler de insanlar gibi farklı yapılara, değişik ırklara mensupturlar. su, ateş, hava, toprak karakterli çeşitli cin toplulukları vardır, bu karakterleri yaşadıkları ortamdan ve yerlerden kaynaklanır.

    i̇nsan vücudu, kişiden kişiye değişen hassasiyette yaradılmıştır. tıb ilminde tesbit edilen akupunktur noktalarında olduğu gibi, insanın manyetik akım, ışın ve şua alan çeşitli vücut bölgeleri vardır. bazı insanlarda bu yerler doğuştan kapalıdır. ne kadar manyetik akım ve enerji göndersen de almaz. kimi insanlarda da bazı bölgeler hassas olabilir, gerek bir büyü sonucu, gerek tabiatta serbest dolaşan enerji akımlarından, gerek manyetik bulutlardan, gerekse doğrudan bir cinnî tesir sonucu rahatsızlık meydana gelir. ortaya çıkan bu açıklık ve menfezden manyetik akım vücuda yerleşir. evvelâ insanın sinirlerine, beyin sistemine tesir eder. bu sefer, vücudun ürettiği enerji ve elektrik akımı düzensiz hâle gelir, en gelişmiş röntgen makinelerinin çekemediği, tesbit edemediği manyetik yaralar ve ağrılar ortaya çıkabilir. manyetik akım, zamanla hücre düzenine tesir edebilir, biyolojik bazı rahatsızlıklara da yol açtığı gibi, kişi artık pgibolojik bir hasta durumundadır. vücutta meydana gelen, beyindeki sinir tahribatı belki bazı tıbbî ilâçlarla tedavi edilebilir. ama, hangi sebepten olursa olsun insan vücuduna yerleşen manyetik akım, ışın veya şua o bölgeden alınmalı, izale edilmelidir. burada devreye, yaratılıştan metafizik âlemle irtibatlı, medyumluk özelliği olan insanlar ve büyük âlimler ile hz. peygamberden (s.a.v.) rivayet edilen dualar devreye girer. yalnız, sinirlere, beyne tesir eden şeyin manyetik bir akım veya maddî bir sebep olduğunu tesbit etmemiz gerekir.

    doğuştan gelen bir kabiliyet olarak elinde, gözlerinde manyetik enerji yoğunluğu olan kişiler, insanların hangi bölgelerinin hassas olduğunu, menfezlerin nerede bulunduğunu, hangi yerden akım aldığını ânında tesbit edebilir. cinler, tesir ettikleri kişileri, böyle insanlardan uzaklaştırmaya çalışırlar. çünki, kendi manyetik akımlarını ancak, dualar ile manyetik okumalar ve müdahaleler giderebilir
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    -1
    şeytan diye bilinen, yahut da şeytana ait olarak bilinen işlerin tamamı gerçekte ci̇nlere aittir... çünkü şeytâniyet, ci̇nlerin bir vasfıdır!. ci̇nlerin dışında ayrıca, şeytan diye bir varlık yoktur...

    ci̇nlerin özelliklerinden bundan sonraki bölümlerde daha geniş bir şekilde devam edeceğimizden, şimdilik burada kesiyor ve büründükleri örtüye geçiyoruz:

    ci̇nler, hareketlilikleri ve madde kaydında olmamaları dolayısıyla, geçmişi tamamen bilebilmektedirler...

    geleceğe ait bilgileri, gene yapıları dolayısıyle bir ölçüde bilmeleri mümkün olmakta ise de, detaya inememektedirler... pek çok kere de geleceğe ait verdikleri bilgileri yanlış çıkmaktadır.

    2. peri̇speri̇ (ruhu hayvânî):

    yapısı henüz bugünkü ilmin tesbit edemediği dalgalardan oluşmuştur... ancak bu sahada vazifeli olanların bir süre çalışması sonucu, perisperinin, yani dalga bedenin yapısını tesbit etmeleri hiç de güç olmayacaktır...

    "i̇nsan" bölümünde açıkladığımız, "insandaki dalga bedenle" aynı özelliklere sahiptir...

    ayrıca, beden gibi, birşeye bürünmüş değildir; bedenin fonksiyonlarını da perisperi yüklenmektedir.

    diledikleri takdirde maddemsi bir görüntü verebilmektedirler...

    bizim zaman ve mekan kayıtlarımızla bağlı değillerdir...

    i̇stedikleri anda dünyanın herhangi bir yerinde veya semanın herhangibir bölgesinde olabilecek seyyaliyete ve hıza sahip
    ···
  8. 8.
    -1
    Cinlerle ilgili yaşadığım bi hikayeyi anlatmamı isteyen var mı?
    isteyen varsa baslıyım
    ···
  9. 9.
    0
    el diablo
    ···
  10. 10.
    0
    uyumazlar, siz uyurken yatagun altindan yorgani cekerler, eger pjama giymiyosaniz muhtemelen bekaretinizi kaybetmissinizdir farkinda olmadan ama analdan

    kaynak:soylememe gerek yok
    ···
  11. 11.
    0
    Reserved
    ···
  12. 12.
    0
    (bkz: korkunç gizli gerçekler)
    ···
  13. 13.
    0
    necip fazıl kısakürek $iiri:

    ne derlerse desinler,
    yakın dostlarım cinler...
    havanın ve alevin kemiksiz çoxukları;
    yüzbir odalı evin
    ha$metli konukları,
    rüzgârdan topukları,
    yakın doslarım cinler...

    kum gibi kalabalık,
    bin $ekil ve bin kılık,
    suda bir gümü$ balık,
    postacı güvercinler,
    zümrüt yüklü hecinler,
    yakın dostlarım cinler...
    ···
  14. 14.
    0
    cinler

    kızgın benizleriz ki parıldar görünmeden.
    titrer yanında bizleri bir lahza vermeden.

    vicdanların azabıyız onlar tanır bizi;
    tazib için ziyarete gelmiş sanır bizi.

    her suçlunun başında hayali cezasıyız.
    her aşık aldatan kadının kalb ezasıyız

    bir cinsimiz azab ise vicdan ve hislere
    bir cinsimizde var ki beladır nefislere
    yahya kemal beyatlı
    ···
  15. 15.
    0
    5
    -1
    Kur’an ve Sahih Sünnetten, Cinlerin Var Olduğunun Delilleri

    Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

    وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

    “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”

    Zariyat 56

    Cinler görülmeyen varlıklardır. Bizim, onları asıl mahiyet ve hüviyetleriyle görmemiz imkânsızdır! Bizler tarafından görülen, onların temessül etmiş şekilleridir. “Cin” kelimesinin kökünde mana olarak bir kapalılık vardır. Dolayısıyla cinler gözle görülemeyen latif yapılı varlıklardır. Bu husus, cinden ve şeytandan bahsedilen bir ayette Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

    “Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler!”

    A’raf 27

    Bu hakikatten dolayıdır ki cin taifesi ve şeytanlar, bizim onları göremediğimiz noktalardan bizi görürler. Hiç beklemediğimiz yerden, hiç beklemediğimiz bir anda ve hiç ihtimal vermediğimiz oyunlarla karşımıza çıkar ve zehirli oklarını bize saplarlar!

    Zira şeytan, insanın içine girip her zaman onu avlamak için fırsat kollamaktadır. Ayrıca, cinlerin temessülünü de anlatan hadisiler vardır. Bunların temessül keyfiyetleri de çeşit çeşittir. Bazen bir insan, bazen de herhangi bir hayvan şeklinde görülebilirler.

    Cinler de bizim gibi Allah’a inanmak, namaz kılmak, oruç tutmak ve zekât vermekle mükelleftirler. Cinler ve şeytanlar insana zarar verebilirler. Ancak istediği her insana zarar veremezler. ibadetten uzak yaşayan, günahlarla çok meşgul olan insanlara, cinler şeytanlar zarar verebilirler.

    Cinler ve şeytanlar, insanların günahlarıyla açtıkları menfezlerden girer ve insanı çepeçevre kuşatırlar. Bu menfezler kapanmalıdır ki, onlar içeriye giremesinler ve insan da, onların şerrinden korunmuş olsun.

    Eğer sen, bir kale gibi isen, bu kalenin kapıları açık olursa ezeli düşmanın elbette o kapılardan girecek ve senin vücut kaleni teslim almaya çalışacaktır. Eğer böyle bir akibete düşmek istemiyorsan, mutlaka günahlardan kaçınmalı, dikkatli bir hayat yaşamalı ve kalenin içten fethedileceğini de asla unutmamalısın.

    Cinler ve şeytanlar, her çeşit günahı alet olarak kullanırlar. içki, kumar ve fuhuş, onların sıkça kullandıkları aletlerdir. Bu günahları işleyenler, cinlerin şeytanların tuzağına düşmüş olurlar.

    Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) “Rablerine yaklaşmak için vesile ararlar... ” isra Suresi 57. ayet hakkında şöyle demiştir:

    “insanlardan bir topluluk, cinlerden bir topluluğa köle oluyorlardı. Nihayet o cinler, islâm Dini’ne girdi, o insanlar ise cinlerin dinine tutunup kaldılar.”

    Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

    “Faiz yiyenler (kabirlerinden) tıpkı şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar!..”

    Bakara 275, Buhari

    1) Selman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

    “…Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tezek veya kemikle taharetlenmekten men etti.”

    Müslim 262/57, Ebu Davud 7, Nesei 41, Tirmizi 16, ibni Mace 316, Ahmed 5/415

    Kemik ve tezekle taharetlenmenin yasak oluşunun sebebi kemik cinlerin, tezek de cinlerin binitlerinin yiyecek maddesi olduğu içindir, bu manada birçok hadiste gelmiştir.

    Müslim 450/150, Ebu Davud 39, Begavi Şerh 180

    2) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

    “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    ‘Yiyecek ve içecek kaplarının üzerlerini örtünüz! Su kırbalarının ağız iplerini bağlayınız! Bütün kapıları arkalarından kapayınız! Yatsı vakti sırasında çocuklarınızı dışarıda hareketten men edip eve toplayınız! Çünkü o zaman cinlerin yayılması ve bir şeyi süratle alıp kapmaları vardır. Uyku sırasında kandilleri söndürünüz! Çünkü fasıkçık; yani fare, bazen yanan fitili çeker de ev halkını yakar!’ buyurdu.”

    Buhari

    3) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

    “Cinin gözleri ile Âdemoğullarının avret yerleri arasındaki perde, Âdemoğullarından birinin tuvalete girdiği vakit, Bismillah demesidir!”

    Tirmizi 603, ibni Mace 297

    4) Hişam ibni Zuhre’nin himayesinde bulunan Ebu Saib (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

    “Bir gün Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh)’ın yanına gittim ve onu namaz kılıyor buldum. Onu beklemek üzere oturdum. Derken evin bir köşesinde hurma dalları arasında bir kıpırtı gördüm. Oraya bakınca bir yılan olduğunu gördüm. Onu öldürmek için yerimden sıçradım. Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) oturmam için bana işaret etti. Bende yerime oturdum. Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) namazdan çıkınca bana evinin karşısında bir eve işaret etti ve:

    –Bu evi görüyor musun? diye sordu.

    Ben:

    –Evet, deyince Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle devam etti:

    –Bu evde, bizden yeni evli bir genç vardı. Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hendek Harbine gittik. Genç, gün ortasında, ehline uğramak için Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin istiyordu. Bir gün yine o genç, Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin istedi.

    Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:

    –‘Silahını yanına al! Beni Kureyza Yahudilerinin sana bir zarar vermesinden korkuyorum!’ buyurdu.

    Adam silahını aldı ve sonra ailesinin yanına gitti. Hanımı iki kapı arasında ayakta duruyordu. Elindeki mızrağı ile dürtmek üzere kadına eğildi. Adama kıskançlık gelmişti.

    Kadın ona:

    –Mızrağını geri çek! Hele eve gir, beni dışarı çıkaran şeyi bir gör! dedi. Adam içeri girdi, bir de ne görsün; yatağın üzerine büyük bir yılan! Mızrağıyla ona yöneldi ve yılana sapladı. Sonra çıkıp, mızrağı avluya dikti. Derken yılan üzerine atıldı. Bilemiyoruz, hangisi da evvel öldü; yılan mı, genç mi?

    Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip, bu durumu anlattık ve:

    –Allah’a dua edin de Allah onu tekrar diriltsin! dedik.

    Rasulü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    –‘Arkadaşınız için Allah’a istiğfar edin! Kuşkusuz ki Medine’de Müslüman olmuş bir takım cinler vardır. Onlardan birini görürseniz, kendisine üç gün mühlet verin! Eğer bundan sonra yine de görünürse onu öldürün! Çünkü o bir şeytandır!’ buyurdu.”

    Müslim 2236/139, Muvatta 2/976, Ebu Davud 5257, Tirmizi

    Cinin insan Vücuduna Girdiği Hakkındaki Hadisler

    1) Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

    “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    ‘Sizden herhangi biri esnediği zaman eliyle ağzını kapatsın! Kuşkusuz ki şeytan (kişinin ağzına) girer!’ buyurdu.”

    Müslim 2995/57, Ebu Davud 5026

    2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

    “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    ‘Sizden biri uykusundan uyanıp abdest alırken burnuna su alıp sümkürsün! Çünkü şeytan onun genzinde geceler!’ buyurdu.”

    Buhari

    3) Hüseyin bin Ali (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

    “Mü’minlerin annesi Safiyye binti Huyey (Radiyallahu Anha) bana şöyle dedi:

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ramazanın son on gününde i’tikafta iken bir gece Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girip onunla bir saat sohbet etmiş. Sonra evine dönmek için ayağa kalkmış. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de onu evine zütürmek için kalmış. Nihayet Ümmü Seleme (Radiyallahu Anha)’nın kapısının önündeki mescidin kapısına ulaştığında, Ensar’dan iki kişi oradan geçmiş ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e selam vermişler.

    Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o iki kişiye:

    –‘Yavaş olun durun! Kuşkusuz ki bu kadın (eşim) Safiyye binti Huyey’dir!’ dedi.

    O iki kişi:

    –Subhanallah!!! Ya Rasulallah! dediler ve bu kendilerine çok ağır geldi.

    Bunu üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o iki kişiye:

    –‘Şüphesiz ki şeytan, insan vücudunda kanın ulaştığı yere ulaşır! Ben sizin gönüllerinize şeytanın bir şüphe atmasından endişe ettim!’ buyurdu.”

    Buhari 4/1882

    4) Osman bin Ebi’l-As (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni, Taif’e vali tayin ettiği dönemde namazımda bana bir şey peyda olmaya başladı hatta ne kıldığımı bilemez oldum. Ben bu durumu görünce kalkıp (Taif’ten Medine’ye) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanma gittim.

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (beni görünce):

    –‘Ebu’l-As’ın oğlu?’ dedi.

    Ben:

    –Evet, Ya Rasulallah! dedim.

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    –‘Seni (buraya) getiren sebep nedir?’ buyurdu.

    Ben:

    –Ya Rasulallah! Namazlarımda bana bir şey peyda oldu, öyle ki ne kıldığımı bilemiyorum! dedim.

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

    –‘Anlattığın şey, şeytanadır! Onu bana yaklaştır!’ buyurdu.

    Bunun üzerine ben, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına vardım ve (diz çökerek) ayaklarım üzerine oturdum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elini göğsüme vurdu, ağzımın içine tükürdü ve:

    –‘Çık! Ey Allah’ın! Düşmanı’ dedi.

    Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu işi üç defa tekrarladı. Sonra (bana):

    –‘(Git) işinle meşgul ol!’ buyurdu.

    Ravi demiştir ki:

    Sonra Osman bin Ebi’l-As (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

    –And olsun ki, ondan sonra şeytanın bana sokulduğunu sanmam!”
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    ARKADAŞLAR HiKAYE TAMAMEN GERÇEKTiR.

    Ben doğduktan 2 gün sonra annem ve babam benim de içinde bulunduğum bir araba ile kaza yapmışlar. Allahın hikmeti benim burnum bile kanamazken annem ile babam maalesef hakkın rahmetine kavuşmuşlar. Beni dedem ve nenem büyüttü. Onlar benim her şeyim di annem ve babam olsalar ancak öyle severdim. Ama Çok kötü bir şey oldu dedem şeker hastası oldu ve git gide çok kötü oluyordu. O zamanlar durumumuzda iyi değildi maddi olarak şehirde bir tane devlet hastanesi vardı ve onlardadoğru düzgün ilgilenmiyordu bile. Gözlerimin önünde ölüme gidiyordu adeta dedem ve maalesef büyük Marmara depreminden 2 saat önce 17 ağustos 1999’da kaybettik dedemi adeta dünya başıma yıkılmıştı. Aynı günün sabahı köye defnettiler. Abartısız 1 hafta her gece köydeki akrabamızın evinden kaçarak dedemin mezarına gidiyordum ve onun toprağına sarılıp yatıyordum ve her gün de dayım sabah ezanına karşı bazen daha erken gelip beni alıyordu. Köydeki son günümüzde gene evden kaçıp dedemin mezarına gittim. Uyumuş kalmışım sonra arkamdan bir el bana dokundu. Ben yine dayım geldi zannettim ve beni rahat bırak gibi bir şeyler söylüyordum. Arkamı döndüm bi baktım karşımda dedem.

    Devamı için rez beyler
    ···
  17. 17.
    0
    Not real
    ···
  18. 18.
    0
    - Emeğe Saygı O Kadar Çaldık..-

    Cin Padişahları (7 Cin Padişahı)

    Pazartesi günü, Abdullah el-Hiyem ibni Ehlim Mürre'dir (Müreh).  Tacı vardır. Çadırı yündendir ve yardımcılarının giyimi beyazdır. Müslüman olup adını Yusuf olarak değiştirmiştir. Mekanı Mardin'in Musaybin ilçesi olup oranın sakini ve kralıdır. 150 cm boyunda olup elleri, olduğundan daha uzun bir görüntüye sahiptir. iki hizmetkârı da kendisine benzer. Şimşek hızına sahiptir. Bu cin, Hz. muhafazid'in elleri arasında bu dini kabul eden cin padişahıdır.

    Salı günü, Mihrez el-Ahmer'dir. Tacı, altındır ve çadırı  yündendir. Yardımcılarının giyimi, kırmızıdır. iblis'in çocuklarından biridir. Kırmızı renkte ve insan görünümündedir. insanlara tasallut ettiğinde (musallat olduğunda) burunlarından kan akıtır. Kuyuları kurutur. Ateşten yatanların çoğuna halisünasyon gösterme yeteneğine sahiptir.

    Çarşamba günü, Burkan'dır. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, sarıdır

    Perşembe günü, Şemharuş'tır (Şemhurış). Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi,.beyazdır. Çok bilge bir görüntüye sahiptir. Görüntü itibariyle insana çok benzer. Görevi; altın, hazine vs. işlere hakimlik yapmak ve bu işleri yönetmektir.

    Cuma günü Ebyab (Ebyed) ya da Zevba'dır (Zubea). Bunun iki adı vardır. Tacı vardır ve  çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi yeşildir. Ay'ın etkisindeki cin padişahıdır. Her yanı beyazdır ve ürkütücü bir şekli vardır. Soğukkanlı bir görünümdedir. Bilgin ve akıllı cin liderlerinden biridir. Emrinde onlarca cin hizmetkârı bulunur. Aşk ve iki şahsı birleştirme gücüne sahiptir. Görüntü olarak ihtişamlı bir kral görümündedir. Davetlere hemen hemen hiç cevap vermez.<

    Cumartesi günü,.Meymun Ebu Nuh'tur. Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, siyahtır. Uranüs'ün yeryüzü cini de diyebiliriz. Görünüm olarak yaşlıdır ve elinde bir asa ile dolaşır. Çenesinde yedi kıl vardır. Genelde kuyu kenarları ve harabe yerlerde dolaşır. Uçma özelliğine de sahiptir. Babasının adı, Deybac Afif'tir.

    Pazar günü, Ebu Abdullah Müzheb'dir. Tacı vardır  ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi beyazdır

    Bu 7 padişahların emrinde toplam 378 kabile vardır. Her bir padişaha 54 kabile düşüyor ve bu kabilelerin sayını yanız Allah-u Teâlâ bilir. Bu padişahların hükmüne girmeyen 42 kabile daha vardır. Bunlar şeytânî ve azgın cinlerdir. Taçı altın olan Mihrez el-Ahmer, bütün kabilelere hükmedebilir.
    Cinler Nerede Yaşar?

    Cinler hamamlarda, mezarlıklarda, pis yerlerde, ahırlarda, çöplüklerde, ıssız yerlerde, duvar deliklerinde ve ağaç kovuklarında yaşarlar. Metruk evlerde yaşarlar. Bedenini temiz tutmayan cinler insan artıklarını yerler. Cinlerin yemekleri besmele çekilmeden yenen yemeklerdir. Ayrıca tezek ve kemikler de onların yiyecekleridir. Cinlerin insanlar gibi sosyal hayatları vardır.Cinler En Çok Neyi Sever?

    Cinler kabile ve gruplar halinde yaşarlar, o kabile nereye yerleşmişse, üyeleri de orada toplanabilirler, cinler de. biz insanlar gibi yer içer, biz insanlar gibi uyur. yatıp kalkar ve ölürler.

    Bunlar en çok neyi seviyor derseniz, pirinci çok severler, erik gibi, kemik gibi şeyleri severler. Ama bütün menüleri bu kadar değildir. Mesela bazı insanların lokmasından, tabaklarından da faydalanırlar. insanlar tuvalete giderken dudaklarını oynatmadan besmele çeksinler, yemek yerken de besmele çeksinler, aksi takdirde Şeytanî cinler sofralarından faydalanır.

    http://c12.incisozluk.com...11500/3/1030493_o8684.jpg
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    0
    evde tek kaldığımda içim daralıyor.tek başıma karanlıkta kalamıyorum. garip garip rüyalar görüyorum. başına böyle gelen şeyler varmı
    ···
  20. 20.
    0
    Evet zanzalar bugün cinler hakkında bilgilerimi sizinle baylaşacağım. Cin kelime anlamı olarak örtülğ gizli şey anldıbına gelir. Terim olarak ise Allah'ın ateşten yarattığı bu dünyada başka boyutta yaşayan varlıklardır. "Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık."(Hicr suresi 27. ayet) Nasılki yaratılan ilk insan Adem aleyhisselam ise yaratılan ilk cinni varlığın ismi ise "Ca'nn" dır. "Ca'nn'ı da yalun bir ateşten yarattık" (Rahman suresi 15. ayet). insan topraktan yaratılmış toprak et ve kemiğe dönüşmüştür. Cinlerde ise ateş bugün bilimin kabul ettiği "mikrodalga ışınları"na dönüşmüştür. Cinlerle aramızda enerji yoğunluğu farkı olduğu için onları göremiyoruz. Fakat bazı durumlar dahilinde onları görmemiz çok kolaydır. Cinlerin yaşadığı boyut uyku boyutu ile yaşam boyutu arasında bir yerde kalan bir boyuttur. Bugün bu boyuta havas ilmi alimleri "METAFiZiK" boyut demektedir. 6. his, çakra açma, kalp gözü, üçüncü göz, hipnoz, cin çağırma olayları bu boyutun içine girerek oluşan olaylardır. Cünler insanlardan önce yaratılmıştır. Bizden önce yer yüzünün hakimi idiler. Fakat daha donra cinler Allah'a asi oldular, kan döktüler böylece Allah, o zamanlar isyan etmemiş iblis'in komutasındaki bir melek ordusunu cinlerin üzerine göndermiş Ammar ırkı hariç bütün cinleri yeryüzünün pis, tekin olmayan, harabe, kuyu, dağ, orman, çöl, mezarlık, dere yatağı, bataklık, mağara gibi yerlere sürmüştür. iblis'in o zamanki isimleri "Azazil" ve "Haris"ti.

    Devamı gelecek...

    Edit: Beyler okursanız cinlerin özellikleri, yaşadıkları yerler, nasıl musallat olurlar, neden musallat olurlar, cin ırkları, kabileleri, hükümdarları, cin daveti gibi konulara değinecez. Cinleri merak edenler varsa okusun bilmediğiniz şeyler olabilir
    ···