/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +13
    Nefes nefese kalmıştım. Biraz olduğum yerde kendime gelince adının bile ne kadar güçlü olduğunu anladım. Kitabı açıp mühürle ilgili bir bölüm var mı diye bakmaya başladım. Her sayfa sanki beni daha da yaklaştırıyordu. Bir sayfaya geldim son satırları şöyleydi,

    Hz. Süleymanın mührünün resmi burdadır..

    Sayfayı heyecanla çevirdiğimde mührün olduğu sayfanın yırtık olduğunu gördüm. Çok yaklaşmıştım. Bi anda zilin sesiyle irkildim.. Kitabı yavaşça bırakıp ağır adımlarla kapıya gittim. Kapıyı açtığımda rahatladım.. +

    Selamın aleyküm okan kardeşim *

    Gelen Samed hocaydı..
    ···
  2. 27.
    +14 -1
    Devamı akşam beyler ne kadar şukulanırsa o kadar gelicek serii
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
  3. 28.
    +12
    Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Cebinin yırtık astarı mı? diye mırıldandım. Birden dünya kaymış gibi başım döndü. Kendimi toplayamadım.. Babam.. Babam yaşıyordu..
    ···
  4. 29.
    +12
    Odama geçip yatağa oturdum. Gözlerim boşluğa bakıyor, olanları düşünüyordum. Tam o sesi duyduktan sonra olması acaba bunu Yusuf'a onun yaptığını mı gösteriyordu? Kafam iyice karmaşık duruma gelmişti. intihar etmeyi düşünmeye başlamıştım. O sırada doktor içeri girdi. Tezcanlı şekilde Yusuf'u sordum tekrar..
    Doktor, Okan Bey öncelikle sakin olmanızı rica ediyorum.. Bu nasıl söylenir bilmiyorum. Doktorluk hayatım boyunca da hiç bilemedim. Yusuf Beyi kaybettik.. Başınız sağolsun dedi. Gözlerim dolmuş, midem yine kasılmaya başlamıştı. Görebilir miyim? diye sordum. Önce başını aşağı eğdi daha sonra, Kendinize hakim olabileceğinizin sözünü verirseniz evet dedi. Başımla onayladım. Morga gittiğimizde kendimi bi tuhaf hissetmeye başlamıştım. Morga girerken doktor, yalnız girmeniz sizin için daha iyi diyerek kapının yanına geçti. içeri girdiğimde yüzü kapalı olarak yatıyordu. Yüzünü açmak için elimi kaldırdım. Elim titreyerek yüzünü açtım. Gözlerim tekrar dolmuş ve akmaya başlamıştı göz yaşlarım.
    Dışarı çıktım ve doktora dahi bakmadan yere bakarak odaya doğru yürümeye başladım. Odaya girdikten son doktor bir zarf uzattı ve Üzerinde size olduğunu yazıyor. Cebinden çıktı Yusuf Bey'in dedi. Zarfı aldım. Doktor odadan çıktı. Zarfı açtığımda katlı bir kağıt ve küçük bir fotoğraf vardı.

    Fotoğraf, bir kadının fotoğrafıydı ancak tanımıyordum. Katlı kağıdı açtım ve okumaya başladım.
    ···
  5. 30.
    +12
    Yusuf bir an önce bir şeyler yapması için yalvarıyordum resmen ama o Hocalarıma sormam gerekiyor bu konuyu, neyin ne olduğunu anlarsak müdahale edebiliriz. dedi fakat dinlemiyordum onu hemen bir şeyler yapması için ısrar edip duruyordum. Artık gözlerimin dolduğunu hissettim ve yusuf iletişime geçebilirim belki ama tehlikeli olacaktır. Bunu istediğinden kesin emin misin? diye sordu. Evet anlamında başımı salladım. Pekala o vakit diyerek ellerini dizine koyup kalktı ve diğer odaya gitti.
    Geldiğinde elinde bir ampul, büyük bir kağıt parçası ve daha küçük kağıt parçaları vardı. Odanın ampulünü çıkartıp o ampulü taktı. Gece lambasına benzeyen mor bir lambaydı bu. Daha sonra eliyle yere oturmamı işaret etti ve dizlerimin üstüne işaret ettiği yere oturdum. Büyük kağıt 2 ye katlanmıştı. Önüme açtık kağıdı, üzerinde değişik bir şekil ve arapçaya benzeyen yazılar vardı ve Yusuf'da benim gibi tam karşıma oturdu. Gözlerini kapattı bir şey okuyor gibiydi. Dudakları açılıp kapanıyordu. Okumaya devam ederken yavaş yavaş kağıtları yakmaya başladı ve birden gözlerini bana doğru açıp kükredi.
    YA ECHU BiN CiNNiA ! ERAHM KAVMUN UNZiHi DECR !
    Gözlerimin yandığını hissettim ve kollarım kasılmıştı. Kendimi ağırlaşıyor gibi hissettim ve birden kendimi sanki dışardan seyrediyormuşcasına bir hisse kapıldım. Ağzımı açıyordum.
    NARA iNHA ! NE iSTiYORSUN BENDEN ÇAMUR ! diye bir ses çıktı ağzımdan benim sesimden kat kat kalındı.
    NE iSTiYORSUN BU BEDENDEN? Dedi yusuf, gözlerimin içine kilitlenmiş bakıyordu.
    BANA HiZMET EDiYOR VE BENDE KARŞILIĞI VERiYORUM BUNDAN SANANE ! dedim ve dedi. Çok değişik hissediyordum.
    tueal iilay BUNU NEDEN SÖYLÜYORSUN? diye sordu yusuf. Birden yüzümde değişik bir sırıtış belirdi.
    BUNU SÖYLEYEN BEN DEĞiLiM ACiZ ÇAMUR !
    Peki ya kim? diye sordu yusuf. Birden çok derin hırıltılar gelmeye başlamıştı benden ve belkide sesimin on katı yüksek bir sesle,
    Cânn !!!
    diye bağırmasıyla ev resmen yerinden sallandı bir karartı belirip kayboldu odada. Tekrar vucudumu hissedebiliyordum. Yusuf karşımda gözleri yerinden fırlayacak şekilde açılmış yere bakıyordu ve hemen kalkıp lambayı değiştirdi. Nefesi halen aynıydı.. +

    Yusufa seslendiğim halde konuşmuyor öylece gözleri boşluğa bakıyordu. En son omuzlarından tutup Yusufu sarstım ve kafasını sallayıp kendine geldi. Ne oluyor yusuf? Cânn kim? Ne oldu böyle? dedim hızlı bir şekildi. Yusuf bana döndü ve gözlerimin içine bakarak Cânn, cinlerin atası olarak bilinir kardeşim. Normal cinlerle bile uğraşmak çok tehlikeli ve zor iken eğer söylediği doğruysa çok büyük bir tehlikenin içindesin kardeşim.. dedi. Sesim titreyerek Ci..Cinlerin at..Cinlerin atası mı? diyebildim zorlayarak..
    Başını sallayarak onayladı. Artık iyice kafam allak bullak olmuş ve pgibolojim bozulmuştu. Yusuf Meraklanma demiycem kardeşim gerçekten endişelenilmesi gereken bir durumdasın ama eminim hocalarım Allah'ın izniyle buna bir çözüm bulacaktır. dedi. Bir süre sende kalabilir miyim? dedim. Yusuf tedirgin bir şekilde yüzüme baktı ve birden gülümsedi.
    Tabi kardeşim.. Tabi..
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +11
    Kafam karman çorman olmuştu. Hapları yutmayıp burda kaybettiğimi sandığım kişilerle sahte mutluluk mu yaşayacaktım. Yoksa toparlanıp bana ne olduğunu çözmeye mi çalışacaktım? Sorular kendi içinde yine soru açıyor, kafam allak bullak oluyordu.

    Kalkıp dolaşmayı düşündüm. Yatağın yanında bir tuş gördüm. Tuşa bastım küçük bir ışık yandı kapının üstünde. içeri Yusuf girdi. Gezmek istiyorum dedim. Çok kısa olmak şartıyla dedi ve bilekliği çıkardı. Koluna girdim. Kapıdan çıktık.

    Gözlerime inanamıyordum. Yusufla oturduğumuz kafedeki garsonlar, etrafımızdaki insanlar.. Hepsi hastanedeydi. Yüzümde belirsiz bir gülümseme belirdi. Köşeden küçük bir çocuk döndü.. +
    Bu kardeşimdi!
    Yusufun kolundan fırladım. Kardeşime sarıldım sımsıkı.. Gözlerimden yaş akıyordu. Ben tuhaf duygular yaşarken çocuk öylece suratıma bakıyordu.. Çocuğun yüzüne bakarken birden sarıldı bana ve kulağıma gelip,

    Kardeşin olduğumu biliyorum abi.. Bunlar bitecek az kaldı.. O burda!
    Demesiyle gözlerim açıldı. Bağırarak o kim? Nerde? Demeye başladım yusuf beni tutup geri çekti. Bağırdım

    Kardeşim olduğunı biliyor yusuf bırak beni diye çırpınırken ensemde bi sızı hissettim. Gözlerim karardı..
    ···
  7. 32.
    +11
    Seri şuku beylerr
    ···
  8. 33.
    +11
    Samed hocanın işi ciddiye alması beni rahatlatmıştı. Eğer Cânn hakkında bilgisi varsa belki bu işe de bir çözümü vardır diye düşünüyorum. Kalkıp tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü kurulamadan aynaya baktım. Ben kimdim? Bu hale nasıl geldim? diye içimden sorguluyordum. Birden aynada ki gözlerim kapkara oldu. ama bu sefer tepki vermedim ve soğukkanlılıkla baktım. Aynadaki yansımam da değişik bir sırıtma belirdi ve konuştu. Çok büyük şeyler yapıcaz.. Öyle ki ademin nesli tamamen bize köle olacak dedi. Biz mi? dedim şaşırarak, Evet.. Bana bu konuda yardım eden ademin neslinden biride olsa ruhun bizden biri, seni neden seçtim sanıyorsun.. dedi. Ben ademin neslindenim ve sana asla istediğini vermicem dememle böğürerek siyah bir duman aynaya çarptı ve ayna kırıldı. Gözlerim fal taşı olmuş şekilde nefes nefese kaldım. Hemen tuvaletten çıktım.

    Dükkana gitmeye karar verdim. Dükkana vardığımda yine bu hale nasıl geldiğim hakkında düşünceler kafamda yer almaya başladı. Dükkanı açtığımda her yer çok pisti. Hemen dükkanı temizlemeye başladım. Dükkanın temizliği bittiğinde oturdum ve düşünmeye başladım. Bunlardan nasıl kurtulacaktım. Cânn'a kendimi bıraktığım günden beri kötü bir insan olmuştum. Her şeye sinirleniyor, kavga etmeye yelteniyordum. Birden aklıma dükkanda ki dini kitaplara bakmak geldi. Öyle ya o kitap bile geldiyse buraya ona karşı olan bi şeyde bırakılmış olabilirdi. Kitapları hemen araştırmaya başladım.. +

    Kaç saat sürdü bilmiyorum. Adam akıllı her hangi bir şey bulamamıştım. Aramayı bırakıp yemek yemeye karar verdim. Kitaplığa arkamı dönerken gözüme bir kitap çarptı. Hz. Süleyman mührü ve onun güçleri adında, kitapları araştırırken onu görmemiştim sanki daha önce orda yoktu. Kitabı alıp masama geçtim ve ilk sayfasını açtım. ilk fark ettiğim şey kitabın sayfalarının çok değişik sarı bir kağıttan olduğunu gördüm. Sayfayı çevirdim ve okuma başladım.
    ···
  9. 34.
    +11
    Girmek istemiyordum ancak mecburdum. Girdim çoraplarımın olduğu çekmeceyi açtım ancak orada değillerdi. Yerini değiştirmiş diye düşünüp aramaya başladım. Etrafı dağıta dağıta bakıyordum. Sonunda çorapları buldum ve yatağın üzerine koyduğum valizime doldurmaya başladım. Birden gözüme yastığın altından görünen beyaz bir şey çarptı. Elime aldığımda üzerinden adım yazıyordu. Zarfı açar açmaz anladım. Bu annemin el yazısıydı. Bana not bırakmıştı. Yırtıp atacaktım ancak içimden bir his okumamı söyledi.

    "Okan.. Oğlum.. Gördüğün manzaranın açıklaması yok biliyorum. Ancak nasıl o hale geldiğimizi inan bilmiyorum. Uyuyor gibiydim. Senin içeri girmenle aynı zamanda fark ettim bende durumu.. Ancak bunlara inanmanı beklemiyorum.. Ben bu lekeyle yaşayamam. Kendi hayatıma sessiz bir yerde son vereceğim.. Şunu asla unutma. Ben bilerek ve isteyerek babana asla böyle bişey yapmadım ve yapmamda, babanı seviyordum. Hala da seviyorum.. Ben o eve sağa sağlim diye eve gelsin diye camda beklediğim günleri sevdim.. Ben her o kapıdan kahverengi paltosuyla siyah eski şapkasıyla eve girmesini sevdim.. Cebinin astarı yırtık olsa da o paltoda onun kokusunu almayı sevdim.. Ben babanı sevdim.. HOŞÇAKAL.."
    ···
  10. 35.
    +10
    Kadın birden uzattığım kağıdı çekip aldı ve Dumansız ateşin tüm kudreti ! Ben bu büyünün başlangıcıyım ve sonu olmaya hakkı olan beşer, bunun sonunu getir ki sana hizmetten asla çekinmeyeyim ! dedi. Sonra yanındaki masadan aldığı çakmakla kağıdı yaktı. Kağıdın yanmasını bekledi ve daha sonra bana döndü. Artık bu evde onun ismini zikretme dedi. O derken Câ.. derken ETME ! diyerek sözümü kesti. Ondan bu kadar korkması ilginç şekilde hoşuma gitmişti. Başka bildiğim veya yapabileceğim bir şey yok, çık evimden hemen dedi. Bana yardım etmesi gerektiğini yoksa buradan ayrılmayacağımı söyledim. Sana yardım edemem. Kimse edemez, onun kudretinden kaçış yok. Çık evimden, beni de bu işe bulaştırma diye yalvarır bir sesle konuşuyordu.

    Çıkmayı red ettiğimde ise birden sandalyesinden doğruldu ve ayağa kalktı. Bak ben küçük büyülerle uğraşan kendi halinde biriyim. Yaptığım işte insanlar daha büyük paralar versin diye yürüyemiyor numarası yapıyorum. Bu kadar aciz ve sahtekar biriyim. Benim sana yardımım olmaz. Çık git ne olur dedi. Ama büyüyü yok ettin dedim. O küçük bir büyüydü dedi. Küçük bir büyü için mi onlara hizmet ettiğini söyledin dedim. 1

    Birden kadının gözleri fal taşı gibi açıldı. Nasıl? NASIL? ONLARA HiZMET ETTiĞiMi NEREDEN BiLDiN? dedi bağırarak.. Sakin ol kağıdı yakarken kendin söyledin ya diye karşılık verdim. BEN iBRANiCE KONUŞTUM ! ANLAMANA iMKAN YOKTU ! diyerek yakama yapıştı ve yapışmasıyla aramızda siyah bir şeyin parlaması bir oldu. Büyük bir gürültü çıktı ve kadın savrulup duvara yapıştı. 2-3 saniye duvar da asılı kalıp yere yığıldı. Kapı açıldı ve beni içeri alan kadın AYŞE HANIM ! diyerek kadının yanına koştu. Ben ise solukluğa evden çıktım ve koşmaya başladım..
    ···
  11. 36.
    +10
    Tam tarlanın ortasına geldiğimde koyunu yatırdım. Küçük bişeydi zaten. Belinden bıçağı çıkarıp sözcükleri ezgi gibi mırıldanmaya başladım..
    Reva ugna ezrul.. Desfur galsa vekh.. Reva ugna ezrul.. Desfur galsa vekh..
    Sonuncu tekrarımda bıçağı koyunun boğazına vurdum. Birden kulağımı sağır edecek şekilde tiz bir ses çıkarmaya başladı koyun, daha önce kurban kesimi görmüştüm ancak bu şekilde bir ses hiç durmamıştım. Biraz debelendikten sonra koyun hareketsiz kaldı ve yazılan gibi yüreğini, kafasını ve geri kalanını ayrı ayrı çukurlara gömdüm. Hemen etkisini göstereceği yazıyordu ama önemi yoktu. Yavaş yavaşta cezasını bulsa olurdu o kadına. Bıçağı temizledikten sonra sarıp belime koydum. Üstüm batmıştı. Tekrar eve doğru yola çıktım.
    Eve girdiğimde çok yalnız hissettiğimi fark ettim. Odamda biri vardı sanki sesler geliyordu. Hemen elimi bıçağa attım ve yavaşça kapıya yöneldim. Kapının kulpuna asılmamla zilin çalması bir oldu. irkildim ve kapıyı bıraktım. Dış kapıya gelip kapıyı açtım. Gelen hasan amcaydı.
    - Evlat adeti bilmezsin diye söylemek istedim. Adak kesilince dağıtılır. Adak sahibi yemez. dedi ve yine gülümsedi.
    + Adak mı? dedim. Afallamıştım seslerden falan. Ha adak ! Amca mezbaaya verdim daha kesilmedi. Kesilsin biliyorum adeti dedim. Peki evlat dedi. Birden gözleri karardı hasan amcanın tıpkı rüyamdaki gibi tueal iilay dedi garip bir sesle. NE? NOLUYOR? dedim yüksek bi sesle Bir şey mi oldu evlat? dedi, gözleri normaldi.. Yok amca diyip kapıyı kapattım. Nefes nefeseydim.

    O gece artık annem olacak o kadınında layığını bulacağı düşüncesiyle huzur içindeydim. Kafamı yastığa koydum. Gözlerim kapandığı anda kan ter içinde uyandım. Karanlık bir odada tek bir ses !
    tueal iilay ! tueal iilay ! tueal iilay ! diye sürekli tekrarlıyordu. Bu sözcük hasan amcadan duyduğumun aynısıydı. Artık şüphelenmeye başlamıştım. Aklıma Yusuf geldi. Yusuf yaşça benden büyük, dinine baya bağlı bir hocaydı. Telefon ettim gece saati olması aklımdan çıkmıştı. Uykulu bir şekilde telefonu açtı.
    -Alo?
    + Yusuf benim Okan. Biliyorum gece gece rahatsız ettim ama sana bir kelime söylemem gerek kaç gündür rüyalarımda görüyorum.
    - Dur kardeşim bi sakinleş. Yarin görüşelim anlatırsın olanları.
    + Yusuf lütfen, bana bunun ne olduğunu söyle son bi kaç gündür farklı şeyler yapıyorum.

    - Okan tamam kardeşim anlıyorum ama yarin görü.. Lafını yarıda kestim.

    + tueal iilay !... Duyduğum şey bu Yusuf dedim ve telefondan biraz ses gelmedi ve daha sonra..
    - Okan hemen çıkıp bana gel
    + Ne?
    - Soru sorma çık gel ! dedi ve kapattı. Bu davranışı iyice beni tedirgin etmişti. Hemen üstümü giyip Yusufun evine doğru yola çıktım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hay uyduracağın hikayeyi gibeyim.
      ···
  12. 37.
    +10
    Halen soluk soluğa Samed Hoca'ya bakıyordum. Birden kocaman karartı tiz bir çığlıkla beraber Mühr-ü Süleyman'ın ortasına doğru küçülerek kayboldu. Samed Hoca bana doğru yürüdü ve elini uzattı. Gülümseyerek Kalk kardeşim.. Kalkta rahat bir nefes al.. dedi. Samed Hoca'nın elinden tutunup ayağa kalktım. Halen gördüklerime inanamıyordum. Kurtulmuştum..

    Samed Hoca çok zeki davranmış ve Cânn'ın hazırlıklı gelmesini hesaba katmıştı. Bu çok büyük bir zekanın eseriydi. Teşekkür etmek için ağzımı açtığımda Samed Hoca, bence yeterince kendine yüklendin ve stres doldun. Önce biraz dinlen daha sonra teşekkür edersin diyerek beni susturdu. içeri odaya geçtiğimde olanlara halen inanamayarak öylece boşluğa bakıyordum. Samed hoca elinde bir bardak suyla içeri geldi.

    Samed Hoca'ya nasıl böyle sakin ve soğukkanlı davranabildiğini sordum. Bana, biz yaratılanların en üstünüyüz kardeşim. Çok şükür Allah'tan başka kimseden korkumuz yok ve olmamalı da.. diyerek yanıt verdi. Sonrasında yastığa bi kaç kez vurarak, biraz dinlen.. Çok güç kaybettin. Sağlam durmalısın dedi ve odadan çıktı.
    ···
  13. 38.
    +10
    Olanları anlattırken Yusuf'un gözleri açılmış beni dinliyordu. Sona geldiğimde gözleri dolmuştu. Bana bakıp, çok fena şeyler yaşamışsın ama en azından baksana.. Kaybettiğin herkes biziz aslını hatırlamıyorsun.. Yusuf dersen yusuf olurum.. Anlatırken gülümsemiş ve gözlerinden yaşlar akmaa başlamıştı ve devam etti..
    Ancak ne yazık ki burdan çıkmak için asıl hayatını hatırlamalısın. Ha yok, ben burda kalır mutlu olurum dersen elimden geleni yaparım. Çünkü çok uzun zamandır burdasın ve hayatıno bulmanı çok isterim..

    Lafını bitirdiğinde göz yaşlarını sildi ve bacağıma iki kez vurarak, hadi yemek getireyim dedi. Ayağa kalktı giderken ben, peki bunlar diyerek ilaçları gösterdim. Ufak bi gülümseme attı ve +

    Mutluysan içme diyerek elini havada salladı ve odadan çıktı. Boşluğa bakıyordum..
    ···
  14. 39.
    +10
    Yerden kalktığımda ayna da cizik dahi yoktu ve her şey normaldi. Sanırım delirmeye başlıyorum dedim kendi kendime, o sıra da Yusuf içeri girdi ve ne oldu iyi misin? diye sordu. Ben cevap verecekken birden kağıdı gördü ve gözleri açıldı. Birden bana dönüp, BUNU IŞIĞA TUTTUN MU ? diye sert ve yüksek bi sesle sordu. Eve.. lafımı bitiremeden Yusuf'un ağzı aşağı doğru kaydı gözleri kapkara ve kulakları yukarı doğru büküldü. Dehşete düşmüştüm. Birden arka cebimden cıkardığı çakıyı boğazıma sapladı. Gözlerim bi anda kaydı ve yusuf'un sözlerini duyarken gözlerim karardı.

    GÜNAHKAR BEŞER

    Sıçrayarak gözlerimi açtım. Halen tuvallette ve yerdeydim. Kafam çok kötü ağrıyordu. Sanırım bi yere vurmuştum. O an kapı açıldı ve içeri yusuf girdi. Ne oldu? iyi misin? diyerek bana doğru gelince ellerimle geriye doğru sürünerek kaçtım. Yusuf şaşkınlıklar içinde kalmıştı. Okan, benim iyi misin kardeşim? neler oluyor? dedi. Nefesim hızlanmıştı. Biraz yavaşlamasını bekledikten sonra ayağa kalktım ve kağıdı gösterdim. Yusuf kağıttaki şekilleri görünce kaskatı kesildi. Belli ki bir şeyler biliyordu. Kağıdı aldı. Halen gözleri kağıttaydı. Ben o sıra da içeri geçelim olanları anlatayım dedim.

    Tekrar masaya gittik ve tüm olanları anlattım. Beşer'in ne demek olduğunu sordum. insan, insanoğlu anlamındadır kardeşim dedi. Peki kağıttaki şekiller ne anlama geliyor? diye sordum.

    Kardeşim bunlar şekil değil. işaretleme büyüsü. diye cevap verdi. Büyü lafını duyunca tekrar nefesim hızlandı. Ne işe yarıyor? neden bunu bıraktı o adam? diye sordum. Cin musallatı yaşayan birine kurtulamaması için, her gittiği yerde, her korumanın arkasında dahi musallat olunabilsin diye yapılan bir büyü. Ancak bu büyünün işe yaraması için senin yaşadığın musallat olaylarından bir nesne isim veya söz gerekiyor. Yaşadığın olaylarla alakalı hiç bir şey bu büyü işe yaramaz dedi.

    O anda gözlerim doldu. Bıkmıştım iyice.. Yusuf bişey mi oldu? dedi. Ağlamaklı bir sesle Güneşe tut kağıdı dedim. Yusuf kağıdı güneşe doğru kaldırınca önce gözleri açıldı daha sonra acınası bir ifadeyle bana baktı.

    Birden yusuf ayağa kalktı ve hadi gidiyoruz dedi. Noluyor? Nereye Yusuf? dedim. O adamı bulmamız gerekiyor. Sana bunu neden yapıyor öğrenmeliyiz. Zaten akşam otobüsüm var Konya'ya gidiyorum hocalarımın yanına, onlar çaresini bulacaktır. dedi.

    Kafeden çıktık. Ancak nerden başlayacağımızı bilmiyorduk aramaya, ahat amcadan adamın nasıl biri olduğunu öğrenmek için tekrar yola çıktık.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +10 -1
    Yerden kalktığımda ayna da cizik dahi yoktu ve her şey normaldi. Sanırım delirmeye başlıyorum dedim kendi kendime, o sıra da Yusuf içeri girdi ve ne oldu iyi misin? diye sordu. Ben cevap verecekken birden kağıdı gördü ve gözleri açıldı. Birden bana dönüp, BUNU IŞIĞA TUTTUN MU ? diye sert ve yüksek bi sesle sordu. Eve.. lafımı bitiremeden Yusuf'un ağzı aşağı doğru kaydı gözleri kapkara ve kulakları yukarı doğru büküldü. Dehşete düşmüştüm. Birden arka cebimden cıkardığı çakıyı boğazıma sapladı. Gözlerim bi anda kaydı ve yusuf'un sözlerini duyarken gözlerim karardı.

    GÜNAHKAR BEŞER

    Sıçrayarak gözlerimi açtım. Halen tuvallette ve yerdeydim. Kafam çok kötü ağrıyordu. Sanırım bi yere vurmuştum. O an kapı açıldı ve içeri yusuf girdi. Ne oldu? iyi misin? diyerek bana doğru gelince ellerimle geriye doğru sürünerek kaçtım. Yusuf şaşkınlıklar içinde kalmıştı. Okan, benim iyi misin kardeşim? neler oluyor? dedi. Nefesim hızlanmıştı. Biraz yavaşlamasını bekledikten sonra ayağa kalktım ve kağıdı gösterdim. Yusuf kağıttaki şekilleri görünce kaskatı kesildi. Belli ki bir şeyler biliyordu. Kağıdı aldı. Halen gözleri kağıttaydı. Ben o sıra da içeri geçelim olanları anlatayım dedim.

    Tekrar masaya gittik ve tüm olanları anlattım. Beşer'in ne demek olduğunu sordum. insan, insanoğlu anlamındadır kardeşim dedi. Peki kağıttaki şekiller ne anlama geliyor? diye sordum.

    Kardeşim bunlar şekil değil. işaretleme büyüsü. diye cevap verdi. Büyü lafını duyunca tekrar nefesim hızlandı. Ne işe yarıyor? neden bunu bıraktı o adam? diye sordum. Cin musallatı yaşayan birine kurtulamaması için, her gittiği yerde, her korumanın arkasında dahi musallat olunabilsin diye yapılan bir büyü. Ancak bu büyünün işe yaraması için senin yaşadığın musallat olaylarından bir nesne isim veya söz gerekiyor. Yaşadığın olaylarla alakalı hiç bir şey bu büyü işe yaramaz dedi.

    O anda gözlerim doldu. Bıkmıştım iyice.. Yusuf bişey mi oldu? dedi. Ağlamaklı bir sesle Güneşe tut kağıdı dedim. Yusuf kağıdı güneşe doğru kaldırınca önce gözleri açıldı daha sonra acınası bir ifadeyle bana baktı.

    Birden yusuf ayağa kalktı ve hadi gidiyoruz dedi. Noluyor? Nereye Yusuf? dedim. O adamı bulmamız gerekiyor. Sana bunu neden yapıyor öğrenmeliyiz. Zaten akşam otobüsüm var Konya'ya gidiyorum hocalarımın yanına, onlar çaresini bulacaktır. dedi.

    Kafeden çıktık. Ancak nerden başlayacağımızı bilmiyorduk aramaya, ahat amcadan adamın nasıl biri olduğunu öğrenmek için tekrar yola çıktık.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Amk cocugu calinti hikaye
      ···
    2. 2.
      0
      kes bin
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeş 2 defa yazmışsın aynısını
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 41.
    +9
    Annemin intihar ettiğini öğrendim. Bunun için cenazesinden sonra karakola çağrıldım. Aslında hiç bir şey bilmek istemiyordum. Duyduğum ilk an gözlerimin dolmasına rağmen cenazesinde tek bir göz yaşı dahi dökmemiştim. Amcam dediğim o bin cenazede yoktu. Karakola gittiğimde ifadem alınırken nottan bahsetmiştim. Ancak gerçekten yapacağını düşünmediğimi dile getirdim. ifademi alan polis memuru bana imam Tarlası size bir şey çağrıştırıyor mu? diye sordu. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Çünkü bu büyü malzemelerini gömdüğüm tarlaydı. Şaşkınlığımdan dalmışım ki polisin Okan Bey? lafıyla kendime geldim. Ha? evet.. Yani hayır bir şey çağrıştırmıyor neden sordunuz? dedim. Annenizin bedeninin bulunduğu yer imam Tarlası.. dedi. içim ürpermişti. ifadem bittikten sonra karakoldan çıktım. Gözlerim boşluğa bakar halde yürüyordum. Annem bile bile mi orda intihar etmişti? yoksa tesadüf müydü? sorular artıyordu. +

    Eve doğru giderken Hasan Amca'nın evinin ışığını gördüm. O an kafama dank etmişti. Küçük kardeşimi oraya bırakmıştım. Olayların etkisinden onu tamamen unutmuştum. Hemen Hasan Amca'ya gittim. Kapıyı açtığında Korkunç görünüyorsun evladım dedi. Nasıl Hasan Amca? dedim. Bitkinlikten gözlerin kısılmış en son ne zaman uyudun? dedi. Harbi en son ne zaman uyumuştum? hatırlamıyordum. Beni hemen içeri aldı. Kardeşimi sorduğumda uyuyor diye yanıtladı. Her şeyi hasan amca'ya anlatasım vardı fakat söylediği an fark etmiştim. Çok bitkindim.

    Hasan Amca oturma odasına hemen bir yatak serdi ve hemen uyumamı ne konuşacak ne yapacaksak sabah yapmamı söyledi. Tavsiyesine uyup yatağa uzandım. Uzanmamla uyumam bir olmuştu. Birden o sesle irkildim..

    Bana gel !..

    Ancak bu sefer bir tuhaflık vardı. Ses sanki yakındaydı. Ayağa kalkıp etrafa bir bakmayı düşündüm. Hemde tuvalete sıkıştığımı fark ettim. Odadan çıktım. Tuvaletin ışığını yaktım ve tam tuvalete girecekken gözüme vestiyer deki palto çarptı. Kahverengi bir palto ve yan askısında da eski siyah bir şapka vardı. Nefesim hızlanmıştı ama hemen her şeye atlamamam gerektiğini öğrenmiştim artık.. Yavaşça gidip paltonun iç cebine baktım. YIRTIKTI !

    O anda gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu ve bir çığlık duydum. Kardeşimin sesiydi bu ! Hemen çığlığın geldiği odaya tekmeyle girdim ve dehşete düştüm. Hasan Amca'nın gözleri kapkaraydı. Kardeşimi saçından tutmuş ve boğazına bir bıçak dayamıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    +9
    Yeterince uzaklaştıktan sonra koşmayı bıraktım. Nefes nefese kalmıştım. Ağır adımlarla yürüyor bir yandan da düşünüyordum. Kadın doğruyu söylemiş olabilir miydi? Eğer doğru söylediyse ibranice konuştuğu şeyleri nasıl anlayabilmiştim? Daha da tuhafı neden direk Türkçe olarak duymuştum? ibranice bilmediğime yüzde yüz emindim. Kadını o şekilde fırlatan Cânn mıydı? Kafamda ki sorular iki katına çıkmıştı. Birden her zaman ki duyduğum ses daha korkutucu bir şekilde yankılanmıştı kulağımda..

    Bana gel !..

    Bu sefer anlamıştım. Gözlerim açılmıştı. Eskiden bilmediğim bir dilde kulağımda yankılanan sesi artık anlayabiliyordum.. Bu daha da dehşete kapılmama yok açmıştı. Çünkü bana olan her neyse, belli ki gittikçe güçleniyor ve beni hakimiyeti altına alıyordu. Buraya gelmem boş çıkmış hatta belki de daha da ilerlemesine yol açmıştı her şeyin.. O an kadının savrulma anı gözümün önüne geldi. Tuhaf bir şekilde hoşuma gitmiş gibiydi. Acaba Cânn beni koruyor muydu? Neden korusun ki?

    Artık önceliğim babamı bulmaya gelmişti. Belli ki babam bir şeyleri çoktan biliyordu. Onu bulmam gerektiği düşüncesi bir anlık aklıma gereksiz gibi gelmiş ve düşünce hemen silinip gitmişti. Bir anlıkta olsa beni şüphelendirmişti. O an telefonum çaldı..

    - Efendim?

    + Alo? Okan Bey?

    - Buyrun?

    + Okan Bey.. Anneniz.. Başınız sağolsun..

    Yaptıklarından dolayı halen kinle dolup taşmama rağmen gözlerimin dolduğunu hissetmiştim..
    ···
  18. 43.
    +9
    Samed hocayla beraber eskiden babamların olan odayı komple boşalttık. Sadece bir televizyon ve masa kalmıştı. Samed hoca çantasından çıkardığı bir kalemle odanın tabanına mühr-ü süleymanı kocaman cizdi. Bana dönerek ışıkları kapat dedi. Tüm evin perdelerini çekip ışıkları kapattıktan sonra tam odaya girecekken Samed hoca bana dönüp bir bardak su getirir misin? Diye sordu. Başımla onaylayıp mutfağa gittim. Döndüğümde Samed hoca kalemini çantasına koydu. Çizim daha önce bitmişti. Kalemi yenş koymasına şaşırmıştım. Bana döndü ve odanın ortasına mühre doğru gelmemi söyledi. Amacımız Cânn a bedenimi vermek pahasına çağırıp geldiğinde mühürden çekilerek onu hapsetmek olacaktı ama çok riskliydi. Bedenime tutunursa hapsolmadan bende onunla birlikte kalabilirdim.

    Mührün tam ortasına geldim samed hocada televizyonun önüne geçti ve cebinden bir küçük defter tarzında bişey çıkardı ve okumaya başladı.

    La inne min farahü men ayne. Rahmül azra fül hacim.
    Ardından bana dönüp SÖYLE dedi. Yukarı doğru bakıp bedenim senin artık! Alabilirsin ey Cânn! Rabbe hacer fe yin! Diye bağırdım sonda ki ağzımdan kendi çıkmıştı. Sessizlik oldu.. Samed hocaya baktım. Birden oda çökecekmiş gibi sallanmaya başladı.
    Gözlerimiz faltaşı gibi açılmış bakıyorduk etrafa, bir yandan da ayakta durmaya çalışıyorduk. Birden bir karartı camı kırdı ve içeri girdi. Hızla bana gelirken mührün ortasından kendimi köşeye attım. Karartı mührün ortasına gelince donup kaldı. Sallantı bitti. Gözlerim yere bakıyor yüzüm gülüyordu. Birden başardık diyerek Samed hocaya döndüm ve dehşete kapıldım. Samed hoca yüzü güler bir şekikde kurtuldun diyordu fakat arkasında camdan giren karartının katkat fazla büyüklüğünde bir karartı vardı.

    Dikkat et! Diye bağırdım parmağımla işaret ederek, samed hoca kendini bana doğru attı ve döndü. Karartı birden kalın ve gür bir sesle konuştu.

    MiN YA EYHU RA! BEN CiNLERiN ATASI CÂNN! BU TUZAĞA BiR KEZ DAHA DÜŞER MiYiM? ACiZ ÇAMURLAR ŞiMDi ATEŞiN GÜCÜNÜ HiSSEDiN! +
    Diye böğürürken Samed hoca ayaka kalktı ve güldü. Aklını kaçırdı diye düşünüyordum. Karartıya doğru adım atmaya başladı. Dur diyecektim fakat korkudan felç olmuş gibiydim. Karartının arkasına doğru yaklaştı ve Karartıya bakarken SEN BiR LANETSiN! Dedi ve bana baktı, güldü. Eliyle televizyonu itti ve masasından düşürdü.
    Televizyonun arkasındaki duvara mührü süleyman çizmişti..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +10 -1
    "Okan, eğer bunu okuyorsan ölmüşüm demektir. Sana elçi cinin geldiği gece, ben diğer odada bir cini tuzağa düşürdüm. Bana senin olayınla ilgili bilgi vermezse onu yakacağımı söyledim. Canını yakmaya başladığımda bana bir isim verdi. Ancak başka bir şey söylemedi. ismi biliyorsa başka şeyde biliyordur diyerek zorladım. Ancak konuşmadı. O cini yaktım. Sanırım kabilesi bana karşı kinle doldu ve elçinin gönderilmesine sebep oldu. ismi bir arkadaşıma mesajladım. Fotoğrafını ve adresini benim için buldu. Hocalarımın yanına değil o kadını bulmaya gidecektim. Ancak bu notu okuyorsan gidememişim demektir. Fotoğrafı zarfa koydum. Adresi ise bu notun arkasında, bul ve benim için kurtul ondan.. Allah yardımcın olsun.. +

    Bu arada bu notu sen kafede tuvalate gittiğinde yazdım.."
    ···
  20. 45.
    +8
    Samed hocanın geldiğine çok sevinmiştim. Olayları ona detaylı anlattıktan sonra suratı dehşet içinde dinledi anlattıklarımı daha sonra mühr-ü süleyman'ı bulmamız gerektiğini hararetli bir şekilde anlatırken Samed hocanın yüzünde masum bir şekilde gülümseme belirdi. Ben halen hararetli bir şekilde konuşurken birden elini kaldırdı ve Sakinleş kardeşim.. Sakinleş.. dedi. +

    Ben buraya gelirken olayın büyüklüğünün de kötülüğünün de farkındaydım. Ancak çözüm yolunu bilmiyordum. Çünkü o anlattığın, mühr-ü süleymandan bahseden kitabı hiç görmedim. Çünkü Mühr-ü Süleyman bir çok kitapta anlatılır, fakat Cânn'la alakalı olduğundan bahsedilmemişti. Artık çözümü biliyoruz.. dedi.

    Ancak Samed Hocam mühr-ü süleyman'ın olduğu kısım yırtılmış ve onu bulmalıyız. dedim. Hemen ardından Samed Hoca gülümsedi. Kardeşim yaşadığın olaylar senin aklını hayli karıştırmış, mühr-ü süleyman'ın çizimi neredeyse her kitapta mevcut, her şeyi geçelim internette dahi mevcut dedi.

    O anda gerçekten şaşakalmıştım. Söyledikleri doğruydu. Neden internete veya herhangi başka bir kitaba bakmamıştım? yada bunu düşünememiştim? Belli ki gerçekten aklım çok karışmıştı. Hemen Samed Hoca'ya internete ve kitaplara bakalım diyerek yine heyecanlı konuşurken yine o masum gülümsemeyle sakinleşmemi söyledi ve daha sonra konuştu.

    Mühr-ü Süleyman çizimini biliyorum..
    ···